Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2210 E. 2021/612 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/2210
KARAR NO : 2021/612

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :19/09/2015 (Dava), 18/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2019/90 Esas, 2019/1129 Karar
DAVA : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/07/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/90 Esas – 2019/1129 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.08.2015 tarihinde sürücüsü …. olan …. plakalı araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aracının sağ ön köşe kısmı ile yolun sağ kısmında bulunan tahliye yaya kaldırımına çarpması sonucu hakimiyetten çıkarak savrulmaya başladığını, arka kısmın tamamıyla yolun gidişine göre sağ kısmında bulunan bariyere çarpması sonucu ve akabinde takla atarak sağ ve orta şeritte durduğunu, yaralamalı, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacı müvekkilinin kazada ağır yaralandığını, aradan uzun süre geçmesine rağmen iyileşemediğini, doktorları ile yapılan görüşmede belden aşağısının felç olduğunu, yeniden yürüme imkanının bulunmadığını, sürekli bir maluliyetinin bulunduğunu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/73910 soruşturma numarası ile soruşturma açılıp, incelemelerin devam ettiğini, kazaya karışan ve iki kişinin ölümü ve müvekillinin malul kalmasına neden olan …. plakalı aracın ZMMS yaptırmadığını, ileri sürerek şimdilik 1.000.00.TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.000.00.TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.000.00.TL bakım tazminatının davalıların müştereken ve müteselsilen, 100.000.00.TL manevi tazminatının davalılar …. ve ….’ ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 20/03/2017 tarihli ıslah (değer artırım) dilekçesi ile; iş göremezlik tazminat isteklerini 494.773,56-TL’ye ve bakıcı gideri isteklerini 644.523,75 TL’ye (davalı … teminat limiti olan 290.000,00 + 290.000,00 TL olacak şekilde) yükseltmiştir.

CEVAP:
Davalılar …. ve …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kaza günü arkadaşlarıyla bir parkta alkol almakta iken müvekkili ….’i telefonla arayarak yanına çağırması üzerine davalı ….’in aracı ile parka gittiğini, ısrarlara dayanamayarak bir miktar bira içtiğini, davacı ve arkadaşlarının ıslarla gezmek istemesi üzerine müvekkilinin aracı ile gezmeye çıktıklarını, davacının alkollü olan müvekkilinin aracına bilerek ve isteyerek bindiğini, herhangi bir menfaat elde edilmediğini, bunun bir hatır taşıması olduğunu, davalıların davacının durumu ile yakından ilgili olduğunu, duruma çok üzüldüklerini, talep edilen manevi tazminat miktarının çok fazla olduğunu, manevi tazminatın zenginleşmeye neden olmayacak miktarda takdir edilmesini, taşımanın hatır taşıması olması nedeniyle takdir edilecek maddi ve manevi tazminat miktarından indirim yapılmasını istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava öncesinde başvuru yapıldığını, müvekkili kurumun istediği evrakların davacı yanca tamamlanmadığını, bu sebeple müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, maluliyet oranının kaza sonucu arazların kaza ile illiyetleri de tespit edilmek suretiyle belirlenmesi gerektiğini, davacı bakıma muhtaç olmadığından davanın reddini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bakıcı giderlerinin maluliyet teminatı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, davacının SGK dan iş göremezlik ödeneği alıp almadığının tespitini, davacı olay anında araçta hatır için taşındığından hatır indirimi yapılmasını, ayrıca alkollü sürücünün yanına bilerek binme nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacıya aile içinde bakıldığından, profesyonel bir bakıcı tutulduğu belge ile ispatlanmadığından bakıcı giderleri için hesaplanacak tazminattan yerleşik Yargıtay uygulaması kapsamında %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasını, belirtilen nedenlerle davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece, iddia savunma ve dosya kapsamına göre; “…Dava; zorunlu sigortası bulunmayan aracın neden olduğu trafik kazası sebebiyle araçta bulunan davacının yaralanmasından dolayı sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile bakım ücreti tazminatının ZMMS sigortacısı ile araç sahibi ve sürücüsünden; manevi tazminatın araç sahibi ve sürücüsünden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce araçların trafik kayıtları getirtilmiş, ceza dosyası getirtilerek incelenmiş, gösterilen tanıklar dinlenmiş, davacının tedavi belgeleri temin edilerek iş göremezlik raporu aldırılmış, davacının ve gerçek kişi olan davalıların ekonomik ve sosyal durum araştırmaları yapılmış, kusur durumu ve zarar miktarı konusunda bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Kaza tarihinde …. adına kayıtlı olan …. plaka sayılı aracın zorunlu trafik sigorta poliçesinin bulunmadığı belirlenmiştir.
