Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2121 E. 2023/171 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2121
KARAR NO : 2023/171

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2018 (Dava) – 17/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/848 Esas – 2019/1294 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 08/02/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 08/02/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 tarihli 2018/848 Esas ve 2019/1294 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı aleyhine kooperatife olan hizmet katılım payı bedeli, su kaybı bedeli ve trafo altyapı bedeli borçlarına ilişkin olarak İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8264 sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının borca itiraz ederek takibin durdurulmasını neden olduğunu, itirazlarının haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu, davalı, kooperatif hizmetlerinden yararlandığından takibe konu edilen borçları ödemekle yükümlü olduğunu, nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2013/4636 Esas-2013/7094 Karar sayılı içtihadına göre; “Dava dışı kooperatif ortağı olsun veya olmasın, kooperatif hizmetlerinden yararlanan kişiler bu hizmetlerin karşılığı olan aidatları ödemek zorundadırlar.” denildiğini, müvekkili kooperatif adına aynı nitelikteki alacaklar için açılmış olan davaların tamamının kabulüne dair kararlar verildiğini belirterek, davalının itirazın iptaline ve takibin devamına ve takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin üyesi olmadığını, kooperatifin yaptığı konutlardan birini sonradan satın aldığını, hiçbir zaman da üyesi olmadığını, bu nedenle görevin Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğunu, davacı tarafından aynı sebeple kendisine karşı açılan davanın İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/441 E.sayılı dosyasında görüldüğünü ve reddedildiğini, davacı kooperatifin tasfiye halinde bir yapı kooperatifi olup konutların 2010 yılında tamamlandığını, 2012’de ferdileştiğini ve kat mülkiyetine geçildiğini, kooperatifin işletme kooperatifine dönüşmeyip site yönetimini de üstlenmemiş olduğunu, davalar nedeniyle tasfiyesi geciktirilen kooperatifin evine ve siteye dair sebepsiz zenginleşme sayılabilecek hiçbir hizmet ve harcamasının olmadığını, kooperatifin defter ve kayıtlarının incelenmesi ve göstereceği tanıkların dinlenmesi ile bu hususun açıklığa kavuşacağını, trafonun yaklaşık 15 yıl önce kooperatifçe yapıldığını, bedelinin de o tarihteki üyelerce ödendiğini, sair alt yapıların da öyle olduğunu, sitede suyun, kooperatif adına tek sayaçtan karşılanmakta olduğunu, ayrıca evlerde sayacın bulunmadığını, kendisinin, sayacındaki tüketilen bedeli İZSU tarifesi üstünde belirlenen metreküp fiyatıyla her zaman ödediğini, sitede bir su kaçağının bulunmadığını, olsa olsa yöneticilerin ve bazı yakınlarının sayaçsız su kullanımlarından kaynaklı açıklar olabileceğinin akla geldiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Davacı kooperatifin 25/06/2016 tarihinde yapılan genel kurul ile, gündemin 9. maddesi uyarınca tasfiye haline geçtiği, buna göre, site yönetiminin oluşturulması ve davacı kooperatifin tasfiye ile ilgili çalışmalar yönünden yönetim gideri karşılığı aidat alabileceği, 28/06/2014 tarihli genel kurul kararı uyarınca, kooperatif üyesi olmayan sakinlerden alınması kararlaştırılan 100,00 TL aylık aidat bedeli ile 26/06/2015 tarihli genel kurul kararı ile yine kooperatif üyesi olmayan sakinlerden alınmasına karar verilen 110,00 TL aylık hizmet bedeli yönünden davalının sorumlu olduğunun kabulü gerektiğinin anlaşıldığı, icra takibine konu edilen trafo bedeli ve su kaçağına ilişkin bedeller yönünden ise, kooperatifin tasfiye halinde olması dikkate alınarak bu bedelleri tahsil yetkisinin bulunmadığı, bu bedeller yönünden davalının itirazında haklı olduğunun kabulü gerektiği, dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, tasfiye aşamasında olan davacı kooperatif nezdinde üye olmayan ancak, tasfiye aşamasına geçmeden önce kooperatif tarafından yapımı gerçekleştirilen sitede bağımsız bölüm maliki olan davalının kooperatif genel kurulu tarafında alınan karar gereği, üye olmayan sakinler yönünden kooperatifin vermiş olduğu hizmet bedellerini ödemesi gerektiği, trafo bedeli ve kaçak su bedeli adı altında site yönetimi sıfatı bulunmayan ve bu konuda tahsil yetkisi olmayan kooperatif tarafından istemde bulunulamayacağı dikkate alınarak davalının bu iki kalem alacak yönünden itirazında haklı olduğunun, ancak, hizmet bedeli adı altında takibe konu edilen alacak yönünden itirazında haksız olduğunun kabulü gerektiği, alacağın niteliği itibariyle likit olduğu görülmekle, İİK md. 67 uyarınca inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2018/8264 sayılı takip dosyasında davalının İTİRAZININ KISMEN İPTALİNE, takibin 2.520,00 TL bedel üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, icra inkar tazminatı isteminin kısmen kabulüne, hükmolunan alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Trafo alt yapı hizmetlerine ilişkin olarak 28.06.2014 tarihli genel kurulda kişi başı 1.050,00-TL, 27.06.2015 tarihli genel kurulda kişi başı 800,00-TL ve 25.06.2016 tarihli genel kurulda 490,00-TL ödemenin yapılmasına karar verildiğini, ancak müvekkili kooperatifin 25.06.2016 tarihli genel kurulda tasfiye haline geçme kararı aldığını, ayrıca 27.