Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2233 E. 2023/345 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2233
KARAR NO : 2023/345

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2017 (Dava) – 19/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1383 Esas – 2019/1432 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarihli 2017/1383 Esas ve 2019/1432 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait park halindeki … plakalı araç ile davadışı …’in maliki, …’in ise sürücüsü olduğu … plakalı aracın 12/08/2016 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün, kendisinin park etmiş aracına çarpmak suretiyle asli kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketinin bu aracın ZMM sigortasını tanzim eden şirket olup hasardan poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu, müvekkiline ait araçtaki hasar bedelinin tespiti maksadıyla İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1441 D. İş sayılı dosyasından alınan makine mühendisi bilirkişinin raporunda, 10.000,00-TL tutarında hasar olduğunun mütalaa edildiğini, 23/11/2017 tarihinde davalının resmi kayıtlı elektronik posta adresine başvuru yapıldığını, ancak yanıt alınamadığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkiline ait araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 10.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sarf edilen toplam 1.054,60-TL delil tespit giderinin de yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 16.02.2016-16.02.2017 tarihleri arasında trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının, maddi zararlarda araç başına azami 31.00,00-TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitlerini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, müvekkili şirketin yalnız gerçek zarardan sorumlu olduğunu, delil tespit gideri vb. masrafların sigorta teminatı dışında kaldığını, yapılan araştırmalar neticesinde hasar ile tarafların kendi aralarında tuttuğu tutanakta belirtilen ve müvekkili şirketin sigortalısının karıştığı iddia olunan kaza arasında herhangi bir illiyet bağı tespit edilemediğini ve bu nedenle de davacının tazminat talebinin müvekkili şirketçe haklı olarak reddedildiğini, uyumsuz hasar durumunun söz konusu olduğunu, müvekkili şirket tarafından açılan hasar dosyası kapsamında yaptırılan araştırmalar ve ekspertiz incelemesi ile; aracın çok kötü olan genel durumu, her iki aracın pert seviyede sabaha karşı 04:00 sıralarında hasarlanıp anlaşmalı tutanak tutulması, kazadaki kusurlu araç sürücüsüyle mağdur araç sürücüsünün arkadaş olmaları, bu sebeple telefon icmallerini vermemeleri, tarif edilen kaza yerinde tarif edildiği gibi bir kazanın normal koşullarda meydana gelmeyecek olması, kusurlu sürücüsünün sektörde bağlamacı tabir edilen işi yapmasına rağmen bilinçli olarak yalan beyanda bulunup motokurye olduğunu söylemesi, kusurlu araç sürücüsünün kendi aracının … Sigortadan kaskolu olup … Sigorta A.Ş.’nin de hasarın reddine dair rapor tanzim etmesi, şahısların samimi ve tutarlı olmadıklarının net olarak görülüp anlaşılması sebebiyle talebin haklı olarak reddedildiğini, kusur durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan raporu alınmasını, yokluklarında yapılan tespitin delil değerinin bulunmadığını, kabul beyanı anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın bildirdiği hasar miktarını da kabul etmediklerini, bağımsız ekspertiz raporu alındığını ve buna göre taleplerin fahiş boyutta olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, dava açılmadan önce müvekkili şirkete yapılan usulüne uygun bir başvuru bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI :
