Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2192 E. 2023/252 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2192
KARAR NO : 2023/252

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2018 (Dava) – 21/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/678 Esas – 2020/72 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Sigortasına Dayalı)
BAM KARAR TARİHİ : 22/02/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 22/02/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2020 tarihli 2018/678 Esas ve 2020/72 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; maliki müvekkili olan … plakalı binek otomobilin müvekkilinin sevk ve idaresinde iken 24.09.2018 tarihinde Karşıyaka ilçesi sınırlarında gerçekleşen kaza neticesinde hasar gördüğünü, müvekkiline ait araç sürücüsü ile kazaya karışan diğer araçların sürücülerinin aralarında maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı düzenlediklerini, aracın zararının tespiti amacıyla İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/167 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, araçta toplam 61.746,08-TL (KDV dahil) zararın tespit edildiğini, hasarın meydana gelmesine neden olan …’e ait aracın davalı … Sigorta AŞ. tarafından mali sorumluluk sigortası olduğundan, zararın tamamından davalının sorumlu olduğunu, davalıya 15/10/2018 tarihli dilekçe ile müracaat edildiğini, başvuru davalı sigorta şirketince 19/10/2018 günü tebellüğ edilmiş ise de şirket tarafından halen ödeme yapılmadığını belirterek, tazmin edilmeyen KDV dahil toplam 61.746,08-TL onarım bedelinin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve açılan dava belirsiz alacak davası olduğundan ileride ıslah edilmek üzere şimdilik toplam 2.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, ayrıca delil tespit gideri ve delil tespiti vekalet ücretinden ibaret toplam 1.142,40-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan T.C. Merkez Bankası avans faiz oranına göre temerrüt faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile tazminat talebini 36.000-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili davaya cevap süresi geçtikten sonra sunduğu beyan dilekçesinde özetle; başvuru şartı gerçekleştirilmediğinden davanın reddine karar verilmesini, müvekkiline haber verilmeksizin İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyasında bilirkişi marifetiyle yokluklarında araç üzerinde inceleme yapıldığını ve hazırlanan tespit bilirkişi raporuyla 19/10/2018 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, vermiş oldukları cevabi yazılarında; araç üzerinde ekspertiz incelemesine imkan tanınmasını, adresin bildirilmesini ve aracın bildirildiği adreste hazır edilmesinin ihtaren bildirildiğini, zira araç üzerinde inceleme ve hasar denetlemesi yapılmadan beyana göre ödeme yapılmasının hayatın olağan akışına, usul ve yasalara aykırı olduğunu, ancak bu eksikliklerin giderilmeyip huzurdaki davanın ikame edildiğini, uyuşmazlığa konu hasarın iddia edildiği şekilde meydana gelmediğini, kaza ile davacıya ait araçta oluşan hasarın uyumsuz olduğunu, ihbar yükümlülüğünün kötüniyetli olarak ihlali neticesinde taleplerin reddine karar verilmesi gerektiğini, iddia edilen kazanın ispat edilemediğini, araç üzerinde inceleme imkanı sunulmaması ve hasara ilişkin fotoğraflar ile kaza arasında uyumsuzluk bulunması sebebiyle müvekkilinin davadışı … Sigorta Araştırma’dan araştırma yapılmasını talep ettiğini, hazırlanan raporda kaza ile rapor arasında uyum bulunmadığının tespit edildiğini, TTK md. 1446 maddeleri uyarınca sigortalının, gerçekleşen rizikoyu doğru ve gerçeğe uygun bir şekilde ihbar etmek ve gerekli bilgi ve belgeleri gecikmeksizin sigortacıya vermekle yükümlü olduğunu, Medeni Kanunun 2. maddesi hükmü uyarınca da herkesin haklarını objektif iyi niyet ve dürüstlük kurallarına bağlı olarak kullanmakla yükümlü olduğunu, aksi görüşte olunması halinde; olay yerinde keşif yapılarak, görgü tanığı bulunup bulunmadığı vs. hususlarında bilirkişi incelemesi yapılmasını, kaza ile ilgili ihbar yapılıp yapılmadığı, çevredeki Mobese ve PTS kayıtlarının istenmesini, kent izleme merkezinden kaza gününe dair geçiş kayıtlarının istenmesini talep ettiklerini, bilirkişi raporunda tespit edilen hasarlar ile uyuşmazlığa konu kaza arasında çok ciddi bir uyumsuzluk bulunduğunu, belirtilen hasarların bulunmadığının kazanın hemen sonrasında çekilen fotoğraflardan görüldüğünü, usulsüz yapılan tespit raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, kusur oranlarının kesin olarak belirlenebilmesi için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmasını, hasar taleplerinin miktar bakımından kabulünün mümkün olmadığını, anlaşmalı oldukları merkezde yaptırılması halinde en az %20 indirim uygulanacağı bildirilmişse de herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun genel şartlara göre belirlenen hasar miktarından anlaşmalı serviste yapılacak iskonto uygulanmasıyla sınırlı olduğunu, talep edilen delil tespit giderlerinin makul giderler kapsamında olmadığını, aracın hususi nitelikte bir araç olup ticari kullanımının söz konusu olmadığını, bu nedenle faiz ile ilgili yükümlülüğün, yasal faiz