Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2267 E. 2023/768 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2267
KARAR NO : 2023/768

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI : 2016/727 Esas – 2020/157 Karar
DAVA : Trafik Kazasında Uğranılan Bedensel Zarardan Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 31/05/2016
BAM KARAR TARİHİ : 04/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2020 tarihli 2016/727 Esas 2020/157 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/09/2014 tarihinde meydana gelen kazada davalı …’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı 332199813 nolu ZMSS poliçesi ile sigortalı …plakalı aracın, davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarptığını, davacının vücudunda kırık olacak şekilde yaralandığını, dava konusu kaza nedeniyle anılan davalı aleyhine İzmir 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/381 Esas 2015/669 Karar sayılı dosyasında davalının asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının yaralanma sebebi ile maddi ve manevi zarara uğradığını bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 50,00 TL hastane ve ilaç masrafı, 50,00 TL hastane yol masrafı, 900,00 TL maluliyet olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 75.000,00 TL manevi tazminatın araç sürücüsü ve işleteni olan davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen …plakalı aracın davalı sigorta şirket tarafından 05.09.2013-2014 vadeli zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza tespit tutanağı ve diğer delillerin davalı sigorta şirketine tebliğ edilmediğini öncelikle davacı yanın iddia ettiği kazanın meydana geldiğini ve zarar görenin de bu kazaya karıştığını ispat etmesi gerektiğini, KTK md.97 gereği; dava öncesi başvuru yapılmadığından dava şartı eksikliği nedeniyle esasa girilmeksizin davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davaya konu talebin zamanaşımına uğramış olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kaza sırasında sigortalı aracın işleteninin sigorta ettiren olup olmadığının araştırılmasını, işletenin sorumluluğunu teminat altına alan davalı sigorta şirketinin işletenin sorumluluğu bulunmaması karşısında sorumluluğunun bulunmayacağını, yetki itirazında bulundukları yetkili mahkemelerin İstanbul Ticaret Mahkemeleri olduğunu, aleyhe açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın usulden yetkisizlik nedeniyle reddi ile yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine; esasına girildiği takdirde, davaya konu talebin zamanaşımına uğraması, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması nedeniyle, meydana geldiği iddia edilen zararın kaza ile illiyeti bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesini, davacı yanın müterafik kusurunun nazara alınmasına, celp edilmesi gereken delillerinin toplanmasına, kusur durumu ve zararın tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalılar … ve … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın HMK mad. 114/h hükmü uyarınca dava şartını yerine getirmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, davacının hastane ve ilaç masraflarını hiç bir belge göstermeden talepte bulunduğunu, ilgili giderleri ispatlaması gerektiğini, aracın davalı sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığı için zararın ZMSS tarafından karşılanması gerektiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davanın bulunulan ıslah beyanına göre tespit davasına dönüştüğü dikkate alınarak davacının 02/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle kalıcı iş göremezlik oranının %3,3 olduğunun tespitine, manevi tazminata ilişkin istemin, davacı tarafından davalı sigorta şirketinden tahsil edilen 2.500,00 TL manevi tazminat karşılığı tüm davalıları ibra ettiği görülmekle ayrıca manevi tazminat hükmedilmesini gerektirir başkaca manevi zararda tespit edilemediğinden manevi tazminat isteminin reddine….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili ve davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafça mevcut hüküm incelendiğinde davacı tarafça 2.500,00 TL karşılığında tüm davalıların ibra edildiğinden bahisle müvekkilin asıl hak edişinin verilmediğini, söz konusu hükmün kanuna ve hukuka aykırı nitelik taşımakta olup, davacı tarafça kabulünün mümkün olmadığını, iş bu davada sigorta şirketi ile % 2 üzerinden sulh anlaşmasının yapıldığını, ancak bu konuda Yargıtay’ın yüksek kararlarında sigorta şirketleri ile yapılmış sulh anlaşmasının makbuz niteliğinde bağlayıcılığının olduğunu, bunun nedeninin ise rakamda fahiş bir artışın olması durumlarında bu sulh sözleşmesinin sulh olunan rakam yönünden makbuz niteliğinde olduğu yerleşmiş içtihatların arasında yer aldığını, maddi tazminata dair 7.500,00 TL üzerinden sulh yapılmış olduğunu ve yargılamanın geldiği nokta neticesinde 29.068,32 TL müvekkilin ek hak edişinin olduğu 20.05.2019 tarihli bilirkişi raporunun neticesinde anlaşıldığını, bu anlamda Yargıtay’ın kabul etmiş olduğu değerlendirme de dikkate alınacak olursa yapılan ödemenin ödeme tarihindeki gerçek zararı hangi oranda karşılandığının saptanmasını, son verilere göre hesaplanan tazminat miktarına yasal indirimlerin yapılmak suretiyle belirlenecek karşılanmayan zarardan davalı tarafın ödeme yapılan tarihe göre zararı karşıladığı oranda indirimin yapılmasını ve daha sonra da kalan miktara hükmedilmesi gerekirken mahkemece aksi yönde karar verilmesini