Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2266 E. 2023/583 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2266
KARAR NO : 2023/583

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2019 (Dava) – 16/07/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/244 Esas – 2020/408 Karar
DAVA : Tazminat (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 05/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/07/2020 tarih ve 2019/244 Esas – 2020/408 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalılar vekili olarak takip etmekte olduğu İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/216 E. 2018/974 K. Sayılı dosyası kapsamında avukatlık bürosunda sigortalı olarak çalışan sekreterine tebliğ edilen gerekçeli karar üzerine, 2 haftalık süre içerisinde bölge adliye mahkemesine istinaf başvuru süresi geçmiş ve hüküm kesinleştiği hükmün istinaf süresinin geçirilmesi sureti ile kesinleştiğine sonradan vakıf olan davacının, elinden gelen çabayı sarf ettiğini, hukuki bir çözüm yolu bulunamadığı için temsil etmekte olduğu müvekkilleri aleyhine hükmedilen tazminat bedeli ve yargılama giderleri ile ferilerinin toplamı olan 31.150,00 TL’yi ödemek zorunda kaldığı ödenmesi mümkün en asgari tutarın ödendiğini, davacının mesleki sorumluluk sigortasının teminat kapsamı, anlatılan durumu karşılamayı gerektir nitelikte olduğunu, poliçe kapsamının, sigortalı davacının “Avukat” sıfatıyla “mesleki faaliyetini ifa ederken görevini gereği gibi yapmamasından, müvekkeline karşı özen borcunu yerine getirmemesinden veya diğer kusurlu davranışlarından doğan zararlar nedeniyle sigortalıya karşı ileri sürülebilecek tazminat taleplerinin sonuçlarına karşı poliçede belirtilen teminat limiti kadar olduğunu, yine poliçeye göre; sigortalı avukata, yanında hizmet akdi ile çalışan personelin ya da vekaletname veya yetki belgesi ile tevkil edilmiş avukatların yapmış olduğu işlemlerden / kaçınmalardan dolayı düşecek hukuki sorumlulukların da teminat kapsamında olduğunu ileri sürerek, 31.150 TL’nin fiili ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davası haksızdır ve müvekkil şirketin sigorta tazminatı ödemesinin şartları gerçekleşmediği hem taraflar arasındaki poliçe hükümleri hem de tazminat hukuku kuralları gereğince müvekkil sigortacı şirketinin poliçeden kaynaklı tazminat sorumluluğunun şartları oluşmadığını, 142910115 numaralı Mesleki Sorumluluk Poliçesinin 3.sayfasında Özel Şart 1-b bendinde yalnızca mesleki bir hatanın yapılmış olmasının sigortacı tarafından tazminat ödenmesi için yeterli olmayacağı ve bu mesleki hata sonucunda avukattan tazminat talebinde bulunan kişinin somut olarak zarara uğramış olması gerektiğini, davacı tarafın yalnızca kanun yollarına başvuru süresini kaçırmış olmasının müvekkili şirketin poliçe gereği sorumluluğunun doğması için yeterli olmadığını ve davacı tarafın kaçırılan bu süre neticesinde kararın kesinleşmesi ile müvekkilini bir zarara uğratmış olduğunun da ispatlaması gerektiğini, davacı tarafın, eğer ki istinaf başvuru süresinin kaçırmamış olsa ve aleyhlerine olan karar hakkında istinaf başvurusunda bulunulmuş olsa idi, Bölge Adliye Mahkemesinin aleyhlerine olan îlk Derece Mahkemesi kararının kendi lehlerine olacak şekilde kaldırılacağını ispatlaması gerektiğini, davacının İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde davalı vekili olarak takip etmiş olduğu haksız rekabetten kaynaklı olarak görülen davada, Mahkemenin, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini kabul ederek, davanın kabulüne karar verdiğini, dava, davalıların davacının özel eğitim kurumunda çalışmakta iken bu kurumdan ayrılarak, eski çalıştıkları kurumun 15 tane öğrencisini haksız rekabet teşkil eden fiiller ile kendilerinin açmış olduğu yeni eğitim kurumuna kayıt yaptırdıklarına ilişkin olduğunu ve Mahkemece davalıların, ayrıldıkları kurum öğrenci velilerine tek bir örnek ve aynı tarihleri içeren dilekçeler imzalatarak eski kurum ile ilişkilerini keserek kendilerince yeni açılan kuruma kayıtlarını aldıklarını, davalıların yönlendirmelerinin bulunduğunun sabit görüldüğünü, yapılan yargılama sonucu alınan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğini ve davalıların maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum edildiğini, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen