Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2039 E. 2023/301 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2039
KARAR NO : 2023/301

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/01/2017 (Dava) – 11/09/2017 (Karar)
NUMARASI : 2017/48 Esas – 2017/782 Karar
DAVA : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 01/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2017 tarihli ve 2017/48 Esas – 2017/782 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili …’ün ortaklarının karı koca aynı zamanda iki tıp doktoru olduklarını, yalnızca … Restoranı işletmek amacıyla kurulduğunu, tek faaliyet konusunun bu iş olan bir aile şirketi olduklarını, Davalı …’ın Türkiye’de … markasının ve bu marka altında işletilen restoranlar zincirinin üst lisans veren şirketi olduğunu, …’ın belli bir lisans bedeli ve proje bedelini peşin ve önceden almak suretiyle restoran işletecek olan şirketler ile “İşletme Lisansı Sözleşmesi” kurduğunu, ayrıca restoranın kurulacağı taşınmazın … Restoranı haline getirilebilmesi için …. aracılığıyla ifa etmek üzere bir “Proje Hazırlama-Eser Sözleşmesi”kurduklarını, davalılar … ve …’un daha işin başında tahsil ettikleri eser proje bedel karşılığında imara ve mevzuata uygun aynı zamanda da … imajına uyumlu bir proje hazırlamaları gerekirken, restoranın kurulacağı taşınmazın imar problemlerini bilerek ve müvekkilden gizleyerek bile bile gerçek dışı vaatlerde bulunarak, görünürde profesyonel bir izlenip sergileyip, çok büyük ve esaslı hatalar içeren restoran projesi hazırladıklarını ve müvekkilinin tüm ticari hayatını mahvettiklerini, müvekkilinin restoranı işletebilmek için lisans bedeli olarak 40.000,00-USD ödediğini, bununla birlikte, davalı …’ın bulup müvekkile tahsis ettiği taşınmazın … restoranı konseptine (cari imajına) uygun hale getirilmesi için hazırlanması gereken proje (eser) için …’a proje bedeli olarak 75.000,00-USD daha ödediğini, ancak dava dilekçesine ekli 07.03.2011-272820 sayılı fatura incelendiğinde, …’ın hem lisans bedelini (Royalty) hem de proje bedelini peşin ve birlikte tahsil ettiğinin açıkça görülebildiğini, bu yönüyle …’ın projenin hukuka uygun olacağını taahhüt ettiğini, müvekkili …’ün, davalı şirketler … ve …’un hazırladığı proje kapsamında, talimat ve istekleri doğrultusunda bir yandan taşınmazı …’un hazırladığı projeye de bağlı kalarak … restoranı konseptine sokabilmek adına inşaat ve tadilat yaptırmaya başladığını, masa sandalye, fırın, buzdolabı, mutfak ekipmanları vs gibi taşınırları leasing yolu ile temin etmeye çalıştığını, … ve …’un üstlendiği projenin imara ve hukuka uygun olacağına güvenerek kurulacak restoranın tefrişatını hazırlamaya başladıklarını, proje eksiksiz bir şekilde olması gerekenlerin hiçbirisinin gerçekleşmediğini, hakem heyetinin kararına karşı iptal davası açıldığını ve yargılamanın İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 201/219 Esas-2015/85 Karar sayılı dosyası ile yapıldığını, yargılama sonucund sahtecilik ve imza inkarının dahi dikkate alınmayarak iptal talebinin reddine karar verildiğini, temyiz aşamasında ise tahkim kararı karşısında mahkemelerin sınırlı yetkisi bulunduğu gerekçesiyle temyiz talebinin reddedilerek tahkim kararının kesinleştiğini, davalı şirket … ile müvekkili arasında henüz davaya konu eser sözleşmesi kurulmasından önce davalı …’ın …-… Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne başvuruda bulunarak dava konusu yerin … Restoranı olmaya uygun olup olmaması bakımından uygun olup olmadığı konusunda 17/05/2010 tarihinde başvuruda bulunduğunu, … … belediyesinin 24/05/2010 tarihli yazı cevabı ile davalı şirketin sözleşmeden önce taşınmazın tüm imar ve yapı sorunları ile davalılar tarafından hazırlanan projede yangın çıkışının bulunmadığını öğrenmiş olduğunu ileri sürerek, davalıların hatalı olarak hazırladıkları proje nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararlar olarak, İnşaat ve tadilat masrafı olan 5.000,00-TL, Leasing ile satın alınan tüm taşınır tefrişat bedelleri olan 5.000,00-TL, Personele yapılan maaş ve ödemelere ilişkin olarak 5.000,00-TL, fiili zarar olarak …’ün ticari işletmesinin halihazırdaki satış değeri ile projede hata olmasaydı restoran kapatılmasaydı sahip olacağı değer