Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2222 E. 2023/299 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2222
KARAR NO : 2023/299

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2017 (Dava) – 12/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/741 Esas – 2019/1391 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 01/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarihli ve 2017/741 Esas – 2019/1391 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonun 17/03/2015 tarihinde müvekkil ve müteveffa annesi …’ın yaşadıkları evlerinin önünden geçerken çarptığını, 18 metre boyunca tekerlekleri arasında süreklemek suretiyle …’ın ölümüne neden olduğunu, davalı sürücü hakkında İzmir 29. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/356 Esas sayılı dosyası ile taksirle ölüme neden olma suçundan dolayı kamu davası açıldığını, karar aşamasına gelindiğini, kovuşturma aşamasında olay yerinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda maktulenin tali, sürücünün ise asli kusurlu bulunduğunu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesinden alınan 10/01/2017 tarihli raporda da davalı sürücünün asli derecede kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının ölen annesinin tek evladı olduğunu, maktulenin aldığı dul aylığı ile kızının evine ve ailesinin ihtiyaçlarına katkıda bulunduğu gibi torunlarına da bakmak suretiyle davacıya çalışma olanağı sağladığını, maktulenin ölümünden sonra davacının işten ayrılmak zorunda kaldığını, maddi ve manevi olarak yıprandığını ileri sürerek, faiz ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı aracın, müvekkili şirkete 06/11/2014/06/11/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 90436979 numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kişi başı 290.000 TL olduğunu, davacı …’in evli ve çocuklu olduğunu, annesinin desteğinden faydalandığını, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında erkek ve kız çocuklarının yaşlarının müteveffanın desteğinden gerçekten yoksun kalıp kalmadıkları gibi hususların dikkate alınması gerektiğini, davacı çocukların destek yaşından çıktıklarını, müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarına dair özel bir durumun söz konusu olmadığını savunarak, davanın usulden reddine, aksi takdirde davacının destek çağından çıkmış olması nedeniyle esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Şti. Vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin işleten olarak objektif sorumluluğu olsa da, kusurun müteveffada olduğunu, süregelen ceza dosyasındaki kusur oranının kesinleşmesi için bekletici mesele yapılması gerektiğini, davadan çıkacak sonuca göre hükmedilecek tazminatlardan davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, talep edilen manevi tazminatın ise kusur durumuna göre fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… 17/03/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda, araç kullanan davalı sürücü …’ın %70, ölen …’ın %30 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, maktulün kızı olan davacının annesine Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da dikkate alınarak, davacının küçük çocuklarına ölen maktulün baktığı, davacının kızının kaza tarihinde 13 yaşında olduğu, doğrudan bakım ve gözetim gerektiren küçük yaşları geride bıraktığı, 9 yaşındaki erkek çocuğun yaşı itibariyle pek çok ihtiyacını giderebilecek durumda olmakla birlikte kendisine yemek hazırlamak, ocak kullanmak, anahtar taşımak, eve tek başına girip çıkmak gibi tehlikeli sayılabilecek durumlar için en az 3 yıl daha yardıma ihtiyaç duyabileceği kabul edilmekle, davacının “çalışıyor olması kaydı ile” ölen maktul annesinden, sadece oğlu yönünden ve en çok 3 yıl süre ile sınırlı olarak, çocuğun okul dışı zamanlarında yardım ve desteğe ihtiyacı olduğu kabul edilerek TBK 53 maddesine uygun olarak destekten yoksun kalma koşullarına bağlı olarak, 01/07/2019 tarihli heyet raporu, karar vermemize dayanak teşkil ederek usul ve yasaya uygun kabul edilmiş, bu nedenle maddi tazminatın kısmen kabulü ile, meydana gelen ölüm olayındaki kusur durumu, yaşanan üzüntü, elem dikkate alınarak, TBK madde 56/2 uyarınca, ölen maktul …’in kızı davacının, bu ölüm nedeniyle yaşamış olduğu üzüntü ve eleminin bir nebze olsun giderilmesi…” gerekçesiyle davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; 10.161,13-TL maddi tazminatın, davalılar … ve … Şirketi’nden, kaza tarihi olan 17/03/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı sigorta şirketi yönünden ise dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, 21.000,00-TL nin, davalılar … ve … Şirketi’nden, kaza tarihi olan 17/03/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının, destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiğini ancak, müteveffanın 75 yaşında olduğunu, davacının ve çocuklarının yaşam giderlerine yardımcı olması ve torunlarının bakımını üstlenmesinin hayatın olağan akışına göre kısa bir süre devam edebileceğini, bu durumun maddi tazminatın hesaplanması aşamasında göz önüne alınması gerektiğini, manevi tazminatın, maddi tazminatı tamamlayıcı ve dengeleyici bir işlevi bulunduğunu, ancak yerel mahkeme kararında, manevi tazminatın maddi tazminattan önemli ölçüde fazla olmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, manevi zararın maddi zarardan fazla olmayacağını, davacının talepleri ile müteveffanın yaşı birlikte değerlendirildiğinde ortaya hayatın olağan akışına ters bir durum ortaya çıktığını, olayda sürekli bir maluliyet veya yaralanma olmadığını, sürekli bakım ve masraf gerektirecek bir durumun oluşmadığını, bu durumda manevi tazminatın maddi tazminattan yüksek olmasının müteveffanın kusuru da göz önüne alındığında adalete uygun olmadığını, davacının dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmadığını, ıslah dilekçesi ile talep ettiğini, ancak yerel mahkemece olay tarihinde itibaren yasal faize hükmedildiğini, ıslah dilekçesi ile faiz talebinde bulunan davacının, ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, davacının ıslah dilekçesiyle