Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2292 E. 2023/463 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2292
KARAR NO : 2023/463

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2015 (Dava) – 30/06/2020 (Karar)
NUMARASI : 2015/639 Esas – 2020/150 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2020 tarihli 2015/639 Esas ve 2020/150 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.09.2008 tarihinde müvekkili …’nun … plakalı araçta yolcu olarak bulunmakta iken, karşı yönden gelen ve hatalı sollama yaparak şeride tecavüz eden … plakalı aracın çarpması nedeniyle ağır olarak yaralandığını, dalağının alındığını, davalı … A.Ş.’nin çalışanı olan sürücü …’nun kullandığı ve uzun süreli kira sözleşmesiyle işleteni davalı şirket olan … plakalı aracın kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketinin ise kazaya sebebiyet veren bu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup, poliçe limiti dahilinde maddi zararlardan sorumlu olduğunu, trafik kazası ile ilgili olarak evvelce Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/1 E-2014/285 K. sayılı dosyasında manevi tazminat davası açıldığını ve davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin kazadan sonra tedavi süresince iş göremez kaldığını, halen de tamamen iyileşmediğini, davalı şirketlerin geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle davacının uğradığı maddi zararı gidermekle mükellef olduğunu belirterek, HMK 107/2. maddesine göre arttırmak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin şimdilik 50.000-TL maddi tazminat alacağının 27.09.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile asıl alacağa ilişkin talep miktarının 96.000-TL’ye çıkarıldığı ve bu miktar üzerinden faiz hesaplanmasının talep edildiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın 27.09.2008 tarihli olup sigorta poliçesinden doğan taleplerin 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılan davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafın zarardan ve zarar sorumlularından haberdar olduğunu ve daha önce Foça Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1 E.- 2014/285 K. sayılı dosyası ile ayrıca dava açıldığını, … plakalı aracın, müvekkili şirket nezdinde 09.04.2008/2009 tarihleri arasında karayolları trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza tarihi itibariyle maluliyet teminatı üst limitinin 100.000-TL olduğunu, maluliyetin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, davacı tarafın dava tarihinden önce müvekkili şirkete herhangi bir başvurusu olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiğini, davalı tarafın yerleşim yeri olan İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra ikame edildiğini, müvekkilinin işleten sıfatıyla sorumluluğu bulunmadığından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddinin zorunlu olduğunu, … plakalı aracın davadışı … Taşıt Kiralama ve … A.Ş. adına kayıtlı olduğunu, aracın işleteninin … Taşıt Kiralama ve … A.Ş. olduğunu, kaldı ki, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesine göre aracın işleteninin, ariyet olarak verilmesi halinde ariyet alan olduğunu, somut olayda davaya konu aracın …’ya ariyet olarak verildiği bilinmekte olup …’nun aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere kullandığını, dolayısıyla bu şahıs kazaya karışan aracın ariyet alan sıfatıyla işleteni konumunda olup müvekkili şirkete herhangi bir sorumluluk yüklenebilmesinin mümkün olmadığını, davanın … plakalı aracı ariyet alan sıfatıyla kullanan ve işleteni olan ….’ya ihbarını talep ettiklerini, davacının, müvekkili şirketin araç sürücüsü ….’nun işvereni olduğu iddiasını ispata yarayan hiçbir belgeyi dosyaya sunamadığını, Foça Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1 E. sayılı dosyasında da …’nun müvekkili şirket çalışanı olduğuna dair hiçbir belge bulunmadığını, kaldı ki, söz konusu dosyada verilen kararın temyiz incelemesinde olup henüz kesinleşmediğini, kusur oranlarının doğru bir şekilde tespiti gerektiğini, davacının tüm kusuru …’ya atfetmesinin hatalı ve afaki olup kabul edilemeyeceğini, mahkemece yerinde keşif yapılmak suretiyle olayın oluş şekli, olay anındaki fiziki koşullar gibi hususlar dikkate alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…27.09.2008 tarihinde … ve … plakalı araçlar arasında meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç içerisinde bulunan davacı …’nun yaralandığı, Foça Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1 E. sayılı dosyasında alınan Adli Tıp İhtisas Dairesi’nin 16.11.2012 tarihli raporuna göre davalı şirketin işleteni olduğu … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’nun %100 oranında kusurlu olduğu, davacının içinde bulunduğu … plakalı araç sürücüsü …’nun kusursuz olduğu, davacının beden gücü kayıp oranının %15,2 ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 2 ay olarak belirlendiği, kazaya karışan ve kazanın oluşumunda %100 kusurlu olan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle 09.04.2008/2009 tarihleri arasında davalı sigorta şirketi tarafından ZMM sigortası teminat örüntüsüne alındığı, kaza tarihi itibariyle Hazine Müsteşarlığı’nca verilen kişi başına sakatlanma tazminatının 100.000-TL olduğu, ZMM-trafik sigortacısının sorumluluğunun işletenin KTK’nun 