Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2009 E. 2023/112 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2009
KARAR NO : 2023/112

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017 (Dava) – 19/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1445 Esas – 2019/1248 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 25/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2019 tarihli 2017/1445 Esas ve 2019/1248 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta A.Ş. tarafından zorunlu trafik sigortası ile sigortalı, … plakalı aracın müvekkilinin maliki olduğu … plakalı araca çarpışması sonucu trafik kazasının meydana geldiğini, bu kaza sonucu müvekkiline ait araçta maddi hasarın meydana geldiğini, taraflarca tanzim edilen maddi hasarları trafik kazası tespit tutanağında da belirtildiği gibi müvekkilinin meydana gelen kazada sorumluluğunun bulunmadığını, oysa karşı taraf sürücüsünün trafik kurallarını düzenleyen kısımda belirtildiği üzere kazanın oluşumuna asli ve tam kusurlu olarak sebebiyet veren … plakalı aracın sürücüsü olduğunu, ancak tramer tarafından müvekkiline asli ve tam kusur verdiğini, müvekkiline atfedilen kusurun kabulü taraflarınca mümkün olmadığını, bu aracın kaza tarihi itibariyle … Sigorta A.Ş. tarafından “45272941” poliçe numarası ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin araçta kaza neticesinde oluşan zararın tazmini maksadıyla davalı sigorta şirketine kusurlu araç trafik sigortacısı olması nedeniyle başvurulduğunu ve sigorta şirketi tarafından hasar dosyasının açıldığını ancak müvekkili aracın kusurlu olduğundan bahisle ödeme yapmaktan imtina ettiğini, ayrıca orijinal aracın piyasa değerinde yapılan tamirat ve bu kaydın tramerde gözükecek olması nedeniyle ciddi düşüş olduğunu, bu değer kaybı nedeniyle müvekkili aracının gerçek piyasa fiyatından daha düşük bir bedelle satmak durumunda kalacağını, hasar dosyasında ödenen miktarın gerçek zarar miktarını karşılamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili aracında meydana gelen 100,00-TL’lik maddi zararın davalı … Sigorta A.Ş.’ den faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın iddia ettiğinin aksine kazanın ardından tutulan kaza tespit tutanağı uyarınca sigortalının kusursuz olduğunu, kusur konusunda sigorta şirketleri arasında mutabakat sağlanamadığını ve karşı araç da kusuru kabul etmediği için kusur dağılımının tam olarak yapılamadığını, sigortalısının kusuru kabul etmediğini ve ekspertiz raporu doğrultusunda dosyanın olumsuz görüş ile kapatıldığını, dava konusu aracın önceki kazaları dikkate alınarak araçta değişmesi ve yenilenmesi ve tamiri gereken parçaların neler olduğunun tek tek belirtilmesi gerektiğini, davacı tarafın faiz talebinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…davacı tarafın talep ettiği hasar ve değer kaybı zararlarına ilişkin fatura, iş emri, eksper raporu, tamir esnasında onarım resmi, Değişik iş dosyasında yaptırılan tespit vs. gibi hasarın büyüklüğünü, yapılan onarım ve parça değişimini gösteren, gerçek hasar durumunu ve miktarını tespit edilmesini sağlayacak hiçbir delil sunmadığı, bilirkişi raporunda dosya içeriğinde mevcut olan belge ve delillere göre aracın hasar onarım miktarının sağlıklı ve gerçek olarak tespit etmenin mümkün olmadığı hususunun açıklandığı, araçta kaza nedeniyle meydana gelen hasarın ve değer kaybının gerçek miktarının tespiti için davacı tarafından delillerinin dosyaya sunulması gerektiği, davacı vekilinin 19.11.2019 tarihli celsede aracın tamirine ilişkin faturanın taraflarında bulunmadığı yönündeki beyanı da gözetildiğinde davacının aracında meydana gelen hasarları dolayısıyla da davasını eldeki bu delillerle ispatlayamadığı…” gerekçesiyle ispatlanamayan davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka, yüksek mahkeme içtihatlarına, hakkaniyete ve vicdana aykırı olduğunu, kazanın ve kazaya bağlı hasarın meydana geldiğinin sabit olduğunu, taraflar arasında mahkemeye taşınan uyuşmazlığın kazadaki kusur oranı olduğunu, davalının, kazanın/hasarın meydana gelmesi olgusu hakkında bir iddiası ve savunmasının olmadığını, dava dosyası kapsamında düzenlenen bilirkişi raporunda da kazada, karşı aracın tali bir oranda da olsa kusurlu olduğunun belirlendiğini, taraflar arasında hasar ve meydana gelişi üzerine bir uyuşmazlığın mevcut olmadığını, yalnızca kazada kusur durumunun tartışmalı olduğunu, bu haliyle Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nde kayıtlı bir kazanın meydana gelmediği yönünde bir hüküm tesisinin kabulünün mümkün olmadığını, kazadan sonraki süreçte davalının, hasar dosyası kapsamında sigortalısına kusur yüklemediğinden, müvekkilinin aracında parça ve işçilik için ayrıntılı bir hasar hesabına geçmediğini, ancak aracın hem bu işlem sırasında hem de hasarlı halde götürüldüğü serviste bir çok fotoğrafının bulunduğunu, ancak davalı tarafça