Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2214 E. 2023/399 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2214
KARAR NO : 2023/399

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2017 (Dava) – 24/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/177 Esas – 2019/621 Karar
DAVA : Tazminat (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 15/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2019 tarihli ve 2017/177 Esas – 2019/621 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, kooperatife bir borcu olmadığını, kooperatife ait Menemen … köyü, … ada, … parselde tapuya kayıtlı … Cad. No: …-… Blok …. İzmir adresinde kain mesken niteliğindeki bağımsız bölümü kendi adına tapuya tescil ettirdiğini, davalı kooperatifin piyasaya borçlarından dolayı hakkında icra takibi başlatıldığını, İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2005/9041 Esas sayılı dosyasında Karşıyaka 3. İcra Dosyasının 2012/1428 Tal.sayılı dosyası ile bağımsız bölümün girdiği satışla 3.kişiye devredildiğini, kooperatif ve tapu malikleri tarafından Karşıyaka 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/394 E sayılı dosyası ile satışların iptali yönüne dava açıldığını, davanın reddedildiğini ve Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, böylece müvekkilinin meskeninden olduğunu, manevi zarara uğradığını acı çektiğini, yaklaşık 20 adet dairenin bu şekildi satıldığını bildirerek müvekkiline ait bağımsız bölümün cebri icrada satıldığı ileri sürerek, tarihteki ve dava tarihindeki güncel piyasa değerlerinin tespiti ile davacının zararının lehe olan bedel esas alınmak suretiyle şimdilik 10.000,00 TL’nin tazminine ve bu bedele cebri satış tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz üzerinden faiz yürütülmesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 07.03.2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; 10.000,00 TL olan maddi tazminat tutarını 75.000,00 TL arttırarak 85.000,00 TL maddi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı kooperatif temsilcileri cevap dilekçesi ile; davanın 2 yıllık zamanaşımına uğradığını, ihale tarihinin 16.08.2013 olduğunu ve davacının kendisine isabet eden bağımsız bölümünü icra marifetiyle 3. kişiye ihale edildiğini, satış ilanın tebliği tarihi (28.06.2013) itibariyle öğrendiğini; maddi tazminat davasının belirsiz alacak olarak açılamayacağını; davacı adına tahsis edildiği sırada dairenin tapu üzerinde İzmir 4.İcra Müdürlüğünün 2005/9041 E sayılı haczinin mevcut olduğunu, hacizli olarak tapuyu devraldığını, bunu bilmesine rağmen bu yönde maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceğini; kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edebilecekleri miktarın en fazla ihale neticesinde satışa esas olan değer olduğunu; İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2005/9041 E sayılı dosyasından … İnşaatın alacaklı konumunda bulunduğunu ve icra dosyasına kooperatifçe borçlu olunmadığının tespiti açısından İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/449 E sayıl dosyası ile dava açıldığını, kooperatifin iyi niyetli hareket ederek ihale neticesinde dairelerin satılan ortaklara iş bu daireler yerine kooperatifteki boş olan başkaca dairelerin tahsis edilmesi yoluna gidildiğini, örneğin 27.04.2016 tarih 5 nolu karar ile evi satılan …’ye … Blok … nolu daire, …’e … Blok … nolu daire …’a … nolu daire yine 05.05.2016 tarihli 6 nolu yönetim kurulu kararı ile …’a … Blok … nolu dairenin tahsis edildiğini, aynı şekilde … ada … parselde kayıtlı … Blok … Apartmanın da sıfır nitelikte hiç kullanılmamış 10 adet boş taşınmaz bulunduğunu ve bu dairelerin ihalede evi satılan üyelere teklif edildiğini, bu husus da davacının kooperatife başvurması haline kendisine de boştaki dairelerinden verilerek tahsis yapılabileceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…I -Dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi ile açılan maddi tazminat davasının KABULÜNE, 85.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi 21.03.2017’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, II – Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, Fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin REDDİNE…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili davacı …’ın, ev sahibi olma gayesiyle davalı … Kooperatifi’ne üye olduğunu, üyelikten kaynaklanan tüm borçlarını ve sorumluluklarını yerine getirdiğini, davalıya karşı hiçbir borcu kalmadığını, bunun karşılığında da kooperatife ait Menemen …. Köyü, … Ada, … Parselde tapuya kayıtlı, … Caddesi No….