dosya içindeki belge ve delillerin, alınan bilirkişi raporuna ve mevzuata uygun olduğu davacının, davalı vekili olarak bulunduğu bu dosyada çıkan karar hakkında süresi içinde istinaf yoluna başvursaydı dahi kararın lehlerine değişmeyeceği poliçe özel şartları ve tazminat hukuku kuralları gereğince aranan “zarar” şartı somut olayda olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davalı tarafa yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıya göre sigorta evrakları dosyamız arasına alınmıştır. Yapılan incelemesinde; 142910115 numaralı poliçenin 11/02/208-11/02/2019 tarihlere arası döneme ilişkin yapılmış olduğu, teminat limitinin 100.000,00 TL ile sınırlı olduğu, davacı tarafından dava dışı … ve …’e ödenen 31.500,00 TL’nin poliçe teminat limitinde kaldığı anlaşılmıştır. İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/216 esas ve 2018/974 karar sayılı ilamının incelenmesinde; … Şti tarafından 09/06/2014 tarihinde … ve … aleyhine haksız rekabetten kaynaklanan tazminat davası açıldığı, iş bu davada her ne kadar gerekçeli kararda adı geçmemekte ise de Mahkememiz davacısının adı geçen … ve …’in vekili olarak vekaletnamesinin bulunduğu ve bu kişileri davalı vekili olarak temsil ettiği, adı geçen Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve gerekçeli kararın adı geçen davalılar vekiline usulüne uygun olarak 03/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve kararın istinaf edilmemesi nedeniyle 19/12/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Mesleki sorumluluk iddiası ile Mahkememiz davacısı tarafından davalı aleyhine dava açılabilmesi için açılı dava bakımından poliçe şartlarının gerçekleştiğinin belirlenebilmesi için tazminata konu olay yönünden istemde bulunanın somut olarak zarara uğraması gerekmektedir. Bu kapsamda söz konusu zarar olgusu bahse konu İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/216 esas sayılı dosyasında verilen hükümden kaynaklı kaçırılan istinaf süresinin kaçırılmasa idi istinaf incelemesinden olumlu bir sonuç alınıp alınamayacağının belirlenmesi yönündeki inceleme neticesi ortaya çıkacaktır. Bu kapsamda adı geçen dosyanın somut olay bakımından incelenmesi için Mahkememizce 26/09/2019 tarihli duruşmada verilen 1 nolu ara karar ile Dr. Öğr. Üyesi …, Dr. … ve …’ e tevdi edilerek istem konusu husus bakımından adı geçen bilirkişiler tarafından hazırlanan 02/06/2020 havale tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. Söz konusu raporun incelenmesinde alanında uzman bilirkişlerce raporun tanzim edilmiş olması, raporda varılan sonuç kanaatin 2. ATM’nin dosyası göz önüne alındığında Mahkememizce de benimsenmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde raporun hükme esas alınması gerektiği kanaatine varılmıştır. Dosyaya sunulu raporun somut olay ve dosya arasında bulunan İzmir 2. ATM’nin dosyası ile birlikte değerlendirilmesi neticesinde; adı geçen Mahkeme davacısı 21 müşterisinin yöneltilen komunda olduğu ve bu 21 müşterinin davacı ile olan eğitim sözleşmelerinin sona erdirmeye yöneltildiği, söz konusu müşteri teriminin TTK 55I-b, 1’e göre müşteri yöneltilen konumunda bulunan ve üçüncü kişi ile sözleşme yapmış kişi olduğu, yine aynı yasa maddesine göre sözleşmeyi ihlale teşvik edilen kişi ile üçüncü kişi arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunması gerektiğinin hüküm altına alındığı, söz konusu … Şti ile bahse konu 21 müşteri arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunduğu, bu 21 kişiden 15’inin rakip şirkete geçtiği ve … Şti ile sözleşmesel ilişkilerinin sona erdiği, bu kişilerin … Şti ile ilişkilerinin sona ermesi ve neticede rakip firmaya geçmesi olayı nedeniyle İzmir 2. ATM’nin dosyasında davalılar konumunda olanların açık yönlendirmesinin bulunduğu, her ne kadar açık yönlendirmenin bulunması olgusu haksız rekabet eden eylemlere tek başına yol açmayacağı düşünülse bile adı geçen davalıların ilçe Milli Eğitim Müdürlüğündeki girişimleri, tip dilekçe hazırlamaları, dilekçelerin bizzat veliler tarafından yazılmış olsa bile davalıların yönlendirmesi ile yapıldığının anlaşıldığı dikkate alındığında 15 velinin iradesini ihlale yönelik baskı altında alacak araçlar kullanıldığı ve bu nedenle davalıların … Şti ile olan sözleşmenin ihlali doğrultusunda bilinçli bir çaba