Mahkemece, “….12.08.2016 tarihinde meydana gelen kazada dosya içerisine alınan, denetime elverişli bilirkişi raporu ile delil tespit dosyasında aldırılan raporlarda ayrıntılı şekilde açıklanan gerekçelerle, kazanın oluşumunda davalı sigortalısına ait … plakalı aracın %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacı aracında yedek parça, işçilik ve KDV dahil 15.991,94 TL’lik hasar meydana geldiği, ancak aracın kaza tarihi itibariyle kazasız serbest piyasa 2. el rayiç emsal bedelinin ortalama 15.000-TL olması nedeniyle aracın tamirinin ekonomik olmayıp pert olduğu, otomobilin hasarlı hali ile pert-total (sovtaj) değerinin 5.000-TL olduğu, toplam hasar miktarının 15.000-TL – 5.000-TL = 10.000-TL olduğu, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan zararlardan poliçe dahilinde sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde ve limitinde olduğu, davacının dava tarihinden itibaren avans faiz talep ettiği, ancak davalı sigortalısının aracının ticari olarak kullanılmayıp hususi kullanıma özgülendiği, bu nedenle dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği anlaşılmakla; DAVANIN KABULÜNE, 10.000-TL hasara ilişkin maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, delil tespit dosyasında sarf edilen giderlerin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “…Kazada uyumsuz hasar durumunun söz konusu olduğunu, müvekkili şirket tarafından açılan hasar dosyası kapsamında yaptırılan araştırmalar ve ekspertiz incelemesi ile tespit edilen olumsuzlukların olduğunu, şöyle ki; aracın çok kötü olan genel durumu, her iki aracın pert seviyede sabaha karşı 04:00 sıralarında hasarlanıp anlaşmalı tutanak tutulması, kusurlu araç sürücüsüyle, mağdur araç sürücüsünün arkadaş olmaları, telefon icmallerini vermemeleri, kaza yerinde tarif edilen bir kazanın normal koşullarda meydana gelmeyecek olması, kusurlu sürücüsünün sektörde bağlamacı tabir edilen işi yapmasına rağmen bilinçli olarak yalan beyanda bulunup motokurye olduğunu söylemesi, kusurlu araç sürücüsünün … Sigortadan kaskolu olup …. Sigorta A.Ş.’nin de hasarın reddine dair rapor tanzim etmesi, şahısların samimi ve tutarlı olmadıklarının net olarak görülüp anlaşılması sebepleriyle hasarın müvekkili şirket tarafından haklı olarak reddedildiğini, illiyet bağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükmün eksik inceleme ile kurulduğunu, savunmalarında ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde belirttikleri şüpheli hasarın mahkemece değerlendirilmediğini, davada asıl çözümlenmesi gereken husus uyumsuz hasar olup olmadığının tespiti iken, mahkemece eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle araç hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava şartı olan sigorta şirketine başvuru şartının gerçekleştirilmiş olduğu ve davalı sigorta şirketinin 24.11.2017 tarihli yazı cevabı ile hasarın karşılanmayacağı yönünde cevap verdiği görülmüş olup, bu hususta re’sen yapılan inceleme sonucunda, dosyada bir eksiklik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları, kaza-hasar uyumsuzluğuna yönelik olup, yapılan değerlendirmede; her ne kadar davalı sigorta şirketinin almış olduğu eksper raporunda ve araştırma raporunda kaza ile hasar arasında illiyet bağı olmadığına dair birtakım görüşler bildirildiği görülmüşse de, sözkonusu beyanların kanaatten öte somut verilere dayalı tespitler olmadığı, soyut nitelikte farazi birtakım yorumlar olduğunun görüldüğü, kazanın beyan edildiği gibi meydana gelmediğine dair ispat yükü üzerinde olan davalı sigorta şirketi tarafından bu yönde somut hiçbir delilin dosyaya sunulmuş olmadığı, mahkemece alınan makine mühendisi bilirkişi raporunda da hasarla çarpışma noktalarının uyumlu olduğu ve buna göre kaza ile hasarın uyumlu bulunduğunun belirtildiği, hesaplanan tazminat tutarının da tespit raporu ve davalının aldığı eksper raporu ile aynı olup bir çelişkinin sözkonusu olmadığı, zararın hesaplanma şeklinin Yargıtay uygulamasına uygun bulunduğu görülmekle, istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1383 Esas – 2019/1432 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 683,10-TL istinaf karar harcından peşin alınan 170,78-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 512,32-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/03/2023