Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2060 E. 2022/2094 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2060
KARAR NO : 2022/2094

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2019 (Dava) – 03/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/684 Esas – 2020/93 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Borcundan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/02/2020 tarihli 2019/684 Esas ve 2020/93 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin ana sözleşme hükümlerini, bütün hak ve ödevleri de kabul ederek 21/10/2010 tarihli dilekçesi ile davacı kooperatife ortak olabilmek için başvuruda bulunduğunu, davalının bu başvurusunun kabul olduğunu, davalının ana sözleşme gereği bahçesinden toplanacak mandalina ürünlerini kooperatife teslim etmeyi ve kooperatif borçlarından payına düşen miktarı ödemeyi üstlendiğini, davalının bahçesi için kooperatifçe masraf yapıldığını ve tüm bunlar yapılırken davacının kredi çekmek durumunda kaldığını, davacının sözleşme görevini ve amacını yerine getirdiğini, ancak 2015 yılında davalı …’nin ortaklık ana sözleşmesi ve bu doğrultuda alınan Genel Kurul Kararına aykırı hareket ederek 2015 yılı mandalina ürününü davacı müvekkili kooperatife vermesi gerekirken kooperatif dışı 3.kişiye sattığını, ürünün üretimi için kooperatifçe harcanan 2.208,00 TL’lik üretim (gübre) bedelini davacıya ödemediğini, bu nedenle davalının ana sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalıya bu hususta ihtarname çıkarıldığını, davalının ürünü 3.kişiye sattığını kabul ettiğini, üretim malzemelerinden kaynaklanan borcunu ödeyeceğini belirttiğini ancak kendi payına düşen kredi tutarı olan 26.295,70 TL ile ilgili herhangi bir açıklamada bulunulmadığını, davalının Genel Kurul Toplantısına çağırıldığı ancak davalının katılmadığını, 17/12/2015 tarihli Genel Kurul Kararı ile davalının ortaklıktan çıkarıldığını ve bu hususun ihtar edildiğini, bu nedenle davacı tarafından alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3263 E. sayılı dosyası ile takip yapıldığını,davalının takibe kötü niyetli olarak itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirttiği ve İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3263 E. sayılı takip dosyasına haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalının % 20 icra inkar tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1096-2017/326 E-K sayılı dosyasında verilen kararın eksik inceleme neticesinde verildiğini ve müvekkili adına istinaf edildiğini, benzer nitelikli dosyalarda farklı mahkemelerden kooperatifin davaya konu ettiği bedeli istemeyeceğine yönelik kararlar çıktığını, 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1096-2017/326 E- K sayılı dosyasının kesinleşmesinin bu dosya için bekletici mesele yapılmasını, icra takibinin haksız olduğunu, haksız ve dayanaksız olarak açılan davanın reddi ile davalı lehine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, “…Açılan davanın REDDİNE, davalı lehine asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin sadece kredi borcuna ilişkin inceleme yaptığını, genel giderlere katılım borcuna ilişkin bir inceleme ve karar tesis etmediğini, bu yönüyle eksik inceleme ile hüküm tesis ettiğini ve kredi borcu yönünden de delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, davalı davacı müvekkili kooperatif ortaklarından olup, Ana Sözleşme doğrultusunda, kooperatife mandalina ürününü teslim etmeyi taahhüt ettiğini, fakat 2017 sezonundaki (2017 Eylül ayı ile 2018 Şubat ayını kapsayan dönemde) ürünlerini kooperatife teslim etmediğini, bu sebeple 2018 yılında alınan genel kurul kararı ile, ana sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle ortaklıktan çıkartıldığını, işbu davaya konu icra takibinde yer alan alacak kalemlerinin de davacının sona eren ortaklığı akabinde, kooperatife karşı ödemekle yükümlü olduğu alacak kalemlerinin tahsilini konu aldığını, Mahkeme tarafından hükme esas alınan 27.08.2015 havale tarihli ana rapor ve 29.11.2019 tarihli ek bilirkişi raporunun hatalı tespitler içerdiğini, hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını, bilirkişinin kooperatif kayıtlarında inceleme yapmadığı gibi, dava dosyasını da incelemediğini, dolayısıyla ne bilirkişi raporunun bu yönden bir tespit içerdiğini ne de mahkeme tarafından bu alacak kalemi dikkate alınarak hüküm tesis edildiğini, bu sebeple eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini; sadece kredi borcu talep edilmiş gibi düşünülerek kötü niyet tazminatına da hükmedildiğini, davalının ortaklıktan çıkartılmasının haklı bulunduğu İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1096 Esas 2017/326 Karar sayılı kararının henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle ortağın hak ve yükümlülüğünün devam ettiği gerekçesi ile diğer ortaklardan tahsil edilmeyen kredi borcunun bu ortaktan da Kooperatifler Kanunu m.16/5 ve Ana Sözleşmenin 22/6 maddesi doğrultusunda tahsilinin talep edilemeyeceğinin belirtildiğini ancak bir yandan da her iki madde, “diğer ortaklardan bu alacağın talep edilmemiş olmasının” eşitlik ilkesini esas alan Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesine aykırılık teşkil etmesi şeklinde birlikte yorumlandığını, fakat, somut olayda ortakların durumlarının eşit olmadığını, davalı eski ortak, ortaklıktan çıkartıldıktan sonra kendisinden payına düşen kredi borcunun talep edildiğini, Kooperatifler Kanunu’nun 23, ve ana sözleşmenin 34. Maddesine göre davacı müvekkilinin talebinin eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edebilmesi için, ortakların hali hazırdaki durumlarının da eşit olması gerektiğini yani, eşitlik