Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2180 E. 2023/391 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2180
KARAR NO : 2023/391

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2015 (Dava) – 31/01/2020 (Karar )
NUMARASI : 2015/1067 Esas – 2020/78 Karar
DAVA : Tazminat

BİRLEŞEN İZMİR 7.ATM’nin 2019/482 ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
BAM KARAR TARİHİ : 09/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2020 tarihli 2015/1067 Esas ve 2020/78 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar asıl davada dava dilekçesinde özetle; davalı …’ya ait davalı … A.Ş. tarafından KTK ZMM sigortasıyla sigortalı … plakalı aracın 25/08/2015 tarihinde davalı …’nın sevk ve idaresindeyken elektrikli bisiklet sürücüsü …’a çarparak ölümüne neden olduğunu, İzmir CBS’nin 2015/77946 soruşturma sayılı soruşturmasının başlatıldığını, soruşturma sonucunda … hakkında İzmir 8. ACM’nin 2015/249 esas sayılı kamu davasının açıldığını, …’in vefatıyla geriye mirasçısı olarak babası … ile annesi …’in kaldığını, ayrıca davacı … ile …’in kardeşleri olduğunu, kazanın meydana gelmesinde …’nın asli ve tam kusurlu olduğunu, müteveffa …’in kusurunun bulunmadığını, 14 yaşında olan …’in ölümü ile davacı anne … ve baba …’in desteklerini yitirdiklerini, maddi zarara uğradıklarını, bu zarardan davalı sürücü işletenin sorumlu olduğu gibi sigorta şirketinin de poliçedeki limit dahilinde sorumlu olduğunu, davacı anne, baba ve kardeşlerin manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … için şimdilik 5.000,00-TL, … için şimdilik 5.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi açısından temerrüt tarihi olan 05/10/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle diğer davalılar açısından kaza tarihi olan 25/08/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müteselsilen (sigorta şirketinden poliçe limiti dahilinde) tahsili ile davacılar … ve …’e verilmesine, davacı baba … için 80.000,00-TL, davacı anne … için 80.000,00-TL, kardeşi … için 25.000,00-TL, kardeşi … için 5.000,00-TL olmak üzere toplam 190.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/08/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Birleşen İzmir 7.ATM’nin 2019/482 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; davacı anne ve babanın destekten yoksun kalma zararının oluştuğunu ileri sürerek 3. ATM’nin 2015/1067 esas sayılı davasında 25/12/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda …’in DYK zararının 113.615,33-TL, …’in DYK zararının 101.955,95-TL olarak toplamda 215.571,28-TL olarak belirlendiğini, 3.ATM’nin 2015/1067 esas sayılı davasında dava dilekçesi ve ıslah ile ortaya koydukları toplam taleplerinin 190.104,02-TL olduğunu, dolayısıyla 25/12/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre aradaki fark tutar olan 25.467,26-TL’nin davalı sigorta şirketinden tahsili için bu davayı açtıklarını ileri sürerek, davalarının 3.ATM’nin 2015/1067 esas sayılı davası ile birleştirilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … için 21.915,04-TL fark DYK tazminatına … için 3.552,22-TL fark DYK tazminatına toplamda 25.467,26-TL DYK tazminatının poliçe limitleri dahilinde davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 05/10/2015 tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili bilirkişi …’ın 01/11/2018 tarihli raporunu ibrazdan sonra sundukları 12/11/2018 tarihli ıslah dilekçelerinde; sigorta şirketinin poliçede belirlenen teminat limitlerini aşmamak koşuluyla anne … için 110.063,11-TL, baba … için 80.040,91-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi bakımından 05/10/2015 temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle, diğer davalılar … ve … bakımından 25/08/2015 kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili asıl davada sunduğu cevap dilekçesi ile; davacıların maddi tazminat taleplerini sigorta şirketinden talep etmesi gerektiğini, sigorta şirketinin bu zararı karşılayıp karşılamayacağı bilinmeden davacıların kötü niyetle bu davayı açtıklarını, davacıların gerçek zararlarının ortaya konulması için ATK’dan sağlık kurulu raporu alınarak ölümcül bir hastalıklarının olup olmadığının tespiti gerektiğini, davaya konu kazada vefat eden çocuğun kullandığı bisikletin elektrikli bisiklet olduğu, 13 yaşında olduğu, kaza mahallinde bisiklet yolunun olmadığı düşünüldüğünde davalı araç sürücüsünün tek kusurlu olduğunun kabulüne imkan bulunmadığını, mahkemece kaza mahallinde keşif yapılarak kusur yönünden bilirkişi raporu alınmasını talep ettiklerini, müteveffanın yaşı itibariyle elektrikli bisiklet kullanmasının yasak olduğunu, %100 kusurlu olduğunun kabulünün gerektiğini, yine kaza sırasında müteveffanın kask takmadığından ailesinin bu konuda kusurlu olduğunun kabulünün gerektiğini, SGK’nın karşıladığı bir zarar varsa mahsup edilmesini talep ettiklerini, manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu savunmuştur.
