Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2273 E. 2023/387 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2273
KARAR NO : 2023/387

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2018 (Dava) – 16/06/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/90 Esas – 2020/272 Karar
DAVA : Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 09/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2020 tarihli 2018/90 Esas ve 2020/272 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/06/2017 tarihinde … plaka sayılı araç sürücüsü U dönüşü yapmak istediği sırada müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması sorucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, … plaka sayılı araç sürücüsünün olayda asli ve tam kusurlu olduğunu, aracın davalı şirketine 373718316 poliçe numarası ile ZMMS trafik sigortasıyla teminat altına alındığını, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/101 d.iş sayılı dosyasında müvekkiline ait araçtak 20.115,21 TL hasar ve 540,00 TL araç mahrumiyet bedelinin belirlendiğini bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL hasar tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karıştığı iddia olunan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, meydana gelen kazada sorumluluklarının, sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; hasar ile kazanın uyumsuz olduğu gerekçesiyle “…Davanın reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından ön inceleme celsesinde dava konusu uyuşmazlık hakkında raporun tanzim edilmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdi edildiğini, anılı raporda kusur değerlendirmesinin yapıldığını ancak hasar tespiti için fotoğraf, davalı yanın hasar dosyası istenerek aslında pert-total işlemi fiiliyattan bağımsız iktisadi bir değerlendirme olmasına rağmen bu hususta da belgenin talep edildiğini, sonuç olarak alınan ATK Raporu bir kusur incelemesi içermesi yanında hasar zararı açısından bir belirleme ortaya koymadığından talep edilen belgelerin temini için davalı yana müzekkere yazılmasının talep edildiğini, zira dosyada mevcut olanlar dışında daha farklı hasar fotoğrafları, onarıma ilişkin fatura vs. belgelerin davalı yanın hasar dosyasında mevcut olduğunu, bu aşamada 3 nolu celse 20.06.2019 tarihinde müvekkile ait aracın aynı zamanda geçmiş hasar kayıtlarının da istenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine müvekkil aracının kaza tarihindeki ZMMS sigortacısından yazı cevabı olarak rücu kapsamında bir kısım ödemeler de yapıldığının görüldüğünü, ATK Raporun’dan sonra dosya kapsamında toplanması elzem olan belge vs. toplanmasının ardından işbu kez ilk derece mahkemesi tarafından ATK yerine mahkemenin bilirkişisinden rapor alınmasına karar verildiğini, ancak ayrıntısıyla açıklanacağı üzere fahiş hatalar içeren bir rapor tanzim edilmesine rağmen, ilk derece mahkemesi ciddi mahiyetteki itirazlarının da görmezden gelerek; denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayan işbu raporun dayanak hüküm tesis ettiğini, bahsi geçen ve hükme dayanak edinen alınan Bilirkişi raporunda; hasar ile kazanın uyumlu olmadığı beyan edilerek bu kazadan dolayı müvekkile ait araçta herhangi bir hasar meydana gelemeyeceği şeklinde akıl ve mantıkla dahi bağdaşmayan bir kanaatin getirildiğini, rapor dava konusu kazayı yok sayarcasına bu kazadan müvekkil aracının herhangi bir zarar alamayacağı şeklinde fahiş derecede skandal bir değerlendirmenin yanı sıra daha bir çok eksik ve hata içerdiğini, en temel olarak kazanın teknik incelemesi sonucunda bir sonuca varılarak bazı hasarların geçmişten kaldığı bu kazada meydana gelemeyeceğini, işaret edilerek bir kısım hasarın kapsam dışı bırakılmasının izah edilebildiğini, ancak kazanın başlı başına meydana gelmediği kanaatine nasıl ve ne şekilde bu kadar keskin ulaşıldığının anlaşılamadığını, dosya kapsamında ilk olarak Ankara ATK Tra. İht. Dairesi tarafından dava konusuna ilişkin raporun tanzim edildiğini, anılı raporda kusur irdelemesinin yapıldığını ve hasar/kazanın uyumsuzluğuna ilişkin bir bu raporda yer almadığını, ancak ATK heyetinin göremediği bu hususu mahkeme bilirkişisinin fark ettiğini ve raporuna yansıttığını, buradan da anlaşılacağı üzere mevcut bir hasar kaza uyumsuzluğunun söz konusu olmadığını ve ATK raporu ile de bu durumun sabit olduğunu, ancak mahkeme bilirkişisi bir takım farazi değerlendirmeler, zorlama varsayımlarla kendince hasar kazanın uyumsuzluğuna ulaşan bir takım sonuçlar sunduğunu, ancak işbu raporun dayanağı hiç bir şekilde somut olgular olmadığından raporun kabulünün mümkün olmadığını, mevcut kaza fotoğraflarından dahi bahsetmeyen, ATK raporu ile çelişki oluşturan, ATK raporu sonrası temin edilen hasar dosyası, rücu hasar dosyalarından kati