Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2093 E. 2023/181 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2093
KARAR NO : 2023/181

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2015 (Dava) – 31/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2015/828 Esas – 2019/1511 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 08/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/02/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/12/2019 tarih ve 2015/828 Esas – 2019/1511 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … A.Ş. çalışanı … idaresinde bulunan ve diğer davalı … A.Ş.’ ne ZMMS (Trafik) poliçesiyle sigortalı … plakalı araç ile 10.10.2009 tarihinde, müvekkil sürücü … idaresindeki … plakalı motosikletin çarpışması sonucu, müvekkilinin %10 oranında özürlü hale geldiğini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008/98159 soruşturma numaralı dosyasında mevcut trafik kaza tespit tutanağına göre müvekkilinin kusursuz, karşı taraf ise tam kusurlu tespit edildiğini, her ne kadar 2013 yılı içerisinde davalı sigorta şirketi tarafından davaya konu kaza nedeniyle müvekkiline ödeme yapılmış ise de, yapılan bu ödemenin eksik ve yetersiz olduğunu, genç yaşta özürlü kalan müvekkili manevi açıdan zor günler geçirdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin geçici ve sürekli iş görmezlik sebebiyle davalılardan şimdilik; 100,00-TL maddi tazminatın, davalı araç maliki … A.Ş.’ den ise 40.000-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının davanın dayanağı olan trafik kazası nedeniyle 2008/98159 soruşturma numaralı dosyasıyla başlatılan soruşturmada, şikayetçi bulunmadığından 16.04.2009 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına kararı verilmiş olup kararın kesinleşmiş olduğunu, bu durumda takipsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl geçmiş olduğundan davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, kaza tespit tutanağı bilirkişi raporu niteliğinde olmadığından, bu tutanağa dayanılarak kusurun …’ya ait olduğunu kabul etmediğini, dava konusu kazada araç sürücüsü …’ya davanın ihbar edilmesini istediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı … Şirketi cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın yapmış olduğu kaza sonucu davacının malul olması nedeniyle zararın giderilmesi talebi ile huzurdaki tazminat davası ikame edilmiş ise de; davanın reddi gerekmekte olduğunu, davacı vekili tarafından, … plakalı aracın kaza tarihi itibarıyla müvekkil şirket nezdinde KTK Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığı beyan edilerek müvekkil şirket aleyhine işbu tazminat talebi ileri sürülmüş olduğunu dava konusu … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde kaza tarihini kapsayan herhangi bir Trafik Sigorta Poliçesi bulunmadığını savunarak, husumet yokluğu sebebiyle davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacı …’in olay günü … polis karakolunda şikayetçi olmaması üzerine serbest kaldığını, ilgili tutanalar karakoldan temin edilebileceğini, kendisinin kaza tarihi itibarıyla motosiklet kullanmaya yeterli A2 sınıfı ehliyeti olmadığı, kask ve koruyucu hiçbir giyisisi olmadan kullandığı motosikletin bildiği kadarıyla trafikten men edilmiş bir motosiklet olduğunu, bunun araştırılmasını istediğini, motosiklet kullanmaya haiz olmamasının yanında hiçbir güvenlik önlemi almadan trafiğe çıkan ve aracına çarpan davacının kusurlu olacağı kanaatinde olduğunu savunarak, davacının davasında haksız olduğundan davanın düşürülmesini arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Dosya içinde sigorta poliçesi, İzmir C Başsavcılığının 2008/98159 soruşturma 2009/12872 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair ilam, ATK dan alınan maluliyet raporu itirazlar doğrultusunda Adli Tıp Kurum İhtisas Dairesi’nden yeniden maluliyet raporu alınmış, Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda davacının %25 davalı sigorta şirketine ZMM sigortalı ve diğer davalı … şirketinin maliki olduğu aracın sürücüsünün %75 kusurlu olduğu anlaşılmakla, karar vermemize dayanak teşkil eden aktüerya bilirkişiden rapor alınmış, her ne kadar daevalı … A.