ve sulh olunduğundan bahisle müvekkilin arta kalan hak edişlerinin hükme geçirilmemesi davacı tarafça asla kabul edilmediğini, mevcut durum müvekkili mağdur etmekten öteye gitmediğini, bunun yanında davada feragate ilişkin mahkeme karşısında herhangi bir talepte bulunulmamış olduğunu, 29.11.2016 tarihli duruşma tutanağında “%2 maluliyet oranına göre hesaplanan ve tarafımıza ödenen tazminat bedeli tarafımıza ödenmiştir ancak, yargılama sırasında bilirkişiler tarafından maluliyet oranı yönünden farklılıklar doğabilmektedir, bu nedenle davaya maddi tazminat istemi yönünden maluliyet oranının tespiti olarak devam etmek istiyoruz.” şeklinde beyanlarının görülebildiğini, iş bu talebi sonrasında mahkeme, davasının incelenmesine devam ettiğini ve neticesinde müvekkile ilişkin maddi zararın karşılanan kısmı dışında 29.068,32 TL’de ek zararının olduğu hususunun tespit edildiğini, sigorta şirketiyle yapılan ibralaşma içerisinde 2.500,00 TL bedel üzerinden manevi tazminat yönünden de ibralaşılması durumunun söz konusu olduğunu, bu anlamda iş bu durum sebebiyle davaya devam etmesi sebebiyle bu konuda müvekkile ilişkin özürlülük halinin daha da yükselmiş olduğu dikkate alınarak manevi tazminat bedelinin belirlenmesini davacı tarafın talep ettiğini, burada manevi tazminat açısından sulh anlaşması yapılmış olduğunun iş bu dosyada açık olduğunu ve davanın bu kapsamda da görülmeye devam etmesi hususu sübut olduğuna göre davada maddi tazminat talebinin de aynı şekilde değerlendirilmesinin davacı tarafça talep konusu yapılmış olsa da mahkemece aksi yönde hüküm tesis edildiğinin görüldüğünü, iş bu durum davacı tarafça kabul edilmediğini, mevcut dosyayı istinaf etme zorunluluğu hasıl olduğunu beyan ederek kararının bozularak belirttiği hususlar da göz önünde tutularak haklı davalarının tam kabulüne karar verilmesini istediklerini beyan ederek belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava müvekkili şirket tarafından 332199813 numaralı zorunlu trafik poliçesiyle ve 444530512 no’lu birleşik kasko poliçesiyle sigortalı …plakalı aracın karıştığı kaza sonucu davacı yanın maddi tazminat ve manevi tazminat talebiyle ikame edildiğini, maddi tazminat ve manevi tazminat talebi yönünden huzurdaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, daha önce dosyaya sunulan ve yine ekte sunulan 15.08.2016 tarihli feragatname ve temliknameden de anlaşılacağı davacı yan; poliçe teminatına kadar borç ve yükümlülük açısından müvekkili ibra ettiğini, davanın feragat yönünden reddini talep ettiğini, dava konusu olay nedeniyle doğduğunu ve doğacak tüm alacaklarını müvekkil şirkete temlik ettiğini kabul ettiğini, davacı yan tüm alacak hakkını müvekkile temlik ettiğini, bu hal karşısında artık davacının uhdesinde davaya konu edebileceği bir alacak hakkının bulunmadığını, alacağın devri bir tasarruf işlemi olup söz konusu alacak devredenin mal varlığından çıkar ve devralanın mal varlığına geçtiğini, davacı yan talebin hakkından feragat ettiğini, feragat edilen bir alacağın artık dava konusu edilemeyeceğini, hukuki bilgisi engin olan davacı vekilinin açık imzasını taşıyan ve davadan açıkça feragat edildiğini belirtir bir yazı dayanak alınarak müvekkil şirket tarafından ödeme yapıldığını, bu hal karşısında davacı yanın herhangi bir yanılmasının vs söz konusu olmadığını, dolayısıyla söz konusu yazının geçerli olmadığını kabul etmek “hukuki güvenilirlik” ve “ahde vefa” ilkesini açıkça zedeleyeceğini, müvekkil şirket ivedilikle ödeme yaparak kazazedelerin mağduriyetinin giderilmesini şiar edindiğini, ancak söz konusu yazının geçersiz sayılması ve hukukun temel ilkelerinin göz ardı edilmesi halinde işbu ödemeleri yapmaktan kaçınacağını ve bu halin binlerce kazazedenin mağduriyetinin daha da artmasına sebep olacağını, işbu dava maddi ve manevi zararın tazmini talepli olarak eda davası olarak ikame edildiğini, oysa hüküm kısmına bakıldığında, davanın gerek maddi gerek manevi tazminat yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı olarak maddi tazminat yönünden tespit yönünde karar verildiğinin görüldüğünü, yargılama sürecinde dava konusunun değiştirilmesi için, davanın tümden ıslah edilerek yeni bir dava dilekçesi sunulmasını, ayrıca peşin harç ile birlikte başvuru harcının da yatırılmasının gerektiğini, dava açma prosedürüne uygun olarak, usulü işlemlerin tamamlanmasının gerektiğini, ancak dava dosyasında bu işlemlerinin hiçbirinin yapılmadığını, dava dilekçesinde talep konusuna konu edilmeyen bir kalemin ıslah yolu ile değiştirilemeyeceğini, değerlendirilmeye alınamayacağını, davanın öncelikle feragat yönünden reddine karar verilmesini, ayrıca belirtildiği üzere sebepler uyarınca da bozulmasının gerektiğini, dosyada mevcut maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre düzenlendiğini, davacının maluliyeti olması gerekenin üzerinde tespit edildiğini, kaza ile illiyeti bulunmayan arazların dahil edildiğini, bu yönüyle de hatalı olduğunu, davacının motosiklette yolculuk yaptığını, koruyu ekipmanlarının bulunmadığını, bu açıkça müterafik kusur olup, yerleşik içtihatlar uyarınca müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini, sigortalı araç sürücüsü dava konusu olayda kusursuz olduğunu belirterek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği grekçesiyle istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili maddi tazminat yönünden davasını maluliyet tespiti davasına ıslah ettiğini açıklamıştır.