Kazaya ilişkin ceza yargılamasının yürütüldüğü İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/317 Esas ve 2016/24 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; davacı ….’nın “katılan”, davalı ….’nun “sanık” olduğu, taksirle yaralamaya ve ölüme neden olmak suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda sanığın “bilinçli taksirle iki kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına neden olduğu” gerekçesiyle sonuç olarak 11 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, dosyanın temyiz edilmekle Yargıtay’a gönderildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Dokuzeylül Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan aldırılan 12/08/2016 tarihli raporda; davacının sürekli iş göremezlik oranının % 100 olduğu ve hayatının kalan kısmında sürekli bakıcı ihtiyacının bulunduğu bildirilmiştir.
Davalı tanığı …. anlatımında; dava konusu olayı görmediğini, davalıların aile dostu olduğunu, davacıyı da tanıdığını, davacı …. ile davalı ….’in kardeşinin samimi arkadaşları olduğunu, olay günü yanlarına gitmesi için kardeşi ….’i de aradıklarını, kazadan sonra kardeşinin çağırıp kendisine “Bu akşam davacı …. arayıp beni de yanlarına çağırmıştı. İyi ki gitmemişim” dediğini, söylediğine göre kazada vefat eden ve Almanya’dan ziyarete gelen arkadaşları …. için kutlama yapacaklarını, ancak işi olduğu için kardeşi ….’ın gidemediğini, olay gecesi ne yaptıklarını, nereye gittiklerini bilmediğini, vefat eden …., davacı …., davalı …., kardeşi ….’ın hepsinin eski arkadaş olduklarını, bir kısmıyla aynı mahallede oturduklarını, daha önce de ….’in ya da ….’nun yahut ….’in arabasıyla gezdikleri olduğunu, birbirlerinin arabalarıyla daha önce de bu şekilde gezmeye çıktıkları olduğunu, hatta benzin koymaya dahi gerek duymadıklarını, birbirlerinden arabaları için para vs aldıklarını hiç duymadığını, olaydan sonra kardeşi ….’a diğerlerinin davalı ….’i niçin çağırdıklarını sorduğunu, zira; ….’in sporcu bir çocuk olup alkole alışık olmadığını, kardeşi ….’ın da ….’de ve ….’da araba olmadığı için ….’i çağırdıklarını söylediğini, bildirmiştir.
Davalı tanığı …. anlatımında; davalı ….’in ablasının oğlu ve davalı ….’in ablasının eşi olduğunu, görgüye dayalı bilgisinin olmadığını, olayda vefat eden …., …., davacı …. ve davalı yeğeni ….in samimi arkadaş olduklarını, olay günü davacı ….’in davalı ….i birçok kez arayıp ….i yanlarına çağırdığını, ….’nun da geldiğini, “birlikte olmak istediklerini” söylediğini, davalı …. “yarın görüşelim” dediyse de ısrarlara dayanamadığını ve babasına ait araçla arkadaşlarının bulunduğu “….” denilen yere gittiğini, bu aramalar olduğunda kendisinin işten yeni geldiğini, ….’in araba yıkadığını, telefonunun birçok kez çaldığını, işten yeni geldiği için saatin 19:30 olduğunu hatırladığını, 20.00 gibi de davalı ….’in gittiğini hatırladığını, daha önce de aynı arkadaşları ile yine arabayla dolaştıklarını bildiğini, hatta spor antrenörü olan yeğeni ….’e “bu araba benzin yakıyor, gezintileriniz masraflı olmuyor mu” dediğinde “teyze biz genciz ya” diye cevap verdiğini, diğerlerinin benzin masrafına katıldığı hususunda bir şey duymadığını, diğerlerinin aracı var mıydı yok muydu hatırlamadığını, bildiği kadarıyla olmadığını, olaydan sonra davacı ve ailesinin davalıları kendileriyle ilgilenmedikleri için suçladıklarını, oysa davacının hastanede yattığı sırada ihtiyaçlarıyla ilgilendiklerini, manevi olarak hep yanlarında olduklarını, maddi olarak da ellerinden geleni yapacaklarını söylediklerini, davacı ve babasının isteği üzerine belediyeden tekerlekli sandalye temin ettiklerini, Ankara GATA’ya gönderilmesi için de bizzat davalı ….’in yardımcı olduğunu ve bu sayede gittiklerini, hastane sürecinde davacının annesinin ölen ….’yu kastederek olay ile ilgili “…. yine geldi. Benim çocuğum sabahlara kadar eve gelmeyecek diye düşündüğünü, kendisinin bile davacının kullandığı araca binmek istemediğini, sabaha kadar yolunu beklediğini” söylediğini, araçta bulunan herkesin arkadaş olup birbirlerinden maddi bir beklenti içerisinde olmadıklarını bildirmiştir.