içinde olduğu dolayısı ile bahse konu 2. ATM’nin dosyasında verilen kararın yerinde olduğu ve kararın zamanında istinaf edilmiş olsa bile sonucun değişmeyeceği kanaatine varılmakla…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul, yasa ve hukuka aykırı olduğunu, davanın, avukat olan davacının mesleki sorumluluk sigortası kapsamında rizikonun gerçekleşip gerçekleşmediği ve tazmin koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin olduğunu, mahkemece davanın reddi yönünde verilen hükmün, eksik inceleme sonucu hatalı değerlendirmeye dayandığını, mahkemece, mesleki sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında olduğu tespit edilen uyuşmazlığın, tazmin kapsamında olmadığı hususundaki kararına gerekçe olarak, istinaf başvuru süresi hataen geçirilen dava dışı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi hükmünün, olası bir istinaf incelemesinde dahi “kaldırılmayacağı”, “istinaf başvurusunun esastan reddilmiş olacağı” varsayımına dayandığını, bu “varsayımın, mahkemece aldırılan bilirkişi raporu uyarınca varılan sonuç ile ortaya çıktığını, fakat anılan bilirkişi raporunun eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayandığını, bu hususta da bilirkişi raporuna gerekçeleri ile birlikte itirazlarını ileri sürdüklerini, ancak mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın tek rapor yeterli görülerek hüküm tesis edildiğini, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, dava kapsamında davacının zararının oluşmadığını iddia edebilmenin mümkün olmadığını, zira davacı müvekkillerine ödeme yapmak zorunda kaldığını, bir avukat açısından, özellikle de sürenin kaçırılması nedeniyle ortaya çıkacak zararın bununla sınırlı olduğunu, davanın, avukatın müvekkili lehine sonuçlandığı takdirde bir sürenin kaçırılmasının da söz konusu olmayacağını, anılan bilirkişi raporundaki ve mahkeme hükmünün; uyuşmazlığa konu İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davaya ilişkin tespitler de dosya ile uyumlu olmadığını, özel eğitim merkezlerinde veliler açısından en önemli hususun öğretmeni olduğunu, çocuklarını emanet ettikleri kişilerin yetkin ve güvenilir olmasının önemli olduğunu, bu nedenle öğretmenini kaybeden özel eğitim kurumlarının kapandığı ya da çok gelir kaybettiğinın sıklıkla rastlanılan bir durum olduğunu, yerel mahkemece bu durumun göz ardı edildiğini, bilirkişilerce ilgili dosyanın yeterince incelenmediğini de açıkça ortaya koyduğunu, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/216 esas, 2018/974 karar sayılı dosyası incelendiğinde 22.05.2018 tarihli oturumda dinlenen tanık …’in oğlunun … öğretmenin öğrencisi olduğunu, ayrılınca kendisinin arayıp …’e ulaştığını, oğlunun istemesi üzerine onun okuluna geçmeye karar verdiklerini belirtmiş ve duruşma tutanaklarında da açıkça yer aldığı üzere “(İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne hitaben yazılmış … imzalı 22/04/2014 tarihli dilekçe gösterildi). Gösterdiğiniz dilekçeyi ben kendim yazdım. Davalılar bu dilekçeyi yazmam için beni yönlendirmediler. El yazısı da bana aittir. Ben diğer öğrenci velilerinin çocuklarının … hocanın okuluna ne için naklettiklerini bilemem, ancak … Hocanın öğrencileri, davacının okulundan ayrılıp … Hocanın okuluna gittiler. Bir kısım veliler de dilekçe yazımı konusunda iyi olmadıklarından, benim dilekçemden örnek aldılar. Dilekçeler bu yüzden benzerdir” demiş olduğunu, tanığın çürütülemeyen ve açık beyanı dilekçelerin neden benzer olduğunu ortaya koyduğunu, bu nedenle bilirkişilerin “bizzat veliler tarafından yazılmış olsa bile davalıların yönlendirmesi ile yapıldığının anlaşıldığı” şeklindeki kabulün hukuka ve dosya gerçeklerine uygun olmadığını, aynı oturumda dinlenen tanık … de okulun taşınması nedeni ile kızının sorunlar yaşadığını, bir süre okula göndermediklerini, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne kızlarının kaydının silinmesi için dilekçe verdiklerini, ancak bundan sonra …’i arayarak bulduklarını belirttiğini, tanık kayıt silme işlemi sırasında … ile hiç konuşmadığını beyan ettiğini, başkaca herhangi bir delil bulunmamasına karşın sadece dilekçelerin benzer olduğu gerekçesi ile bir sonuca ulaşmaya çalışmanın uygun olmadığını, bilirkişilerin benzer dilekçeler ile okul değiştiren velilerin delilsiz ve gerekçesiz bir