-… Blok …./İZMİR adresinde bulunan mesken niteliğindeki bağımsız bölümün kendisi adına tescil ettirdiğini, kooperatifin piyasaya olan borçları sebebiyle İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2005/9041 Esas sayılı dosyasında davalı kooperatif aleyhine icra takibi başlandığını, müvekkilin türlü zorluklarla parasını ödeyerek sahip olduğu evin, Karşıyaka 3. İcra Dairesi’nin 2012/1428 Talimat sayılı dosyasıyla satılarak 3. bir şahsa devredildiğini, satışın iptali istemiyle açılan ve Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/394 Esas sayılı dosyasında görülen davanın Mahkemece reddedildiğini, Yargıtay tarafından kararın onandığını ve kesinleştiğini, müvekkilinin tüm sorumluluğunu eksiksiz yerine getirmesine rağmen, kooperatifin haksız tutumu ve müvekkiline karşı kötü niyetli, dürüst olmayan bir tutum sergilemesi sebebiyle, müvekkilinin maddi zararının yanında bir de manevi zararının meydana geldiğini, müvekkilinin uğradığı zararları bir nebze de olsa gidermek adına Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/177 E. 2019/621 K. sayılı dosyasında iş bu davanın açıldığını, müvekkilinin zarara uğradığı bedel üzerinden gayrimenkulün cebri icrada satıldığı tarihten itibaren işletilmek suretiyle mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanmasının talep edildiğini, ancak, yerel mahkemenin gerekçeli kararında 85.000,00-TL maddi tazminata hükmedildiğini, işletilecek faizi yasal faiz olarak ve faizin başlangıç tarihini dava tarihi olan 21.03.2017 olarak belirlendiğini, hukukun en temel ilkelerinden olan taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, yıllarca dişinden, tırnağından artırarak biriktirdiği parayla ev sahibi olmaya çalışan, tam bunu elde etmişken davalının haksız tutumu sebebiyle evinden olan müvekkilinin maddi ve manevi zararının, yerel mahkemenin kararıyla daha da attığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kooperatif istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, cevap dilekçelerinde zaman aşımı itirazında bulunduklarını, yerel mahkemece bu taleplerinin reddedildiğini, satışın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra açılan maddi ve manevi tazminat davasının zaman aşımına uğradığını, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, manevi tazminatın kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğunu, taşınmasın 2013 yılında satıldıktan yıllar sonra 2017 yılında zaman aşımının çoktan geçtiğini, açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, aleyhe kabul anlamına gelmemekle birlikte, belirlenen manevi tazminat miktarının çok fahiş olduğunu, davacıların murisinin, icradan satılan kooperatif taşınmazı üzerindeki hacizlerden haberdar olarak aldığını, davacının ihale yolu ile yapılan satıştan haberdar olduğunu ve taşınmazı ihaleden satın alma imkanının da bulunduğunu, aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ihaleden taşınmazın satıldığı bedelden daha yüksek bir bedele hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, kooperatif açısından taşınmazın ihale bedeli kadar yarar sağlamış olduğunu, bu itibarla davacıya daha yüksek bir maddi tazminat ödenmesinin haksız ve usulsüz olduğunu, kooperatifin davaya konu taşınmazın satılması neticesinde 39.410,00 TL’lik bir yarar sağlayabileceğinin alenen ortada olduğunu, bu durumda taşınmazın sahibi üyeye bu bedelden daha fazla bir miktar tazminat ödemesi halinde kooperatifin ve tüm üyelerinin zararına olacağını, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatif üyeliği nedeniyle ödemelerin tamamının yapılmadığını, ayrıca davaya konu taşınmazın değerinin çok yüksek bir bedel olarak hesaplandığını, ıslah tarihi dikkate alınmadan tüm miktar için dava tarihinden itibaren faiz başlatılmasının hatalı olduğunu, söz konusu icrada satışı yaptıran … İnşaat yönünden kooperatifin, borçlu olmadığının tespiti talepli dava açtığını, bu davanın bekleticim mesele yapılması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif ortağı olan davacıya konut tahsis edilmediği iddiasına dayalı, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Davalı kooperatifin ortağı olan davacı adına ferdileşme yolu ile tescil edilen … Blok D:…’da yer alan bağımsız bölüm sayılı taşınmazın, kooperatifin dava dışı üçüncü kişilere olan borcu nedeniyle yapılan icra takip dosyası kapsamında cebri icra ile yapılan satışı neticesinde davacının elinde çıktığı sabittir.
