Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2237 E. 2023/333 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2237
KARAR NO : 2023/333

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/08/2018 (Dava) – 18/09/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/204 Esas – 2019/150 Karar
DAVA : Tasarıma Tecavüzün Tespiti, Men’i
BAM KARAR TARİHİ : 02/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 18/09/2019 tarihli 2018/204 Esas ve 2019/150 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından yatak, karyola, başlık ile teşhir stantlarına ait tescilli tasarımlarının ”…” adı altında ihlal edildiğini belirterek tecavüzün tespitini, önlenmesini ve ref’i edilmesini dava etmiştir. Müvekkilinin Türk Patent Kurumu’nda tescilli 2017/02872 tescil nolu, 8 ve 10 çoklu “yatak”; 2017/07736 tescil nolu 1 ve 2 çoklu “karyola”; 2016/07714 tescil nolu 1 ve 2 çoklu “başlık” tasarımlarının taklitlerinin davalı … tarafından üretilip satışa sunulduğunu, kataloğa konulduğunu, keza davalının 2014/01093, 2014/00683 nolu tescilli stant tasarımlarında izinsiz olarak belirgin benzer biçimde kullandığını belirterek tecavüzün önlenmesine, giderilmesine, web ve kataloglardan çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kendi geliştirdiği tasarımların kataloglara konulduğunu, kumaş işlik ve dikiş farklarının bulunduğunu, 25/05/2018 tarihli başvurularının olduğunu, tescil beklediklerini savunarak davanın reddini istemiştir. Açılan davanın haksız olduğunu, yanlış tebligata rağmen davadan bilahare haberdar olduklarını, ürünlerinin kendisi tarafından geliştirildiğini, profesyonel bir ekiple çalışıldığını, iddiaların dayanıksız olduğunu, Türk Patent Kurumu’na 25/05/2018 tarihli 2018/03546 nolu başvuruyu yaptıklarını, ilana çıkacağını ve tescillenebileceğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece ; ”….davalının karyola tasarımlarının davacıya ait 2016/07736 nolu 1-2 karyola tasarımları ile, çizgi, şekil, biçim, malzeme, yüzey dokusu özellikleriyle aynı oldukları, dolayısıyla bilgilenmiş kullanıcı gözüyle aynı izlenimi bıraktıkları belirlenmiştir. Keza davacının 2016/07714 1-2 nolu başlık tasarımlarının davalı eş ürünlerine uygulandığı, çizgi, şekil, biçim, malzeme, yüzey dokusu özellikleriyle aynı oldukları dolayısıyla bilgilenmiş kullanıcı gözüyle aynı izlenimi bıraktıkları belirlenmiştir. Ayrıca davacının 2014/00683 nolu yatak teşhir standının davalı tarafından kullanılan yatak teşhir standlarında uygulandığı çizgi, şekil, biçim, malzeme, yüzey dokusu bakımından bilgilenmiş kullanıcı gözünde aynı izlenimi bıraktıkları değerlendirilmiştir…” gerekçesiyle; ”…Davanın kısmen kabulüne, davalı tarafın davacıya ait 2016/07736-1 ve 2 nolu karyola, 2016/07714-1-2 nolu baza başlık, 2014/00683 yatak teşhir standı tasarımlarının ihlal ettiğinin tespitine, tecavüzün önlenmesine, tecavüzlü ürünlerin fiziki teşhir ve internet ortamından kaldırılmasına, imhasına, kataloglardan çıkarılmasına, 2017/02872 ve 2014/01093 nolu tasarımlar bakımından açılan davanın reddine, Karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan gazetede giderleri davalıya yüklenerek, ilan edilmesine, ilan için kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde başvuru gerektiğine, 3 ay içinde başvurulmadığı takdirde ilan hakkının düşeceğine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı şirketin, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu itirazlarını bu defa istinaf sebebi olarak ileri sürdüğünü, nitekim Yerel Mahkeme hükmünün, bilirkişi raporundaki eksiklikler giderilmeden kurulduğunu ve esas alınan raporda teknik anlamda izah edilmeyen hususlar olduğunu ileri sürdüğünü; gerekçe olarak ise a) Davalı Şirket’in bu ürünü ürettiği makinaların satın alındığında bazı desenler ve üretilecek ürünlerin evsafına dair bazı özelliklerin makinalarda yüklü olarak satıldığını, b) bilirkişilerin