Davalı … vekili asıl davada sunduğu cevap dilekçesinde; ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasını, müvekkilinin kusurlu olmadığını, destekten yoksun kalma tazminatına ticari faiz talep edilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili asıl davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 18/09/2014-2015 tarihleri arasında şirketlerine 87756627 nolu KTK ZMM sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda kişi başı azami teminat limitinin 290.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, manevi tazminatın poliçe kapsamında olmadığını, davacıların dava açmadan önce şirketlerine hasar başvurusunda bulunduğunu, 8873407 numaralı hasar dosyasının açıldığını, ancak eksik evrakla başvuru yapıldığını ve veraset ilamının sunulmadığından hasar incelemesinin tamamlanamadığını, davacıdan evrakların tamamlanmasının istendiğini, davacının eksikleri tamamlamadan bu davayı açtığını, müteveffanın alkol durumunun tespit edilmesi gerektiğini, gerçek zararın belirlenebilmesi için uzman kişilere inceleme yaptırılmasını, bu nedenle ATK ve Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmasını, aktüer sıfata sahip bilirkişi aracılığıyla tazminatın hesaplanmasını, temerrüde düşmediklerinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, aleyhlerine yargılama giderine hükmedilmemesini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; 2918 sayılı yasanın 97. maddesindeki dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru dava şartının gerçekleştirilmediğini, yasada ve genel şartlarda belirtilen belgelerin sunulmadığını, sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun iddia edilmesinin kötü niyetli olduğunu, karayolları genel müdürlüğü trafik kürsüsünden seçilecek üç kişilik heyetten kusur raporu alınmasını, müteveffanın kaza sırasında koruyucu kıyafet ve kask giyip giymediğinin araştırılması gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren avans faizi talebinin haksız olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Asıl Dava Yönünden;
Mahkemece,”… a)Davacılar … ile …’in maddi tazminat taleplerinin ve ıslah taleplerinin kabulüne, davacı … için 110.063,11-TL DYK tazminatının davacı … için 80.040,91-TL DYK tazminatına ayrı ayrı 25/08/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle (davalı sigorta şirketinin 05/10/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle söz konusu tazminattan sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müteselsilen alınarak bu davacılara ayrı ayrı verilmesine,
b)Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, davacı … için 60.000,00-TL, davacı … için 60.000,00-TL, davacı … için 25.000,00-TL, davacı … için 5.000,00-TL manevi tazminatın 25/08/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak herbir davacıya ayrı ayrı verilmesine,
c)Davacılar …, …’in fazlaya dair manevi tazminat taleplerinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Birleşen İzmir 7.ATM’nin 2019/482 Esas Sayılı Dosyası Yönünden;
Mahkemece,”…Davacının maddi tazminat talebinin reddine…”şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından 01/11/2018 tarihli bilirkişi raporuna taraflarınca itiraz edilmediğinden bahisle bu raporun davalı lehine usuli kazanılmış hak teşkil edeceği gerekçesiyle birleşen davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından davalı sigorta vekilinin itirazları yerinde bulunarak sehven peşin irat formülü kullanıldığı belirtilerek %10 iskonto oranı ve PMF yaşam tablosu esas alınarak tekrar hesaplama yapıldığını, ortada maddi bir hatanın bulunmadığı durumunda usuli kazanılmış hakkın söz konusu olmayacağını, bilirkişi tarafından yanlış yaşam tablosuna dayalı olarak hesaplama yapılmasının taraflarınca öngörülemeyecek maddi bir hata olduğunu, mahkemenin bilirkişi raporlarındaki farklılığın neye dayandığını, ek dava kurumunun şartlarını