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda da dökümü yapıldığı üzere trafo alt yapı hizmetine ilişkin harcamaların kooperatif tarafından 03.12.2014 yılında yapılmaya başlandığını, dolayısıyla bu alacağa ilişkin karar ve harcamaların tasfiye aşamasına geçilmeden yapılmış olduğunu, yerel mahkemenin hüküm kurarken bu hususu gözden kaçırdığının aşikar olduğunu, su kaybı bedeli yönünden; müvekkili kooperatifin davalıdan talep etmiş olduğu su kaybı bedeli ödemesine ilişkin kararın 27.06.2015 tarihli genel kurulda alındığını, dolayısıyla bu talebin de müvekkili kooperatifin tasfiye aşamasına geçme kararı aldığı 25.06.2016 tarihli genel kuruldan önce olduğunu ve davalıdan talep edilmesine hukuki bir engelin bulunmadığını, kaldı ki bilirkişi raporunda her iki alacak yönünden davalının müvekkile borçlu olduğunun tespit edildiğini ve trafo alt yapı hizmet bedeli için 2.221,68-TL, su kaybı bedeli için 175,00-TL’nin davalı borçlu tarafından müvekkile ödenmesi gerektiği şeklinde sonuç bildirildiği açık iken, hiçbir hukuki dayanak olmaksızın aksi yönde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı asil tarafından, “….Uyuşmazlığın, öncelikle davalı olarak şahsının kooperatif üyesi olup olmadığına ilişkin olduğunu, yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre bu husus Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiğinden, öncelikle istinaf konusu kararın görev noktasından bozulması gerektiğini, adı hizmet katılım bedeli olmakla birlikte istenen paranın aslında kooperatifin aidatı olduğunu, kooperatif üyesi olmayan birisinden aidat alınmasının akla mantığa ve hukuka aykırı olduğunu, olsa olsa ve varsa sebepsiz zenginleşme oluşturacak hizmet bedellerinin istenebileceğini, bu yönde de davacı kooperatifin hiçbir hizmetinin bulunmadığını, zaten davacının da bu yönde bir iddia sahibi olmadığını, diğer yandan, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/424 Esas sayılı dosyasında bunun tartışıldığını ve davacı kooperatifin üye olmayan üçüncü kişiden aidat alamayacağına karar verildiğini, kooperatife üye olmadığını, genel kurullarına katılmadığını, katılsa da söz hakkı tanınmayan kendisinden, kooperatifin genel giderleri (yönetici ücretleri , yöneticilerin ulaşım giderleri, kooperatifin muhasebe vb giderleri) için kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların, sadece bir konutu satın alması sebebiyle istenmesinin hakka ve hukuka aykırı olduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif hizmetlerinden kaynaklı hizmet katılım payı, trafo bedeli ve kaçak su bedeline ilişkin alacakların tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı her iki tarafça istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, kooperatifin ortağı olmasa dahi davalının, kooperatifin sunduğu hizmetlerden yararlandığı ölçüde, bu yararlanmanın karşılığı olan genel gider ve alt yapı harcamalarından TBK’nın vekaletsiz iş görmeye ilişkin hükümleri ile sorumlu tutulması gerekir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; mahkemece bilirkişi raporu alındığı, sözkonusu raporun her iki tarafın da itirazına uğradığı, mahkemece alınan bilirkişi raporunun da kısmen kabulü ile rapordan da farklı yönde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Taraflarca gerekçeli olarak itiraza uğrayan bilirkişi raporu bakımından, ek rapor alınmak suretiyle itirazlar incelenip değerlendirilmeden hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, sözkonusu bilirkişi raporundan da yeterli gerekçe açıklanmaksızın ayrılınmak suretiyle davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir. Davacı kooperatifte üye olmadan kat maliki olan kaç kişi olduğu, bu kişilerin ödemeleri dayanak belgeleriyle birlikte ve davalı itirazı da gözetilerek incelenmesi gerektiği gibi, alınan bilirkişi raporunda, sadece davacı tarafça sunulan kooperatif defter ve kayıtlarının incelendiği ve hizmet katılım payı olarak 2014 ve 2015 tarihli GK’larda alınan kararlar gereği ödenmesi gereken toplam rakamlar belirtilmişse de, bu hizmet bedelinin “somut olarak” neyin karşılığı olduğu, davalının sorumlu tutulduğu genel gider ve altyapı giderlerinin neler olduğu, davalının fiilen tespit edilecek bu kooperatif hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı denetime elverişli olacak şekilde de açıklanmamıştır. Bu haliyle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığından, itirazlar karşılanmadan, eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru olmamış, her iki taraf istinaf itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılması gerekmiştir.
Ayrıca dava konusu alacak davacı kooperatifin genel kurullarında karar altına alınan trafo, kaçak su ve hizmet bedellerine ilişkin olduğundan, site yönetimi oluşturulmadığının da belirtilmesine göre, takibin ve davanın davacı … Kooperatifi tarafından yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bununla birlikte, alınan rapor bu yön itibariyle de eksik incelemeye dayalı olup, davacı kooperatifin tasfiye kurulu ve tasfiye süreci de -dava konusu alacakla bağlantılarıyla sınırlı olarak- irdelenmek suretiyle ve kooperatifin tüm defter ve kayıtları üzerinde gerekirse yerinde denetim yetkisi de verilerek, farklı bir kooperatif konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin ve davalı asilin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı asilin istinaf itirazlarının KABULÜNE; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/848 Esas – 2019/1294 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
b-Davalı tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 08/02/2023