yaptıkları incelemede ise üretimde kullanılan makinalarda böyle bir özellik olup olmadığı hususunun dikkate alınmadığını belirttiğini, dosya kapsamında görevlendirilen bilirkişilerce yapılacak incelemenin kapsamının Yerel Mahkeme tarafından belirlendiğini, Yerel Mahkemenin ise HMK’da yer alan yargılamaya hâkim olan ilkelere uygun olarak yapılacak incelemenin kapsamını belirlediğini, nitekim HMK’da yer alan temel ilkeler, hukuk yargılamasının vazgeçilmez unsurlarından olup hâkimin bu ilkelere uymaksızın dava konusuyla ilgili inceleme yapmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla hâkimin; tasarruf ilkesi gereği iki taraftan birinin talebi olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyemeyeceğini ve karara bağlayamayacağını, taraflarca getirilme ilkesi gereği ise iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı gibi onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağını, yine taleple bağlılık ilkesi uyarınca hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğini, HMK’nın 141. maddesi uyarınca ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceğinin düzenlendiğini, bu kapsamda bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını sundukları dilekçelerde de ifade edildiği üzere yargılamanın son aşamasına kadar söz konusu benzerliklerin makineden kaynaklandığına dair herhangi bir iddia/savunma ileri sürmeyen davalı şirketin bilirkişi incelemesinin ardından, neredeyse yargılama sonunda “daha önce hiç ileri sürülmemiş bir konunun neden bilirkişilerce incelenmediğine” ilişkin beyanlarının hukuki bir temeli bulunmadığı gibi iyi niyetten uzak olduğunun da açık olduğunu, bu nedenle raporda teknik anlamda izah edilemeyen bir husus olduğuna ilişkin beyanlar yerinde olmayıp, bilirkişilerden makinaların özelliklerinin değerlendirmesinin beklenmeyeceğini, dolayısıyla gerek Yerel Mahkeme kararı gerek SMK’nın 155. maddesindeki açık hükmü gereğince davalı şirketin 2018/03546 tescil numaralı tasarımının tescilli olduğundan bahisle kullanımının hukuka uygun olduğuna ilişkin savunmalarının kabulünün SMK’ya aykırı olduğunu, SMK’nın 81. maddesine göre “Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak.” hallerinin tasarıma tecavüz olarak kabul edildiğini, SMK m.55 uyarınca ise tasarımın “ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.” şeklinde tanımlandığını, bilirkişi raporunda müvekkili şirketin 2017/07736 tescil numaralı 1-2 no’lu “Karyola”, 2016/07714 tescil numaralı tescil numaralı 1-2 no’lu “Başlık” ve 2014/00683 tescil numaralı “Yatak Teşhir Standı” tasarımlarının üzerlerindeki çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme, yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümleri itibariyle aynı oldukları ve tasarımların bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktıkları genel izlenimin de aynı olduğu sonucuna varıldığını, davalı şirketin ise tekrardan ibaret savunmalarını ileri sürerek bilirkişi raporunda müvekkili şirket tasarımları ile davalı şirket ürünleri arasında ayniyet olduğu teşkil edilen tasarımların değerlendirmesinde eksik inceleme yapıldığını iddia ettiğini, bilirkişilerce Yerel Mahkemenin talimatı doğrultusunda belirlenen inceleme kapsamı çerçevesinde inceleme yapıldığından bu anlamda eksik inceleme yapılmadığını, bilirkişi raporu kapsamında SMK m.55’e göre tasarımı oluşturan unsurlar bakımından müvekkili şirket tasarımları ile davalı şirket ürünleri arasında aynılık oluştuğunun ortaya konduğunu, hal böyle olunca, dava konusu ürünlerin ortalama tüketici nezdinde genel itibariyle aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer bir izlenim bıraktığının şüphesiz olduğunu, kaldı ki SMK m.81’de belirtilen haller somut olayda oluştuğundan bilirkişi raporunda ayniyet teşkil ettiği kabul edilen ve Yerel Mahkemece de davanın kabulüne karar verilen tasarımlar bakımından