Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2108 E. 2023/1138 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2108
KARAR NO : 2023/1138

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2016 (Dava) – 14/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/806 Esas – 2019/1235 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 06/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2019 tarihli 2016/806 Esas ve 2019/1235 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin kötü niyetli eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve men’ine, davalı şirketin kötü niyetli ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ref’ine ve bu eylemlerin parçası olan haksız rekabet teşkil eden yanıltıcı ibareler içeren katalog, etiket, belge, reklam, broşür vs. Her türlü tanıtıcı emtianın toplatılmasına ve imhasına, yine davalı şirkete ait … , … , … adlı web sitelerine erişimin ihtiyari tedbir kararı verilerek engellenmesine, davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden eylemleri, gerçeğe aykırı beyan ve müvekkili şirketin itibarını sarsıcı eylemlerinden dolayı müvekkili şirkete 30.000,00 TL manevi tazminatı dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödemesine, davalı şirketin haksız rekabet teşkil eylemleri, gerçeğe aykırı beyanları nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde maddi tazminata ilişkin başta 20.000-TL olarak belirttikleri taleplerini 106.045,08-TL arttırarak toplamda 126.045,08.-TL olarak ıslah ettiklerini ve bu tutarın (ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren ) ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, ıslah taleplerini ve davanın kabulüne, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın iddialarının aksine müvekkili şirketin hiçbir eylemi haksız rekabet teşkil etmediğini, 1988 yılından beri yazıcı, fotokopi makinesi vb büro makinelerinin satış ve servis hizmetini gerçekleştirdiğini, … fotokopi makinelerini ise 2009 yılından bu yana ithal etmekte olup herhangi bir firmanın Türkiye distribütörü olduğuna dair hiçbir iddia ve fiilinin bulunmadığını, … Şirketler grubu ibaresi içinde birden çok şirket bulunduran bir şirket topluluğunu ifade etmekte olup, … San. ve Tic. Paz. Ltd. Şti. … İnş. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nden oluştuğunu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının belirlediği şartlar çerçevesinde ve de vergi mevzuatına uygun olarak yurt dışından ithal edilen malların Türkiye’de satılmasını kısıtlayan bir düzenleme bulunmadığını, bu nedenle birçok markanın ürünleri farklı tedarikçiler tarafından farklı ülkelerden ithal edilerek Türkiye’de yasal olarak piyasaya sürülmekte olup, bu eylemin TTK veya TMK bakımından kötü niyetli ya da haksız rekabet oluşturduğunun kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın dilekçesinde beyan etmiş olduğu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilmiş olan 58999 numaralı yetki belgesi, ithal edilen ürünlere ilişkin müvekkili şirkete garanti belgesi düzenleme yetkisi verdiğini, bu belge ile tüketiciyi yanıltıldığına dair beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının dilekçesinde sahtelik iddiasında bulunduğu yetki belgesi geçerli olup, hiçbir şekilde sahte olmadığını, bu iddiaların tamamen asılsız olduğunu, davacı yanın …nın Türkiye’de tek yetkili satıcısı olmasının müvekkili şirketin … markalı ürünleri ithal edip, Türkiye’de satmasına engel teşkil etmediği gibi, yetkili distribütör olan davacının haksız rekabet iddisında bulunmasına da olanak tanımayacağını, müvekkil şirketin tedarik ettiği malların paralel ithalat kapsamına girdiğini, piyasada paralel ithalat, tam olarak bilinmediği için hak sahipleri tarafından yurt dışından ithal edilen orjinal ürünlerin toplatılmasını ve satışının durdurulmasını istediğini, tek satıcının usule ve mevzuata uygun şekilde ithal ettiği ürünlerin satılmasına haksız rekabet veya marka hakkına dayanarak engel olmasının mümkün olmadığını, tek satıcının marka hakkından bahisle ya da haksız rekabet hükümlerine dayanılarak ithalatçıyı ithalatttan men etme, malları satmasına engel olma, satılan malların toplatılmasını sağlama, tazminat talebinde bulunma gibi haklarının söz konusu olmadığını, distbirütörlük sözleşmesinin salt taraflara yükümlülük yüklediği, 3. Kişiler bakımından herhangi bir talep ve dava konusu yaratmayacağı, tek satıcının sözleşmeden doğan hakkını 3. Kişilere karşı haksız rekabet