Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2143 E. 2023/343 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2143
KARAR NO : 2023/343

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/01/2018 (Dava) – 05/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/16 Esas – 2019/1262 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Rücuen Tazminat İstemine Dayalı)
BAM KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2019 tarihli 2018/16 Esas ve 2019/1262 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Şirketi’nin müvekkili şirket nezdinde “ticari paket sigorta poliçesi” ile sigortalı olduğunu, …. marka-model bulaşık makinesinin 06.04.2010 tarihli, 90063955 numaralı faturaya istinaden davadışı sigortalı tarafından satın alındığını, emtianın kazan kablolarının aşırı ısınması ve alev alması sonucu sigortalının Ege Serbest Bölge – Gaziemir/İzmir adresindeki fabrikasında yangın meydana geldiğini, gerekli tüm araştırmaların yapıldığını, yangının dava dışı sigortalıya ait fabrikanın mutfak kısmında bulunan bulaşık makinesinden çıktığını, yanmanın kısa devre sonucu oluşmayıp, elektrik kablolarına sonradan sirayet ederek kablolarda kavrulmaya sebebiyet verdiğini, alevin etkisinin tabakların konulduğu hareketli plastik paletlerde yoğun olarak görüldüğünü, paletlerin hemen altında yer alan ısıtma kazanının (boiler) aşırı ısındığı ve bu durumda koruma amaçlı yapılan ısı sensörü ve koruma panelinin devreye girmediğini, sistemi kapatmadığını, kazan etrafında bulunan yanıcı izoleleri tutuşturarak bulaşık makinesinin diğer bölümlerine sıçradığı ve yangının büyümesine sebebiyet verdiğinin tespit edildiğini, tanzim edilen ekspertiz raporu ile 80.286,19-TL zarar tespit edildiğini, sigorta poliçesi gereği müvekkili şirketin %25 hissesine düşen 22.078,70-TL hasar tazminatının dava dışı sigortalıya ödendiğini, verilen ibraname (temlikname) ile sorumlulara karşı rücu haklarının kayıtsız ve şartsız olarak müvekkiline devredildiğini, hasar bedelinin rücuen tahsil edilmesi amacı ile davalı borçlu aleyhine İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2016/16440 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından yetkiye, borca ve fer’ilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, öncelikle davalı borçlunun yetki itirazının reddinin gerektiğini, yangının başlangıç sebebinin bulaşık makinesinin içinden olduğunun tespit edildiğini, oysaki makinenin sıfır olarak satın alındığını ve bakımlarının sürekli olarak yaptırıldığını, bu nedenle davalının yangın sonucu meydana gelen zarardan sorumlu olacağını, HMK’nın 16. maddesine göre; haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yerin ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunu, davaya konu yangın hadisesinin dava dışı sigortalının Ege Serbest Bölge-Gaziemir/İzmir adresindeki fabrikasında meydana geldiğini ve zarar gören dava dışı sigortalının merkez adresinin de aynı yer olduğunu, bu nedenlerle davalının yetki itirazlarının reddinin gerektiğini belirterek, davalı-borçlunun İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2016/16440 sayılı takip dosyasına yaptığı haksız ve kötüniyetli itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalı-borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen değişen oranlardaki reeskont avans faizi ile ödemesine ve davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın rücu talebine konu ürünün davacı tarafından doğrudan yurtdışından satın alındığını, müvekkili şirket tarafından üretilen, ithal edilen veya satışı gerçekleştirilmiş bir ürün olmadığını, müvekkili şirketin …. grubunda yer alan ürünlerin yürürlükteki mevzuat çerçevesinde ithalatını gerçekleştirerek bayileri aracılığı ile ülke sathında son kullanıcılara satışa sunduğunu, müvekkili şirket kayıtlarında yapılan detaylı incelemeler sonucunda rücu talebine dayanak 101174210 seri numaralı konveyörlü sanayi tipi bulaşık makinesinin müvekkili şirket tarafından üretilen, ithal edilen veya satın alınan bir ürün olmadığının, ürünün 2010 yılında müvekkili şirket ile herhangi bir organik bağa sahip ticari yapı içerisinde olmayan bağımsız bir tüzel kişiliğe haiz bir İtalya menşeili firmadan satın alındığının belirlendiğini, ürünün zarara neden olduğunu kabul etmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumlu olamayacağının açık olduğunu, müvekkili şirkete herhangi bir kusur atfedilemeyeceğinin izahtan vareste olduğunu, müvekkili şirket tarafından üretildiği, ithal edildiği veya satıldığı ve zarara bir an için ürünün neden olduğu varsayılsa dahi, yetkisiz teknik servis müdahalesine maruz kalan ürün nedeniyle de kusur atfedilemeyeceğini, dava dışı … ile … ürünlerine yetkili teknik servis hizmeti sunan dava dışı …. Endüstriyel-… isimli firmanın 10.05.2013 tarihinden 10.05.2014 tarihine kadar geçerli teknik servis hizmet sözleşmesi imzaladığını, yetkili teknik servisin 2015 yılı Haziran ayından sonra ürüne herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını, D. İş davası kapsamında alınan bilirkişi raporunda ürünün 11.02.2016, 18.03.2016 ve 20.05.2016 tarihlerinde müdahaleye maruz kaldığının ve müvekkili şirket veya … tarafından servis hizmeti verilmesi hususunda