Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/219 E. 2021/241 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/219
KARAR NO : 2021/241
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2017
NUMARASI : 2015/632 Esas- 2017/723 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/03/2021
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/632 Esas- 2017/723 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı ve davalı ….. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; raportör hakim tarafından hazırlanan rapor, dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, 15/06/2013 tarihinde davalı …..’ın sevk ve idaresindeki ve diğer davalı ….. tarafından sigortalı ….. plaka sayılı aracın müvekkili …..’ın sevk ve idaresindeki ….. plakalı motosiklete çarpması neticesinde meydana gelen kazada davalının tam ve tek kusurlu olup davacı müvekkilinin hiç bir şekilde kusurunun bulunmadığı, davalı tarafın asli ve tek kusurlu olduğunun Aliağa 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/609 Esas ve 2014/903 Karar sayılı dosyasında verilen hüküm ile ortaya çıktığı, iş bu kazanın davalının kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen kavşaklara yaklaşırken yavaşlamaması ve geçiş hakkı kuralını ihlal etmesi neticesinde gerçekleştiği, meydana gelen kazada müvekkilinin kendisine çarpılmasıyla ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı, hayati tehlike geçirerek basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde yaralandığı, vücudunda kemik kırılmasının gerçekleştiği, müvekkilinin sol köprücük kemiğinin parçalı kırıldığı ve platin takıldığı, müvekkilinin kazadan sonra asgari 2 ay çalışamadığı, çarpmanın etkilerini üzerinden atamadığı, bununla birlikte müvekkilinin kaza tarihinden itibaren bir süre yatağa bağımlı bir şekilde olmak üzere yaşamını özel bakım ve ilgiye muhtaç bir şekilde sürdürdüğü, yatağa bağımlı şekilde kalmasının müvekkilinin psikolojisine ve maneviyatına ağır şekilde zarar verdiği, davalılardan kaza yapan ….. plaka sayılı aracın trafik sigortacısı …..’nin de işbu kaza dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini konusunda kusursuz sorumluluğunun mevcut olduğu ileri sürülerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesi istenmiştir.
CEVAP
Davalı ….. cevap dilekçesinde özetle, Aliağa Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/609 Esas ve 2014/903 Karar sayılı dosyasını temyiz ettiğini, ceza dosyası, kendisinin Mahkemeye verdiği yazılı savunmaları, şahitlerin ve davacının ifadesi incelendiğinde çarpan kişinin davacı olduğunun, kazadan sonra ehliyetsiz ve kasksız oldukları için polis çağrılmamasını istediklerinin ortada olduğunu, söz konusu ceza davasında kendisinin kırmızı ışık ihlali yaptığını ispat edecek şüpheli bir şahitten başka hiçbir şeyin olmadığını, söz konusu kaza esnasında olay yerine gelen trafik ekiplerinin olayın kamera kayıtlarından çözülebileceğini belirtmelerine rağmen daha sonra karakolda kendisine kırmızı ışıkta geçmiş gibi tutanak imzalatmak istediklerini, olayın kamera kayıtlarından çözüleceğini belirttiklerini hatırlatmasına rağmen orada kamera olmadığını belirterek tutanağı imzalaması gerektiğini söylediklerini, kendisinin tutanağı imzalamadığını ve Aliağa Sulh Ceza Mahkemesine itiraz ettiğini, Mahkemenin itirazını her ne kadar usul hatasından da olsa kabul edip cezayı iptal etse de Asliye Ceza Mahkemesinin bunu değerlendirmeye almadığını, kaza tarihinden itibaren 1,5 yıl gibi bir süre ve 7 adet duruşma geçmesine rağmen davacının ne kendisine ne de Mahkeme heyetine zararları olduğunu söylemediğini ve talepte bulunmadığını, zaten olay trafik kazası olduğu için yaralananların tüm hastane ve ameliyat masraflarının kanun gereği trafik sigortası veya kasko tarafından karşılandığını, davacının resmi olarak hiçbir işte çalışmamasına ve hastane masrafı olmamasına rağmen maddi zararı olduğunu belirttiğini, davacının şu an Aliağa Sanayi Sitesinde ağır bir iş olan pencere ve kapı imalatında çalıştığını, söz konusu işi yapmakta herhangi bir sıkıntısının olmadığının bilindiğini, zaten Mahkeme heyetine sunulmuş bir sağlık raporu da