incelemeksizin karar vermesinin eksik ve hatalı olduğunu, taraflarınca 01/11/2018 tarihli hesap raporuna göre karar verilmesinin istenmesinin fazla haktan vazgeçmek değil bir hayli uzayan yargılamanın daha kısa sürede sonuçlanmasını sağlamaya yönelik bir talep olduğunu, ayrıca bilirkişi kök ve ek rapordaki hesap hatası ve hesaplama formullerindeki farkın değil aynı zamanda rapor tarihleri itibariyle 2018 ve 2019 yıllarındaki asgari ücrette yaşanan değişiklik olduğunu, mahkemece kazaya karışan aracın hususi olduğundan bahisle avans faiz talebinin reddi ile yasal faize hükmedilmiş ise de, araçın zirve yemek şirketinin yemek dağıtım işlerinde kullandığının ve ticari işlerde kullanılan ticari araç olduğunu davalıların kabul ettiğini, sürücünün ACM gerekçeli kararın 2. Sayfasında de bu hususu belirttiğini, yasal faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; olayın oluş şekli ve gelişim biçimi, ailenin yaşadığı travma ve kaybın, tarafların sosyal ve ekonomik durumu ve tazminat takdirinde esas alınacak ilkeler nazara alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı oldukça az olup davacılar yararına dava dilekçesi ile talep ettikleri miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin yasa ve hakkaniyet uyarınca elzem olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının müvekkilleri lehine kaldırılmasına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhinde hükmedilen toplam 150.000,00 TL’nin oldukça fahiş olup, manevi tazminat miktarı nın davacıların zenginleşmesine olanak sağladığı gibi müvekkilinin de fakirleşmesine sebebiyet vereceğini, müvekkilinin orta gelirli olduğunu, müvekkilinin fakirleşmesine neden olacağını, maddi tazminat talebinin öncelikle sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, müteveffanın elektrikli bisiklet kullanmasının yaşı itibarı ile yasak olduğunu, en az 15 yaşında olması gerektiğini oysa 13 yaşında ve ehliyetsiz olduğunu, davaya konu olayda müteveffanın kask takmadığı ve kaza esnasında da kafasının araca sıkışarak vefat ettiğinin belirlendiğini ancak bu konu ile ilgili itirazlarının değerlendirmeye dahi alınmadığını, müteveffa kask takmış olsa idi belkide vefat etmeyeceğini, küçük sıyrıklarla yada hayatına mal olmayan yaralamalar ile iş bu kazadan kurtulacağını, müteveffanın ailesinin bu konuda kusuru olduğunu, çocuğuna karşı gerekli uyarıları yapması gerekirken, çocuğun trafiğe çıkmasına teşvik edecek hareketlerinin olduğunu, iş bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat isteyen anne ve babanında kendi üzerine düşen görevlerini yerine getirmemesi nedeni ile hesaplanacak ve takdir edilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini, manevi tazminat bir bütün olduğu için hükmedilen toplam manevi tazminat miktarından avukatlık ücretinin hesaplanması gerektiğini, yerel mahkemenin bu konuda hataya düşerek yanlış bir hesaplama yaptığını, AAÜT 10 maddesinin yerel mahkemece yanlış yorumlandığını, buna göre Yerel mahkeme maddi ve manevi için ayrı hesaplama yapmış iken bir de mahkemenin her bir manevi tazminat kalemine göre vekalet ücreti hesaplamasının kanuna,hukuka ve adalete aykırı olduğunu, yine aynı şekilde maddi tazminatın bir bütün olarak sayılarak vekalet ücreti hesaplamasının da bir bütün olarak yapılması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına, yeniden inceleme ve yargılama yapılmasına karar verilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece hatalı ve eksik tanzim edilen hesap raporu üzerinden davanın kabulünün yerinde olmadığını, bilirkişi tarafından yanlış formül ve yanlış bakiye ömür tablosuna göre hesaplama yapıldığını, ayrıca mahkemece kusur oranları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığını, müterafik kusur indirimi yapılmadan hesap raporunun tam kabulünün de yerinde olmadığını, yerel mahkemece dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin haksız ve kabul edilemez olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinin durdurulması için tehiri icra kararı verilmesine, haksız davanın reddine ve yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ve birleşen dava; trafik kazasından kaynaklı ölüm nedeniyle, destek tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkidir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı … A.