Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2165 E. 2023/250 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2165
KARAR NO : 2023/250

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2018 (Dava) – 08/07/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/295 Esas – 2020/357 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 22/02/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 22/02/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2020 tarihli 2018/295 Esas ve 2020/357 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından trafik sigortası ile sigortalı olan, maliki …, araç sürücüsü … olan …plakalı aracın müvekkilinin maliki olduğu “…” plakalı araca arkadan çarptığını ve müvekkilinin aracında yüksek maddi hasar meydana geldiğini, trafik kolluk kuvvetlerince düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında da kazanın oluş biçiminin ifade edildiğini ve kazaya tam kusuru ile sebebiyet verenin …plakalı aracın sürücüsü olduğunu, hasar miktarının tespiti amaçlı İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulduğunu ve 2018/141 D.İş dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda hasar bedelinin 36.300-TL olarak tespit edildiğini, müvekkilinin aracının onarımı süresince araç mahrumiyet zararının (kazanç kaybı) doğduğunu, bu nedenle karşı araç maliki ve sürücüsüne müracaat haklarının saklı olduğunu, davalı … şirketinin gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, kusur dağılımının yargılamayı gerektirmesi ve hasar bedeli ile değer kaybı zararının likit alacak olarak kabul edilmemesi nedeniyle işbu davanın HMK’nın 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olduğunu belirterek, bilirkişi raporuyla hasar bedeli belirlenebilir hale geldiği zaman arttırılmak üzere, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, tespit dosyasından yapılan yargılama giderlerinin de ayrıca davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile hasar bedeli talebinin 24.450-TL’ye çıkarıldığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …plakalı aracın, 16.07.2018/2019 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk (trafik) poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, öncelikle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, zira dava öncesinde davacının müvekkili şirkete başvuruda bulunmadığını, davacı tarafça müvekkili şirkete sunulan usul ve yasaya aykırı tespit raporuna itiraz edildiğini, başvuru üzerine eksikliklerin giderilmesi hususunun davacı tarafa bildirilerek, giderilmesi halinde hasarın derhal değerlendirmeye alınacağının 12/11/2018 tarihli cevabi yazılarıyla açıkça belirtildiğini, fakat buna rağmen davacı tarafça eksiklikler giderilmeyip yasaya aykırı tespit raporu dayanak gösterilerek işbu davanın açıldığını, davacı tarafça araç hasar miktarı biliniyor olmakla, belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, kazanın meydana gelmesinde asıl kusurlu tarafın bizzat davacı olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin poliçe kapsamında hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, kusur oranlarının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmasını, İzmir 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/141 D.İş dosyasında yapılan tespitin usul ve yasaya tamamen aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketten avans faizi talep edilemeyeceğini, zira davaya konu aracın ticari bir araç olmadığını ve bu nedenle faiz türünün ancak yasal faiz olabileceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Tüm dosya içeriğine göre; 06/08/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında …plaka sayılı aracın sürücüsü …’in hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması, diğer bir aracı izlerken güvenli bir mesafe bırakmaması, önünde giden aracı yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlememesi, arkadan çarpma fiilini işlemesi neticesinde kazanın oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacı … adına kayıtlı, …idaresindeki … plakalı aracın kazanın oluş biçimi gözönüne alındığında kazayı önlemek adına alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi, kurallara aykırı olumsuz davranışı da görülmediğinden kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, davadışı sürücüsü …. olan … plakalı aracın da kazaya katkı sağlayabilecek kurallara aykırı olumsuz davranışı görülmediğinden kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, tazminata konu … plakalı aracın piyasa araştırmasına göre rayiç değerinin 33.000 TL, hasar onarım miktarının 36.300 TL, sovtaj değerinin ise 8.500 TL olduğu, aracın onarım bedelinin rayiç değerinin %50′ sini aşması nedeniyle onarımının ekonomik olmayıp pert-total işlemine tabi tutulması gerektiği, pert-total işlemine tabi tutulduğunda gerçek zararın 24.500 TL olduğu, aracın pert-total işleme tabi tutulması gerektiğinden araçta değer kaybı oluşmayacağı tespit edilmekle; DAVANIN KABULÜ İLE 24.500,00 TL tazminatın 25/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacıya verilmesine, D.