Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2013 E. 2023/481 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2013
KARAR NO : 2023/481

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2019
NUMARASI : 2016/1373 Esas 2019/1349 Karar

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/11/2016

BAM KARAR TARİHİ : 23/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/03/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2019 tarihli 2016/1373 Esas – 2019/1349 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, Kemalpaşa ilçesinde 21/10/2015 tarihinde meydana gelen çift taraflı ve yaralamalı trafik kazası neticesinde müvekkili …’ün davalılardan …’in kendisine çarpması neticesinde sürekli olacak şekilde yaralandığını, kazanın oluşumuna davalılardan …’in sevk ve idaresinde olan … plaka sayılı aracın asli kusurlu olarak neden olduğunu, kazaya neden olan araca ilişkin ruhsat sahibinin kaza tarihinde davalılardan … olmakla birlikte ilgili araç diğer davalı … tarafından sigortalandığını, kazaya sebebiyet veren …’in müvekkiline kaza sonrasında bir geçmiş olsun dahi söylemediğini, müvekkilinin kaza sonrasında uzun süre hastane koridorlarında tedavi süreci geçirdiğini, müvekkilinin küçük yaşda kazanın birçok ağır etkisini taşımak zorunda kaldığını, kazadan bir ay sonra 24/11/2015 tarihinde Kemalpaşa İlçe Emniyet müdürlüğüne giderek kaza tespit tutanaklarını aldığını ve taraflarını bir hafta sonra öğrendiğini, müvekkilinin kaza sırasında başından aldığı darbe neticesinde psikolojik olarak büyük bir bunalım içerisine girdiğini ve çevresi ile olan sosal ilişkileri kaza öncesine nazaran kötüyi gittiğini, kaza sonrası psikolojik bir çok sorunlar yaşadığını, müvekkilinin birçok gece uyuyamadığı gibi öfke kontrolü de yaşadığını, aile ve sosyal ilişkilerinin de ciddi bir şekilde hasar gördüğünü ve halen devam ettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla meydana gelen kaza nedeniyle, müvekkili … için 500,00 TL tutarındaki destekten yoksun kalma / maddi tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine, (davalılardan … nin maddi tazminat yönünden poliçe sınırları ile sorumlu tutulması ve işlemesi muhtemel olan faiz), müvekkili … için 20.000 TL tutarındaki manevi tazminatın davalı araç sürücüsü ile araç sahibi şahıstan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tazminine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davacı vekili yargılama aşamasında 100,00-TL olarak talep edilen tedavi masrafları alacağını 387,50 TL olarak arttırılmasına ve kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, 400,00-TL olarak talep edilen hasar alacağını 2.350,00 TL olarak arttırılmasına ve kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın 500,00 TL tutarında maddi tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmış ise de maddi tazminat istemine konu alacaklarının neler olduğu her bir kalem için talep edilen maddi tazminat bedelinin ayrıntılı şekilde belirtilmediğini, öncelikle davacı tarafa maddi tazminat istemine, talep konusu alacaklarının neler olduğunun ve her bir alacak için talep olunan miktarları ile birlikte açıklatırılmasını, somut kaza nedeniyle Kemalpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmekte olan ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine, 21/10/2015 tarihinde davalı sürücü …’in sevk ve idaresinde bulunan ve davalı müvekkilinin maliki olduğu … plakalı aracın Kemalpaşa ilçesinde Davacı …’e çarpması sonucu yaralanan davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500,00 TL maddi tazminat, 20.000 TL manevi tazminat talep ettiğini, usule ilişkin haklı itirazlarının yanı sıra davalı müvekkilinin herhangi bir hak kaybına uğramasının önlenmesi amacıyla esasa ilişkin itirazlarını sunmaları gerektiğini, davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin de afaki nitelikte olup sözkonusu taleplerin sebepsiz zenginleşme aracı olarak davalı müvekkiline yöneltildiğini bu nedenlerle somut dava, haksız fiile bağlı maddi tazminat isteminde bulunulmakla öncelikle maddi tazminat istemleri açık ve net belirtilmediğinden davanın reddine, şayet mahkemece aksi kanaate varılırsa maddi tazminat istemlerinin açıklattırılmasına, Asliye ceza Mahkemesinin 2016/38 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde müvekkil aleyhine açılan hukuka aykırı mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin Zorunlu