yolu ile korumasının kural olarak mümkün olmadığını, müvekkili şirketin kullanmış olduğu Türkiye İthalatçısı ibaresi müvekkilinin ithalat yapabilir olduğunu tüketiciye lanse etmekte olup baka herhangi bir amaca hizmet etmediğini, müvekkili şirket ile davacı yan arasında ticari alışveriş yapılmış olup, her iki tarafın birbirine ürün sattığını, bu nedenle daha önce ticari ilişki içerisinde olduğu bir şirkete karşı davacı yanın haksız rekabete ilişkin iddialarda bulunması iş bu davanın haksız ve kötü niyetli olarak ikame edildiğinin ispatlar nitelikte olduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı, yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…alınan bilirkişi raporları, heyet raporları değerlendirilip, TTK 56. Maddede, haksız rekabetin hükümleri düzenlenmiş olup, tüm dosya kapsamından davacı taraf, somut olarak verilerle ve delillerle haksız rekabet ile ilgili iddialarını ispatlayamamış, İstanbul 2. Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi’nin, mahkememize sunulan gerekçeli kararında, davacının açmış olduğu aynı konulara ilişkin haksız rekabet davası reddedilmiş ve markaya tecavüzün bulunmadığına da karar verilmiş olup, tüm dosya içeriği, alınan bilirkişi raporları, mahkememize sunulan İstanbul 2. Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi’nin kararı da dikkate alınarak, davalının, haksız rekabete bağlı kazanç sağlamadığı ve karşı tarafı kazançtan yoksun bırakmadığı anlaşılmakla…” gerekçesiyle “Davanın REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme gerekçeli kararında hiçbir vakıanın tartışılmadığını, sadece dosya kapsamında davacının haksız rekabet iddialarını ispatlayamadığını, İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin gerekçeli kararında davacının aynı konulara ilişkin haksız rekabet davası açtığı ve reddedildiği, markaya vaki tecavüzün bulunmadığına karar verildiği, tüm dosya içeriği ve alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak davalının haksız rekabete bağlı kazanç sağlamadığının tespit edildiğini, 1974 yılında kurulan davacı müvekkili firmanın kurulduğu günden bu yana büro makine ve ekipmanlarına ilişkin olarak … firmasının “tek yetkili Türkiye Distribütörü” olarak faaliyet gösterdiğini, gerek tüketicide, gerek asıl marka sahibi …’da yarattığı güven ve maddi ve manevi emeğin sonucunda haklı olarak yaklaşık 42 yıldır tek başına … markasının yazıcı, fotokopi makinası vs. ürünleri ve sarf malzemelerini kapsayan büro makinalarının satışı ve teknik desteği konusunda “Türkiye’de tek yetkili distribütörü” olma ünvanına sahip tek firma olduğunu, bu uzun süre zarfında müvekkili tarafından Türkiye distribütörü olduğunu, … markalı ürünlerin Türkiye’de tanınması, müşteri tarafından tercih edilmesi için yoğun ve ciddi şekilde maddi ve manevi emek harcadığını, bu emek neticesinde tüketici nazarında güven ve ciddi bir pazar oluştuğunu, ayrıca yıllardır verdiği servis hizmetleri ile … markası açısından güven unsuru olduğunu, davalı tarafın sahip olmadığı halde kendisini“ … Türkiye yetkili ithalatçısı” vurgusu ve adı ile piyasa da tanıtarak müvekkili aleyhinde haksız rekabet fiili işlediğini, davalı şirketin, kullandığı tüm tanıtıcı emtialarında ve hizmetlerinde kendisini “… Türkiye İthalatçısı” olarak tanıttığını ve böylece hakkı olmadığı halde müşterilerde “Türkiye Yetkili Distribütörü” algısı oluşturmaya çalıştığını ve yine piyasada kendisini böyle lanse ederek müvekkili aleyhinde haksız rekabet oluşturduğunu, davalının İzmir’de düzenlediği toplantılarında çekilen aşağıdaki fotoğrafta, mevcut …, …, …, isimli internet sitelerinde, işyeri tabelalarında, kataloglarında, araçlarında, kartvizitlerinde ve ekte sunduğumuz diğer delillerimizde görüleceği üzere davalı … markasını dürüstlük kurallarının dışına çıkarak olması gereken, makul ölçülerden çok daha büyük yazarak ön plana çıkardığını, “… türkiye ithalatçısı” ibarelerini aleni olarak kullanmakta, ve böylece müşterilerde … firması ile resmi /organik bir bağ olduğu algısı yaratmak istediğini, davalının … alan adlı web sitesinde, aşağıda da görüleceği üzere kendisi … türkiye ithalatçısı olarak tanımladığını, davalının yine, … alan adlı web sitesinde “Hızla yenilenen teknolojik gelişmeler neticesinde 2002 yılının başından beri sadece digital teknoloji ürünleri satışı ve hizmeti veren firmamız, yeniden yapılanarak konusunda uzman satış ve teknik kadrosuyla 15.08.2008 tarihinden itibaren T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 