İş tespit giderlerinin yargılama gideri kapsamında değerlendirilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, hasar kaybı talebi belirlenebilir nitelikte olduğundan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesini, davacı tarafa 12.11.2018 tarihinde gönderdikleri yazı ile aracın tamir olduğu servisin ve faturaların ibrazı istenmiş olmasına rağmen davacı tarafça bu hususun yerine getirilmediğini, dolayısıyla elde olmayan sebeplerle hasarın değerlendirilmeye alınamadığını, bu sebeple davanın usulden reddi gerektiğini, bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmelere ve davacının ıslah dilekçesine karşı itirazları değerlendirilmeden mahkemece davanın kabulünün isabetli olmadığını, hatalı ve eksik incelemeler sonucu oluşturulmuş bilirkişi raporu dikkate alınarak karar verilmesinin yerinde olmadığını, haksız ve fahiş olarak sigortalı sürücüye %100 oranında kusur oranı atfedildiğini, trafik kazası ile olayın oluş şekli incelendiğinde diğer araç sürücülerine de kusur izafe edileceğinin net bir şekilde anlaşılabileceğini, işbu kazada şaibe olabileceğinden yerel mahkemece bu hususta da araştırma yapılması gerekmekteyken eksik incelemelerle hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, İzmir Cumhuriyet Başşsavcılığı’na sigorta şirketini dolandırıcılık yönüyle şikayetlerde bulunulduğunu, 2019/59317 ve 2020/39189 hazırlık numaralarıyla da davacı …, sigortalı araç maliki … ve sigortalı araç sürücüsü … hakkında soruşturmanın devam ettiğini, bu sebeple kaza şaibeli olduğundan davanın reddinin gerektiğini, ortada hayatın olağan akışına aykırı bir trafik kazası olduğunu, sigorta şirketinden haksız kazanç elde etmek maksadıyla trafik kazasının işbu kasıtlı işlenme ihtimali de göz önüne alınarak yargılamanın görülmesi gerektiğini, trafik kazasının hileli davranışlarla oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerektiğini, benzer kazaya ilişkin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/735 E. sayılı dosyasında davanın reddolunduğunu ve müvekkili lehine hüküm kurulduğunu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/46330, 2018/30818, 2019/59317 ve 2020/39189 Hazırlık No’lu soruşturma dosyaları da dikkate alınarak işbu davanın istinafen incelenerek reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte aracın hasar, rayiç ve sovtaj bedeline ilişkin tespitlerin gerçeğe uygun olmadığını, aracın rayiç bedelinin çok yüksek belirtildiğini, sovtaj değerinin ise çok düşük belirtildiğini, aracın 2011 model olduğunu, kilometre değeri 162.683 km olduğundan yıpranma payı dikkate alınmadan yapılan hesaplamaların kabulünün mümkün olmadığını, zararın, kaza sebebiyle mi yoksa parçaların deformasyonu sebebiyle mi oluştuğu hususunun irdelenmediğini, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alındıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, yine aracın başka kazalara karışıp karışmadığının da araştırılması gerektiğini, kazanın olaya uygunluğu ve değişen parçaların kaza ile ilgili olup olmadığı tespit edilmeden varılmış olan hükmün hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmelerin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tespit bilirkişi raporu ile mutabık kalarak düzenlenmiş olduğundan bu rapor dikkate alınarak hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, delil tespitinin de, yokluklarında, tek yanlı olarak yaptırıldığını, bilirkişi raporundaki tespitler, ekstra bir araştırma yapılmadan bu haliyle eksik ve yetersiz olduğundan bu tespitlerin sonucunun da itibara haiz olmadığını, yeniden rapor aldırılması taleplerinin ve tüm itirazlarının göz ardı edilerek hüküm tesis edildiğini, davacının yerel mahkeme dosyasına hasar bedeline ilişkin faturaları ibraz etmediğini, yine keşif taleplerine rağmen keşif yapılmaması sebebiyle de doğru bir hükme varılamadığını, hasarlı aracın çekici üzerinde incelenerek tespit yapılmasıyla gerçeğe uygun bir değerlendirmenin söz konusu olamayacağını, D.İş dosyası yargılama giderlerinin müvekkili aleyhine hükmedilemeyeceğini, ıslah ile artırılan taleplere ilişkin faizlerin ancak ıslah tarihinden itibaren işleyeceğini, kaldı ki davacının değer arttırım dilekçesine istinaden alınmış olan harcın da ıslah harcı olarak alındığını, müvekkili şirketin avans faiziyle sorumlu tutulmasının da mümkün olmadığını, zira davaya konu araç ticari bir araç olmamakla, uygulanacak faiz türünün yasal faiz olduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı yan trafik sigortacısından hasar bedeli ve değer kaybı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları çerçevesinde dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; kaza nedeniyle meydana gelen hasar ve değer kaybı tutarı tam olarak belirlenemediğinden, ikame edilen davanın, açıkça belirsiz alacak davası olduğu da belirtilerek açılmış olduğu görülmekle, davalı vekilinin aksi yöndeki itirazlarının reddi gerekmiştir. Yine, mahkemece alınan tespit raporunun davacı tarafça davadan önceki başvurusuyla birlikte davalıya iletilmiş olduğu da gözetildiğinde, davalı vekilinin elde olmayan nedenlerle hasar başvurusunun değerlendirilemediğine dair itirazı da yerinde görülmemiştir.