Karayolu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumlulukları poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber masraf ve vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte kazaya sebep olan olayda öncelikle kusur durumunun tespitinin gerektiğini, davacının, sigortalı araç sürücüsüne raci kusur ve zararı kanıtlanması gerektiğini, zararın kanıtlanamaması halinde müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili şirketten olay tarihinden itibaren faiz talebi haksız olup kabul edilebilir nitelikte olmadığını, hiçbir suretle davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte Karayolları Trafik Kanununun 99. Maddesi ve yerleşmiş Yargıtay Kararları gereğince, gerekli belgelerin eklenmesi sureti ile şirketlerine müracaat tarihinden öncesinde şirketlerinin temerrüdü sözkonusu olmadığından sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün belgelerin ibrazından itibaren 8 iş günü içinde, böyle bir başvurunun olmaması halinde dava tarihinde muaccel hale geldiğinden bu tarihler öncesinde müvekkili sigorta şirketi açısından faiz sorumuluğunun da bulunmadığını bu nedenlerle aleyhlerine açılan davanın reddine, yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı … yasal süre içinde davaya cevap vermemiş olup; 18/01/2018 tarihli duruşmada dava konusu tazminatları ödeyecek maddi durumunun olmadığını, bu nedenle daha önce davacıyla yapmış olduğu görüşmede bunu ona ilettiğinde bana sadece dieer davalıya ait aracın frenlerinin tutmadığını söylememi, bana karşı bir talepte bulunmayacağını ilettiğini, ancak dava konusu aracın kaza tarihinden 4 ay önce tüm muayeneleri yaptırdığını, frenlerinin tuttuğunu, davacının oyununa geldiğini, maddi gücünün olmadığını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “… Davacının hasar bedeli ve tedavi giderlerine talebine yönelik maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 2.062,50 TL hasar bedeli (davalı … ve davalı … bu miktarın 400,00 TL’lik kısmı ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla), 487,50 TL tedavi gideri (davalı … ve davalı … bu miktarın 100,00 TL’lik kısmı ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) olmak üzere toplam 2.550,00 TL maddi tazminatın (davalı … ve davalı … bu miktarın 500,00 TL’lik kısmı ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davalı … şirketi yönünden dava tarihi olan 23.11.2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 21.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçeli karardaki meblağlar bilirkişi raporu ile paralellik gösterdiğini, buna karşılık sorumluluk tutarları ve sorumlu davalıların eksik gösterildiğini, hasar bedeli ve tedavi giderleri yönünden davalı … ve Davalı … Sigortanın yalnızca dava değeri ile sorumlu olacağı yönündeki hükmün eksik olduğunu, hüküm kurulan 2.062,50 TL ve 487,50 TL’lik tutarlarda diğer Davalı …’in sorumluluğunun belirtilmediğini, bu yüzden hükmün devam eden kısmında tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna değinildiğini, buradan çıkan sonuç kalan meblağ için diğer davalı …’in sorumlu olacağını, ancak açık hüküm olmaması karşısında gerekçeli kararın eksik olduğunu bu hususun açıkça belirtilmesi gerektiğini, bu hususların yanında tespit edilen maddi ve manevi tazminat bedelinin düşük olduğunu, davalı sürücü …’in ve davacının kusur oranları, davacının yaralanması, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının yaralanması nedeniyle çektiği elem ve ızdırap nazara alındığında tespit edilen miktarların düşük olduğunu, eksik inceleme sonucunda hüküm kurulduğunu, davacı tarafın davasının kısmi dava değil belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini, davacı tarafın zarar miktarını öğrendiği tarih de bilirkişi raporunun davacı tarafa tebliğ edildiği tarih olduğunu, bilirkişi raporunun geç alınması ve yargılamanın uzaması da davacının aleyhine olduğunu, usul ekonomisine aykırı şekilde uzun süren yargılama neticesinde davacının cezalandırılıyor olmasının kabul edilemez olduğunu, haha önce zararın tamamının davacı tarafça tespit edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle işbu zamanaşımı süresinin dava zamanaşımı süresi olduğunu; davacı tarafın davası zamanaşımı süresi geçirilmeden açıldığını, bahsedilen nedenlerle zamanaşımının kabulü ile kısmen kabul kısmen ret verilmesini, sorumluluk oranlarının buna göre belirlenmesinin mümkün olmadığını, eksik ve yanlış inceleme ile verilen hükmün kaldırılması yahut ilgili kısımların