Davacının gelirine ilişkin delil sunulmadığından asgari ücret esas alınmak suretiyle hesaplama yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti 13/03/2017 tarihli raporlarında özetle; davalı sürücü ….’nun % 100 oranında asli kusurlu olduğunu, ancak davacı ….’in de davalı sürücünün alkollü olduğunu bildiği halde araca binmesi nedeniyle % 25 oranında müterafık kusurunun bulunduğunu, asgari ücret ve adli tıp raporu esas alınarak yapılan hesaplamaya göre davacının isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 659.698,08 TL, brüt ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre ömür boyu bakıcı giderinin ise 859.365,00 TL olduğunu, davacının % 25 müterafik kusuru dikkate alındığında ise davacının isteyebileceği toplam tazminat miktarının 494.773,56-TL ve bakıcı giderinin ise 644.523,75 TL olduğunu bildirmişlerdir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca, zorunlu sorumluluk sigortalarına ilişkin olarak yasayla belirlenmiş olan koşulların gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkacak olan zararların, bu sigortalar ile belirlenmiş olan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla …, … nezdinde … oluşturulmuştur. Kanunun 14/2. maddesi ve 26/07/2007 tarihli, 26594 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde riziko tarihinde ZMMS yaptırılmaksızın sigorta ettirenin eylemi sonucu kişiye gelen bedensel zararlar ile buna ilişkin tedavi giderlerinin …nın sorumluluğu altında olduğu belirlenmiştir.
Mahkememizce; “18/08/2015 tarihinde davacı ile dava dışı …., ….’nın parkta birlikteyken davacı ….’in, davalı ….’i bulundukları parka çağırdığı, burada hep birlikte bira içtikleri, bilahare araca binerek arkadaşlarının işlettiği atari salonuna gittikleri, gece 02.00 sıralarında evlerine gitmek üzere davalı ….in kullandığı diğer davalı ….’e ait araçla çevre yolunda davalı ….’in direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucu aracın takla attığı, bu şekilde meydana gelen kazada dava dışı …., ….’nın vefat ettiği ve davacı ….’in ise % 100 oranında iş göremezliğe uğrayacak ve ömür boyu başka birinin bakımına muhtaç olacak şekilde yaralandığı, meydana gelen kazada davalı ….’nun bilirkişi raporunda ve ceza dosyasında belirtilen gerekçelerle % 100 oranında kusurlu olduğu, davacı ….’in ise alkollü olduğunu bildiği halde gerekli özeni göstermeyerek araca binmesi nedeniyle olayda müterafik kusurunun bulunduğu, TBK’nın 52. maddesi uyarınca zarardan indirim yapılması gerektiği, bilirkişi raporunda belirlenen % 25 müterafik kusur oranının mahkememizce de yerinde görüldüğü, öte yandan davacı ile davalı sürücü ….’in arkadaş oldukları ve olay gecesi davacının ve dava dışı vefat eden diğer arkadaşlarının isteği üzerine çağırdıkları davalı ….in kullandığı araçla hep birlikte gezmeye çıktıkları, taşımanın herhangi bir bedel ve çıkar karşılığı olmadığının anlaşıldığı, olayda hatır taşımasının söz konusu olduğu, tazminattan % 20 oranında hatır indirimi yapılmasının olayın özelliklerine ve Yargıtay’ın içtihatlarına uygun düşeceği, bilirkişi tarafından hesaplanan toplam 659.698,08 TL iş göremezlik tazminatından % 25 müterafik kusur indirimi ve % 20 hatır indirimi yapıldıktan sonra kalan 362.833,44 TL ile 859.365,00 TL ömür boyu bakıcı giderinden % 25 müterafik kusur indirimi ve % 20 hatır indirimi yapıldıktan sonra kalan 452.650,75.