Dosya içerisinde mevcut kaza tespit tutanağına, iki farklı bilirkişi raporu ile davalı taraf sürücüsünün %100 kusurlu bulunmuş olmasına ve olayın oluş biçimine göre davalı sigortalı araç sürücüsünün davacıya ait araca arkadan çarpmak suretiyle kazaya neden olmuş olmasına göre, davalı … vekilinin kusura yönelik istinaf itirazlarının da kabulü mümkün görülmemiştir.
Bununla birlikte, dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; hasara yönelik mahkemece yeterince inceleme yapılmadan, davalı taraf itirazları ve dosyadaki belirsizlikler giderilmeden, gerçek hasarın tazmini ilkesine uyulmadan karar tesis edilmiş olduğu görülmüştür. Şöyle ki; davacıya ait aracın işbu davaya konu 06.08.2018 tarihli kazadan önce ve sonra da birden çok kazaya karışmış olduğu, her ne kadar bir aracın birden fazla kazaya karışmasında bir engel bulunmamakta ise de, çok yakın tarihli kazalar nedeniyle, “davaya konu kaza nedeniyle aracın uğradığı gerçek zararın” belirlenmesinin önem arz ettiği, bu kapsamda; dava konusu kazadan sonra 27.09.2018 tarihli bir kaza daha olduğunun tramer evraklarından anlaşılmakta olduğu, davacı tarafından yaptırılan tespit dosyasından alınan raporun tarihinin 29.10.2018 olduğunun görüldüğü, tespit başvuru ve keşfe ilişkin evrakların dosya içerisine alınmamış ve bu nedenle de değerlendirilmemiş olduğunun görüldüğü, bu kaza ile dava konusu kazanın neden olduğu hasarların bir ayrıma tabi tutulması gerektiğinin muhakkak olduğu, bunun dışında kazadan kısa bir süre önceki bir tarih olan 14.07.2018 tarihinde bir kazanın sözkonusu olduğunun da tramer evraklarından görüldüğü, bu nedenle bu kazalar başta olmak üzere davacı aracının karıştığı diğer kazaların da hasar hesap raporunda ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gerektiği, nitekim davalı … vekilince de bu yönde itirazlarda bulunulmuş olduğunun görüldüğü, yine bu doğrultuda, her ne kadar kaza nedeniyle hasara uğrayan araç sahiplerinin fatura ibraz mecburiyeti bulunmaksızın araçlarının uğradığı gerçek hasarın tazminini talep hakları bulunmakta ise de, dava konusu kazadan kısa bir süre sonra aynı aracın yeniden kazaya uğradığı da gözetilerek, dava konusu kazaya göre aracın trafiğe çıkmasının teknik olarak mümkün olup olmadığı, km.ler bakımından da değerlendirme yapılarak, davacı aracının dava konusu kaza sonrasında tamir edilip edilmediği hususu ve ilgili belgelerin davacı tarafa açıklatılması suretiyle değerlendirme yapılması gerektiği, ilaveten; davalı vekilinin istinaf dilekçesinde bahsettiği savcılık soruşturma dosyaları bakımından da, yine “gerçek zarar” ın giderilmesi ilkesine dayalı olarak, davacı ve davalı tarafın işbu davaya konu kaza ile ilgili olarak bahse konu savcılık soruşturma dosyalarında taraf sıfatlarının bulunup bulunmadığı, kasıtlı/kurgu kaza iddiasına ve haksız kazanç teminine dair delil bulunup bulunmadığı ve bağlantı var ise soruşturmanın akıbeti de tespit edilerek, tüm bilgi ve belgeler toplandıktan sonra taraf itirazlarını da karşılar şekilde İTÜ fen heyetinden alınacak rapora ve oluşan dosya kapsamına göre bir karar verilmesi gerektiğinden, mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın kaldırılması gerekmiştir.
Tespit giderlerinin yargılama giderlerine dahil edilmesine yönelik itiraz ve ıslah edilen tutara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülebileceğine dair itirazlar ise; tespit giderlerinin davadaki haklılık payına göre yargılama giderlerine dahil edilebilecek olmasına ve belirsiz alacak davasında tüm alacak bakımından temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinde usule aykırı bir yön bulunmamasına göre yerinde görülmemiş, ayrı ayrı reddi gerekmiştir.
Kabule göre de, davacının dava dilekçesindeki taleplerinin hasar bedeli ve değer kaybı olduğunun görülmesine ve sonuç olarak araçta değer kaybı bedeline hükmedilmemiş olmasına rağmen, her bir talep bakımından hüküm kurulması zorunluluğuna aykırı şekilde değer kaybı bakımından davanın kısmen reddi yönünde hüküm kurulmamış olması da doğru olmamıştır.
Yine kabule göre, kazaya karışan araçların hususi kullanımda olup ticari niteliklerinin bulunmamasına rağmen, mahkemece yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesi de yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/295 Esas – 2020/357 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 418,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 22/02/2023