arasındaki değer farkına ilişkin olarak 5.000,00-TL, Yoksun kalınan kar olarak müvekkili …’ün restoranın kapatıldığı tarihten itibaren işletmeden elde edeceği 20 yıllık net kar olarak şimdilik 5.000,00-TL, …’ün eser sözleşmesindeki hata nedeniyle uğradığı 50.000,00-TL’lik manevi zararların kısmi ve belirsiz alacak davası niteliğinde dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkili şirketin merkez adresinin İstanbul Ticaret Odası kayıtlarından da anlaşılacağı üzere … Mahallesi, … Caddesi, No: … Kat: … …/… olduğundan davanın yetki yönüyle reddedilerek yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin davacı ile hiçbir hukuki ve ticari ilişkisi bulunmadığı gibi, davacının iddia ettiği herhangi bir “Eser Sözleşmesi”‘nin de bulunmadığını, ayrıca davacının dava konusu olarak iddia ettiği restorana ilişkin müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını ve işin 6098 sayılı B.K çerçevesinde düzenlenen eser sözleşmesi ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, müvekkili şirketin grup şirketi olan …’a tavsiye niteliğinde çizmiş olduğu bahse konu 17/12/2009 tarihinde hazırlanmış proje çizimi için bugüne kadar davacıdan herhangi bir ücret de almadığını, ayrıca proje tarihi nazara alındığında davanın zamanaşımı nedeniyle de reddinin gerektiğini savunarak, müvekkili şirketin davanın tarafı niteliğini haiz olmamasından dolayı husumet itirazlarının kabulü ile davanın esasına girilmeksizin usulden reddine, kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın esasına girilmesi halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin Limited şirket olarak kurulduğunu, T.T.K.na tabi Tüzel Kişi tacir olduğunu, dilekçenin hemen başında şirket ortaklarının “karı-koca tıp doktoru” olduğundan bahsedilmesinin hizmet ettiği amacın anlaşılamadığını, bu durumun dava dışı açıklama bir yana tacirler hakkında uygulanacak mevzuat hükümlerinin tatbik edileceğinde herhangi bir duraksama bulunmadığını, isans Veren Davalı … ana şirketten aldığı lisans verme yetkisi ile … sisteminin benimsenmesi ve kullanılması için Türkiye’de lisans verme hakkına sahip olan şirket olduğunu, taraflar arasında 02.03.2011 tarihinde … Bulvarı No … ve … Caddesi No … İzmir adresinde bulunan taşınmazda davacı şirketin lisans alan sıfatıyla … restoranı işletebilmesi için işletme lisansı sözleşmesi imzaladıklarını, dilekçe ekindeki işletme lisansı sözleşmesinden de açık olarak görüleceği üzere taraflar arasındaki yargının adli yargı yolu olmadığını, tarafların tahkim yargı yolunu benimsediklerini ve bunun için imzaladıkları işletme lisansı anlaşmasında detaylı düzenlemeler yaptıklarını, uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesi ilk itirazının da HMK’nun 116. Maddesinde ayrıca gösterilmekte olup ilk itirazları arasında olduğunu, dava şartına yönelik savunmaları saklı kalmak kaydıyla taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde akdin vuku bulduğu yerin İstanbul ve davalının merkezinin de İstanbul olduğunu,tahkim şartında da tahkim yerinin İstanbul olarak kararlaştırıldığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili Mahkemelerin İstanbul Mahkemkeleri olduğunu, davanın belirsiz alacak yada kısmi dava olarak açılamayacağını, Davacının dava dilekçesindeki kastı aşan beyan ve ithamlarının HMK.32.maddesi uyarınca çıkartılması ve yeniden dilekçenin düzenlettirilmesine karar verilmesini istediklerini, davacının müvekkil şirket ile 02.03.2011 tarihinde Lisans Sözleşmesi akdettiğini, Müvekkil şirketin oluru ve onayı ile açmış olduğu restoranının ise 12.07.2011 tarihinde ise ruhsatının iptal edilmek sureti ile kapatıldığını iddia ettiğini, davacı müvekkilin davacıya, tavsiye niteliğinde hazırlanmış olan dekorasyon projesinin 17.12.2009 tarihli olduğunu, davacının ilgili projeye ilişkin kusur iddiası kapsamındaki davayı ise Müvekkil Şirket’e 2017 yılı başında yönelttiğini, işbu davanın eser sözleşmesi kapsamında devam etmesi halinde, 5 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmamış olması nedeni ile reddinin gerektiğini, tahkim yargılaması sırasında davacının taleplerini eser sözleşmesi olarak nitelendirdikleri projenin yanlış çizilmesine dayandırdığını, projenin yanlış çizilmesi nedeniyle müvekkiline sorumluluk yüklenip