olacağını, davaya müvekkili sigorta şirketinin sebebiyet vermediğini ve dolayısıyla da müvekkili şirket temerrüde düşürülmediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…..Dosya içine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; gerçeğe ve hukuka uygun görülmekle hükme esas alınan bilirkişi raporları ile de belirlendiği üzere, davaya konu trafik kazasının gerçekleşmesinde davacı …’un herhangi bir kusurunun olmadığı, davalı sigorta şirketince ZMSS sigortası ile sigortalanan … plakalı aracın sürücüsü olan …’ün %100 kusurlu olduğu, davacının aracının ekonomik olarak tamirinin fayda sağlamayacağı, aracın rayiç değerinin 65.000-TL olduğu, hasar bedelinin ise 49.397-TL olup aracın hasarlı bedelinin 16.500-TL olması nedeniyle aracın hasarsız bedeli ile hasarlı bedeli arasındaki farkın 48.500-TL olduğunu, ancak sigorta poliçesinde limitin 36.000-TL olarak belirlenmiş olması nedeniyle, davacının talep arttırım dilekçesi de nazara alınarak 36.000-TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, davacının 19/10/2018 tarihinde ulaşan bildiriminin 8 iş günü sonrasında davalı sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleştiği, bu tarihin de 01/10/2018 olarak belirlendiği görülmekle, bu tarihten itibaren yasal faiz istenebileceği, İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/167 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit giderlerinin yargılama giderlerine dahil edilmesi gerektiği sonucuna varılmakla; DAVANIN talep arttırım dilekçesi de dikkate alınarak KABULÜNE, 36.000,00-TL’nin 01/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….Gerek cevap dilekçeleri gerekse bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki savunmalarının yok sayıldığını, sadece bilirkişi tarafından yapılan tespit sonucu yazılarak davanın kabulüne karar verildiğini, savunmalarının hiç tartışma konusu edilmediğini ve neden reddedildiğine ilişkin bir gerekçe yazılmadığını, bu nedenle kararın yargı kararlarının gerekçeli yazılması zorunluluğuna aykırı olduğunu, başvuru şartı yerine getirilmediğinden davacının taleplerinin esasa girilmeksizin reddinin gerektiğini, müvekkili sigorta şirketine haber verilmeksizin İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/167 sayılı dosyasında bilirkişi marifetiyle yokluklarında araç üzerinde inceleme yapıldığını ve hazırlanan tespit bilirkişi raporuyla 19/10/2018 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, başvuruya karşı vermiş oldukları cevabi yazıda; araç üzerinde ekspertiz incelemesine imkan tanınmasını, aracın bulunduğu adresin bildirilmesinin ihtaren bildirildiğini, araç üzerinde inceleme ve hasar denetlemesi yapılmadan beyana göre ödeme yapılmasının hayatın olağan akışına, usul ve yasalara da aykırı olduğunu, ancak başvuru sahibi tarafından talep edilen bu eksikliklerin giderilmeden dava ikame edildiğini, dava ön şartı olan sigorta şirketine başvuru şartının usulüne uygun olarak gerçekleştirilmediğini, kazanın beyan edildiği şekilde oluşup oluşmadığı ve kaza ile oluşan hasar arasında uyumsuzluk bulunup bulunmadığı konusunda değerlendirme yapılmaksızın, uyuşmazlık sadece hasar miktarı bakımındanmış gibi sadece hasar miktarı bakımından inceleme yapılarak hüküm kurulmasının eksik incelemeye sebebiyet verdiğini, dayanak tek belgenin hiçbir resmi niteliği olmayan taraflar arasında düzenlenen kaza tespit tutanağı olduğunu, sadece bu tespit tutanağına göre kazanın meydana geldiğinin kabul edilerek hüküm kurulmasının son derece hatalı olduğunu, alınan … Sigorta Araştırma raporuna göre kaza ile hasar arasında uyum bulunmadığını, kazanın ve belirtilen hasarların oluştuğu hususlarının somut delillerle ispatının gerektiğini, bu denli bir hasarın meydana geldiği kazada hiçbir görgü tanığının olmaması ve resmi makamlar tarafından tutanak tutulmamasının son derece şüpheli olduğunu, mobese kayıtlarının celbi talep edilmişse de mahkeme tarafından tüm bu hususların gözetilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun, hasar miktarına ve hasar uyumuna ilişkin D.İş dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu aynen tekrar edilmek suretiyle eksik inceleme ile hazırlandığını, hesaplanan tazminat miktarının poliçe genel ve özel şartlarına ve piyasa rayiçlerine uygun olmadığını, gerçek zararın araştırılması ilkesi gereği bilirkişi raporunda her parça için piyasa rayicinin araştırılması ve denetime elverişli bir şekilde ortaya konulması gerektiğini, yapılan tespitler denetime elverişli olmamakla birlikte işçilik ücretlerinin de piyasa realitesini yansıtmadığını, kaldı ki bu incelemelerin araç üzerinde değil, ancak sunulan fotoğraflar üzerinden varsayıma dayalı olarak yapılmış olup, bu halde gerçek zararın tespitinin mümkün olmadığını, ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini, geçerli bir başvuru olmadığından müvekkili şirketin temerrüde düşmediği de dikkate alındığında, müvekkilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı taraf trafik sigortacısından tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davadan önce davacı tarafından davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin dava şartına ilişkin bu itirazının reddi gerekmiştir.