bir ödeme yapılmadığından ilk etapta hasar onarımının gerçekleşmediğini, bu şekilde hasarlı araçların çekildiği oto servisler ilgili sigorta şirketlerine müracaat ile hasar dosyası oluşturulduğunu, sigorta şirketi ile irtibat halinde onarımı yaparak masrafını temin ettiğini ve bu kapsamda mağdur durumdaki müşterisinden bir ödeme almadığını, davalı sigorta şirketi bir ödeme yapmadığından ve müvekkilinin aracını tek seferde yaptırma gibi ekonomik bir imkanı bulunmadığından, müvekkilinin kendi imkanları ile aşama aşama aracının onarımını tamamlamaya çalıştığını, müvekkilinin bu süreçte bazı kısımlar için kendisi hurdacılardan parça topladığını, kaporta kısmını bir başkasına, mekanik kısmı bir başkasına, boya kısmını imkanınca kendisi yaparak onarımı olduğu kadar tamamladığını, onarıma ilişkin toplu bir fatura, delil tespit dosyası bilirkişi raporu vb. bir dokümanın mevcut olmadığını, ancak hal böyle iken müvekkilinin zararının meydana gelmediği yönünde yönünde bir hüküm kurulmasının hukuka, hakka ve hakkaniyete uygun düşmediğini, mülkiyet hakkından kaynaklı olarak müvekkilinin aracını hiç onarmamış olsa dahi davalı sorumluluğunun mevcut olduğunu, müvekkilinin araç hasarının nasıl ve ne şekilde giderildiği, kısmi mi ya da tam olarak mı giderildiği gibi husular davalı yanın iskontosuz parça bedelleri, işçilik ve KDV toplamı şeklinde olan yükümlülüğünü azaltmayacağını, aynı şekilde daha uygun maliyet ile giderilebilecek bir zararın daha maliyetli olarak giderilmesinin da davalı yükümlülüğünü müvekkili lehine de olsa artırmayacağını, TBK 50. Madde kapsamında, kural olarak zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğunu, uğranılan zararın miktarının tam olarak ispat edilemediği hallerde hakim olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyebileceğini, bu kapsamda delillerden yola çıkılarak yaklaşık bir zarar hesabının yapılmasının mümkün olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 30/04/2020 TARİHLİ EK KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…dava miktar itibariyle kesin olup, istinaf kapsamı dışında kaldığından…” gerekçesiyle “Mahkememizin 19/11/2019 tarih 2017/1445 Esas, 2019/1248 Karar sayılı hükmünün davacı … vekili Av. …. tarafından İSTİNAF EDİLMEMİŞ SAYILMASI’na…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin 30/04/2020 tarihli ek kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinden anlaşılacağı üzere, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, yerleşik içtihatlarca dava konusu olan trafik kazasına bağlı hasar zararı taleplerin nitelik olarak likit alacak olarak kabul edilmeyeceğini, bu nedenle dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak olarak açıldığını, belirsiz alacak davalarında tümden ret kararı verilmesi halinde karar davacı yönünden yönünden kesin olamayacağını belirterek, yerel mahkemenin 30/04/2020 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı olarak karşı araç zorunlu trafik sigortacısından hasar bedeli ve değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, mahkemece 30.04.2020 tarihli ek karar ile miktar itibariyle kesinlik sebebiyle asıl kararın istinaf edilmemiş sayılmasına karar verilmiş, ek karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına ve belirsiz alacak davası açma şartlarının da bulunmasına göre ilk derece mahkemesinin, kararın kesin olduğuna ilişkin değerlendirmesinde isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, istinaf başvurusunun kesinlik nedeniyle reddine dair ek kararın kaldırılmasına karar verilerek esastan incelemeye geçilmiştir
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı trafik kazasında aracının hasarlandığını belirterek hasar bedeli ve araçta oluşan değer kaybını talep etmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre, kazadaki kusur oranları tespit edilmiş ancak davacının sunduğu belgeler uyarınca araçtaki zararın tespitinin sağlıklı ve mümkün olmadığı belirtilmiş, mahkemece söz konusu rapor esas alınarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle kazanın varlığını ispat yükü üzerinde olan davacı, aracının hasar gördüğünü hem taraflar arasında tutulan kaza tespit tutanağına göre hem de dosyada yer alan …. Şti.nin oto mali mesuliyet ekspertiz raporuna göre ispatlamıştır. Bu hususun aksi davalı tarafından da ispat edilememiştir. Davacı bililrkişi raporuna karşı kazalı aracın renkli fotoğraflarını ve ayrıca aracın onarım ve parça değişimini gösteren servis faturasını sunmuştur. Bu durumda, mahkemece davacının sunduğu belgeler uyarınca hasar bedeli ve değer kaybının tespiti için asıl raporu düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, rapora karşı itirazlar karşılanmadan talebin ispatlanamadığı gerekçesiyle eksik inceleme dayalı hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1445 Esas ve 2019/1248 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 25/01/2023