Ş. vekili 01.09.2021 tarihli dilekçesinde, müvekkili ile davacı vekili … arasında 87756627 numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi kapsamında ekte sunulan sulh protokolün imzalandığını, Anılan sulh protokolünde mutabık kalınan tazminat ve ferileri davacı vekilinin banka hesabına ödendiğini, davacının ekteki protokol gereğince … A.Ş.’ye yönelik talebinden feragat ettiğini, davacı taraftan herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, açıklanan nedenlerle tazminat ve ferileri bakımından ibra edildiğinden açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dilekçe ekinde sunulan 04/08/2021 tarihli sulh protokolünün incelenmesinde, protokolde belirlenen kalemler yönünden davacılar için asıl alacak ve ferileri olmak üzere kararlaştırılan tutarın davalı vekilinin İBAN hesabına ödenmesi karşılığında asıl ve birleşen dava yönünden tüm alacak ve ferileri yönünden uzlaştıkları; davacıların maddi tazminat taleplerinden davalı sigorta şirketi, araç maliki, işleteni ve sürücüsü yönünden anlaşma nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları dahil mutlak ve kesin olarak ibra ettiklerini, ödeme sonrasında başkaca hiçbir alacak ve haklarının bulunmadığını, mutlak ve kesin olarak ibra ettiklerini, ancak manevi tazminat yönünden araç maliki, işleteni ve sigortalı araç sürücüsüne karşı tüm hak ve taleplerini yönünden davaya devam edeceklerini kararlaştırdıkları, yapılan sulh protokolü uyarınca kararlaştırılan ödemenin davacılar vekilinin hesabına gönderildiği anlaşılmıştır.
1-Davacılar vekili ve davalı … ile … A.Ş.vekilinin maddi tazminat yönünden istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde;
Dosyaya karar tarihinden sonra davalı … A.Ş. vekili tarafından 01/09/2021 tarihli dilekçesi ekinde sunulan “İbraname, Feragatname ve Makbuz” başlıklı 04/08/2021 tarihli sulh sözleşmesi kapsamından davalı sigorta şirketi vekili ile davacılar vekilinin, maddi tazminat talebine ilişkin olarak asıl ve birleşen dava yönünden tüm alacak ve ferileri yönünden uzlaştıkları; davacıların maddi tazminat taleplerinden davalı sigorta, işleten ve sürücü yönünden anlaşma nedeniyle vazgeçtikleri ancak manevi tazminat yönünden davaya devam edeceklerini kararlaştırdıkları, maddi tazminat yönünden anlaşılan tutarın davacılar vekilinin hesabına 06/08/2021 tarihinde havale edildiği anlaşıldığından; davacılar vekilinin maddi tazminat yönünden maddi zararlarının karşılandığının anlaşılmış olmasına göre, davanın konusuz kalması nedeniyle dava konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden maddi tazminata ilişkin itirazların değerlendirilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir..
2- Davacılar vekili ve davalı … vekilinin manevi tazminat yönünden itirazlarının değerlendirilmesinde;
6098 sayılı TBK nın 56. maddesi gereğince, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olay yönünden yapılan değerlendirmede; meydana gelen trafik kazası sebebiyle gerçekleşen ölüm nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 06/08/2018 tarihli raporuna göre kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında tam kusurlu olduğu, müteveffa …’ın kusurunun bulunmadığı, olay tarihindeki paranın alım gücü dikkate alındığında hak ve nefaset kuralları çerçevesinde davacılar yararına hükmedilen manevi tazminatın yerinde olduğu anlaşıldığından, davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiş ve ayrı ayrı esastan reddi gerekmiştir.