düzeltilmesinin talep edildiğini beyan ederek belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin kararının hukuka ve yasalara aykırı olduğundan söz konusu kararın kaldırılmasının gerektiğini, yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile 2062,50 TL hasar bedeli, 487,50 TL tedavi gideri ve 3.000 TL manevi tazminata hükmettiğini, yerel mahkeme dosya kapsamında davalı tarafça sunulan delillerin yeteri kadar değerlendirmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dosyada yer alan bilirkişi raporundaki maddi hasar hesaplaması fahiş olup davalı tarafça kabul edilebilir olmadığını, motosiklette gerçek zarar miktarının rayiç değer ile sovtaj değeri farkı -2.750,00 TL olacağının belirtildiğini, dava dosyası içinde yer alan Kemalpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2016/38 Esas sayılı dosyası incelendiğinde müşteki sıfatıyla yer alan davacının zararının -900 TL olduğunu beyan ettiğinin görüldüğünü, somut dava, davacı lehine zenginleşme aracı olmadığını, ancak gerçek zararın tazmininin talep edilebilir olduğunu, bu nedenle kabul anlamına gelmemekle birlikte çelişkilerin giderilmesi adına yeni bir rapor aldırılması gerekirken bu haliyle hüküm kurmasının hatalı olduğunu, yine kabul etmemekle birlikte; yerel mahkemece araç pert kabul edildiğini ve rayiç bedelden sovtaj bedelinin mahsubu ile araçtaki hasar bedeli toplamı -2.750,00 TL olduğunun belirtildiğini, aracın pert olduğu somut verilerle ispatlanmadığını, somut olayda davalı sürücünün, dosya kapsamında sola dönüşte kontrolsüz çıktığına ilişkin herhangi bir beyanının bulunmadığını, sadece kaza tespit tutanağına ve tanık ifadesine dayanılarak asli kusur atfetmenin olayın oluşuna ve kazanın gerçeklerine aykırı olduğunu, yerel mahkemece davacının motosiklet kullanacak kask ve ekipmanın bulunmaması dikkate alındığında davalı sürücüye asli kusur izafe edebilmesinin mümkün olmadığını, davacı, trafiğe çıkarken üzerine düşen bütün özen ve yükümlülükleri asla yerine getirmediğini, haliyle hükmedilen tazminat miktarlarında kusur indirimi de ayrıca yapılması gerekirken yerel mahkemenin bu hususu dikkate almamasının hatalı olduğunu, yerel mahkemece hükmolunan 3.000 TL’ lik manevi tazminat afaki nitelikte olup, söz konusu hüküm sebepsiz zenginleşme aracı olarak davalı tarafa yöneltildiğini, Tehiri İcra talebinin kabulü ile icra takibinin durdurulmasının sağlanmasına, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1373 Esas – 2019/1349 Karar sayılı kararının İstinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak “davanın istinaf mahkemesinde olarak yeniden görülmesi”, davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değilse, hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istediklerini beyan ederek belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; diğer davalı …’in çalışanı olduğunu, olayın çalışma saatleri içinde gerçekleştiğini, gelen maddi tazminat cezalarının tamamının … tarafından ödeneceğini, beyanlarının ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, hakkımda maddi tazminata hükmedildiğini bildirerek, kararın kaldırılması gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının, trafik kazasından kaynaklanan yaralanması SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ile motosikletinin zarar görmesi nedeniyle hasar bedelinin, karşı araç ZMMS sigortacısı, maliki ve sürücüsünden, manevi tazminatın karşı araç maliki ve sürücüsünden tahsiline ilişkin tazminat davasına ilişkindir.
Mahkemece maddi ve manevi tazminat talebi davasının kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Davalılar … vekili ile davalı …’in istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmasına göre, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalıların istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin manevi tazminata yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde;
6098 sayılı TBK nın 56. maddesi gereğince, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olay yönünden yapılan değerlendirmede; meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur oranları, davalıların sorumluluğunun niteliği, davacının yaralanmalarının niteliği ve iyileşme süresi, olay tarihindeki paranın alım gücü dikkate alındığında hak ve nefaset kuralları çerçevesinde davacı yararına hükmedilen 3.000,00 TL manevi tazminatın yerinde olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiş ve esastan reddi gerekmiştir.

