Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2130 E. 2023/197 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2130
KARAR NO : 2023/197

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2017 (Dava) – 03/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/334 Esas – 2019/1252 Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 09/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/02/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2019 tarihli 2017/334 Esas ve 2019/1252 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/10/2013 tarihinde, davalı … şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan, …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, karşıdan karşıya yaya olarak geçen müvekkiline çarpması neticesinde, müvekkilinin yaralandığını, kaza sonrasında tedavisinin başladığını, olay nedeniyle Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/17433 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, davalı … şirketine başvuruda bulunulduğu halde, sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50,00 TL geçici iş göremezlik, 50,00 TL maluliyet tazminatının davalılardan başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davacı vekili 14/11/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; 9.175,54 TL maddi tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı aracın, müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigorta limitleri dahilinde olduğunu, kaza nedeniyle davacının yaptığı masraflardan, müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, müvekkili şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini, ayrıca avans faiz talebinin de aykırı olduğunu belirterek, açılan davanın reddine, yargılama harç ve giderlerinin ise davacıya tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “….Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, 9.175,54 TL daimi iş gücü kaybından doğan maddi tazminatın 07/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; başvuru konusu kaza nedeniyle Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/17433 nolu soruşturma dosyasında sigortalı araç sürücüsü ile davacı taraf arasında uzlaşma sağlandığını ve uzlaştırma raporu tanzim edildiğini, uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, gerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/19 maddesine gerek Ceza Muhakemesi Kanununa gerekse uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 23/7 maddesine göre uzlaşmanın sağlanması hâlinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağını, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağından başvurunun reddine karar verilmesi gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesine göre, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvurunun bir dava şartı haline getirildiğini, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün gerekli belgelerin tam ve eksiksiz bir şekilde ibraz edilmesinden itibaren (15) iş günü içinde muaccel hale geldiğini, başvuru sahibi tarafından iletilen raporun 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe uygun olmadığını, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusur oranının dosyanın raporları arasında çelişki bulunduğundan İTÜ öğretim üyeleri veya Karayolları Fen Heyetinden oluşan 3 kişilik bilirkişi kuruluna gönderilerek çelişkinin giderilmesi gerektiğini, aktüer raporuna ve yerel mahkeme kararına esas alınan maluliyet raporunun ZMMS genel şartlarına ve özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmeliğe uygun olmadığını, usule ve yasaya uygun olmayan yönetmelik esas alınarak belirlenen maluliyet oranı üzerinden tazminat hesaplanmasınını hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirkete yüklenen sürekli iş göremezlik tazminatının afaki olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketinin zorunlu karayolları mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında ancak gerçek zararı tanzim ile yükümlü olduğunu belirterek, ilamının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı yaralanma nedeniyle ZMMS poliçesi kapsamında maddi tazminat talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili, davacının meydana gelen kazada yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş, davalı vekili, davacının ceza yargılamasında uzlaşmış olması nedeni ile açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davalı vekilinin uzlaşma itirazı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiştir.
Dosya içerisine istenmiş olan Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/17433 Soruşturma sayılı dosyasının tetkikinde; 05/10/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonrasında, soruşturma savcısı tarafından 03/12/2013 tarihinde uzlaşma teklifi yapıldığı, uzlaşma teklif formunun ” Uzlaşmanın mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçları” başlıklı maddesinin (a) ve (n) bendinde uzlaşmanın hukuki sonuçları hakkında davacıya bilgi verilmiş, uzlaşmanın mahiyeti, uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarını anladığını ve formun bir örneğinin alındığına dair, davacı tarafından uzlaşma teklifinin kabul edildiği yazılmak suretiyle uzlaşma teklif formunun imzalandığı; savcılık tarafından taraflar arasında uzlaşma görüşmeleri için Uzlaştırmacı …’in görevlendirildiği, 16/12/2013 tarihli uzlaştırma tutanağı incelendiğinde, “uzlaştırmacının müşteki ve şüpheliye öncelikle uzlaşma ve uzlaşmama kararına varmaları için uzlaşma kurumunun mahiyeti ve uzlaşma veya uzlaşmanın hukuki sonuçları hakkında bilgi verildikten sonra olay taraflara sorulduğu” şeklinde taraflara uzlaşmanın hukuki sonuçlarının uzlaştırmacı tarafından hatırlatıldığının tutanakta yazılı olduğu; uzlaştırmacı dahilinde yapılan müzakereler neticesinde, fazlaya ilişkin hakkı ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan, davacının talep ettiği ve dava dışı … tarafından ödenmesi kabul edilen 500,00’er TL’lik 4 taksit olmak üzere toplam 2.000,00 TL’nin şüpheli …’in, müşteki …’e ödemesi hususunda edimli olarak uzlaşma sağlandığı, tarafların birbirinden herhangi bir taleplerinin olmadığı konusunda beyanda bulundukları ve uzlaşma görüşmelerine katılanlar tarafından uzlaşma tutanağının bizzat imzalandığı, …’in uzlaşma edimini yerine getirdiği ve davacının yapılan görüşmede ödeme hususunu doğruladığı, bunun üzerine savcılık tarafından 30/01/2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiği görülmüştür.
6098 sayılı TBK’nın 166. maddesinin 3. fıkrası hükmüne göre; “Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” İbranın diğer müteselsil borçlulara etkisine ilişkin bu özel hükümle alacaklının sadece bir borçluyu ibra etmesi üzerine, ibra ettiği borçlunun iç ilişkideki payı kadar, diğer borçlulara karşı da alacak hakkını kaybedeceği hükme bağlanmıştır.
5271 sayılı CMK’nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup, anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma tutanağı da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir.Tüm bu nedenlerle uzlaşma tutanağı ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından, uzlaşma tutanağında davalı … yönünden bir istisna konulmadığı, kaldı ki, davalı ile yapılan uzlaşmanın davalı sigortayı da kapsayacağı, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … vekilinin istinaf itirazının belirtilen yönden HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/12/2019 tarihli, 2017/334 Esas ve 2019/1252 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın REDDİNE,
b-Alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin alınan 31,40-TL peşin harç ve 31,50-TL ıslah harcı toplamı 62,90-TLnin mahsubu ile bakiye 117,00-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
c-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
e-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihindeki AAÜT gereğince davanın reddedilen bölümü üzerinden hesaplanan 9.175,54-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f-Kararın kesinleşmesi halinde, varsa kalan gider avansının ilgili olduğu tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/02/2023