3-Davalı … vekilinin vekalet ücreti yönünden istinaf itirazlarının incelenmesinde;
İhtiyari dava arkadaşlığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 57. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması; ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri ve davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukukî sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması hâllerinde birden çok kişi birlikte dava açabileceği gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir.
Birlikte dava açma hakkına sahip olanlar, davalarını birlikte açmak zorunda değildirler. Bu kişilerden her biri ayrı ayrı dava açabilecekleri gibi, dilerlerse (isterlerse) birlikte de dava açabilirler. Birlikte dava açılması durumunda, davacılar arasında dava arkadaşlığı doğar; fakat bu, ihtiyari (isteğe bağlı) bir dava arkadaşlığıdır. Davalılar arasındaki ihtiyarî dava arkadaşlığı bakımından da durum böyledir. Meselâ, alacaklı, müteselsil borçlulardan (BK m.162 vd) her birine karşı ayrı ayrı dava açabileceği gibi, isterse, müteselsil borçluların bir kaçına veya tümüne karşı birlikte dava açabilir. Bu durumda, davalı tarafta bulunan müteselsil borçlular ihtiyari dava arkadaşı durumundadır; yani, bunlara karşı birlikte dava açılması zorunlu değildir. Dolayısıyla davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı hâlinde, ihtiyari dava arkadaşları davalarını bir dilekçe ile açabilirler. Aynı şekilde davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı hâlinde, bu kişilere karşı tek bir dilekçe ile dava açılabilecektir.
İhtiyarî dava arkadaşlığında, dava arkadaşları sadece davanın yürütülmesi noktasında birlikte hareket ederler. Bu durum, zaman, emek ve masraftan tasarruf sağlar, tahkikat ve yargılamayı kolaylaştırır, basitleştirir ve nihayet çelişik hükümler verilmesini önler. Buna karşılık esas bakımından dava arkadaşlarının davaları birbirinden bağımsızdır. Başka bir deyişle mecburi dava arkadaşlığının aksine ihtiyari dava arkadaşlığında dava arkadaşı kadar dava söz konusudur. Bu davalar sadece biçimsel bakımdan birlikte açılmıştır. Bu husus HMK’nın 58. maddesinde “İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder.” şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla ihtiyari dava arkadaşlığında her dava arkadaşı kendi davası hakkında diğer dava arkadaşlarından farklı biçimde hareket edebilir.(Yargıtay HGK, 2022/11-67 E.-2022/964 K.)
Maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, davacılar arasında yukarıda değinilen düzenlemeler kapsamında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Buna göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, her bir davacı lehine kabul edilen tazminat miktarı üzerinden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir, ihtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı maddi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarına göre davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. (Yargıtay 4. HD. 2020/524 E. -2020/3214 K.ve 2022/3776 E. – 2022/9079 K.) Kabul edilen manevi tazminat yönünden davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olup davalının bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
Sulh protokolü gereğince davalı sigorta şirketinin ödemeyi takiben davadan feragat sebebi ile doğacak karşı avukatlık ücretinden feragat ettiğini peşinen kabul etmiş sayılacağı kararlaştırıldığından ve davalı vekili 01/09/2021 tarihli dilekçesi davacı taraftan herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını beyan etmiş olması nedeniyle; diğer taraftan davacı tarafa sulh anlaşması kapsamında ödeme kalemleri arasında gösterilen vekalet ücreti ve yargılama gideri de ödenmiş olduğundan; davacılar ve davalılar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekili, davalı … A.Ş.vekili ve davalı … vekilinin maddi tazminata ilişkin istinaf itirazları sulh nedeniyle dava konusuz kaldığından istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine; davacılar vekili ve davalı … vekilinin manevi tazminat yönünden istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin manevi tazminat yönünden İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2020 tarihli 2015/1067 Esas ve 2020/78 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekili, davalı … A.Ş.vekili ve davalı … vekilinin maddi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/01/2020 tarihli 2015/1067 Esas ve 2020/78 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“Maddi Tazminat Yönünden:
a)Karar tarihinden sonra davalı sigorta şirketi tarafından davacının maddi zararı karşılanmış olduğundan dava konusuz kalmakla maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