-TL tazminatın, davalı ….’ndan KTK’nın 85. maddesi uyarınca işleten sıfatıyla, davalı ….’ndan haksız fiil faili sıfatıyla ve davalı …’ndan yukarıda açıklanan gerekçelerle … her bir tazminat türü açısından poliçe teminat limiti 290.000,00 TL ile sorumlu olacak şekilde müteselsilen tahsili gerektiği, istekle bağlı kalınmakla dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği, yapılan mali ve sosyal durum araştırmaları, olayın meydana geliş biçimi, kazadan sonra tarafların tutum ve davranışları dikkate alınarak davacının uğradığı manevi zararın bir ölçüde giderilmesi amacıyla 60.000,00-TL manevi tazminattan müterafik kusur ve hatır indirimi yapıldıktan sonra kalan 33.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …. ve ….’ndan istekle bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili gerektiği, her ne kadar davalı …; bakıcı giderinin sakatlık tazminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini savunmuş ise de; sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderlerinin hesaplanmasında ise, mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretlerinin esas alınması gerektiği, sürekli iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmaması nedeniyle bu savunmaya itibar edilmediği, yine yargılama giderlerinin ve vekalet ücretlerinin hesaplanmasında takdiren yapılan indirimler nedeniyle kısmen kabul kararı verildiğinden yerleşik içtihatlar gereği reddedilen miktarların dikkate alınmadığı” gerekçeleriyle; “1-Davacının tüm davalılara yönelik iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE; 362.833,94 TL tazminatın (davalı … teminat limiti olan 290.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olacak şekilde) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının tüm davalılara yönelik bakıcı giderine ilişkin tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE; 472.650,75 TL tazminatın (davalı …teminat limiti olan 290.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olacak şekilde) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacının davalılar …. ve ….’na yönelik manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE; 33.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …. ve ….’ndan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine” ilişkin 11/09/2017 tarihli, 2015/1175 Esas ve 2017/781 Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna gidilmiştir.
Mahkememiz kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 02/04/2019 tarihli, 2018/156 Esas ve 2019/524 Karar sayılı kararı ile; “5235 sayılı kanunun 5/3. maddesinde “Asliye Ticaret Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk lirasının üzerinde olan dava ve işlere ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır.” düzenlemesine yer verildiği,
somut olayda davacı vekilinin, müvekkilinin geçirdiği kaza nedeniyle maluliyete uğradığını ileri sürerek toplam 103.000,00 TL maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş iken bilirkişi raporu sonrasında talep artırım dilekçesi vererek iş göremezlik tazminatı isteğini 494.773,56 TL’ye, bakıcı gideri isteğini 644.523,75 TL’ye yükselttiği, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 362.833,94 TL iş göremezlik, tazminatı 472.650,75 TL bakıcı gideri ve 33.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verildiği, dava değeri 300.000,00 TL’yi aştığı için davanın heyetçe yürütülerek sonuçlandırılması gerekirken tek hakimle yapılan yargılama neticesinde hüküm kurulmasının yasanın emredici hükmüne aykırı olup kamu düzenine ilişkin bu hususun resen gözetilmesi gerektiği” gerekçesiyle kaldırılmıştır.
Daire, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 02/04/2019 tarihli, 2018/156 Esas ve 2019/524 Karar sayılı kararı üzerine davaya heyetçe bakılmıştır.