58999 belgesiyle … gibi bir dünya markasının Türkiye İthalatçısı olmuştur”. İfadelerine yer verdiğini, bunlarla yetinmeyen davalı şirketin; bayi tanıtım toplantılarında da … Türkiye ithalatçısı olduğunu özellikle vurguladığını, davalı şirketin bunların yanı sıra, kullandığı kartvizitler, piyasada dolaşan araçları ve basılı evraklarında da bu ibareyi kendisi için rahatlıkla kullandığını, 2008 yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen “58999 numaralı belge ile … gibi bir dünya markasının Türkiye İthalatçısı olduğu” bilgisini verdiğini, oysaki davalının bahsettiği 58999 numaralı bu belge davalının ithal ettiği ürünlere ilişkin bir garanti belgesi olup davalıya “Türkiye İthalatçısı “ sıfat ve yetkisini veriğini, yetkili satıcılık belgesinin marka sahibinin belirlediği bir firma tarafından hazırlanması gerektiğini, davalının … markasını dürüstlük kurallarının dışına çıkarak olması gereken, makul ölçülerden çok daha büyük yazarak ön plana çıkarttığını, “… Türkiye ithalatçısı” ibarelerini aleni olarak kullandığını ve böylece müşterilerde … firması ile resmi /organik bir bağ olduğu algısı yaratmak istediğini, İstanbul 2. Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesi’nde 2017/308 E sayılı dosya ile görülmüş olan ve 13/06/2019 tarihinde karar verilen ( istinaf yoluna başvurulmuştur) davanın, müvekkili şirket adına Türkpatent nezdinde 2012011 84681 No ile tescilli … markası haklarının davalı şirket tarafından tecavüz edildiğinin tespiti, marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerin men’i, durdurulması, maddi ve manevi tazminat talepli dava olduğunu, dosya içindeki mahkemenin ara kararına aykırı olarak 3 kişi yerine 2 kişi tarafından hazırlanarak imzalanan 31/05/2018 tarihli bilirkişi raporunun yok hükmünde olduğunu ve taraflarınca itiraz edildiğini, dava dosyasının içinde bir adet, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğine dair rapor var iken,devamında ayrı ayrı tazminat hesaplaması için dosya mali bilirkişilere tevdi edilerek tazminat hesaplaması yaptırılmışken,haklı ve hukuken yerinde herhangibir gerekçe gösterilmeksizin davanın reddine karar verilmesi, yasaya, içtihatlara ve hakkaniyete aykırı olup, kararın bu nedenle kaldırılması gerektiğini, davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle davacı şirketin ciro ve kazancının düşmüş olduğunun açıkça tespit edildiğini, mahkemenin dosya içinde yer alan belgeleri, bilirkişi raporlarını iyi inceleyerek doğru değerlendirme yapamadığını, davanın esasını dahi tespit edemediğini ve olaya, hukuka ve hakkaniyete aykırı bu kararı tesis ederek davanın reddine karar verdiğini belirterek usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olarak verilmiş kararın istinaf incelemesi ile kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin kötü niyetli eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve men’ine ilgili davalı şirketin wep sitelerinin erişimine engellenmesine, davacı şirket lehine 30.000,00 TL manevi ve 20.000,00 TL maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Yargılama aşamasında davacı 23/10/2019 tarihli ıslah beyanını içeren dilekçe ile talep konusu miktarı arttırmıştır. Ancak dosya kapsamı ve UYAP kayıtlarına göre ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Islahın zamanı ve şekli” başlıklı 177. maddesinde “(1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. (3) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.” düzenlenmesi yer almaktadır.
Davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesinin, davalıya tebliğ edilmemesi ile HMK 177/3. maddesine aykırı davranılmış, davalının hukuki dinlenilme ve savunma hakkı ihlal edilmiştir. Şu durumda; davacı tarafından sunulan ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği ile davalının hukuki dinlenilme hakkının kullanılmasına olanak verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden, ıslah dilekçesi ile istenilen kısmı da kapsar şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, ıslah dilekçesinin davalıya tebliği sağlanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. (bu yönde bknz.Yargıtay 4. HD 2022/3746E.-14072K.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzeni yönünden kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzeni yönünden KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/11/2019 tarihli 2016/806 Esas ve 2019/1235 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 06/07/2023