ş vekili zamanaşımı definde bulunmuş ise de KTK 109/2 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup, cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterli olacağından, 2918 sayılı KTK nun 109/1 maddesinde, zarar ve tazminat yükümlüsünün, öğrenildiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde kazadan itibaren 10 yıl zamanaşımı süresinin öngörüldüğü, aynı yasanın 109/2 maddesinde ise, dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ise daha uzun olması halinde zamanaşımı süresinin Ceza Kanunundaki zamanaşımı tabî olacağı açıkça belli olduğundan, kazanın 10/10/2009 tarihinde olduğu, davanın 13/07/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, davalı … AŞ vekilinin zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiş, davalı … A.ş tarafından 22.021,00-TL kaza nedeniyle ödeme yapıldığı için maddi tazminat talebinin reddi ile meydana gelen kazada Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda davalı şirketin sürücüsünün %75 oranında kusurlu olması, alınan maluliyet raporu davacının iyileşme süreci de dikkate alınarak Borçlar Kanunu 56/1 uyarınca davacının mevcut yaralanma nedeniyle yaşamış olduğu fiziksel ağrı, sızının yanında elem ve üzüntü çektiği de dikkate alınarak çekmiş olduğu acılarının bir nebze giderilmesi…” gerekçesiyle davacının maddi tazminat talebinin REDDİNE, davacının, manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; kusur raporu, maluliyet raporu, iyileşme süreleri dikkate alınarak 30.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı … A.Ş’ den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve ticari faize yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ilk derece mahkemesi tarafından maddi tazminat talebinin reddine karar verildiğinden kararın bu kısmına itirazlarının bulunmadığını, K.T.K maddi tazminata ilişkin zamanaşımını düzenlediğini, diğer hususlarda genel hükümlere atıf yapmış olduğundan, manevi tazminatın zaman aşımına ilişkin, somut olay tarihi olan 10/10/2008 tarihinde geçerli olan 818 sayılı B.K. Hükümlerinin uygulanacağını, cevap dilekçesi ile zaman aşımı def’inde bulunduklarını, ancak ilk derece mahkemesince bu taleplerinin reddine karar verildiğini, somut olayda, uzun zamanaşımını öngören cezayı gerektiren bir fiilin bulunmadığını, mahkemece de fiilin hangi suçu meydana getirdiği ve neden daha uzun zamanaşımını öngören hükmün uygulandığının gerekçelendirilmediğini, gerçeğe aykırı ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında, davacının %25 kusurlu, davalı müvekkiline ait kamyoneti sevk ve idare eden ihbar olunan …’nın %75 asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığını ve mahkemece bu oranlara göre hüküm kurulduğunu, davacının asli kusurlu hareketlerinin bilirkişilerce de tespit edildiğini, bilirkişi raporlarına karşı itirazda bulunduklarını ancak, itirazlarının dikkate alınmadan raporların birbirini tekrarladığını, davacının manevi zararı için hükmedilen 30.000,00 TL’nin son derece fahiş olduğunu, davacının bu miktarda manevi tazminatı gerektirecek bir zararının olmadığını, dosyada yer alan raporlarda, kaza sonucunda davacıda yalnızca cildinde küçük kesikler oluştuğu ve sol köprücük kemiğinde kırık bulunduğunun belirtildiğini, davacının uzun bir iyileşme süreci geçirmediği gibi, sürekli maluliyetinin de oluşmadığını, raporda belirtildiği üzere, davacının hasar görmeyen sağ omzu ile kazadan sonra hasar gördüğünü iddia ettiği sol omzunun durumu arasında bir farklılık bulunmadığını, dava konusu trafik kazası sonucu davacıda kalıcı maluliyet meydana gelmediğini, çalışmasını ve yaşamına engel olan bir hasarın oluşmadığının açık olduğunu, manevi tazminatın yalnızca matematiksel bir oranla değerlendirilmemesinin gerektiğini, somut olaydaki tüm şartların göz önüne alınarak, manevi zararı tatmine yetecek kadar talep edenin zenginleşmesine olanak vermeyecek miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davalıya yükletilen kusur oranının ve hükmedilen manevi tazminatı kabul anlamına gelmemekle birlikte, mahkemece hükmedilecek manevi tazminat miktarının manevi zararının bir nebze giderecek kadar olması gerektiğini, zarara uğrayanın kusurlu davranışları oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, somut olayda, davacının sürücü ehliyeti olmadan, kask ve benzeri koruyucu malzemeler kullanmadan dikkatsiz ve özensiz davranarak davalı şirkete ait kamyonete bizzat çarparak meydana getirdiği kazada, mahkemece bu durum değerlendirilmeden, davacının kusurlu davranışları gözetilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı olarak oluşan cismani zararın tahsili amacıyla açılmış maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı işleten vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Olay tarihi olan 10/10/2008’de yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. ve 60/2. maddeleri uyarınca haksız fiilden kaynaklanan tazminat talepleri, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her halde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Ancak, haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylemden doğmuş ve Ceza Kanunu’nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüş ise haksız fiil sorumluluğunda da uzamış ceza zamanaşımı süreleri uygulanır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/1. maddesinde ” Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” hükmü; aynı Kanun’un “Dava Zamanaşımı” başlıklı 66/1-e. maddesinde “Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer.”; hükmü yine aynı Kanun’un 66/4. maddesinde ise “Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur” düzenlemesi mevcuttur.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalının eyleminin olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/1. maddesinde düzenlenen taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçunu oluşturduğu anlaşılmakta olup uygulanacak dava zamanaşımı süresi yukarıda anılan düzenlenmeler uyarınca 8 yıldır. Eldeki dava 13/07/2015 tarihinde açıldığına göre, ceza kanununda düzenlenen dava zamanaşımı süresinin dolmadığı ve davann süresinde açıldığı kabul edilmelidir. Bu sebeple davalının zamanaşımına yönelik istinaf başvurusu haklı görülmemiştir.
2-) 818 sayılı BK’nun 47. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu edilen kazada, davacıda oluşan maluliyet, davacının koruyucu tertibat kullanmaması sebebiyle müterafik kusurlu oluşu, tarafların kazanın oluşumundaki ayrı ayrı kusur oranları ile sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş biçimi, kazanın meydana geldiği olay tarihindeki paranın alım gücü ve manevi tazminatın yukarıda ifade edilen amacı da göz önünde bulundurularak davacı için takdir edilen manevi tazminatın hak ve nesafet kuralları çerçevesinde biraz fazla belirlendiği görülmüş ve davalının istinaf itirazları bu sebeple yerinde görülmüştür.
Bu nedenlerle; yerel mahkeme kararının kararı istinaf eden davalı … A.Ş. lehine kaldırılarak düzeltilmesine, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …. A.Ş. vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/828 Esas – 2019/1511 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
a-Davacının maddi tazminat talebinin REDDİNE,
b-Davacının, manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; kusur raporu, maluliyet raporu, iyileşme süreleri dikkate alınarak 20.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı … A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine,
c-Fazlaya ilişkin talebin ve ticari faize yönelik talebin reddine,
ç-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 1.366,20 TL nispi harçtan, peşin alınan 136,97-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.229,23-TL karar ve ilam harcının davalı … A.Ş.’den alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
d-Davacı tarafça dosyamıza yargılama gideri olarak yapılan 27,70-TL başvurma harcı, 136,97-TL peşin harcın davalı …. A.Ş.’den alınıp davacıya verilmesine,
e-Davacı tarafça dosyamıza yargılama gideri olarak yapılan 1.455,99-TL bilirkişi-posta-müzekkere masrafının, kabul red oranına göre (%50 Kabul, %50 Red) 728,00-TL’sinin davalı … A.Ş.’den alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
f-Davalı … A.Ş. tarafından dosyamıza yargılama gideri olarak yapılan 10,00-TL müzekkere masrafının, kabul red oranına göre (%50 Kabul, %50 Red) 4,99-TL’sinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş’ne verilmesine, bakiyesinin davalı …. A.Ş. üzerinde bırakılmasına,
g-Davalı … A.Ş. yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
h-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …. A.Ş.’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
ı-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 2.725,00-TL vekalet ücretinin de davacı taraftan alınarak davalılara verilmesine,
i-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Davalı …. A.Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
b-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …. A.Ş.’ne verilmesine,
c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ç-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
d-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/02/2023