şekilde, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi davalıları tarafından yönlendirildiği şeklindeki kabulü ilgili dosyanın gerçekleri ile uyumlu olmadığını, bilirkişiler tarafından; iletişim kurmakla, dost sohbetinde konuşmakla, öneri ve imalarda bulunmakla, eşdeğer bir sözleşme imzalanmasının ima edilmesi veya dillendirilmesi ile, bir rakibin müşterilerine onların talebi üzerine teklif yapılmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği belirtilmiş ve hatta “iki işçinin, işverenlerinin müşterilerine mektup yazarak, yeni kuracakları şirkete destek olmalarını istemeleri de TTK 55/I-b,1 kapsamında değerlendirilemez” denildiğini, bu tespitlere karşın ve İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası davalılarının hangi eylemleri ile “müşterinin iradesini ihlale yönelik baskı altına aldıkları” ve “sözleşmenin ihlali için bilinçli bir çaba sarf ettikleri” ortaya konulmaksızın, kendi tespitleri ile çok farklı bir sonuca ulaştıklarını, bu sonucun tek dayanağının benzer dilekçeler ile Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurulmuş olmalarına dayandırılması hukuka uygun olmadığını, bilirkişilerin tespitlerine de uyumlu olmadığını, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasının davacısı tarafından davalıların velileri yönlendirme konusunda aktif bir davranış ortaya koydukları yönünde herhangi bir delil dosyaya sunulmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları içerisinde bu yönde bir aktif hareket bulunmadığı takdirde haksız rekabet oluşmayacağı yönünde görüşler de bulunduğunu, davacının delillerini sunamadığı, mahkemenin gerekçeli kararında ortaya koyamadığı bir eylem anılan davanın davalılar lehine değişme ihtimalini de güçlü bir şekilde ortaya koyduğunu, avukat olan davacı müvekkilinin, hükmün istinaf süresinin geçirilmesi sureti ile kesinleştiğine sonradan vakıf olduğunu, derhal elinden gelen çabayı sarf ettiğini, hukuki bir çözüm yolu bulunamadığı için temsil etmekte olduğu müvekkilleri aleyhine hükmedilen tazminat bedeli ve yargılama giderleri ile fer’ilerinin toplamı olan 31.150,00 TL’yi ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin, elinden gelen tüm çabayı sarf ettiğini ve ödenmesi mümkün en asgari tutarı ödediğini, karşı tarafın hükmü icraya koymuş olmasına rağmen, icra takip çıkış bedeli olan tutarı değil, ilamın icra takibine konu edilmeden evvelki dosya borcunu ödeyerek karşı taraf ile ibra sözleşmesi imzalanmasını sağladığını, zararı asgari düzeyde tuttuğunu, yoksa icra vekalet ücreti ve masrafları ile birlikte çok daha yüksek tutarda bir bedel ödenmesi durumu söz konusu olacağını, davacı müvekkilin kesinleşen hüküm ile tespit edilmiş bulunan bedeli ödememesi halinde, kendi müvekkillerine haciz işlemlerinin uygulanacağı ve kendisinin de kendi müvekkillerine karşı bu bedelden dolayı tazminat sorumluluğun doğması yanı sıra TCK md. 257’deki görevi ihmal suçundan sorumluluğunun doğacağını, bu sebeple davacı müvekkilinin hüküm altına alınan bedeli ödemekten başka çaresinin kalmadığını, yaklaşık 5 yıl boyunca tüm dilekçeleri aşamalarını, duruşma evrelerini ve diğer her türlü işlemini eksiksiz olarak layıkıyla takip eden davacının, son aşamada süre istinaf süresini istemeyerek kaçırması dışında hiçbir kusurunun olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, avukat olan davacının dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak müvekkillerini zarara uğrattığı bahsiyle ödediği bedelin mesleki sorumluluk poliçesi uyarınca sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/216 E. – 2018/974 K. Sayılı dosyasında yer alan davalıların yine aynı dosyada yer alan davacıya ait müşterileri sözleşmelerini iptal ederek kendilerine yönelttikleri, bu hususun da davalıların İlçe Milli Eğitim Müdürlüğündeki girişimleri ve dava dışı müşterilerin tip dilekçeler vermiş olmaları ile ispatlandığı, yani davalıların bilinçli bir şekilde dava dışı müşterileri yöneltici eylemler içerisinde oldukları anlaşıldığından haksız rekabetin varlığına ilişkin kararın yerinde olduğu, bu durumda davalılar tarafından istinaf yasa yoluna başvurulsa dahi sonucun değişmeyeceği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmüş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/244 Esas – 2020/408 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/04/2023