yetkilendirilmediğinin tespit edildiğini, 06.04.2010 yılında satın alındığı iddia edilen ürünün yetkili teknik servis bakım ve müdahaleleri altında 5 yılı aşkın süre boyunca sorunsuz olarak kullanılmış olduğunu, bu nedenle yangın olayının yetkisiz teknik servis müdahalesi sonrasında ortaya çıktığı dikkate alındığında üründeki üretim kaynaklı ayıptan değil, yetkisiz servis müdahalesi kaynaklı olarak yangının ortaya çıktığının anlaşılacağını, öyle ki dava dışı … tarafından yetkili teknik servis bakım ve müdahaleleri altında 5 yıl boyunca sorunsuz çalışan ürünle benzer özeliklere sahip yeni bir bulaşık makinesinin daha satın alınmasının; ürün memnuniyetinin ve zarara davaya konu ürünün üretiminden veya yetkili servis hizmetinin neden olmadığının göstergesi olduğunu, ürünün kullanım kılavuzunun 4. sayfasında açıkça ürünün servis, bakım ve onarım işlemlerinin eğitimli ve ehil teknisyenler tarafından gerçekleştirilmesinin ifade edildiğini, öte yandan bağımsız kişiliğe haiz teknik servis hatası nedeniyle müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu olamayacağını, delil tespiti dosyasında alınan ve itirazlarına havi bilirkişi raporunun eksik inceleme ve varsayıma dayalı olduğunu, bilirkişi heyetinin hangi sebeple ürünün yangına sebebiyet verdiğini, yetkisiz servis müdahalelerin, dava dışı …’un kusur ve hatası ile ürünü konumlandırmasının, ürüne giden elektrik akımının uygunluğunun, onaylanmış ve orijinal olmayan yedek parça kullanımının yangının çıkışına etki edip etmediği yönünde neden sonuç ilişkisini içerir bir tespitte bulunmadığını beyanla, davanın reddine, icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetli olan davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI :
Mahkemece, “…Tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davacı tarafça müvekkili sigorta şirketine, ‘Ticari Paket Sigorta Poliçesi’ ile sigortalı olan dava dışı …. Şti’ nin …. marka-model bulaşık makinasından kaynaklı yangın sebebiyle sigortalısına yapılan ödemenin rücuen tahsiline ilişkin, davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine yapılan haksız itirazın iptali istemiyle dava açılmış ise de; gerek davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde yapılan SMMM bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor içeriğine ve gerekse de dava dışı sigortalı şirketin yangına sebebiyet verdiği iddia olunan makinanın satışına dair fatura sureti içeriğine göre, davalı şirketin yangına sebebiyet vereceği iddia olunan makinanın üreticisi, satıcısı ve garanti vereni olmadığı, işbu nedenle dava dışı şirketin oluşan zararından sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmakla, DAVANIN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “….Öncelikle, yangın neticesinde oluşan hasarın … marka bulaşık makinesinden kaynaklandığının sabit olduğunu, 06.04.2010 tarihli, 90063955 numaralı faturaya istinaden dava dışı sigortalı tarafından satın alınan bulaşık makinesine ilişkin kayıtların davalı taraf ticari defterlerinde rastlanmamasının tabii olduğunu, ancak davalı tarafın, markanın Türkiye’deki temsilcisi sıfatına haiz olduğunu ve bu hususun davalı tarafça da ikrar edildiğini, bu nedenle söz konusu makinenin davalı şirketten satın alınmamış olmasının, davalının zarardan sorumluluğunun bulunmayacağı anlamına gelmediğini, üründe hata çıkması halinde markanın Türkiye temsilcisi olan davalının sorumlu olduğunun izahtan vareste olduğunu, hasara istinaden gerekli tüm araştırmaların yapıldığını, gerek itfaiye raporu gerekse değişik iş sayılı dosyası üzerinden yapılan araştırmalar neticesinde, yangının dava dışı sigortalıya ait fabrikanın mutfak kısmında bulunan bulaşık makinesinden kaynaklı olduğunun, kısa devre sonucu oluşmadığının, paletlerin hemen altında yer alan ısıtma kazanının aşırı ışınması ve bu durumda koruma amaçlı yapılan ısı sensörü ve koruma panelinin devreye girmeyip sistemi kapatmadığının tespit edildiğini, bu halde söz konusu raporlar arasında büyük oranda çelişki bulunduğunu, dava dilekçesi ekinde yer alan yangın raporu ve bilirkişi raporu ile huzurdaki dava kapsamında alınan bilirkişi raporu arasında çelişkinin mevcut olduğunu, bu çelişki giderilmeden ve itirazları göz önünde bulundurulmadan, yerel mahkemece hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, birçok yönüyle eksik incelemeye dayalı davanın reddine yönelik verilen yerel mahkeme kararının kaldırılmasını…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI VEKİLİ KATILMA YOLUYLA İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; ”…İcra takibi başlatmakta haksız ve kötü niyetli olan davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bulaşık makinesinde çıkan yangın nedeniyle sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı her iki taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Davacı sigorta şirketi, davadışı sigortalısına ödediği yangın hasar bedelinin rücuen iadesi için davalı şirkete icra takibi yapmış ve itiraz üzerine işbu davayı açmış olup, davalı tarafın savunmalarında, bahse konu buzdolabının yurtdışından satın alınmış olduğu ve bu nedenle kendilerinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını ileri sürdüğü görülmüştür.
