Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/2001 E. 2023/18 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2001
KARAR NO : 2023/18

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017 (Dava) – 07/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1467 Esas – 2019/1202 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 11/01/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 11/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2019 tarihli 2017/1467 Esas ve 2019/1202 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/10/2015 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı çekiciye takılı … plakalı yarı römorka çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yolcu konumunda olduğunu, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/48 E. sayılı dosyası ile yargılama yürütüldüğünü, kaza tespit tutanağına göre …’in kusurlu bulunduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesinin davalı … şirketinde olduğunu, müvekkilinin kaza tarihinden bu yana görmüş olduğu tedavilerin netice vermediğini ve sakat kaldığını, sunulan tedavi evrakları ve raporlardan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin ömür boyu bakıma muhtaç kaldığını ve kendi hayatını bir başkasının yardımı olmaksızın ve mekanik olarak destek olabilecek bir cihaz olmaksızın sürdürebilmesinin mümkün olmadığını, davalı … şirketine 13/11/2017 tarihinde yazılı başvuruda bulunulmuş olsa da herhangi bir cevap verilmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ömür boyu bakım ücretine yönelik şimdilik 3.000,00-TL maddi tazminatın, KTK zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 24.10.2014-2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davacı yan tarafından, maluliyet tazminatı talebiyle açılan İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1306 E. sayılı dosyada taraflarca sulh sağlandığını; davacı yana, 09.01.2017 tarihinde EFT yolu ile 249.300-TL sürekli sakatlık tazminatı ödendiğini, ödeme gereği davacı yanın müvekkili şirketi ibra ettiğini, kaldı ki, davacı tarafından anılan dosyaya sunulan raporlarda kişinin bakıcıya muhtaç olduğuna dair bir ibare bulunmadığı gibi; dava öncesinde yapılan başvuruda sunulan belgeler arasında da kişinin bakıcıya muhtaç olduğunu gösterir bir belge bulunmadığını, dolayısıyla, tüm belgeler sunulmadan, geçerli bir başvurudan söz edilemeyeceği gözetilerek davanın esasa girilmeksizin reddini talep ettiklerini, yargılamada kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, davacının maluliyetinin niteliği gereği sürekli bakıcıya muhtaç olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davacıya işbu dava öncesi sakatlık teminatının neredeyse tümünü ödediğini; poliçe limitinin tükenmiş olması karşısında davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Yargıtay kararları gereği davacının sürekli bakım ve gözetime muhtaç olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, hastanenin Adli Tıp Bilim Dalından rapor alınmasının yeterli olmadığını, kişinin ailenin birbirine bakım ve gözetim borcu bulunduğunu, davacının annesi, babası ve birçok kardeşi bulunduğu gözetilerek esasen (kabul anlamına gelmemek üzere) hesaplanan tazminattan uygun oranda indirim yapılması gerektiğini, davacı yanın kaza tarihinden faiz taleplerinin reddine karar verilmesini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Somut olayda; davacının 07.10.2015 tarihinde geçirmiş olduğu kazaya ilişkin görmüş olduğu tedavilere ilişkin hastane kayıtları ilgili hastanelerden getirtilerek kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre aldırılan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen maluliyet raporunda; davacının trafik kazasından kaynaklanan yaralanması nedeniyle sürekli bakıma muhtaç olmadığı hususu belirtilmiş olup, her ne kadar davacı vekili tarafından aldırılan maluliyet raporuna karşı davacıya Biyofizik Anabilim Dalından tat ve koku testi yaptırılıp olaya bağlı tat ve koku kaybı olup olmadığını bildirir bir raporun alınmasından sonra maluliyet oranının yeniden belirlenmesi gerektiği gerekçeleriyle itiraz edilmiş ise de; eldeki davanın davacının yaralanması nedeniyle ömür boyu bakım ücretini talep edip edemeyeceğine ilişkin olduğu, maluliyet raporunda davacının sürekli bakıma muhtaç olmadığı hususunun belirlendiği, tat ve koku alma nedeniyle ek maluliyet oranı belirlense dahi bu durumun ömür boyu bakım ihtiyacını doğurmayacağı açık olmakla davacı vekilinin rapora itirazları ve ek