yeklenemeyeceği ve buna bağla olarak davacının sözleşmeyi feshinin geçerli olup olmadığı hususunun tahkim aşamasında yargılama konusu yapıldığını, hakem heyeti kararında sözleşmenin niteliğinin belirlendiğini, kararda taraflar arasında tek bir sözleşme iimzalandığının, bunun işletme lisans sözleşmesi olduğunun ve bu sözleşmenin franchise ve mimari proje hazırlanmasına ilişkin iki ayrı nitelikte sözleşme barındırdığının, mimari projenin hazırlanmasına ilişkin sözleşmenin bir eser sözleşmesi olduğunun belirtildiğini, ve mimari proje çizilmesine ilişkin hususun tahkimde tartışıldığını, bunun ayrı ivaz tayin edilmiş bir sözleşme olması, projenin ruhsat alınması gereken tadilata uygun olmaması davacının bu sözleşmeden dönmüş sayılması gerektiği kabul edilerek proje bedelinin davacıya iadesine karar verildiğini, bunun yanında sırf bu nedenle franchise sözleşmesinin feshedilmesinin haksız olduğunun ve bu nedenle müvekkilinin uğradığı zararların tazmini gerektiğinin belirlendiğini ve bu kararın kesinleştiğini savunarak, kesin hüküm itirazı nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine, usule ve ilk itirazlara ilişkin itirazlarının kabulune ve devamla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacı … Ltd. Şti. Davalılardan … A.Ş ile yapılan sözleşme kapsamında … ve …’un hazırladığı projenin imara ve hukuka aykırı olması nedeni ile işyeri ruhsatının iptal edildiği gerekçesiyle ve projenin hatalı olduğunun hakem heyeti kararı ile tespit edilmesine rağmen sadece proje bedelinin iadesi ile yetinilerek eser sözleşmesi kapsamındaki hak ve taleplerinin tahkim yargılaması dışında bırakıldığını, oysa hatalı proje nedeni ile başkaca zararlara da uğranıldığını belirterek İnşaat ve tadilat masrafı için 5.000,00-TL, Leasing ile satın alınan tüm taşınır tefrişat bedelleri için 5.000,00-TL, Personele yapılan maaş ve ödemelere ilişkin olarak 5.000,00-TL, Fiili zarar olarak …’ün ticari işletmesinin halihazırdaki satış değeri ile projede hata olmasaydı restoran kapatılmasaydı sahip olacağı değer arasındaki değer farkına ilişkin olarak 5.000,00-TL, Yoksun kalınan kar olarak müvekkili …’ün restoranın kapatıldığı tarihten itibaren işletmeden elde edeceği 20 yıllık net kar olarak şimdilik 5.000,00-TL, …’ün eser sözleşmesindeki hata nedeniyle uğradığı 50.000,00-TL’lik manevi zararın tahsili isteminde bulunmuştur. Davacı … hakem yargılamasında ise; Franchise sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğinin tespitini, …’ın sözleşmenin feshindeki ağır kusuru nedeniyle fiili zararların tazmini amacıyla finansal kiralama konusu yapılan taşınırların …’a, sözleşmedeki bedel ile devredilmesi, bu talebin kabul edilmemesi halinde fiili zarar olarak …’ün ticari işletmesinin mevcut satış değeri ile sözleşme feshedilmeseydi sahip olacağı farazi değer arasındaki farkın şimdilik 10.000,00 TL sinin tahsilini, yoksun kalınan kar olarak şimdilik 10.000,00 TL sinin tahsilini, …’ün sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı manevi zararı olan 30.000,00 TL sinin tahsilini,proje bedeli olarak ödenen 75.000 USD.nin şimdilik 250.000,00 TL sinin iadesini talep etmiştir. Her ne kadar davacı eldeki davada eser sözleşmesinden kaynaklanan zararlarının tazminini istediklerini, lisans sözleşmesinde proje hazırlanması ile ilgili bir hüküm bulunmadığını, dolayısıyla tahkim şartının da bulunmadığını ileri sürmüş ise de, tahkim yargılaması sırasında projenin ruhsat alınması gereken tadilata uygun olmadığı kabul edilerek proje bedelinin iadesine karar verildiği, dolayısıyla eser sözleşmesine konu projenin de tartışıldığı, projenin hatalı olmasından kaynaklanan nedenlerle davacı …’ün franchise sözleşmesini feshinin ise haklı nedene dayanmadığı sonucuna varıldığı ve haklı fesihten kaynaklanan taleplerinin bu anlamda reddedildiği ve karşı davacı …’ın feshin haksız olmasından kaynaklı zararları ile ilgili taleplerinin kabulüne karar verildiği, kararın kesinleştiği, sonuç itibariyle davacı …’ün eldeki davada da hatalı proje nedeni ile uğradığı zararların tazminini istediği, uğradığını iddia ettiği zarar kalemlerinin ise hatalı projeden dolayı franchise sözleşmesinin feshedilmek zorunda kalınmasından kaynaklı zararlar olduğu, bu zararların yukarıda açıklandığı üzere hakem yargılaması sırasında tartışıldığı, karar altına alındığı ve kararın kesinleştiği…” gerekçesiyle davacı tarafından davalı …aleyhine açılan davanın REDDİNE, davacı tarafından davalı … A.