b)Karar tarihi itibarı ile Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 683,10-TL ile ıslah sırasında alınan 615,00-TL tamamlama harcı toplamı 1.298,10-TL’den mahsubu ile kalan 1.118,20-TL’nin kararın kesinleşmesinden sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
c)Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirmiş ise de; davacılara sulh protokolü kapsamında vekalet ücreti ödenmiş olduğundan bu yönde hüküm tesisine yer olmadığına,
ç)Davacı tarafa sulh protokolü kapsamında yargılama gideri ödenmiş olduğundan davacılar tarafından sarf olunan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
e)Davalılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirmiş ise de; karar tarihinden sonra Davalı … A.Ş. tarafından davacılara sulh protokolü kapsamında maddi tazminat ödenmiş olduğundan, davalı sigortanın da vekalet ücreti talebi bulunmadığından ve baştaki haklılık durumuna göre sulh protokolünün diğer davalıları da kapsaması nedeniyle bu davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f)Davalı … A.Ş. ve davalı … tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Manevi Tazminat Yönünden:
a)Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, davacı … için 60.000,00-TL, davacı … için 60.000,00-TL, davacı … için 25.000,00-TL, davacı … için 5.000,00-TL manevi tazminatın 25/08/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak herbir davacıya ayrı ayrı verilmesine,
b)Davacılar …, …’in fazlaya dair manevi tazminat taleplerinin reddine,
c)Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 10.246,50-TL harcın davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
d)Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarına göre … için 8.600,00 TL, davacı … için 8.600,00-TL, davacı … için 3.750,00 TL, davacı … için 3.400,00-TL avukatlık ücretinin davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak, bu davacıların her birine ayrı ayrı verilmesine,
e)Davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine ve manevi tazminat davasının reddedilen kısmına göre takdiren 3.400,00-TL avukatlık ücretinin davacı …’den alınarak, 3.400,00-TL avukatlık ücretinin davacı …’den alınarak 1/2 oranında bu davalılara verilmesine,
f)Davalı … tarafından sarf olunan 100,00-TL yargılama giderinden davanın reddedilen kısmı dikkate alınarak takdiren 10,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
g)Davalı … tarafından 150,00-TL yargılama giderinden davanın reddedilen kısmı dikkate alınarak takdiren 15,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B)BİRLEŞEN İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2019/482 ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN:
a)Karar tarihinden sonra davalı … A.Ş. tarafından davacıların maddi zararı karşılanmış olduğundan dava konusuz kalmakla, dava konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
b))Karar tarihi itibarı ile Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcınından peşin alınan 86,99-TL harcın mahsubu ile bakiye 92,91-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
c) Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirmiş ise de; davacılara sulh protokolü kapsamında vekalet ücreti ödenmiş olduğundan bu yönde hüküm tesisine yer olmadığına,
ç)Davalı … A.Ş. kendisini bir vekil ile temsil ettirmiş ise de; karar tarihinden sonra davalı tarafından davacılara sulh protokolü kapsamında vekalet ücreti ödenmiş olduğundan, davalı sigortanın da vekalet ücreti talebi bulunmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d)Davacı tarafa sulh protokolü kapsamında yargılama gideri ödenmiş olduğundan davacılar tarafından sarf olunan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
e)Taraflarca yatırılan ancak kullanılmayıp artan gider avansı var ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
C-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davacılardan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davalı … A.Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde anılan davalıya iadesine,
c)Davalı …’dan istinaf isteminin reddine karar verilen manevi tazminat yönünden alınması gereken 10.246,50-TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.161,60-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 9.084,90-TL’nin davalı …’dan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
ç)Davacılar, davalı … A.Ş. ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
d)HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
e)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
f)Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/03/2023