Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2025 E. 2023/114 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2025
KARAR NO : 2023/114

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2016 (Dava) – 12/04/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/613 Esas – 2018/469 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 25/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/01/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2018 tarihli 2016/613 Esas ve 2018/469 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı- borçlu arasında 12/04/2010 tarihinde alacağın temliki, sulh ibra ve feragat sözleşmesi akdedilmiştir. Bu sözleşme uyarınca müvekkil temlik eden olup tasfiye halindeki … A.Ş.’nden kar ve zarar katılımı akdi cari hesaplar ve hesapların eklerinde bulunan 5.225,00 Euro ve 5.101,00 Doları bütün haklarıyla birlikte … Şti.’ne temlik ettiğini, İzmir 21 İcra Müdürlüğü’nün 2015/6952 sayılı takip dosyasında takip konusu alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan para alacağı olduğunu ileri sürerek, İzmir 21 İcra Müdürlüğü’nün 2015/6952 sayılı takip dosyasındaki itirazın iptali ile % 20’den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda davacı ile davalı arasında yapılan ödemeler hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, … Bankası hesap dökümerinin de davacı beyanları ve davalı kayıtları ile örtüştüğü , takip tarihi itibariyle 20.134,14 TL davacı alacağının bulunduğu anlaşılmış taraflar arasındaki sözleşmenin alacağın temliki sözleşmesi olduğu, bu sözleşme ile davacının davacıya temlik ettiği,… Aş nezdindeki hesaplarından dolayı bir alacağ kalmamakla bu alacağını davalıya temlik etmekle ve yine davalı tarafından da bu sözleşmede belirtilen tarih ve miktarlarda ödenmesi kararlaştırılan bedelin yani davacı alacağının temlik sözleşmesinden kaynaklandığı ve taraflar arasında düzenlenen alacağın temliki sözleşmesi ile temlik bedelinin ne şekilde ödeneceği kararlaştırıldığnıdan yapılan bilirkişi incelemesi de dikkate alınarak temlik sözleşmesine göre davacı alacağı sabit olmakla ve hüküm altına alınan miktar likit ve hesaplanabilir olduğundan…” gerekçesiyle davanın KABULÜ ile, davalının İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2015/6952 sayılı takip dosyasındaki 23.273,70 TL lik asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile, takibin 23.273,70 asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren avans faiz uygulanmak suretilye devamına, hüküm altına alınan 23.273,70 TL nin likit ve hesaplanabilir olduğundan, alacağın % 20 si olan 4.654,74 TL icra inkar tazminatının İİK 67/2 uyarınca davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hukuken kabul edilebilir muaccel bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi için … A.Ş’nin tasfiye işlemleri, Tasfiye Halinde … A.Ş’nin tasfiye kurulu tarafından yürütülmekte olduğundan ve TTK madde 274 uyarınca tasfiye işlemlerinin denetlenmesi yetkisinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığında bulunduğundan, borcu karşılamaya yeter aktif malvarlığı bulunup bulunmadığının görülmesi gerektiğini, aksi takdirde müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacının tasfiye idaresine başvuru hakkının saklı olduğunu, davacının itirazına konu takipte vadesi gelmemiş alacaklarını talep ettiğini, aleyhe tesis edilen mahkeme kararı ile sorumluluğu kabul etmemek kaydıyla, davacı tarafın başlatılan icra takibinde, takip tarihinden henüz vadesi gelmemiş taksitlerin de talep edilmiş olduğunu ve buna ilişkin itirazları nazara alınmak suretiyle karar verildiğini, bu hususun usul ve yasaya, dosya kapsamına aykırı bulunduğunu, bilirkişi raporu ile davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararının taraflar arasındaki sözleşmenin mahiyetini, alacak borç ilişkisinin hukuki sonuç doğurmaya elverişli olup olmadığını, alacağın muaccel olup olmadığını gerekçelendirmekten ve izahtan uzak olduğunu, bu nedenle kararın eksik ve hatalı olduğunu, bu nedenle ticaret hukuku ve borçlar hukuku alanında yetkin bir bilirkişiden bilirkişi raporu alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini, icra takibine itirazlarında asıl alacağın yanında feri alacaklara yönelik faiz tür e oranı ile döviz kuruna itiraz ettiklerini, ancak itirazlarının değerlendirilmediğini, davacının, müvekkili şirket nezdinde hukuken kabul edilebilir muaccel ve likit bir alacağı bulunmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının doğru olmadığını, davayı ve iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte, tarafları lehine usulü kazanılmış hak oluşturan 20.131,14 TL’yi aşar mahiyette 23.273,70 TL üzerinden kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında düzenlenen alacağın temliki sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olay incelendiğinde; davacı ile davalı şirket arasında 12.04.2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davalı şirketin davacıya her ay 30.01.2011 tarihinden itibaren 20.12.2012 tarihine kadar her ay 210 USD ancak en son ay 270 USD, 30.01.2013 tarihinden itibaren de her ay 150 EURO, ancak son taksit olan 30.11.2015 tarihinde 125,91 EURO olmak üzere toplamda 5.101,00 USD ve 5.225,91 EURO ödeme yapmayı taahhüt ettiği, davalı şirketin edimlerini yerine getirmemesi üzerine davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin takibe itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacı anılan sözleşmeye dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı … Şti. aleyhine icra takibinde bulunmuş ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açmıştır. Davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir. (Bakınız Yargıtay 11.HD’sinin 2015/14950 Esas, 2016/3539 Karar; 2017/1069 Esas, 2018/5194 Karar; Yargıtay 13.HD’sinin 2015/15096 Esas, 2017/2181; 2017/8010 Esas, 2017/9945 Karar; 2015/39733 Esas, 2018/4765 Karar; Hukuk Genel Kurulu 2017/11-2630 E,- 2019/328 Karar sayılı ilamları ) Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115. maddelerine göre görev, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği dikkate alınarak, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru olmamış, bu sebeplerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre de davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda yazılı şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/613 Esas ve 2018/469 Karar sayılı kararının HMK’nın 355. ve 353/1-a-3 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
2-Görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Dosyanın Nöbetçi İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere İzmir Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
4-Kararın bir örneğinin de UYAP üzerinden, bilgi amaçlı ve dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
6-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
8-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/01/2023