Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2107 E. 2023/141 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2107
KARAR NO : 2023/141

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2018 (Dava) – 18/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/326 Esas – 2020/133 Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2020 tarihli 2018/326 Esas ve 2020/133 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/11/2013 tarihinde saat 10:15 sıralarında İncili Pınar Mah. 36014 Nolu Sokak, kaldırım üzerinde yaya olarak giden müvekkiline, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir motorsikletin çarpması sonrası yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, kaza sonrası 25 Aralık Devlet Hastanesinde tedavi gördüğünü ve kaza nedeniyle Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2013/59062 soruşturma sayılı dosyasıyla soruşturma açıldığını, kazada kaza tespit tutanağı düzenlenmediği için kusur durumu ile ilgili bilgiye ulaşılamadığını, kazaya sebep olan aracın olay yerini terketmiş olması sebebiyle 22/01/2018 tarihinde …’na başvuruda bulunduklarını, bu nedenle fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, 100,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı ile 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden kusuru oranında davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
Davacı 03/02/2020 tarihinde davasını ıslah ederek; davacı için talep ettikleri geçici işgöremezlik tazminatını arttırarak 2.241,84 TL, kalıcı iş göremezlik tazminatını arttırarak 42,253,49 TL olmak üzere toplam 44.495,33 TL maddi tazminatı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı yerine getirilmediğinden reddi gerektiğini, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde zarar görenin dava açabileceğini, ancak başvuruya cevap verdiklerini ve eksik evrakların gönderilmesi halinde değerlendirmeye alınacağını bildirdiklerini, yine davacı tarafından özürlü sağlık kurulu raporu olmadan dava yoluna gidildiğini, bu poliçelerden dolayı sorumluluklarının, davacının kusuru oranında olmak üzere yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, ancak 02/11/2013 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle plakası tespit edilemeyen aracın varlığının tespiti gerektiğini, kazanın meydana geldiği yerde herhangi bir iz, delil ve görgü tanığı bulunmadığını, bu konudaki ispat yükünün davacıda olduğunu, kazanın meydana geldiği tarihin göz önünde bulundurulduğunda davacının resmi ve yetkili bir hastaneden alacağı sağlık kurulu ve maluliyet oranın tespit için tedavi sürecinin sona ermiş olması ve kazadan dolayı sürekli bir hasara yol açmış olması gerektiğini, bu sebeplerle haksız açılan davanın reddine, poliçe teminatına girmeyen kazanç, kaybı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddine, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…Davanın kabulü ile, 2.241,84 TL geçici işgöremezlik bedeli ile, 42.253,49 TL kalıcı işgöremezlik bedeli olmak üzere toplam 44.295,33 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava açılma tarihi dikkate alındığında; 6704 sayılı yasa ile düzenlenen başvuru şartlarının yerine getirilmemiş olması sebebiyle HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereği davanın usulden reddedilmesi gerekirken yerel mahkemece bu savunma üzerinde durulmadan ve bu doğrultuda gerekli inceleme yapılmadan karar verildiğini, davacı vekili tarafından dava açılmadan önce müvekkili şirkete başvurduğu belirtilmiş ise de; başvuru esnasında istenilen belgelerin sunulmadığını, ayrıca eksik belgelerin eksiksiz sunumundan sonra 8 işgünü içerisinde ödeme yapılmaması halinde, dava yoluna gidilebileceğini, …’nın geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, 01/06/2015 tarihli trafik genel şartları gereği sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, …nın, Karayolları Trafik Kanunu gereği yaptırılması zorunlu olduğu halde, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmadığını veya plakası tespit edilemeyen motorlu araçların işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya sakat kalmasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı meydana gelen bedeni zararları araç sürücüsünün kusuru nispetinde ve kaza anında geçerli limitler dahilinde karşıladığını, söz konusu kaza yerine ilişkin herhangi bir iz, delil, görgü tanığı, kamera kayıtlarına rastlanılmamış olup sadece davacının söylemlerinden ibaret olduğunu, bu sebeple söz konusu kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu ileri sürülen plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın kusuru ve sorumluluğu tespit edilmemesi dolayısıyla davanın kabulünün mümkün olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve kanunyolları sonuna kadar tehir-i icra kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından doğan kalıcı ve geçici iş gücü kaybı maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda: plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen motosiklet sürücüsü sevk ve idaresindeki motosikleti ile meskun mahal içerisinde, yalnız yayaların kullanımına ayrılmış olan kaldırım üzerinde bulunan yayaların can güvenliğini tehlikeye atacak tarzda kaldırımda seyrettiği sırada davacı yayaya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdikten sonra olay mahallinden firar ederek kaçmış olduğu anlaşılmıştır.