Davalı Şirket’in itirazlarının yerinde olmadığını, zira müvekkil şirketin tescilli tasarımlarının davalı şirket tarafından açıkça kullanılmakta ve piyasaya sürülmekte olduğunu, bu hususların ise karara esas alınan bilirkişi raporu kapsamında ayrıntılı olarak ortaya konulduğunu ve tecavüz iddiaları haklı bulunarak sabit hale geldiğini, keza müvekkili şirketin tasarım hakkını ihlal etmek suretiyle davalı şirketin, SMK m.59/f.1’e aykırı olacak şekilde müvekkili şirket adına tescilli tasarımları müvekkili şirketin hiçbir izni olmaksızın üretmekte, piyasaya sunmakta, satışa çıkarmakta ve ticari amaçla kullanarak menfaat elde etmekte olduğunu, açıklanan sebepler doğrultusunda Davalı Şirket’in istinaf başvuru sebepleri haksız ve mesnetsiz iddialardan oluşmakta olup, Yerel Mahkeme’nin davanın kabulüne yönelik kısmı hukuka uygun olduğundan, Davalı Şirket’in kötü niyetli istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini, HMK’nın “Katılma yoluyla başvurma” başlıklı 348. maddesi, “İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir.” şeklinde düzenlenmiş olup anılan madde uyarınca Yerel Mahkeme’nin davanın reddine ilişkin kısmının kaldırılarak aşağıda açıklanan olan sebepler doğrultusunda yeniden yapılacak inceleme neticesinde davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, gerekçeli karar uyarınca 11.03.2019 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş olup, söz konusu rapora karşı sunmuş oldukları itirazlardan da görüleceği üzere, Müvekkili Şirket adına 2017/02872 ve 2014/01093 tescil numarası ile tescilli tasarımlar ile Davalı Şirket’in kullandığı tasarımların birebir aynı olduğunu, nitekim bu hususun, Yerel Mahkeme’nin 2018/203 Esas ve 2019/134 Karar sayılı ilamı ile sabit olduğunu, Yerel Mahkeme’nin anılan dosya üzerinden vermiş olduğu karar ile işbu başvuruya konu kararın bu haliyle çeliştiğini, gerekçeli kararda kararın infazı bakımından 11.03.2019 tarihli raporun esas alınabileceği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş olup, bahse konu raporda bilirkişilerce takdir edilen hususların gerekçeli karar kapsamında aynen benimsendiğini, rapor kapsamında Müvekkili Şirket adına 2017/02872 tescil numarası ile 8 ve 10. sıralarda tescilli “Yatak” tasarımları ile 2014/01093 tescil numarası ile tescilli “Yatak Teşhir Standı Yerleşimi” tasarımlarının Davalı Şirket ürünleri ile farklı olduğunun belirtildiğini, işbu başvuruya konu tasarımların, Yerel Mahkeme nezdinde bu kez 2018/203 E. ve 2019/134 K. sayılı kararına konu edildiğini ve yapılan inceleme sonucunda tasarımların benzerliğinin tespit edildiğini, uyuşmazlık konusu tasarımlara tecavüzün tespiti, meni ve refi talepli olarak (dava dışı) … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’ye karşı açılan davada; …’nın ihlale konu ürünleri Davalı Şirketten fatura karşılığı satın aldığı açıkça tespit edilmiş olup gerek incelemeye konu dava gerekse 2018/203 Esas sayılı dosya kapsamında aynı tasarımların incelendiğini, konunun aydınlatılabilmesi bakımından anılan gerekçeli kararın son derece önem teşkil ettiğini, zira Yerel Mahkeme olan İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde görülen ve Müvekkili Şirket adına tescilli -huzurdaki dava bakımından da aynı tescil numaralı- tasarımlara ilişkin uyuşmazlık kapsamında …’nın Müvekkili Şirket’e ait tasarımları aynen ve belirgin şekilde benzer olarak ticari anlamda kullanmasının tasarıma tecavüz teşkil ettiğinin tespitine ve her türlü kullanımın önlenmesine, kaldırılmasına, imhasına karar verildiğini, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/203 E. ve 2019/134 K. sayılı kararın gerekçesinde Müvekkili Şirket’in TPMK’da kayıtlı 2014 01093 no’lu yatak stand, teşhir ürünü tasarımı ile 2017 02872 8 ve 10 no’lu çoklu yatak tasarımlarının kayıtlı ve koruma altında olduğu, SMK’nın 58. maddesi ile 81. maddesi uyarınca tasarım