Kooperatif ile kooperatif üyesi arasında üyelik ilişkisi devam ettiği sürece tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere ortaklığa sıkı sıkıya bağlı taleplerde zamanaşımı işlemez. Ortaklıkla yapışık olmayan talepler yani sadece aidat tahsili gerekipte karşılığında tapu ve benzeri edim beklenmeyen hallerde TBK’da öngörülen zamanaşımı süresi işler. (Yargıtay 23. HD’nin 05.06.2018 tarih ve 2016/6803 E. – 2018/3527 K. Sayılı ilamı) Eldeki dava, tahsis hakkına dayalı olup zamanaşımı söz konusu olmadığından davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Bir yapı kooperatifinin ortağına karşı asıl sorumluluğu parasal yükümlüğü karşılığında anasözleşmeye uygun oturmaya ya da kullanmaya elverişli konut ya da işyeri teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkansızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ortağın tüm ödemelerini yapmış olduğu belirlenirse verilecek tazminat emsal bir konutun veya işyerinin dava tarihi itibari ile rayiç değeridir. ( Yargıtay 23. HDB’nın 28.02.2018 tarih ve 2015/9265 E. – 2018/589 K .sayılı ilamı )
Davalı her ne kadar istinaf itirazlarında kooperatife yapılması gereken ödemelerin tamamının davacı tarafça yapılmadığını belirtmiş ise de, davalının eksik ödeme ile ilgili olarak cevap dilekçesinde herhangi bir beyanının olmadığı, aksine talep halinde boşta olan dairelerden verilebileceğinin belirtildiği, bu durumda davalının HMK 357/1.madde de dikkate alınarak istinaf aşamasında bu konudaki iddiasını genişletmesi mümkün bulunmadığından bu konudaki istinaf itirazları haksız görülerek dosyanın yapılan incelemesinde, davacıya konut tahsisi yapılmadığı ve davalı kooperatifin elinde tahsis edilecek daire bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesi tarafından benimsenen bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değerinin 80.000,00-TL olduğu tespit edilmiş olup tespit edilen değerin piyasa koşulları ile dosya kapsamına uygun ve makul olduğu anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
3-) 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117. ( 818 sayılı BK’nun 101.) maddesine göre muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir. Borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden ihtarname yok ise dava / takip tarihinden itibaren oluşur. Davacı tarafından davalıya yönelen bir ihatarname sunulmadığından davalı ancak dava tarihinde temerüte düşecek ve bu tarihten önce alacağa faiz yürütülemeyecektir. Öte yandan, ıslah ile artırılan kısım yönünden ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir.( Yargıtay 23. HDB’nın 15.06.2016 tarih ve 2015/8355 E. – 2016/3681 K. Sayılı ilamı ) Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanması ise yerindedir.
4-) Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesine göre, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören kişi, uğradığı manevi zarara karşılık olarak manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunmasıdır. (Bkz. Prof Dr. Safa Reisoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, yirminci baskı, S.202-208) Aynı Yasa’nın 114/2. maddesinde ise, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyasen sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre, sözleşmeye aykırı bir davranış sebebiyle kişilik hakları zarar gören kişinin manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Ancak, her borca aykırı davranışın da kişilik haklarını zedeleyecek nitelikte olduğundan söz edilemez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için borca aykırı davranışın kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olması gerekmektedir (aynı yönde Yargıtay 11. HD’nın 24/10/2019 tarih ve 2018/5385 Esas – 2019/6709 Karar sayılı ilamı). Kooperatif üyeliği kapsamında üzerinde haciz olan taşımazı ferdileşme ile kooperatiften edinen davacının, taşınmazının cebri icra yolu ile elinden çıkması nedeniyle konut sahibi olamaması doğrudan doğruya manevi tazminatı gerektirecek ölçüde davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığından manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığının kabulü ile talebin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince kooperatif üyesi olup ödeme borcunu eksiksiz yerine getirmesine rağmen kendisine konut tahsis edilmemesi nedeniyle zarara uğrayan davacının maddi tazminat davasının taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değeri olan 85.000,00-TL üzerinden kooperatifin daha önce temerrüte düşürülmemesi nedeni ile 10.000,00-TL’sinin dava, 75.000,00-TL’sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, manevi tazminat talebinin ise yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde varılan hukuki kabulde isabet bulunmamaktadır.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca açıklanan yönlerden davacının istinaf itirazlarının tümden reddine, davalının istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak aşağıda yazılı şekilde yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/177 Esas – 2019/621 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/177 Esas – 2019/621 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“a-Davacının maddi tazminat davasının KABULÜNE, 85.000,00-TL maddi tazminatın 10.000,00-TL’sinin dava tarihi olan 21.03.2017, bakiye 75.000,00-TL’sinin ise ıslah tarihi olan 07.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davacının manevi tazminat davasının REDDİNE,
c-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 80,70-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
d-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 5.806,35-TL harçtan, peşin alınan harçlar toplamı 1.434,51 TL, tamamlama harcı olan 170,78 TL ve ıslah harcı olan 1.281,00 TL harç olmak üzere toplam 2.886,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.920,06 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
e-Davacı tarafından sarfedilen 1.434,51 TL peşin harçlar, tamamlama harcı 170,78 TL, ıslah harcı 1.281,00 TL, 491,00 TL yazı ve tebliğ gideri, 800,00 TL bilirkişi ücretleri olmak üzere toplam 4.177,29 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Manevi tazminat yönünden yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
g-Maddi tazminat talebi yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 13.600,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ğ-Manevi tazminat talebi yönünden; dava reddolunduğundan davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
h-Davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
ı-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Davalı istinafı yönünden;
Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
Davalı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL ve tebligat ve posta gideri 50,50 TL olmak üzere toplam 171,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b-Davacı istinafı yönünden;
Alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin yatan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ç-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
d-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/03/2023