1-Davalının da kabulünde olduğu üzere, davacı tarafından davalı sigorta şirketine dava açılmadan önce başvuru yapıldığı, ancak davalı sigorta şirketince davacı tarafça yapılan başvuruya verilen 26/01/2018 tarihli cevabi yazıda belirtilen eksik belgelerin tamamlanması istenmiş ise de, belirtilen eksik belgelerden kesin ve sürekli maluliyet oranına ilişkin sağlık kurulu raporunun davacı tarafça kısa sürede tamamlanabilecek bir husus olmadığı, bu durumda davalı sigorta şirketinin isteminin davacının haklarının sürüncemede kalmasına yol açacak nitelikte olduğundan, başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerektiğinden davalı vekilinin itirazı yerinde görülmemiştir.
2-Dava konusu kaza nedeniyle davacının ayak bileğinden yaralandığı, kalıcı maluliyeti ve geçici işgöremezlik durumunun oluştuğu anlaşılmakta olup, davalı vekilinin istinaf itirazının yalnızca geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin olduğu ve bu tazminattan müvekkilinin değil, SGK’nın sorumlu olduğuna yönelik olduğu görülmekle, bu kapsamda yapılan değerlendirmede; bilindiği üzere, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağının ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiğinin uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiş olması nedeniyle, davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri ile Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. Buna göre 6111 Sayılı Yasa kapsamında SGK’nın sorumluluğuna geçen tedavi giderleri bakımından davalı sigorta şirketinin sorumluluğu olmayacak ise de, KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. İstinaf itirazına konu edilen “geçici iş göremezlik tazminatı” yönünden ise sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden, davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir (Aynı yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/5372 E.- 2021/8669 K).
3-Dosyada mevcut 02/11/2013 tarihli olay yeri görgü tespit tutanağında bahse konu yerde iz ve emareye rastlanmadığı, olayı gören görgü tanığının bulunmadığı, olayı gösteren kamera ve mobese kaydının da bulunmadığı belirtilmiş; olay sonrası davacı hakkında düzenlenen kesin adli raporda kaza nedeniyle ayak bileğinden yaralandığı tespit edilmiştir. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/59062 soruşturma sayılı dosyasının tetkikinde 04/01/2014 tarihinde savcılık tarafından şüpheli veya şüphelilerin tespit edilememesi sebebiyle dava zamanaşımı sonuna kadar aramaya alınmasına karar verildiği anlaşılmış; 02/11/2013 tarihinde, müşteki … tarafından kimliği meçhul bir şahsın kullandığı aracın çarpması sonucu yaralanması üzerine şikayette bulunduğu, davacının olay sonrası emniyetteki 02/11/2013 tarihli beyanın dosya kapsamına uygun olduğu, aksi durumun davalı sigorta tarafından ispat edilmesi gerektiği, davalının soyut iddiası dışında başkaca delil sunmadığı, dosya kapsamına göre kazanın sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru ile meydana geldiği, davacının kaza neticesi yaralanmış olduğu kanaatine varıldığından, davalının bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2020 tarihli 2018/326 Esas ve 2020/133 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 3.025,81-TL istinaf karar harcından peşin alınan 756,50-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.269,31-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/01/2023