sahibinin izni olmaksızın tasarımların kullanılması, uygulandığı ürünün aynen veya genel izlenim itibariyle ayırt edilemeyecek kadar benzer biçimde üretilmesi, piyasaya sunulması, teşhir edilmesi, sözleşme için öneride bulunulması, ticari amaçla kullanılması veya bulundurulması, başka biçimde ticarete çıkarılması eylemlerinin hak tecavüzü olduğu, tasarım sahibinin izni olmaksızın aynı veya belirgin benzeri kullanmanın ihlal oluşturduğu, tasarımların kullanıldığı ve satışa sunulduğunun belirlendiği ifadelerine yer verilerek davanın kabul edildiğini, dolayısıyla dava konusu ürünlere ait tasarımların tümünün Müvekkili Şirket’in tescilli tasarımları ile benzer olduğu, Davalı Şirket’in bu tasarımları ticari olarak kullandığı, dava dışı şirketlere fatura karşılığında sattığı, reklam ve tanıtım faaliyetleri kapsamında sergilediği ve tüm bu fiillerin tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiğinin açıkça ortada olduğunu, Davalı Şirket’in “Yatak” ürünlerinin ise bilirkişi raporunda belirtildiğinin aksine tasarımın taşıması gereken esaslı unsurlar olan SMK m.55’te sayılan “çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme, yüzey dokusu” gibi özellikleri bakımından Müvekkili Şirket adına tescilli tasarımlarla aynı olduğunu, bilirkişilerce anılan ürünler bakımından tüketici nezdindeki izlenimlerin farklı olduğu ifade edilmişse de söz konusu tespitin gerçek bir tüketici algısı ile incelenmeksizin salt bir uzman bakış açısı ile yapıldığını, nitekim yukarıda anılan 2018/203 Esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda açıkça; “gerek yan kısımlardaki gerekse üst kısımdaki desenler, dikiş formatı, genel görünüm, etiket gibi eklentilerin konumlandırılması gibi hususlar bakımından ürünler arasında önemli oranda benzerlik bulunduğu ve bu benzerliğin hak ihlali derecesine ulaştığı”nın ifade edildiğini, Yerel Mahkemece “iki taraf ürünlerindeki benzer noktaların ise tekniğin zorladığı biçimden kaynakladığının değerlendirildiği”nin belirtildiğini, oysaki bu tespitin yerinde olmadığını, her ne kadar SMK uyarınca ürünün teknik fonksiyonunun zorunlu kıldığı görünüm özellikleri tasarım hakkının koruma kapsamı dışında kalsa da somut olayda bu nitelikte bir durumun söz konusu olmadığını, davalı şirketin müvekkili şirketin aynı veya benzer niteliğe haiz tasarımlarını küçük ayrıntılarla süsleyerek bu ürünleri Müvekkili Şirket ürünlerinden farklıymış gibi göstermeye çalıştığını ancak Davalı Şirket’in ürün isimlerinin dahi Müvekkili Şirketi taklit etmek suretiyle belirlediğinin açık olduğunu, müvekkili şirketin web sitesinde dahi yayımlanmış olan “…” ismini başvuruya konu yataklara verdiğinin açıkça görüldüğünü, Yerel Mahkeme kararında, Müvekkili Şirket adına tescilli 2014/00683 numaralı tasarımın aynısının Davalı Şirket tarafından kullanıldığı fakat bu tasarımı da içinde barındıran ve “yatak teşhir standı yerleşimi” şeklinde tescil edilen 2014/01093 tescil numaralı tasarım bakımından ise benzerlik bulunmadığının kabul edildiğini, müvekkili şirket adına tescilli 2014/00683 tescil numaralı “Yatak Teşhir Standı” tasarımı bakımından davalı şirket ürünleri arasında aynılık olduğu sonucuna varılarak davanın bu tasarım bakımından kabulüne ve tasarıma tecavüzün tespitine karar verildiğini ancak tasarımlar incelendiğinde açıkça görüldüğü üzere 2014/01093 tescil numaralı “Yatak Teşhir Standı Yerleşimi” tasarımının 2014/00683 tescil numaralı “Yatak Teşhir Standı” tasarımını kapsadığını, davalı şirket tarafından kullanılan stand yerleşim sisteminin müvekkili şirketinki ile birebir benzer olduğunun açıkça görüldüğünü belirterek davalı şirketin istinaf başvurusunun reddine, katılma yolu ile istinaf başvurularının kabul edilerek davanın reddine yönelik verilen hükmün yapılacak olan istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve haklı davalarının tümden