Mahkemece; davacının maluliyetinin %3,3 olduğunun tespitine, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalılardan … Sigorta Şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan 2918 sayılı KTK madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; davalı sigortalı … A.Ş.’ nin aracının işletilmesi sırasında doğacak üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu trafik sigortacısı karşılamak durumunda olduğundan, somut olayda; davacı yargılama sırasında 2.500,00 TL manevi, 7.500,00 TL maddi tazminatı, 1.800,00′ er TL’ den olmak üzere 3.600,00 TL vekalet ücreti, 133,00 TL faiz, 317,00 TL yargılama gideri olmak üzere 14.050,00TL ödeme karşılığında 15/08/2016 tarihli ibraname ile davalı sigorta şirketini, sürücüyü ve işleteni tamamen kayıtsız şartsız ibra etmiş, davacı vekili eldeki dava dosyasından feragat edeceğini bildirmiş, yargılama sırasında davacı vekili maddi tazminat davasını maluliyet tespiti yönünde ıslah ettiğini dile getirmiş, ıslah harcını yatırmadığı görülmüştür.
Davaya konu maddi- manevi tazminatın, yargılama gideri ve vekalet ücretinin 15/08/2016 tarihli sulh, ibra ve feragat sözleşmesi ile, davacıya ödenerek davacı ve davalı sigorta şirketi sulh olmuşlardır. Mahkemece yazılı şekilde davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde maluliyet yönünden tespit hükmü kurulması doğru görülmemiştir.
Bu durumda davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine, davalı sigorta şirketinin istinaf itirazlarının ise kabulü ile kararın HMK nın 352/1/b/2 maddesi uyarınca kaldırılarak davanın konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK nın 353/1b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
B)Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2020 tarihli 2016/727 Esas 2020/157 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERİNE;
1)Davanın yargılama sırasında davacı ile davalı sigorta şirketi ile yapılan ibra ve sulh protokolü nedeniyle konusuz kalması nedeniyle ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-a) Maddi tazminat davası yönünden; alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 96,00 -TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 83,90- TL nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir olarak kaydına,
b) Manevi tazminat davası yönünden; alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının davalılardan … ve … A.Ş’den tahsili hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan harç ve yargılama giderlerinin 15/08/2016 tarihli protokol hükümlerine göre üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı, vekalet ücretini 15/08/2016 tarihli protokol hükümlerine göre almış olduğundan vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı sigorta şirketinin 15/08/2016 tarihli protokol hükümlerine göre vekalet ücreti talebi bulunmadığından lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalılar … ve … A.Ş kendilerini yargılama sırasında vekil ile temsil ettirdiklerinden, istinaf nedenleri, istinafa gelenlerin sıfatı ve aleyhe hüküm verme yasağı uyarınca ilk derece mahkemesinin 5. numaralı hüküm fıkrasında takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak üzere davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
7-Kararın kesinleşmesi halinde, varsa kalan gider avansının ilgili olduğu tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
C) İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-a)Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL istinaf harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydına,
b)İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 148,60-TL’nin hazineye gelir olarak kaydına,
c)Davacı yanca istinaf kanun yolu aşamasında yapılan 148,60-TL istinaf harcı gideri ile 16,50-TL istinaf posta gideri olmak üzere toplam 165,10-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
2-a)Davalı sigorta şirketinden istinaf başvurusu sırasında alınan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
b)İstinaf incelemesi esnasında davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan istinaf başvuru harcı 148,60-TL’nin hazineye gelir olarak kaydına,
c)Davalı sigorta şirketince istinaf kanun yolu aşamasında yapılan 148,60-TL istinaf harcı giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
3)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4) Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 04/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.