Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/217 E. 2021/429 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/217
KARAR NO : 2021/429
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S Tİ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.01.2015 (Dava), 05.12.2017 (Karar)
NUMARASI : 2015/89 Esas, 2017/1069 Karar
DAVA: ALACAK
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/05/2021
İzmir 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/89 Esas – 2017/1069 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ; Davacı müvekkilinin 1970 yıllarda davalı şirketin tanıtım ve halka arz faaliyetleri kapsamında şirkete ait çok sayıda Hamiline hisse senedi satın aldığını, bu suretle davalı şirketin ortağı veya hissedarı olduğunu, aradan geçen çok uzun yıllara rağmen ve müvekkilinin davalı şirkete defalarca yaptığı müracaatlara rağmen davalı şirketin davacı müvekkilini bir anlamda muhatap almadığını ve bu suretle de herhangi bir kar payı ödemesi de yapmadığını, davacı müvekkilinin halen 82 yaşında olduğunu ve yine halen ortağı olduğu davalı şirket ile herhangi bir rabıta kuramadığını, konu ile ilgili olarak davacı müvekkilinin bugüne kadar kar payı olarak aldığı, bedellerin araştırıldığını, davalı şirketin kurucu ortağı olan davacı müvekkilinin gerek yaşı, sağlık durumu, Konya ilinde yaşıyor olması ve tüm nedenlerle haklarının davalı şirketin basiretli kamu eliyle giderilmesi gerektiğini, davacı müvekkilinin hukuktan kaynaklanan haklarını kullanma gayretini ekli belgelerden de anlaşılacağı üzere şirketin tutum ve davranışları nedeniyle tüm gayretinin boşa çıktığını, haklı olarak ve davacı müvekkilinin daha fazla mağduriyetine sebep vermemek için davacının davalı şirketin ortağı olduğunun tespitine, mevcut hisse senetlerinin kaydileştirilmesine ve ödenmeyen kar paylarının temerrüt tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacak kabul anlamına gelmediğini ve zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından noterden gönderilen ihtarnameye cevaben davacıya gönderildiğini, 09/12/2013 tarihli şirket yazısında gerekli izahatın ayrıntılı olarak verildiğini, ilaveten geçmiş dönem temettü tutarları ile ilgili olarak hissedarlara ödeme yapılmasının zaten mümkün olmadığını, merkez kayıtlı kuruluşunun genel mektubu dairesinde ödenmemiş geçmiş dönem temettü tutarlarının da yatırımcı tazmin merkezine intikali de ayrı bir gerekliliğini nihayet yine merkezi kayıt kuruluşuna göre asıllarının kaydedildiğini belirterek öncelikle hakdüşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle reddine mümkün olmazsa esastan davanın reddine karar verilmesini istemiştir..
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, iddia savunma ve dosya kapsamına göre; “…Dava, davacının davalı şirketin ortağı olduğunun tespitine, mevcut hisse senetlerine hisse senedine karşılık olarak kaydileştirme işleminin yapılmasına ve kar paylarının ödenmesine yöneliktir.
Taraf vekillerinin sunmuş oldukları deliller toplandıktan sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyetinin sunmuş olduğu 10.08.2017 tarihli raporda özetle; davacının, davalı şirkette sahip olduğu hisse senetlerinin bedeli ile birlikte nemalarını …’inden talep etmesinin mümkün ve gerekli olduğu, davalı şirkete hamiline yazılı hisse senetlerine isabet eden miktar ve adete pay sahibi olduğunun tespitinin mümkün olduğu, ayrıca davacının geçmişten dava tarihine kadar davalı şirket tarafından dağıtılmasına karar verilen kar paylarından hisse senetlerine isabet eden tutarı da ancak …’inden talep edebileceğinin belirlendiği görülmüştür.
Bilirkişi denetime açık karar vermeye yeterli ve elverişli mahiyetedir.
Davalı şirketin 06.09.2014 tarihinde sermayesini 4.000,000 TL’den 200.000.000 TL’ye çıkarttığı, davacının bu sermaye artırımı ile ihraç edilen hisse senetlerinden beheri 1.000,00 TL itibari değeri olan 5 adet hisseyi temsil eden toplam 5.000 TL itibari değerini 2 adet “B” tertibi hamiline yazılı hisse senedinin ve bu hisse senetlerine bağlı kar payı kuponlarının; 23.10.1983 tarihinde tescil ve 27.10.201983 tarihinde ilan edilen iç kaynaklardan (bedelsiz) sermaye artırım kararı ile, sermayesinin yeniden değerleme fonundan karşılanmak üzere 400.000.000 TL’ den 800.000.000 TL artırıldığı, davacının bu sermaye artırımı ile ihraç edilen bedelsiz hisse senetlerinde beheri 1.000 TL itibari değerli olan 5 adet bedelsiz hisseyi temsil eden 5.000,00 TL itibari değerli 2 adet ” B” tertibi bedelsiz hamiline yazılı hisse senedi ile bu hisse senetlerine bağlı kar payı kuponlarının davacının zilyetliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının ziliyeti olduğu hisse senetlerinin hamiline yazılı olması nedeniyle; davalı şirketin pay defterine kaydı veya davalı şirket tarafından kayda alınması söz konusu değildir.
Davalı taraf zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13.maddesinin kısmen iptal edilmesinden dolayı davalı tarafın zamanaşımı itirazının reddi cihetine gidilerek yargılamanın esasına girilmiştir.
Anayasa Mahkemesince 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13.maddesinin kısmen iptalinden sonra …’nin çıkarmış olduğu yönetmelik uyarınca, davacının davalı şirkette sahip olduğu hisse senetlerinin bedeli ile birlikte nemalarını ve davalı şirket tarafından dağıtılmasına karar verilen kar paylarından davacıya ait hisse senetlerine isabet eden tutarları ancak …’inden talep edebileceği, dolayısıyla davalıdan talep edemeyeceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre, itibari değerleri dikkate alındığında davacının bu hisse senetlerinin maliki olduğu…” gerekçesiyle davanın KISMEN KABULÜ ile güncel para birimi ile 0,01.TL itibari değeri olan B tertibi hamiline yazılı hisse senedi ve güncel para birimi ile 0,01.TL itibari değeri olan B tertibi bedelsiz hamiline yazılı hisse senetlerine davacının pay sahibi olduğunun tespitine, diğer taleplerinin reddine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Öncelikle davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının hisse senetlerinden doğan hakkını kaybettiğini, yanlış bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, şirket ortağı olduğunun tespiti, hisse senedine karşılık olarak kaydileştirme işleminin yapılması ve kar paylarının ödenmesi istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, 12.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 22.10.2015 gün ve 2015/29-95 sayılı kararı ile 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13/4 maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı cümleleri iptal edilmiş olup, iptal kararının müktesep hakları ihlal etmemek kaydıyla derdest davalara da uygulanmasının mümkün olmasına, davacının mülkiyeti …’ne intikal eden sermaye piyasası araçlarının bedelini …nden talep etme hakkı bulunduğu, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.12.2017 tarih ve 2015/89 Esas – 2017/1069 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında davacı taraftan alınması gereken 59,30.TL maktu harçtan peşin alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvuru sırasında davalı taraftan alınması gereken 59.30.TL harçtan peşin olarak alınan 35.90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23.40.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu sırasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
7.Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay’ a temyiz yolu açık olmak üzere 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.