bulunmadığını, kaza raporunda verilen kusur oranının hatalı olduğunu ve kabul etmediğini, ceza dosyasındaki kusur takdirini de yerinde bulmadığını, Mahkeme heyetinin bilirkişi raporuna yaptığı itirazı değerlendirmediğini, tarafsız bir bilirkişi heyeti görevlendirmeyerek duruşmanın aleyhine sonuçlanmasına neden olduğunu, bilirkişi ve Mahkeme hakiminin keşif esnasında kendisinin olayı anlatmasına izin vermediklerini, detayları dosyadan alacaklarını belirttiklerini, davacının kazadan sonra bir şeyinin olmadığını söyleyerek ambulansa ve polise haber vermelerini istemediğini, buna mukabil bir sorun olmaması için 112 ve polisi kendisinin arayarak haber verdiğini, olay yerini terk etmediğini, yaralıyı hastaneye kaldırmak için gerekli çabayı gösterdiğini, davacının ehliyetsiz trafiğe çıkarak trafikte can ve mal güvenliğini ihlal ettiğini, şahsın aynı zamanda şerit ihlali de yaparak iki şeritli yolda ikinci şeritteki kamyonun sağından geçmek istediğini, üçüncü bir şerit oluşturduğunu ve yola kontrolsüz çıktığını, kask kullanmayarak da daha az hasarla atlatabileceği bir kazada yaralanmasına neden olduğunu, davacının 14.08.2013 günü kazadan yaklaşık 2 ay sonra demir çelik fabrikasında çalışmaya başladığını, halende kapı, pencere imalat ve montajı gibi zor bir işte çalışabilecek güçte olduğunu, spor salonlarına gidip ağırlık çalıştığını, sosyal yaşantısına devam ettiğini, vekilinin bahsettiği gibi olmayıp halen hayat ve enerji dolu yaşadığını, olay nedeniyle davacının istediği manevi tazminat miktarının da oldukça fahiş ve karşı tarafın sebepsiz zenginleşmesine matuf olduğunu, 5.000,00 TL manevi tazminat ödemeyi kabul ettiğini, diğer tazminat isteklerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….. vekili cevap dilekçesinde, söz konusu kaza ile ilgili davadan önce müvekkili şirkete müracaat edilmediğini, herhangi bir hasar dosyası açılmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen ….. plaka sayılı aracın müvekkili şirkete 29/09/2012-2013 tarihleri arasında ….. numaralı zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, manevi tazminatın poliçe teminatlarına dahil olmadığını, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, kaza sonucu üçüncü kişinin yaralanması veya malul kalması söz konusu olduğu takdirde sigortacının sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında yaralanan/malul kalanlara veya vekiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu ancak tazminatın ödenebilmesi için davacıların tedavi gideri olarak yapmış oldukları harcamaların uygun olup olmadığı, maluliyet oranı, çalışabilecek durumda olup olmadığı, bir maluliyet söz konusu ise bu zararlarının uzman bilirkişilerce ayrı ayrı hesap ettirildikten sonra sonuca göre karar verilmesinin gerektiğini, 6111 Sayılı Yasanın 59. ve geçici 1. maddesinin düzenlemesi gereği müvekkili sigorta şirketinin değil Sosyal Güvenlik Kurumunun tedavi giderlerinden ve geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararı gereği geçici iş göremezlik tazminatının tedavi giderleri teminatı içerisinde değerlendirilmesinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için dava konusu talebin haklı olduğu düşünülse bile bu tür sigortalarda asıl amacın uğranılan gerçek zararın giderilmesi olduğunu, 6102 Sayılı TTK.’nın 1299/2. maddesi hükmüne göre sigortacı tarafından ödenecek tazminat miktarının, sigortalı malın menfaat değerinin rizikosunun gerçekleştiği andaki değeri dikkate alınarak tespit edildiğini, yapılacak bilirkişi incelemesi için tüm delillerin toplanmasından sonra dava dosyasının kusur tespiti için Adli Tıp Kurumuna, hasar tespiti için Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini talep ettiklerini, toplanan delillerle beraber kask takılmaması durumunun mevcudiyeti durumunda belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacının olay tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu, söz konusu kaza ile ilgili davadan önce müvekkili şirkete müracaat edilmediğini, bu durumda müvekkili şirketin sorumluluğu oluşmadığından dolayı temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, dolayısıyla olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin yasaya aykırı olduğunu, davaya konu olaya ilgili SGK tarafından herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının sorulmasının gerektiğini belirterek; davacının tedavi ve geçici iş göremezlik zararına ilişkin talebinin bulunması halinde bunların reddine, müterafik kusur şartlarının varlığı halinde tazminattan indirime gidilmesine, SGK tarafından davacıya rücuya tabi herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının sorulmasına, davacının olay tarihinden itibaren faiz talebinin reddine, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, müvekkili şirket dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama masrafları ile vekalet ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava konusu kazada kusursuz olduğu, kalıcı maluliyet oranının % 3,3 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olduğu, bu duruma göre aktüerya bilirkişisinin hazırlamış olduğu raporda belirlenen 24.981,33 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.395,70 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 27.377,03 TL’nin davalılardan tahsilinin istenebileceği, alacağa ….. yönünden dava tarihinden, ….. yönünden ise kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütüleceği, olayda Türk Borçlar Kanunun 56. maddesinde düzenlenmiş bulunan manevi tazminat unsurunun da söz konusu olduğu, davacının olay nedeniyle elem ve ızdırap çektiği, bu durumun sosyal bir gerçek olduğu, manevi tazminatın amacının çekilen acıları yeterince dindirme, yaşama yeniden bağlamak ve ruhsal dengeyi sağlamak olduğu, bu amacı sağlayacak olan manevi tazminatın da paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonamik durumları, davalıların olaydaki kusuru durumu, olayın işleniş şekli, Türk Borçlar Kanunun 51-56., Türk Medeni Kanunun 4. ve Yargıtay İçtihadi Birleştirme (22/06/1966 tarih 7/7 sayılı) ilkeleri çerçevesinde davalıları müzaka durumuna düşürmeyecek ve davacıyı haksız yere zenginleştirmeyecek şekilde taktiri gerektiği gerekçesiyle 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğunu ve davalı ….. yargılamada vekil ile temsil edilmediği halde lehine vekalet ücreti verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….. istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacının maluliyeti hakkında yeterli seviyede araştırma yapılmadığını, haricen öğrenildiği kadarıyla davacının demir çelik fabrikasında çalıştığını, bu sebeple mahkemece heyet raporu alınması gerektiğini, ayrıca kusur durumu ile ilgili yeni bir bilirkişi raporu talebi olmasına rağmen rapordaki çelişkiler giderilmeden ve yeni bir bilirkişi raporu alınmadan verilen kararın hatalı olduğunu, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat tutarınında adalete uygun olmadığını, davacının kazada kask takmayarak kusurlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminatın tahsili davasıdır.
Davalı sürücü ve davacının kusur durumlarının tespiti amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik ihtisas dairesinden rapor alınmış, rapora göre davalı sürücü %100 kusurlu, davacı ise kusursuz bulunmuştur. Bunun yanı sıra davacıda kaza neticesinde ortaya çıkan maluliyetin tespiti için yine Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden alınan rapora göre davacının 3 ay geçici iş göremez ve kaza neticesinde %3,3 oranında maluliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Söz konusu raporların usul ve yasaya uygun, denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu tespit edilmiş, bu sebeple davalı istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu edilen kazada, davacının köprücük kemiğinde çoklu kırık olduğu, bu sebeple duyulan acı ve elemin kısmen giderilmesinin gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş biçimi, kazanın meydana geldiği olay tarihindeki paranın alım gücü, davalı yanın içine düşebileceği mali güçlükler ve manevi tazminatın yukarıda ifade edilen amacı da göz önünde bulundurularak davacı için takdir edilen manevi tazminatın hak ve nesafet kuralları çerçevesinde belirlendiği görülmüş ve tarafların istinaf itirazları bu sebeple yerinde görülmemiştir.