Davalılar …. ve …. vekili 13/09/2019 tarihli duruşmada; önceki karara karşı istinaf yoluna gitmediklerini, müvekkilleri yönünden kararın kesinleşmiş olması gerektiğini, müvekkillerinden ….’nun vefat ettiğini, mirasçılarının mirasın reddi davası açtıklarını belirtmiş, 14/10/2019 tarihli dilekçesi ekinde de buna ilişkin gerekçeli karar ve kesinleşme şerhini sunmuştur.
İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 26/09/2018 tarihli, 2018/821 Esas ve 2018/1314 Karar sayılı karar incelendiğinde; …. ve …. tarafından verilen 11/06/2018 tarihli dilekçesi ile muris (07/05/2018 tarihinde vefat eden) ….’nun mirasının reddinin istendiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda isteğin haklı görülerek “mirasın reddinin tesciline” karar verildiği, tüm mirasçılarınmirası reddetmiş olmaları nedeniyle tasfiye memuru olarak İzmir 10. İcra Müdürü ….’ın görevlendirildiği, kararın 28/09/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davacının, davalılar …. ve …. hakkında açtığı maddi tazminat davasına ilişkin olarak; mahkememizin 11/09/2017 tarihli, 2015/1175 Esas ve 2017/781 Karar sayılı kararına karşı bu davalılar tarafından istinaf yoluna gidilmeyerek bu davalılar yönünden verilen karar kesinleşmiş olduğundan, bu davalılar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacının davalı … hakkındaki iş göremezliğe ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi tazminat davasına ilişkin olarak ise; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından mahkememiz kararının “davaya heyetçe bakılmamış olması” nedeniyle kaldırılmış bulunması ve bu nedenle de istinaf yoluna başvuran vekilinin istinaf itirazlarının “bu aşamada incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiş olması karşısında önceki kararda yazılı gerekçelerle haklı görülen dava hakkında bir önceki kararda olduğu şekilde …hüküm kurulduğu…” gerekçesi ile 1-Davacının, davalılar …. ve …. hakkında açtığı maddi tazminat davasına ilişkin olarak mahkememizin 11/09/2017 tarihli, 2015/1175 Esas ve 2017/781 Karar sayılı kararına karşı bu davalılar tarafından istinaf yoluna gidilmeyerek karar bu davalılar yönünden kesinleşmiş olduğundan, bu davalılar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacının davalı … hakkındaki maddi tazminat davasında; a-Davacının iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat isteğinin KABULÜNE; 290.000,00.TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (müşterek ve müteselsil sorumluluk olduğundan mahkememizin 2015/1175 Esas ve 2017/781 Karar sayılı kararı ile tahsilinde tekerrür oluşturmamak kaydı ile) davalı …’ndan alınarak, davacıya verilmesine, b-Davacının bakıcı giderine ilişkin maddi tazminat isteğinin KABULÜNE; 290.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (müşterek ve müteselsil sorumluluk olduğundan mahkememizin 2015/1175 Esas ve 2017/781 Karar sayılı kararı ile tahsilinde tekerrür oluşturmamak kaydı ile) davalı …’ndan alınarak, davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS Genel Şartlarından sonra 18.08.2015 tarihinde kazanın meydana gelmesi nedeniyle TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faizin uygulanması gerektiğini, maluliyet oranının kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre yapılmadığını, maluliyet tazminatı ve bakıcı gideri tazminatının 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartlarına göre aynı teminattan karşılanması gerektiğinden müvekkili kurumun sorumluluğunun sadece 290.000.00.TL ile sınırlı tutulması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin 11/09/2017 tarih ve 2015/1175 Esas 2017/781 Karar sayılı kararının davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 02/04/2019 tarih ve 2018/156 Esas 2019/524 Karar sayılı kararı ve “5235 sayılı Kanun’ un 5/3. maddesinde “Asliye Ticaret Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk lirasının üzerinde olan dava ve işlere ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır.” düzenlemesine yer verildiği, somut olayda davacı vekilinin, müvekkilinin geçirdiği kaza nedeniyle maluliyete uğradığını ileri sürerek toplam 103.000,00.TL maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş iken bilirkişi raporu sonrasında talep artırım dilekçesi vererek iş göremezlik tazminatı isteğini 494.773,56.TL’ye, bakıcı gideri isteğini 644.523,75.TL’ye yükselttiği, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 