Ş aleyhine açılan davada yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla mahkemenin YETKİSİZLİĞİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tahkim yargılamasının ve bu davanın dayanağı hukuki sebeplerden birbirinden farlı olduğunu, tahkim yargılamasının bu dava için kesin hüküm teşkil etmediğini, davalı …’ın, Türkiye’de … markasının ve bu marka altıda işletilen restoranlar zincirlerinin üst lisans veren şirketi olduğunu, yani davalı …’un, davalı …’ın … restoranlarının proje ve inşaat işlerini yapan temel yardımcısı konumunda olduğunu, ortaklık yapısının da … ile aynı olduğunu, tahkim kararının, franchise sözleşmesi ile sınırlı olduğunu, eser sözleşmesini kapsamadığını, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisini kapsayan yazılı bir tahkim sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle her ne şekilde olursa olsun, eser akdi ilişkisinin tahkim yolu ile yargılanabilmesinin zaten mümkün olmadığını, … ile … arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinde, hiç bir tahkim anlaşması bulunmadığını, yazılı bir tahkim sözleşmesinin zaten olmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki eser sözleşmesine dayalı ihtilafın tahkim ile çözülmesinin mümkün olmadığını, verilen tahkim kararının sadece işletme lisans anlaşması ile sınırlı olduğunu, eser sözleşmesine dair ihtilafların çözümü için taraflar arasında hiç bir tahkim anlaşması olmadığını, bu davanın eser sözleşmesine dayalı olarak açıldığını, İşletme Lisans Anlaşmasında yer alan tahkim hükmünün, eser sözleşmesine uygulanma imkanı ve ihtimalinin bulunmadığını, ikisinin birbirinden ayrı olduğunu, HMK 30. Madde uyarınca; bir hükme göre bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fırkası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiğini, söz konusu davada dava sebepleri ve talep sonuçlarının birbirinden farklı olduğunu, tahkim kararının kesin hüküm olmadığını, ancak lehlerine kesin delil niteliğinde olduğunu, tahkim heyetince yapılan tespit neticesinde müvekkiline sadece proje bedelinin iadesine karar verildiğini, tahkim kararında hükme bağlanan zarar kaleminin yalnızca, proje bedelinin iadesi olmasına rağmen, hatalı projeden kaynaklanan diğer tüm zararların bu davanın konusu oluşturduğunu, dolayısıyla ortada bir kesin hüküm değil, davalı … ve …’un kasten oluşturdukları projenin hatalı olduğunu tespit eden kesinleşmiş ve kesin delil etkisi olan bir tahkim kararının olduğunu, tahkim heyetinin tahkim yetkisinin, sadece Franchise sözleşmesi ile sınırlı olduğunu, tahkimde eser sözleşmesi ile ilgili karar verilmesinin mümkün olmadığını, davada eser sözleşmesinin ifa edileceği yer mahkemesi olan İzmir – Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığını, her iki davalı bakımından da ifa yerinin İzmir olduğunu, davanın eser sözleşmesine dayalı olarak açıldığını, sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde davanın açılabileceğini, her iki davalı bakımında da sözleşmenin ifa yeri olan İzmir’de açılan davada yetki yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin feshinden kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın davalı … A.Ş. yönünden reddine, diğer davalı … A.Ş. yönünden ise yetkisizliğine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tahkim dosyasında taraflarının eldeki dava dosyasındaki davacı ve davalılardan … A.Ş. olduğu, davacının eldeki dava dosyasındaki taleplerini tahkim dosyasında da ileri sürdüğü, bu taleplerin tahkimde değerlendirildiği, kaldı ki tahkim kararında taraflar arasındaki hukuki ilişkinin işletme lisansı sözleşmesi ile mimari proje hazırlanması sözleşmesi olduğunun tespit edildiği ve feshin her iki sözleşme bakımından sonuçları ile tartışılarak bir karara varıldığı, bunun yanı sıra davacı ile davalılardan … şirketi arasında akdi ilişkinin varlığının davacı tarafça kanıtlanamadığı anlaşılmakla mahkemece verilen kararın yerinde olduğu kanaatine varılarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/48 Esas – 2017/782 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/03/2023