rapor aldırılması talebine itibar edilmeyerek davacının yaralanmasına dayalı olarak ömür boyu bakıma muhtaç olmaması nedeniyle DAVANIN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Hükmün ‘miktar itibariyle kesin’ olarak verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davanın kısmi dava olmadığını, belirsiz alacak davası olarak açıldığını, mahkemenin dayandığı 08/05/2019 tarihli Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu Raporunun hukuka aykırı olduğunu ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporun sonuç kısmının D bendinde, şahsın koku ve tat duyusunda kayıp olduğu belirtildiğinden EÜTF Biyofizik Ana Bilim Dalından randevu alınarak tat ve koku testi yaptırılıp bir rapor aldırılarak gönderilmesi halinde maluliyet oranının yeniden değerlendirilebileceğinin belirtildiğini, maluliyet oranındaki artışın kişinin bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağı hususunu öncelikli olarak etkiliyor olması nedeniyle talep dilekçeleriyle tat ve koku kaybı testi yaptırılarak ek rapor düzenlenmesinin istendiğini, ancak taleplerinin tat ve koku alma nedeniyle ek maluliyet oranı belirlense dahi bu durumun ömür boyu bakım ihtiyacını doğurmayacağı gerekçesiyle reddedildiğini, işbu davada müvekkilinin kaza nedeniyle bakıcıya ihtiyacının olup olmadığı hususunun özel bilgi beceriye ihtiyaç duyulan teknik bir konu olması nedeniyle hakimin bilirkişi olarak Adli Tıp Kurumuna başvurmasını gerektirdiğini, fakat mahkeme aynı konuda daha sonra ek rapor ile müvekkilinin maluliyetinin artması hususunun değerlendirileceğini dikkate almadan maluliyet durumunun artmasının ömür boyu bakım ihtiyacını doğurmayacağının açık olacağını belirttiğini, davada müvekkilinin maluliyetinin artmasının kendisinin bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağını etkilediğini, trafik kazası nedeniyle kişinin ömür boyu bakım ihtiyacının olup olmadığının tespitinin İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından yapılması gerektiğini (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/8994 E. 2019/4821 K. ve 16/04/2019 tarihli kararı)….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında yolcu olarak bulunan davacının yaralanması nedeniyle ömür boyu bakım ücretinin davalı ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketinden tahsili davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Öncelikle, dava dilekçesindeki talep içeriğine göre davanın fazlaya dair haklar saklı tutularak kısmi dava şeklinde açıldığı ve dosya içeriğine göre herhangi bir ıslah dilekçesi de sunulmamış olduğu anlaşılmakla, mahkemece verilen kararın istinafa tabi olduğu açık olup, kararın “kesin” olarak verildiğine dair hükümdeki cümle doğru görülmemiş, bu yöndeki davacı vekili istinafı haklı bulunarak istinaf incelemesine geçilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava konusu kaza nedeniyle bir gözünü kaybetmiş olduğu ve yine yüzündeki kemik kırıkları nedeniyle yüzde kalıcı iz olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere maluliyete ilişkin alınacak raporların 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi gerekmekte olup, aynı şekilde bakıma muhtaçlık hususunun da aynı yönetmelik hükümleri uyarınca değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta da mahkemece hükme esas alınan Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp ABD’ndan alınan raporun bu yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenmiş olduğu, buna göre davacının maluliyetinin niteliğine göre sürekli bakıma muhtaç olma durumunun bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Davacının davadaki talebinin ömür boyu bakım ücretine yönelik olduğu açıkça beyan edilmiş olup, bunun yanısıra, düzenlenen rapora davacı vekilinin itirazında bakıma gerek bulunmadığı yönündeki tespit bakımından bir itirazda bulunulmadığı da anlaşılmaktadır. Rapor içeriğinde, davacının tat ve koku alma duyularında kayıp olduğuna dair iddiaları yönünden ayrıca rapor alınır ise maluliyet oranının yeniden değerlendirileceği belirtilmiş olup, davacı vekilinin rapora itirazındaki talebinin de bu yönde ek rapor alınmasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamına, davacının talep içeriğine, yaralanmasının niteliğine, alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli heyet raporuna göre mahkemece verilen kararda uusl ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1467 Esas – 2019/1202 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/01/2023