suretle bahsetmeyen ve incelemeyen rapor denetime ve hükme elverişsiz olduğu gibi yalnızca kaza tutanağından nasıl bu kadar büyük ve keskin sonuçlara ulaşıldığının davacı tarafça da anlaşılamadığını, raporda yapılan belirlemelere de teknik içerikli cevapların sunulduğunu, ilk olarak eldeki kaza tutanağı kroki, çizim konusunda bir eğitimi olmayan vatandaşlar tarafından düzenlendiğini, dolayısıyla bütün ayrıntıları barındırmayıp kabul edilerek krokiyi odak alıp incelemenin hatalı olduğunu, kroki kabaca kazanın gerçekleşme şeklini ifade ettiğinden kaza hakkında fikir verir ve araçların tahmini pozisyonlarını ifade edeceğini, bu nedenle kaza beyanlarının da dahil edilerek bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, buna göre karşı aracın neden mutlak olarak arka kapı ve arka çamurluğuna odaklanıldığını, temas noktası karşı aracın neden lokal ve dar bir nokta olarak düşünülmekte olduğunu, trafik kazaları iki nesnenin belirli bir hızda çarpışması olarak değerlendirilemeyeceğini, bu araçların bir insan kontrolünde olduğunu, ani manevralar, hızlanma ya da yavaşlama araçların kazalarda açı ve ivmelerini değiştirdiğinden hesaba katılması gerektiğini, bu etkenler temas noktalarını, temasların izlerininin de etkilemekte olduğunu, emsal davaların bir çoğunda ATK’nın bu konuda işbu hükme dayanak rapor gibi kesin hükümlere varılmasının mümkün olmadığının bildirildiğini, bilirkişi raporunda hasar kaza uyumsuzluğuna ilişkin hasarın kendisi ve noktasının; kaza resimleri, delil tespit raporu, kaza tutanağı ve yolun geometrik yapısı açısından uygun olmadığını beyan ettiğini, ancak bu sonuç kanaatinin başlı başlına ivedilikten uzak olduğunu, örneğin yolun geometrik yapısının nerede ve nasıl incelendiğini, dayanaksız ifadeler içeren işbu rapor, içeriğinde yer almayan hususlardan da sonuç kısmında bahsettiğini, yani aslında bahsetmiş olmak için bahsettiğini, bunun yanında ifade edildiği gibi kroki incelenirken sürücü beyanları ve tespit raporunun dışındaki resimlerden raporda neden bahsedilmediğini, ayrıca bilirkişinin raporlarının teknik yönden isabetsiz olduğuna dair davacı tarafın vekil olduğu benzer uyuşmazlıklardaki hatalı raporları bir liste halinde ilk derece mahkemesine de sunulduğunu, bilirkişinin teknik yönden benzer somut olaylar hususunda düzenlediği raporların farklı bilirkişiler ve kurumlar tarafından düzeltildiğinin görüldüğünü, hükme dayanak olan raporun bu verilerden uzak tartışmalı bir rapor olduğunu, bu nedenle dosya kapsamında raporlar arası çelişki de mevcutken hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, zorunlu trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminatın (hasar bedeli ile araç mahrumiyet zararı) tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; hasar ile kazanın uyumsuz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6100 Sayılı HMK.nın 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Yine 6100 sayılı HMK’nun 281. maddesi, “(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.
(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
(3)Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; hükme esas alınan ve bilirkişi … tarafından hazırlanan 28/02/2020 havale tarihli raporda, davaya konu kazanın oluşumunda, davalı yanca zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alınan … plakalı aracın %75 oranında, davacıya ait … plakalı aracın %25 oranında kusurlu oldukları, davacıya ait araçta oluşan hasar ile kazanın uyumlu olmadığının bildirildiği, anılan rapora davacı vekilince itiraz edildiği, davacı vekilinin itiraz dilekçesinde somut ve ayrıntılı itiraz nedenleri ileri sürdüğü, mahkemece davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları hakkında olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmaksızın, itiraza uğramış rapora göre davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Buna göre; davacı vekilinin bilirkişi raporuna ciddi ve somut itirazları konusunda İTÜ Karayolları Kürsüsünden oluşturulacak hasar ve kusur uzmanı 3 kişilik bilirkişi heyetinden davacı tarafın itirazlarını karşılar şekilde ve ayrıca dava konusu kaza ile hasarın uyumlu olup olmadığı hususlarında yeni bir rapor alınmaksızın karar verilmesi, hak arama hürriyeti, savunma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil ettiğinden, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan kabulü ile kararın HMK nın 353/1/a/6 maddesi uyarınca kaldırılması gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2020 tarihli 2018/90 Esas ve 2020/272 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde anılan tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre istinaf edenin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 09/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.