85/1. maddedeki sorumluluğu ile eşdeğer olmakla, ZMMS yapan sigortacının, yaralanma olaylarında geçici ve kalıcı iş göremezlik zararlarının sigorta teminat kapsamında bulunduğu, 12.08.2016 tarihli ‘ibraname, feragatname ve tazminat makbuzu’ ile 96.000-TL iş göremezlik zararı, 322,00-TL yargılama gideri, 5.135,00-TL dava tarihinden itibaren işlemiş faiz, 10.430,00-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 111.887-TL tutarın davacıya ödendiği, davacının kaza nedeniyle ödeme tarihi dikkate alınarak toplam zararının 101.541,41-TL hesaplandığı, hakkında davadan feragat edilen davalı sigorta şirketi tarafından davacıya daha az olarak yapılan 96.000-TL ödemenin davalı işleten lehine olduğu, sigorta şirketinin ödeme sorumluluğunun başlangıcının, ZMMS Genel Şartları B.2 md. hükmü gereği, kazaya ilişkin tespit tutanağının ya da bilirkişi raporunun sigortacıya ulaştığı tarihten itibaren 8 iş günü olduğu, ancak davacı yanca dava açılmadan önce sigorta şirketine müracaat edilmemiş olmakla sigorta şirketi bakımından faiz başlangıcının dava tarihi olduğu ve sigorta şirketinin de dava tarihinden itibaren faiz ödediği, TBK 49. ve KTK 85. md. göre, aracın işleteni davalı …. A.Ş.’nin zarar görenlere karşı kusursuz sorumlu olduğu ve zarar görenin zararını kaza tarihinden itibaren faizi ile gidermekle sorumlu bulunduğu, dava tarihinden itibaren işleyen faiz davalı sigorta şirketi tarafından ödenmekle, 96.000,00-TL tazminat tutarına 27.09.2008 kaza tarihi ile 13.11.2015 dava tarihleri arasında yasal oranda işleyen 61.616,22-TL faiz tutarından ise davalı işletenin sorumlu bulunduğu anlaşılarak, davanın kabulüne karar verilmesi uygun görülmekle; DAVACI TARAFINDAN DAVALI … SİGORTA A.Ş. HAKKINDA AÇILAN DAVANIN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, Davacı tarafından DAVALI …. A.Ş. HAKKINDA AÇILAN DAVANIN, ASIL ALACAK İLE İLGİLİ İSTEM YARGILAMA AŞAMASINDA KONUSUZ KALDIĞINDAN, ESASINA İLİŞKİN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Davalı sigorta şirketi tarafından yargılama aşamasında ödenen 96.000,00-TL geçici ve sürekli iş göremezlik TAZMİNATI BEDELİNE 27.09.2008 KAZA TARİHİ İLE 13.11.2015 DAVA TARİHİ ARASINDA İŞLEYEN, ISLAHA KONU 61.616,22-TL FAİZ BEDELİNİN DAVALI …. A.Ş.’DEN TAHSİL EDİLEREK DAVACIYA ÖDENMESİNE… ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı … AŞ. vekili tarafından, “…Davanın müvekkili şirket bakımından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, buna rağmen müvekkili şirket aleyhinde faiz bedelinin tahsiline hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, … plakalı aracın …. Kiralama ve … A.Ş. adına kayıtlı olduğunu, trafik kazası nedeni ile sorumluluğun ancak, aracın işletenine ve sürücüsüne yüklenebildiğini, somut olayda davaya konu aracın …’ya uzun süreli ariyet olarak verilip, …’nun aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere kullandığını, dolayısıyla sorumluluğu gündeme gelecek kişi … olduğundan müvekkili şirket aleyhine sorumluluk yükleyen ilk derece mahkemesi kararının mevzuata aykırı olduğunu, tüm kusur oranını …’ya atfederek görüş bildiren hatalı bilirkişi raporu esas alınarak oluşturulan kararın da gerçeği yansıtmadığını, dosyaya sunulan 25.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda Foça Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1 E. sayılı dosyasının aynen dikkate alınarak …’nun %100 kusurlu olduğunun kabul edildiğini, mahkemenin başkaca bir inceleme yapmaksızın hüküm kurduğunu, ne var ki Foça Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1 E. sayılı dosyası kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/17534 E.-2018/9465 K. sayılı kararı ile bozulduğunu, yeniden karar verilmiş olsa da dosyanın yeniden Yargıtay incelemesinin devam ettiğini, yargılaması sona ermemiş bir dava dosyası referans alınarak hazırlanan bilirkişi raporuna göre hüküm tesisinin tek başına bile kararın kaldırılması için yeterli bir sebep olduğunu, kazanın oluş şeklinin yeterince aydınlatılmadan kurulan hükmün isabetsiz olduğunu, ödeme alan ve karşılığında mahkemeye ibraname sunmuş olan davacının başkaca hiçbir talep hakkı bulunmadığını, dosyaya davacı tarafından sunulan ‘İbraname, Feragatname ve Makbuz’ belgesi ile müvekkili şirketin ibra edildiğinin açıkça görüldüğünü, bu sebeple davanın müvekkili şirket bakımından reddi gerekirken hukuka aykırı şekilde karar verildiğini, davacının tüm zararları yönünden talep hakkının ortadan kalktığını, bu nedenle de raporda hesaplanan faiz miktarından sorumluluğu hakkında verilmiş kararın kaldırılması gerektiğini, asıl borcun ifa edildiği sabit olduğundan davacının fer’ilere ilişkin ayrıca talep hakkı bulunmadığını, bu nedenle ilk derece mahkemesinin faize ilişkin kararının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca dava 50.000-TL taleple ikame edildiğinden, mahkeme tarafından 96.000-TL üzerinden faiz veya başkaca meblağ üzerinden davaya devam edilemeyeceğine karar verilmesi gerekirken, istinafa konu eksik ve hatalı kararın verildiğini, davanın tamamı ile reddine karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı … AŞ. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Dava tarihi itibariyle, sigorta şirketine başvuru dava şartı niteliğinde olmayıp, re’sen yapılan değerlendirmede bu konuda dosyada bir eksilik bulunmadığı anlaşılmıştır.