362.833,94.TL iş göremezlik, tazminatı 472.650,75.TL bakıcı gideri ve 33.000,00.TL manevi tazminatın tahsiline karar verildiği, dava değeri 300.000,00.TL’yi aştığı için davanın heyetçe yürütülerek sonuçlandırılması gerekirken tek hakimle yapılan yargılama neticesinde hüküm kurulmasının yasanın emredici hükmüne aykırı olup kamu düzenine ilişkin bu hususun resen gözetilmesi gerektiği” gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği, verilen bu kaldırma kararı gereğince yerel mahkemece heyet halinde yargılama yapıp yargılama sonucunda davacının davalılarla ilgili tüm talepleri yönünden yeniden hüküm kurulması gerekirken istinaf incelemesi sonucunda az yukarıdaki gerekçe ile kaldırılması nedeniyle hukuk düzeni içerisinde geçerliliği kalmayan ve infazı da mümkün olmayan mahkemenin 11/09/2017 tarih ve 2015/1175 Esas 2017/781 Karar sayılı kararına atıf yapılarak ”Davacının, davalılar …. ve …. hakkında açtığı maddi tazminat davasına ilişkin olarak mahkememizin 11/09/2017 tarihli, 2015/1175 Esas ve 2017/781 Karar sayılı kararına karşı bu davalılar tarafından istinaf yoluna gidilmeyerek karar bu davalılar yönünden kesinleşmiş olduğundan, bu davalılar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan re’ sen doğru görülmemiştir.
Ayrıca 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre, davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir.
Somut olayda, davalılardan ….’ nun yargılama sırasında 07.05.2018 tarihinde vefat etmesi, İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 28.09.2018 tarihinde kesinleşen 26/09/2018 tarih ve 2018/821 Esas 2018/1314 Karar sayılı kararı ile …. ve ….’ nun muris ….’ nun mirasını reddinin tescili ile tasfiye memuru olarak İzmir 10. İcra Müdürü ….’ın görevlendirilmesine karar verilmesi ve ölüm ile vekaletin sona ermesi nedeniyle davalı müteveffa … yönünden tasfiye memuru olarak atanan İzmir 10. İcra Müdürü …. davaya dahil edilip yargılama yapılması ve hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken bu eksiklikler giderilmeden usul hatası yapılarak hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın re’ sen kaldırılması gerekmiştir.
Kabule göre de; Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Eldeki davada; kaza tarihi 18.08.2015 olup; buna göre somut olayda davacının varsa maluliyeti ve oranının tespitinin; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre belirlenmesi gerekirken; 11.10.2008 tarihli Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesi doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacıya ilişkin tüm tedavi evrakları getirtilerek, gerekirse davacının ATK 3. İhtisas Kurulu’na veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümlerine sevki sağlanarak, muayenesinin yapılması ve kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde; varsa maluliyet ve oranı ile süresi, bakıma muhtaç olup olmadığı, bakıma muhtaç olma süresi yönünden denetime açık, yeterli ve hükme esas alınmaya yeterli rapor alınarak; ondan sonra (varsa kazanılmış haklara halel gelmemek kaydıyla) davacının geçici/sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri yönünden alanında uzman bilirkişiden ülke çapında uygulama birliği açısından tazminatın hesaplanmasında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu (Bknz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas 2021/34 Karar sayılı İlamı) ile hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle (Bknz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 14/01/2021 tarih ve 2019/3292 Esas 2021/1848 Karar sayılı ilamı) taraf ve yargı denetimine esas, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak varılacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 355. 353/(1)-a-4. ve 6. maddeleri gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı … vekilinin sair istinaf itirazının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2019 tarih ve 2019/90 Esas 2019/1129 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK ‘ nın 355., 353/(1)-a-4. ve 6. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davalı … vekilinin sair istinaf itirazının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA
4-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalı …na iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı … lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 01.07.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.