kabulüne, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili firma aleyhine karar kurulurken özellikle dayanılan bilirkişi raporundaki eksiklikler giderilmeden karar kurulmuş olup, teknik anlamda izah edilmeyen hususların mevcut olduğunu, keşif mahallinde bilirkişi raporunun 8.sayfasında ve devamında 2016/07736 tescil nolu 1 ve 2 Nolu Tasarımlar ile karşılaştırılması başlığı altında yer alan ve davacı tasarımı ile müvekkilinin ürettiği ürünün aynı olduğu değerlendirmesinin yanlış olduğunu, yine raporun 10.sayfası ve devamında 2016/07714 tescil numaralı 1.1 ve 2.1 tasarımlar ile ilgili değerlendirmelerde tasarım ile müvekkilinin ürettiği ürünlerin aynı olduğu yönündeki bilirkişi görüşlerinin yanlış olduğunu, müvekkilinim bu ürünü ürettiği makinalar satın alındığında bazı desenler ve üretilecek ürünlerin evsafına dair bazı özellikler makinalarda yüklü olarak satıldığını, bilirkişilerin yaptıkları incelemede üretimde kullanılan makinalarda böyle bir özellik olup olmadığı hususunu dikkate almadıklarını, zira davacı firmanın bu makinelerde yüklü olarak satılan desenleri kendisinin tasarlamadığını, aslında onun dahi makineler üzerinde mevcut desenlerini kullanmadığını, hal böyle iken genelin kullandığı ve kendisinin tasarlamadığı bir desen için tecavüzün önlenmesi davası açılması ve bu yönde karar kurulmasının yanlış olduğunu, bilirkişiler tarafından özellikle bu tarz makinalarda bazı desen ve ayrıntıların yüklü olduğu ve makinayı alanın bu desenleri mecburen kullanmak zorunda olduklarının bilinmekte olması gerektiğini, bu husus incelenip makinalarda böyle bir özellik olup olmadığının rapora ilave edilmesi gerektiğini, sadece renk veya desen tutuyor diyerek müvekkilinin ürettiği ürün ile davacı firma tasarımının aynı olduğu sonucuna varılmasının hakkaniyete uygun olmadığını, bilirkişilerin davacı firmanın kullandığı desenlerin kendi tasarımı olup olmadığını denetlememesi sadece bu desenlerin müvekkili firma tarafından kullanılıp kullanılmadığını denetlemiş olmasının yanlış olduğunu düşündükleri bu kararın kurulmasına yol açtığını, 2014/00683 numara ile davacı adına tescilli bulunduğu bildirilen tasarım değerlendirilen standa benzerliği rapor edilen ve müvekkili firmanın kullandığı tasarımın 2018/03546 Türk Patent Enstitüsü tarafından müvekkili firma lehine tescil edildiğini ve o şekilde kullanıldığını, yani kullanımın tamamen yasal çerçeve içinde yerine getirildiğini, bu talebinin de reddi gerekir iken müvekkili aleyhine karar kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek Yerel Mahkemenin kararının müvekkili lehine bozularak davanın reddine karar verilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve taraflarına ücreti vekalet takdirine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tasarım tesciline tecavüzün önlenmesine istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı ve davacı vekilince ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/203 E. ve 2019/134 K. sayılı dosyasında mevcut bilirkişi raporunun dosya kapsamında alınan rapor ile karşılaştırılarak çelişki bulunması halinde gerekirse çelişki giderilecek şekilde raporların ve taraf beyanlarının değerlendirildiği yeni bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde, davacının belirtilen hususa ilişkin talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmediği, her hangi bir değerlendirme yapılmadığı, davacının savunma hakkının kısıtlandığı anlaşıldığından, mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 18/09/2019 tarihli 2018/204 Esas ve 2019/150 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kaldırılma nedeni ve şekline göre davacı vekili ve davalı vekilinin sair istinaf nedenlerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı ve davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-İstinaf aşamasında davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.02/03/2023