2-Aynı trafik kazası nedeniyle taraflar arasında (sigorta şirketi dışındaki) Foça Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1 E. sayılı dosyasında görülen manevi tazminat davasında verilen kararın Yargıtay 17.HD tarafından temyiz incelemesinin yapıldığı ve 2015/17534 E.-2018/9465 K. sayılı ilamla kısmen bozma kararı verilmiş olduğu, ancak bozma ilamının incelenmesinde; davalı … AŞ’ nin işleten sıfatının yanısıra araç sürücüsünün işvereni olmasından dolayı aynı zamanda TBK 55.maddeye göre adam çalıştıran sıfatı ile de sorumlu olduğu belirtilerek davalı şirketin bu yöndeki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olduğu, bozma kapsamının yalnızca hükmedilen manevi tazminat miktarlarının bir miktar fazla olduğuna yönelik olduğu görülmekle, eldeki dosyadaki davalı şirket vekilinin pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğine dair istinaf itirazlarının kabulü mümkün görülmemiştir.
3-Davalı şirket vekilinin kusura yönelik itirazlarının değerlendirilmesinde de; davalı şirketin de taraf olduğu bahse konu manevi tazminat davasında gerek keşfen alınan kusur raporunda ve gerekse ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda, davalı taraf araç sürücüsünün karşı şeride geçmek suretiyle %100 kusurlu bulunduğu anlaşılmakla, tüm dosya kapsamına göre bu hususta da bir eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla, itirazın reddi gerekmiştir.
4-Davalı şirket vekilinin, ödeme, ibraname ve asıl borcun ifası ile fer’ilerinin de sona erdiğine dair itirazları bakımından yapılan değerlendirmede; ibraname belgesinde, davacının açıkça davalı işleten şirketten kaza ve dava tarihi arasındaki işlemiş faiz alacağı hakkını saklı tuttuğu, sigorta şirketinin yalnızca davadan sonraki işlemiş faizi ödediği de yazılı olmakla, davacının fer’ilere yönelik talep hakkının kalmadığına dair davalı vekili itirazı da yerinde görülmemiştir. Sigorta şirketinin faiz başlangıç sorumluluğu ile davalı işleten şirketinki farklı olduğundan, ibranamede de açıkça bu hak saklı tutulmuş olduğundan, davacı, kaza tarihi olan 27.09.2008 ile dava tarihi olan 13.11.2015 tarihi arasındaki işlemiş faizi davalı işleten şirketten talep edebilir. İbraname ile sigorta şirketinin poliçe tutarı kadar diğer müteselsil borçluların da sorumluluğu sona erecek olmakla birlikte, somut uyuşmazlıkta poliçe limiti kaza tarihi itibariyle 100.000-TL olup, mahkemece alınan aktüer raporuna göre ise davacının işgöremezlik tazminatı aslında 101.541,41-TL olmakla birlikte, davacı tarafça talep arttırım dilekçesinde ve ibraname içeriğinde açıkça asıl alacağın 96.000-TL olarak kabul edildiği ve bu miktara yönelik işlemiş faizin talep edilmiş olması karşısında, istinafa gelen davalı şirketin de lehine olduğu açık olan bu duruma ilişkin olarak, mahkemece taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek, 96.000-TL bakımından kaza ve dava tarihi arasındaki faizin tahsiline dair yazılı şekilde karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
5-Yine, davacı tarafın talep arttırım dilekçesi ile davadaki asıl alacak miktarını 96.000-TL’ye çıkarmış olması ve bu tutarın işlemiş faizini talep etmesi karşısında, davalı vekilinin dava değerinin dava dilekçesindeki 50.000-TL’den ibaret olduğuna dair itirazları da yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … AŞ. vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı … AŞ. vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/639 Esas – 2020/150 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 4.209,00-TL istinaf karar harcından peşin alınan 956,90-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 3.252,10-TL’nin davalı … AŞ.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı … AŞ. tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç, teminat ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2023