ilkesinden bahsedebilmek için kendisinden kredi borcu talep edilen ortağın da diğer ortaklar gibi ana sözleşme çerçevesinde ürün teslimi yapmış olması ve yükümlülüğüne uygun davranması gerekeceğini, kaldı ki yükümlülüklerine aykırı davrandığı için ortaklıktan çıkartılan diğer tüm ortaklardan kişi ayrımı gözetilmeksizin ortaklıktan kaynaklanan tüm borçların talep edildiğini ve bu konuda öncelikle bir genel kurul kararı alındığını, bu hususta ortaklıktan çıkartılmasına itiraz eden davalının açtığı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1096 E. 2017/326 K. sayılı dosyanın istinaftan dönüşünü bekletici mesele yaparak beklemesi gerekeceğini, mahkemenin bunun yerine kendisinin yasa ve ana sözleşmeyi yorumlaması gerekirken, bilirkişinin mahkeme yerine geçerek yasayı yorumlamasını kabul ettiğini ve usule aykırı olarak rapora itibar ederek hüküm tesis ettiğini, İcra Takibi sadece “kredi ödemesi”ne ilişkin olmayıp “genel giderlere katılım payı”nın da tahsili talebini içermesi ancak bilirkişi incelemesi ile tespit edilecek bu rakamın hiç irdelenmemiş ve eksik incelemeyle rapor hazırlanmış olması karşısında sadece kredi borcunun tahsili talebi esas alınıp kötü niyetli kabul edilerek müvekkiline kötüniyet tazminatı yüklenmiş olmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötüniyetli kabul edileceğini, keza bilirkişi incelemesi ve mahkeme kararı ile alacağının miktarının tespiti söz konusu ise kötü niyet tazminatından bahsedilemeyeceğini, alacaklı müvekkilinin ortağın ortaklıktan çıkartılmasının haklı bulunduğu mahkeme kararına dayanarak icra takibi başlatmış olmasının, sırf bu kararın kesinleşmemiş olması nedeniyle alacaklının açıkça kötü niyetli olduğunun kabul edilebileceği anlamına gelmeyeceğini, kararın bu yönü ile açıkça hukuka aykırı olduğunu, alacaklının alacağının bulunduğunun açık olduğunu, bu sebeple kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerektiğini belirterek kararın öncelikle tehiri icrasına, duruşmalı olarak yapılacak istinaf incelemesi neticesinde ise kararın kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kooperatif giderlerine katılım payını ve ihraç nedeniyle kooperatif kredisinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
1-Somut olayda; davacı dava dilekçesinde davalının ana sözleşme gereği bahçesinden toplanacak mandalina ürünlerini kooperatife teslim etmeyi ve kooperatif borçlarından payına düşen miktarı ödemeyi üstlendiğini, davalının bahçesi için kooperatifçe masraf yapıldığını ve tüm bunlar yapılırken davacının kredi çekmek durumunda kaldığını, ancak 2015 yılında davalı …’nin ortaklık ana sözleşmesi ve bu doğrultuda alınan Genel Kurul Kararına aykırı hareket ederek 2015 yılı mandalina ürününü davacı müvekkili kooperatife vermesi gerekirken kooperatif dışı 3. kişiye sattığını, ürünün üretimi için kooperatifçe harcanan 2.208,00 TL’lik üretim (gübre) bedelini davacıya ödemediğini, davalının ana sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ayrıca üretim malzemelerinden kaynaklanan borcunu ve çekilen krediden kendi payına düşen kredi tutarı olan 26.295,70 TL’yi ödemediğini, bu nedenle davacı tarafından alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3263 E. sayılı dosyası ile takip yapıldığını belirttiği, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan takipte her iki alacak kalemi yönünden takip yapıldığı ve davalı tarafından süresi içerisinde takibe yapılan itiraz nedeniyle açılan eldeki davanın takibe konu alacak kalemleri yönünden açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda takip ile talep edilen tüm alacak kalemleri yönünden inceleme yapılmadığı gibi, mahkeme kararında da davacı tarafından teslim edilmediği iddia edilen ürün ve ürünün üretimi için harcanan üretim bedeli yönünden her hangi bir değerlendirme yapılmaksızın, eksik incelemeye dayalı davanın reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda takip talebinde talep edilen alacak kalemleri yönünden eksik inceleme yapıldığı, raporda kredi borcundan kaynaklı davalı payına düşen alacak talebi yönünden inceleme yapıldığı ancak teslim edilmediği iddia edilen ürün ve ürünün üretimi için harcanan üretim bedeli olan genel giderlere katılım borcu olarak talep edilen 2.208,00-TL yönünden inceleme yapılmadığı, bilirkişi raporunun içerik olarak yeterli inceleme ve değerlendirmeyi içermediği bu nedenle hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından, mahkemece uyuşmazlık konusunda uzman başka bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için kararın kaldırılması gerekmiştir.
2-Davalı tarafından davalının kooperatiften ihracına ilişkin genel kurul kararının iptali istemli olarak açtığı davada, İzmir 4. ATM 2016/1096-2017/326 E-K sayılı dosyasında davalının talebinin reddine karar verildiği, ancak dosyanın temyiz incelemesinde olup henüz kesinleşmediği; davacı vekilince söz konusu dosyanın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması talep edilmiş ise de; talep konusu dosyanın kesinleşmesi halinde eldeki davanın esasına etkili olacağından davacının talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece davacı tarafın talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
3-Kabule göre de, dosya kapsamına göre kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmamış olmasına rağmen kötü niyet tazminatına hükmedildiği anlaşıldığından, davacının bu yöne ilişkin itirazının da kabulüne karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/02/2020 tarihli 2019/684 Esas ve 2020/93 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kaldırılma şekline ve sebeplerine göre davacının sair itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 29/12/2022