3-Davacı vekilinin maddi tazminata yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Taraflar arasındaki çekişme, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılıp açılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 400,00-TL hasar alacağı ile 100,00 TL SGK’ ca karşılanmayan tedavi gideri olmak üzere toplam 500,00 TL nin kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiş, davanın belirsiz alacak davası olduğunu açıklamamış, dava dilekçesindeki talebini 17/07/2019 tarihli dilekçesi ile tedavi giderleri yönünden 287,50 TL arttırarak toplam 387,50 TL’ye motosiklet hasar bedeli yönünden 2.350,00 TL arttırarak toplam 2.750,00 tazminata hükmedilmesini istemiş, davalılardan sigorta şirketi vekili ile … vekilleri değer arttırım dilekçesine karşı zamanaşamı definde bulunmuşlar. Mahkemece anılan davalılarını arttırılan tutar yönünden zamanaşımı defileri kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde ”(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. Davanın belirsiz alacak davası olarak açılması nedeniyle zararın belirli hale gelmesinden sonra 6100 sayılı HMK’nun 107/2. maddesi gereği yapılan artırım ıslah olarak nitelenemeyeceğinden ve belirsiz alacak davalarında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesileceğinden arttırılan miktar yönünden davanın zamanaşımına uğramadığı anlaşılmakla, davalılardan sigorta şirketi ile … vekilinin zamanaşımı defilerine değer verilerek yazılı şekilde maddi tazminat yönünden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Davacının poliçe nedeniyle hesaplanacak zararı davayı açtığı anda bilmesi kendisinden beklenemeyeceği gibi iş bu davayı, belirsiz alacak davası olarak açmakta hukuki yararı bulunduğundan, anılan yöne ilişen davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin maddi tazminata yönelen istinaf itirazları yerinde görüldüğünden, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının maddi tazminat yönünden kaldırılarak aşağıdaki şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı … vekili ile davalı …’in istinaf kanun yolu başvurusunun HMK nın 353/1/b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
B)Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2019 tarih ve 2016/1373 Esas – 2019/1349 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
” 1-Maddi tazminat davasının kısmen KABULÜ ile 2.062,50 TL hasar bedeli ile 487,50 TL SGK’ ca karşılanmayan tedavi gideri olmak üzere toplam 2.550,00 TL maddi tazminatın (davalı … poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davalı … şirketi yönünden dava tarihi olan 23.11.2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 21.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin (187,50 TL) reddine,
2-Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 174,19-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 70,02-TL peşin harç ve 44,40-TL ıslah harcı toplamı 114,42-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 59,77-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 204,93-TL karar ve ilam harcının davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden tedavi giderleri ve hasar bedeli yönünden Avukatlak Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendini vekil ile temsil ettiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.000,00- TL vekalet ücretinin davalılar …, …’den tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı … lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davalılar … ve sigorta şirketi kendilerini vekille temsil ettiklerinden reddedilen maddi tazminat yönünden 187,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
9-Davalı … kendilerini vekille temsil ettiklerinden manevi tazminat yönünden 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvurma harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 70,02-TL peşin harç ve 44,40-TL ıslah harcı toplamı 147,92-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafından yapılan 1.613,90-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 1.516,27-TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
12-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiyesinin karar kesinleştiğinde taraflara resen iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
C)İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-a)İstinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınan 54,40-TL istinaf karar harcının davacıya iadesine,
b)Davacının yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 148,60-TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
c)İstinaf yoluna başvuran davacının yaptığı posta gideri 82,00-TL ve 148,60-TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 220,60-TL istinaf yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-a) Davalı …’den alınması gereken 379,72-TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 324,72-TL harcın anılan davalıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydına,
b)Davalı … tarafından yatırılan 148,60-TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir olarak kaydına,

c) Davalı … tarafından istinaf başvurusu sırasında yapılan giderlerin uhdesinde bırakılmasına,
3-a)Davalı …’ten alınması gereken 379,72-TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 197,90 -TL harcın mahsubu ile bakiye 181,82-TL harcın anılan davalıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydına,
b)Davalı … tarafından yatırılan 121,30-TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir olarak kaydına,
c)Davalı … tarafından istinaf başvurusu sırasında yapılan giderlerin uhdesinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan gider avansının HMK 333 mad. Gereğince karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 23/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.