Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2065 E. 2023/1051 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2065
KARAR NO : 2023/1051

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2019
NUMARASI : 2017/375 Esas – 2019/1442 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/04/2017
BAM KARAR TARİHİ : 15/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarihli 2017/375 Esas – 2019/1442 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. aleyhine İzmir 1. İcra Dairesi’nin 2016/14081 E.sayılı ilamsız icra takibin başlatıldığını ve takip dosyasının 14/11/2014 tarihinde kesinleştiğini, takibin kesinleşmesi üzerine haciz işlemlerinin başlatıldığını, haciz müzekkeresinin ilk olarak 20/11/2014 tarihinde İzmir 1. İcra Dairesi tarafından davalı bankaya gönderildiğini, davalı bankanın 04/12/2014 tarihli cevap yazısında borçlunun banka nezdinde hesaplan olduğunu, bankanın kendi rehin, hapis, takas, mahsup haklarından ve muhtelif hacizlerden sonra gelmek kaydıyla söz konusu haczin şerh edildiğini bildirdiğini, gelen cevap üzerine 17/01/2015 tarihinde İzmir 1.îcra Dairesi tarafından davalı yandan söz konusu hesap hareketlerinin istenmesine karar verilerek davalı taraf 28/01/2015 tarihinde dosyaya sundukları cevap yazısında 20/11/2014 – 24/01/2015 tarih aralığı ile ilgili hesap hareketlerini gönderdiğini, 02/04/2015 tarihinde İzmir 1. İcra Dairesinin davalı tarafa gönderdiği müzekkere ile borçlunun hesap hareketleri incelendiğinde 20/11/2014 tarihi de dahil olmak kaydıyla haciz bulunan hesaplarda yüklü miktarda para giriş çıkışı olduğu EFT işlemlerinin yapıldığının anlaşıldığını, davalı bankaya 18/01/2017 tarihinde bir kez daha İzmir l.İcra Dairesi tarafından haciz müzekkeresi gönderildiğini, hesap hareket dökümleri üzerindeki muhtelif hacizlerin gösterilmesi ve borçlunun tüm hesaplarına ve havalelerine borç miktarınca haciz konulması ve müdürlük dosyasına gönderilmesinin istenmiş olduğunu, davalı tarafın 27/01/2017 tarihli cevabında 27/12/2016 – 27/01/2017 tarihleri arasındaki hesap hareketleri dökümü ile bu hesap üzerindeki haciz listesini göndermiş olduğunu, doğacak hak ve alacağının taraflarınca bilinmediğinden haciz tatbik imzasının olmadığını beyan ettiklerini, davalı bankanın aynı durumda bulunan bir çok alacaklının da hacizlerini sonuçsuz bıraktığını, İzmir 1.İcra Dairesine göndermemesi, hatalı beyanlarıyla süreci uzatması ve haczi imkansız kılması, haciz işlemlerini sürüncemede bırakması sebepleri ile maddi tazminata hükmedilmesi gerektiğini bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 41.849,44 TL bedelin davanın açılma tarihi olan 05/04/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İzmir 1. İcra Dairesinin 2014/14776 E.sayılı dosyasından davalı bankanın Genel Müdürlüğü’ne gönderilen haciz müzekkeresi ile takip borçlusu … Tic. Ltd. Şti.’nin bankanın … … Şubesinde bulunan … no.lu hesabı ile açılmış açılacak her türlü vadeli vadesiz hesaplarına adlarına gelmiş gelecek her nevi eft ve havalelerine, adlarına kayıtlı kiralık kasalarına 25.530,72-TL borç tutarı üzerinden haciz konulması hususunun bildirildiğini, yazının davalı bankaya 01/12/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkili bankanın ise haciz müzekkeresine verdiği cevabı ise takip borçlusunun hesabında mevcut 370,23-TL ve 0,10-USD üzerinde bankanın takas mahsup hakkı olduğunu, ancak hesaplarda bulunan tutarlar üzerinde tutarlar üzerine bankanın takas mahsup hakkından ve muhtelif hacizlerden sonra gelmek kaydı ile haciz şerhinin işlendiği hususunun bildirildiğini, daha sonra 17/01/2015 tarihinde gelen müzekkere ile takip borçlusu … Tic. Ltd. Şti.’nin 20/11/2014 tarihli haciz yazısından müzekkere tarihine kadar olan hesap hareketlerinin gönderilmesinin bildirilmiş olduğunu, 02/04/2015 tarihli müzekkereye ise bankanın rehin, hapis, takas ve mahsup haklarının olduğunu ve muhtelif hacizlerinin olduğunu ve herhangi bir haciz işlemini uygulamadığı bloke işlemini de uygulamadıklarını 04/12/2014 tarihinde hesaplarla ilgili işlem yapıldığını doğacak hak ve alacakların davalı banka tarafından bilinemeyeceğinden takibinin yapılmadığını, bundan sonra da üzerinde muhtelif hacizler olduğundan bankaya ait rehin, hapis, takas ve mahsup haklarının olmasından dolayı icra dairesinin bu talebinin yerine getirilemeyeceği bildirilmiş olması ile birlikte İzmir 1. İcra Müdürlüğü 2014/14776 E. sayılı dosya işlem yapılmadığı için konulan hacizlerin İİK 106 ve 110 maddeleri uyarınca düşmüş olduğunu, icra dosyasının işlemden kaldırıldığını, haciz müzekkeresi gereğince 3. şahıs konumundaki bankaların sorumluluğunun haciz müzekkeresinin kendilerine ulaştığı tarihteki takip borçlusunun hesabındaki mevcut durumla sınırlı olup, daha sonra hesaba gönderilecek olan paranın bankaca bilinmesi mümkün olmadığından bu paralarla ilgili olarak 3. şahıs konumundaki bankanın sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davalı banka tarafından haciz müzekkeresinin tebliğ tarihi itibarı ile dava dışı takip borçlusunun hesabına gerekli haciz şerhi işlenmiş olup herhangi bir kusur ve sorumluluğunun olmadığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR :
Mahkemece; “….Davanın kısmen kabulü ile, 35.653,61-TL nin, 05/04/2017 tarihinden itibaren, avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; haciz müzekkeresi gereğince, üçüncü şahıs konumundaki bankaların sorumluluğunun haciz müzekkeresinin kendisine ulaştığı tarihteki takip borçlusunun hesabındaki mevcut durumla sınırlı olup, daha sonra hesaba gönderilecek olan paranın bankaca bilinmesi mümkün olmadığından bu paralarla ilgili olarak davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığını, icra dairesi tarafından davalı bankaya gönderilen haciz müzekkeresinde “doğmamış alacakların haczedildiği” hususu belirtilmiş olsa dahi, davalı bankanın haciz müzekkeresi kapsamında, hesaplara ileride gelecek tutarlara haciz koyma yükümlülüğünün bulunmadığını, dava dışı takip borçlusunun hesabına haciz müzekkeresi tebliğ tarihinden sonra gelen tutarları nazarı itibara alarak açılan dava ile müstakbel alacakların talep edilmesinden ibaret olduğunu, işbu tutarların, müstakbel alacakların haczi anlamına gelmekte olup, hukukta kural olarak müstakbel alacakların haczinin mümkün olmadığını, davalı bankanın dava konusu olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğu söz konusu olmayıp, işbu davanın reddi yönünde karar verilmesi ve kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 88. maddesinde; üçüncü kişide mevcut olanın haczinin mümkün olduğu öngörülmüş olup aynı yasanın 89. Maddesinde öngörülen haciz ihbarnameleri ile borçlunun, borçlusu konumundaki 3. kişinin elinde o anda bulunan mal, alacak ve diğer hakların haczedilmesinin mümkün olduğu, borcun tamamen ödenmesine kadar geçecek sürede üçüncü kişi nezdinde oluşacak müstakbel alacakların haczi de mümkün kılınmıştır.
Takip borçlusu ile banka arasında mevcut olan bir hukuki ilişkiye dayanan, henüz doğmamış olmakla beraber, ileride doğması muhtemel bulunan alacakların müstakbel alacaklar olduğu, ancak borçlu ile banka arasında mevcut bir hukuki ilişkiye dayanmayan, sırf ümit ve ihtimale dayanan alacaklar, devamlılık arz eden bir alacak olmadığından, müstakbel alacak olarak haczi mümkün olmayacağı, bu halde haciz ihbarnamesinin bankaya tebliği anında bankada borçlu adına mevcut olan alacakların haczedilebileceği, bu durumda borçlu ile banka arasında devri edimler doğuran temel bir hukuki münasebet olmadığı, üçüncü kişi sıfatı ile bankaya gönderilen haciz ihbarnamesi, doğmuş yada doğacak alacakların haczi ibaresini içerse bile, üçüncü kişinin banka haciz ihbarnamesini tebellüğ ettiği tarihteki mevcut durumla sınırlı olarak sorumlu olduğu, davalı banka tarafından sadece haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinde mevcut hesap bakiyesine haciz uygulanmasına ilişkin işlemin hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/10434 Esas – 2016/4681 Karar Sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Ne varki; yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamaya gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf itirazlarının esastan kabulü ile, kararın kaldırılmasına, Dairemizce yeniden hüküm kurularak, davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarihli ve 2017/375 Esas – 2019/1442 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, başlangıçta peşin alınan 714,68 -TL harçtan mahsubu ile bakiye 534,78-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B)İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında, davalıdan alınan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
2-İstinaf incelemesi esnasında davalı yanca yatırılan 148,60-TL istinaf başvuru harcının, hazineye gelir olarak kaydına,
3-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf başvuru harcına ilişkin istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
6-Kararın temyiz kanun yoluna tabi olmaması nedeniyle HMK nın 359/4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 15/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.