Mahkemece, araç hasarına dair alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, tespit raporundaki saptamalarla yetinilmeyip gerekli açıklamaları da içerecek şekilde piyasa koşulları çerçevesinde pert-total hesabı yapılmış olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin tazminat tutarına yönelik itirazının da reddi gerekmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması ve talep arttırım dilekçesi ile dava değerinin arttırıldığı da gözetildiğinde, tüm alacak için temerrüt tarihinin aynı olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin arttırılan kısım için arttırım tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönündeki itirazı da yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik istinaf itirazlarına gelince; davacı tarafça usule uygun başvuru yapılmadığı ve bu nedenle dava açılmasına neden olunmadığından bu giderlerden sorumlu olunmadığına dair itirazı yerinde değil ise de, davalı sigorta şirketinin poliçe limitinin kaza tarihi itibariyle 36.000-TL olması nedeniyle, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden de bu hususa dikkat edilmesi gerektiğinden, sözkonusu istinaf itirazının bu yön itibariyle kabulü gerekmiş, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Dairemizce HMK 353/1-b-2. madde uyarınca hükmün kaldırılarak poliçe limitini aşmaması yönünde düzeltilmesi gerekmiştir.
Mahkeme kararının gerekçesinde kaza-hasar uyumsuzluğuna dair davalı savunmalarına ilişkin hiçbir gerekçe olmadığına yönelik itiraz da yerinde bulunmuş olup, bu nedenle Dairemizce HMK 353/1-b-2. madde uyarınca yapılan değerlendirmede; dosyadaki tespit raporu, mahkemece alınan kök ve ek rapordaki saptamalar, raporda gerekli irdelemenin yapılarak dosya kapsamı ve sunulu fotoğraflara göre kaza ile hasarın uyumlu olduğunun belirtilmiş olması, davalı tarafından alınan araştırma raporunun dayanak belgeleri bulunmayıp varsayımsal olduğu gibi, bahse konu raporda davacı aracının 23.09.2018 günü saat 10:17’de Güzelbahçe’de görülüp, kaza yeri olan Karşıyaka’da bulunamayacağına dair iddianın da, “kaza tarihinin 24.09.2018 ve saatinin 20.00” olması karşısında yerinde bulunmaması, taraflarca imzalanan kaza tespit tutanağının da aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi bir belge niteliğinde olması, ispat yükü üzerinde olan davalı sigorta şirketinin kazanın iddia edildiğinden farklı gerçekleştiğine dair itirazlarını somut delillerle ispatlayamaması karşısında bu savunmalara itibar edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/678 Esas – 2020/72 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davanın KABULÜ ile, 36.000,00-TL’nin 01/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline (tüm yargılama giderleriyle birlikte toplam poliçe limitinin 36.000-TL olduğuna dikkat edilerek),
b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.459,16-TL karar harcının 35,90-TL peşin, 581,00-TL ıslah harcı olarak alındığından mahsubu ile bakiye 1.842,26-TL karar harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
c-Davacı vekilinin hizmet ve mesaisine karşılık hesap edilen takdiren 5.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine (poliçe limiti olan 36.000-TL aşılmayacak şekilde oranlanıp belirlenmek suretiyle),
d-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvurma harcı, 35,90-TL peşin harç, 581,00-TL ıslah harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 613,00-TL, tebligat-müzekkere-bilirkişi vs. ücreti, 657,40-TL tespit gideri olmak üzere toplam 1.928,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine (poliçe limiti olan 36.000-TL aşılmayacak şekilde oranlanıp belirlenmek suretiyle),
e-Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
f-Sarf edilmemiş gider avansının bulunması durumunda kararın kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara iade edilmesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalıdan alınan 669,40-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf kanun yolu başvuru harcı, 31,50-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 180,10-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 22/02/2023