Mahkemece maddi tazminat yönünden davacının davasının tam kabul, manevi tazminat yönünden ise kısmen kabulüne karar verildiği ve bu doğrultuda manevi tazminat yönünden davalı ….. lehine vekalet ücreti takdir edilmiş ise de bu davalının yargılamada kendisini herhangi bir vekil ile temsil ettirmediğinin anlaşılması karşısında, lehine vekalet ücreti tesis edilmesi doğru olmamış, bu durumda davacı istinaf itirazı yerinde görülerek, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davalı …..’ın istinaf talebinin tamamının REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE,
3-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/632 Esas- 2017/723 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4-Maddi tazminat davasının KABULÜ İLE;
Maddi tazminat yönünden; talep atttırım dilekçesi de dikkate alınarak 24.981,33 TL sürekli, 2.395,70 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 27.377,03 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, alacağa davalı ….. yönünden kaza tarihinden, ….. yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.870,12 TL karar harcının 3,43 TL sı peşin, 91,00 TL si de ıslah harcı olarak alındığından mahsubu ile bakiye 1.775,69 TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6- Uyuşmazlığın niteliği ve istinaf edenin sıfatına göre davacı vekilinin hizmet ve mesaisine karşılık hesap edilen taktiren 3.285,24 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı, 3,43 TL peşin harç, 91,00 TL ıslah harcı, 1.910,50 TL müzekkere, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.030,13 TL yargılama giderinin maddi tazminat davası yönünden 1/2’si olan 1.015,07 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan masrafların maddi tazminat davası yönünden 1/2’sinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Manevi tazminat yönünden; davanın KISMEN KABULÜ ile;
5.000,00 TL manevi tazminatın davalı …..’dan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline,
Fazlaya ilişkin 25.000,00 TL istemin REDDİNE,
10- Davacının sair istinaf itirazlarının REDDİNE
11- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 341,55 TL karar harcının 102,46 TL sı peşin olarak alındığından mahsubu ile bakiye 239,09 TL karar harcının davalı …..’dan alınarak Hazineye gelir kaydına,
12-Davacı vekilinin hizmet ve mesaisine karşılık hesap edilen taktiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı …..’dan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davacı tarafından yapılan 102,46 TL peşin harç, 1.910,50 TL müzekkere, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.012,96 TL yargılama giderinin manevi tazminat davası yönünden 1/2’si olan 1.006,48 TL’nin manevi tazminat davasının kabul ve ret oranı dikkate alındığından 167,74 TL’sinin davalı …..’dan alınarak davacıya verilmesine,
14-Davalı ….. tarafından yapılan 63,00 TL yargılama giderinin manevi tazminat davası yönünden 1/2’si olan 31,50 TL’nin manevi tazminat davasının kabul ve ret oranı dikkate alındığından 26,25 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
15-Davacı tarafından;
a-İstinaf karar harcı 85,34 TL’nin davacıya iadesine,
b-İstinaf kanun yolu başvuru harcı 98,10 TL’nin davalı …..’dan alınarak davacıya verilmesine,
16-Davalı …..’ın yatırmış olduğu 85,34 TL istinaf karar harcı ve 98,10 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 183,44 TL harcın üzerinde bırakılmasına,
17-Alınması gereken nispi istinaf karar harcı olan 2.211,67 TL’den önceden alınan 85,34 TL karar harcının mahsubu ile 2.126,33 TL’nin davalı …..’dan tahsili ile hazineye gelir yazılmasına,
18-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK m.362/1-f bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/03/2021