arttırdığı taleplerinin zaman aşımına uğradığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından sigorta şirketine başvurulmadan dava açılmış olmasının yasaya uygun olmadığını bu nedenle, dava şartı yokluğu nedeniyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilmesi için, gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve kanunda öngörülen sürenin dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, davacı tarafından belirtilen evraklar ibraz edilmediğinden, müvekkili şirketin gerekli işlemleri yaparak tazminat miktarını belirleyebilmesi ve ödeme yapabilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın gerekli tüm belgeleri ibraz etmesi halinde dahi ödeme süresi dolmadan dava açmış olması halinde de başvuru şartının yerine getirilmemiş olacağını, yerel mahkemece müteveffanın kızının yetişkin v evli olmasının göz ardı edilerek tanzim edilen hesap raporu üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğunu, yerel mahkemece yargılama aşamasında aldırılan 01/07/2019 tarihli ek hesap raporunun hatalı ve eksik olduğunu, müteveffanın yetişkin ve evli olan kızının destek tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, genel kuralın; erkek çocuklar (18) yaşına kadar, kız çocuklar kentlerde yaşıyorlarsa (22) yaşına kadar ve köylerde (18) yaşına kadar anne ve babalarından destek gördüklerini, erkek çocuklar orta öğretim çağında iseler (20) yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorlarsa, kız-erkek ayrımı yapılmaksızın (25) yaşına kadar destek gördüklerini, bu durumda 18 yaşından büyük ve evli olan davacının destek tazminatına hak kazanmasının hukuken geçerlilik arz etmediğini, müteveffanın 75 yaşında olduğu göz önünde bulundurulduğunda, davacının ve çocuklarının yaşam giderlerine yardımcı olması ve torunlarının bakımını üstlenmesinden ziyade, müteveffanın, kızının bakım ve giderlerine yardım ihtiyacı bulunmadığını, aksinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkemece kusur oranları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığını, yerel mahkemece kusurdaki çelişkiye ilişkin itirazlarının değerlendirilmeden hatalı kusur oranı üzerinden hüküm tesis edilmesinin yanlış olduğunu, yerel mahkemece dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin haksız ve kabul edilemez nitelikte olduğunu, yerel mahkemece davacının ıslahtan önceki tazminat talepleri için dava tarihinden itibaren, ıslahtan sonraki tazminat talepleri için ise ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yerinde olmadığını, davanın, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak açıldığını, kısmi davanın, dava konusunun dava edilmeyen bölümü için borçluyu temerrüde düşürmeyeceğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı olarak karşı araç sürücü, işleten ve zorunlu trafik sigortacısından destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı işleten ve sigorta vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, kusur durumunun hem ceza dosyasında alınan adli tıp kurumu raporu hem de eldeki dava dosyasında alınan adli tıp kurumu raporu ile tespit edildiği, her iki raporun da somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli ve birbirini teyit eder nitelikte olduğu, zorunlu sigorta şirketine başvurunun tamamlanabilir dava şartı olduğu ve yargılamada bu eksikliğin davacı tarafça giderildiği, destekten yoksun kalma tazminatının belirsiz alacak davası olarak açılması nedeniyle zararın belirli hale gelmesinden sonra 6100 sayılı HMK’nun 107/2. maddesi gereği yapılan artırım ıslah olarak nitelenemeyeceğinden ve belirsiz alacak davalarında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesileceğinden arttırılan miktar yönünden davanın zamanaşımına uğramadığı, haksız fiile dayanan ve belirsiz alacak olarak açılan tazminatlar için haksız fiil tarihinden faize karar verilmesinin yerinde olduğu, davalı sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün davadan önce bir başvuru olmadığı takdirde dava tarihinde doğacağı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99/1.maddesinde düzenlenen ihbarın zarar miktarı olarak değil, kazanın ihbarı olarak düzenlenmiş bulunmasına göre, kazadan haberdar olan sigorta şirketinin temerrüdünün ıslah edilen miktar için dahi, yani zarar miktarının tamamı için aynı tarihte başlayacağı, çalışan ebeveynlerin çocuklarının bakıma muhtaç oldukları, ülkemizde çalışan anne babanın çocuklarına büyükannelerin bakmasının olağan olarak gözlemlendiği, tanık beyanlarına göre desteğin davacının çocuklarına baktığı, alınan aktüer raporun da çocuklardan yalnızca erkek olan 9 yaşındaki küçüğün 12 yaşına kadarki sürecine kadar desteğin bakımına muhtaç olduğu gözetilerek hesaplama yapıldığı, söz konusu aktüer raporun hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, ve mahkemece de bu rapora itibar edilmesinin yerinde olduğu, son olarak ise davaya konu edilen kazada, davacının annesinin vefat ettiği, bu sebeple duyulan acı ve elemin kısmen giderilmesinin gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş biçimi, kazanın meydana geldiği olay tarihindeki paranın alım gücü, davalı yanın içine düşebileceği mali güçlükler ve manevi tazminatın yukarıda ifade edilen amacı da göz önünde bulundurularak davacı için takdir edilen manevi tazminatın hak ve nesafet kuralları çerçevesinde belirlendiği anlaşılmakla, davalılar vekilerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … Şti. ve … Sigorta A.Ş. vekillerinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/741 Esas – 2019/1391 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
Davalı sigorta şirketi istinafı yönünden; alınması gerekli 694,10 TL istinaf karar harcından, peşin alınan toplam 266,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 427,70 TL harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalı … Şti. istinafı yönünden; alınması gerekli 2.128,61 TL istinaf karar harcından, peşin alınan toplam 160,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 1.968,21 TL harcın davalı … Şti.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/03/2023