2-Mahkemece, davalı şirketin dava konusu bulaşık makinesinin üreticisi, satıcısı ve garanti vereni olmadığı, bu nedenle zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; davacı vekilinin, davalı şirketin bahse konu bulaşık makinesi markasının Türkiye’deki distribütörü olduğunu ileri sürdüğü görülmektedir. Bilindiği üzere, ayıplı mal satışı ve hatalı üretim nedenlerine dayalı olarak açılan davalarda, ayıp ve hatalı üretim hususlarının saptanması durumunda ithalatçı firmanın/distribütörün sorumluluğundan sözedilemez ise de, ithalatçı firmanın ayıba konu ürünün garanti belgesini imzalamakla sorumluluk altına girmesi mümkündür. Bununla birlikte, somut uyuşmazlıkta dosya kapsamına sunulan bilgi ve belgelerde davalının bu yönde bir garanti taahhüdü bulunmadığı gibi, ürünün davalı tarafından ithal edilmiş olmayıp davadışı sigortalı tarafından bizzat İtalya’daki şirketten satın alınmış olduğu da dosyadaki 06.04.2010 tarihli faturadan anlaşılmaktadır. Bu nedenle, dosya kapsamına göre davanın reddinde bir isabetsizlik yok ise de, mahkemece davanın “pasif husumetten dolayı reddi” ne karar verilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmiş olması doğru olmadığından, HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kararın kaldırılarak bu yönde yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
3-Yine dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalının icra dairesinin yetkisine yönelik olarak da itiraz etmiş olduğu, ancak mahkemece bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği görülmüş olup, eldeki itirazın iptali davasında, “yetkili icra dairesinde takip yapılmış olması” bir dava şartı niteliğinde olduğundan, mahkemece öncelikle bu hususun değerlendirilip karara bağlanmış olması gerekirken, buna dikkat edilmemesi doğru olmamıştır. Ne var ki, yapılan inceleme sonucunda icra takibindeki yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşıldığından, anılan yanlışlığın yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemesi nedeniyle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesindeki; “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir”. hükmü uyarınca, anılan yetki itirazının yerinde olmadığına ve dava şartı bakımından eksiklik bulunmadığına dair gerekçenin HMK 353/1-b-2.madde uyarınca Dairemizce karara eklenmesi gerekmiştir.
4-Davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazının ise yalnızca kötüniyet tazminatına ilişkin olduğu görülmekle; davacı sigorta şirketinin ayıba konu ürünü doğrudan satın alan şirket olmayıp, sigortalısı yerine halefiyete dayalı rücuen tazmin istemiyle icra takibi başlatmış olmasına ve dosya kapsamına göre, davalı şirkete yönelik icra takibinde kötüniyetli olduğu söylenemeyeceğinden, davalınin vekili itirazının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/16 Esas – 2019/1262 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
b-Şartları oluşmadığından davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
c-Davacı tarafça peşin yatırılan 269,73-TL harçtan 179,90-TL red harcının mahsubu ile, bakiye 89,83-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
d-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
f-Davalı tarafça yapılan 15,00-TL posta ve tebligat giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
g-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili olduğu tarafa iadesine”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-Davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacıdan alınan 54,40-TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
b-Davalıdan alınması gerekli 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-İstinaf incelemesi esnasında;
a-Davacı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf kanun yolu başvuru harcı, 69,50-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 218,10-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08/03/2023