Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1995 E. 2023/97 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1995
KARAR NO : 2023/97

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2018 (Dava) – 30/01/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/269 Esas – 2020/73 Karar
BİRLEŞEN İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2018/713 ESAS 2018/1301 KARAR SAYILI DOSYASINDA ;
DAVA :Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/01/2020 tarihli 2018/269 Esas ve 2020/73 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; 22/11/2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile seyir halindeyken yön levhasına çarparak yol çalışması olan trafiğe kapalı alana girerek, sisin de etkisiyle alt geçit çalışmasını fark etmeyerek aracın ön kısmı üzerine 8 metre derinlikte olan toprak alana düşmesi neticesinde tek taraflı ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili …’ın eşi, … ve …’ın babası olan …’ın kaza yerinde öldüğünü, Mustafakemalpaşa 1.Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 2017/370 Esas numarasıyla yargılamasının yapıldığını, meydana gelen trafik kazasında … plakalı aracın sürücüsü …’ın asli ve tam kusurlu bulunduğunu, aracın davalı sigorta şirketinde kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesi bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik her bir davacı yönünden 100’er TL olmak üzere toplam 300,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıya başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile tahsili ile müvekkiline ödenmesine, her bir davacı müvekkili için ayrı ayrı olmak üzere vekalet ücretlerinin ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen dosyada dava dilekçesinde özetle; 22/11/2016 tarihinde davacının desteği …’ın yolcu olarak bulunduğunu, dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması sebebiyle …’ın vefatı sebebiyle destekten yoksun kaldığını beyanla bilirkişi marifeti ile tespit edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL destekten yoksunluk tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili harçlandırılmış değer arttırım dilekçesiyle; müvekkili … adına fazlaya ilişkin dava ve talep hakkını saklı tutarak davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine açtıkları tazminat davasında, 16/07/2019 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda dava dilekçesinde talep ettikleri alacağın arttırılarak 59.109,91-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek işletilecek faiziyle ile birlikte davalıdan alınıp müvekkili …’a ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili asıl dava cevap dilekçesinde özetle; davacılar için trafik sigortası genel şartlarında ve diğer mevzuatta belirlenen usul ve esaslara göre toplam 188.805,00-TL tazminatın 17.01.2018 tarihinde davacı vekilinin hesabına ödendiğini, müvekkili şirketin söz konusu borçtan ibra edildiğini, müvekkili şirket tarafından sorumlu olunan miktar ödendiğinden poliçe teminatı dahilinde başkaca hiçbir sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili birleşen dava cevap dilekçesinde özetle; aynı kaza ile ilgili olarak vefat eden …’ın diğer yakınları tarafından mahkememizin 2018/269 Esas sayılı dosyasında davanın görüldüğünü, dosyanın bu dava ile birleştirilmesinin talep edildiğini, esasa ilişkin olarak kaza sebebiyle ve …’ın vefatı sebebiyle davacıya 16.448-TL’nin ödendiğini, ödeme sebebiye sigorta şirketinin sorumluluğunun kalmadığını, TRH2010 ve 1,8 Teknik faiz uygulanması gerektiğini, sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu ve müteveffanın diğer hak sahiplerine yapılan ödemelerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini, kusur yönünden adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesinden rapor alınmasının gerektiğini, tazminat hesabında asgari ücretin esas alınması gerektiğini, kaza sebebiyle elde edilen gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, hatır taşıması nedeniyle ve müterafik kusurun tespiti halinde resen indirim yapılması gerektiğini, başvurunun ibraz tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasından itibaren faize hükmedilmesi gerektiği, müvekkilinin temerrüdünün başvurudan sonra gerçekleştiğini belirterek; davanın esastan ve usulden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…ASIL DAVA YÖNÜNDEN; Davanın reddine…” ”…BİRLEŞEN İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/713 Esas 2018/1301 Karar sayılı dava yönünden; davanın kısmen kabulü ile 53.198,92 TL destekten yoksun kalma tazminatının 21/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl davada davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kaza 22.11.2016 tarihinde meydana gelmiş olup, poliçe tarihi (11.08.2015) itibariyle yürürlülükte olan KTK’nun 92. maddesinde destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışı kaldığına dair yasal bir düzenleme bulunmadığını, 92. maddede yapılan değişikliğin ise 26.04.2016 tarihinde yapıldığını, poliçenin kesildiği tarih (11.08.2015) itibariyle KTK 92.maddesinde henüz değişiklik yapılmadığından, davacıların talebii poliçe teminatı içinde olduğunu, tam kusurlu sürücünün ölümünden kaynaklanan taleplerin poliçelerde teminat dışı sayılması gereken tarihin, genel şartların değiştirildiği 01.06.2015 tarihi değil, ZMMS Sigortası dışında kalan hususlar başlıklı 2918 sayılı kanunun 92. maddesinde değişiklik yapıldığı 26.04.2016 tarihi olması gerektiğini, ortada yürürlülükte olan bir yasa hükmü varken, Genel Şartlarda yapılan değişiklik ile sigorta poliçesinin teminatının kapsamı daraltılamayacağını belirterek asıl dava yönünden kararın belirttikleri sebep ve gerekçelerle müvekkili lehine ortadan kaldırılmasına; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin esas almış olduğu 16/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda 20.03.2018 tarihli ekonomik ve sosyal durum araştırması sonrasında düzenlenen raporda …’nın aylık kazancının 4.000-5.000-TL civarında olduğu bahsedilmesine rağmen hesaplama yaparken asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığını, müteveffanın …. Şti.’nin kurucusu olup, aylık kazancı asgari ücretin oldukça üzerinde olduğunu, bu durumun 0.03.2018 tarihli ekonomik ve sosyal durum araştırması raporunda da aşikar olduğunu, tüm bunlar nazara alındığında öncelikle müteveffa …’nın gelir durumunun netleştirildikten sonra hesaplama yapılması gerektiğini, davalı sigorta şirketinin, hatır taşıması sebebiyle ilk derece mahkemesince uygulanan %10 hakkaniyet indiriminin düşük olduğunu ve en az %20 hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini belirttiğini ancak %10 oranı üzerilen hükmedilen hakkaniyet indirimi Yargıtay’ın genel görüşüne uygun olup, bu konuda davalı sigorta şirketince yapılan itirazın yerinde olmadığını, ayrıca ilk derece mahkemesince somut olayda hatır taşıması mevcut olup olmadığının dahi irdelenmediğini, hatır taşıması olabilmesi için kişinin bir karşılık ödemeden araçta bulunması gerektiğini, burada dikkat edilmesi gereken hususun kişinin aracında bulunandan sorumluluğunun olacağı bir yakınlığının olmaması, bir iş ya da karşılık gözetilmemesi gerekli olup, öncelikle mahkemenin hatır taşıması olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır taşımasının kimin arzusu ile ne amaçla yapıldığının araştırılması gerektiği, davalı tarafın istinaf sebeplerinin haksız ve mesnetsiz olması sebebiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini, taraflarınca yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, hükmün bozulmasına ve talepleri gibi karar verilmesini, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; birleşen dosya bakımından hükmedilen tazminat tutarına dayanak olarak alınan bilirkişi raporunda mevzuata aykırı şekilde hesaplama yapılmış olmakla, bu hususa ilişkin itirazlarının hukuka aykırı olarak dikkate alınmadığını, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalarda bütün destek süresi boyunca müteveffanın kendisi ve hak sahibi eşi için 2, hak sahibi çocuk için 1’er, baba olmadığından anne için ise 2 pay ayrıldığını, çocukların destekten çıkması sonrasında onların payı da tüm hesaba dahil edilmek suretiyle anneye de dağıtıldığını ancak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/5528 E., 2016/11500 K sayılı içtihadından da görüleceği üzere çocukların destek kapsamında çıkması halinde paylarının eşe verilmesi, annenin payını etkilememesi gerektiğini, bu sebeple bilirkişinin yerleşik içtihatlara aykırı paylaşımının kabulünün mümkün olmadığını, açıklanan sebeplerle hatalı ve fahiş hesaplama içeren rapora göre ve söz konusu rapora itirazlarına ilişkin olarak herhangi bir değerlendirme ve gerekçelendirme yapılmaksızın verilen karar yasa, usul ve içtihatlara aykırı olmakla, işbu kararın bozulması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere yerleşik içtihatlar doğrultusunda hatır taşıması nedeniyle tazminattan %20 indirim yapılması gerekirken, %10 oranında indirim yapılması haksız olup kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere hatır taşıması nedeniyle yapılan indirimin toplam tazminat yerine dava öncesinde yapılan ödemenin tenzil edildiği bakiye tutar üzerinden yapılması da haksız olmakla, kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini, mahkemece hatır taşımasına binaen birleşen dosya davacısı için bilirkişi raporunda hesaplanan toplam tazminattan müvekkili şirketçe yapılan ödemenin tenzili ile kalan bakiye tutar üzerinden %10 indirim yapıldığını, bununla birlikte söz konusu indirimin bakiye tazminat üzerinden değil, hesaplanan toplam tazminat tutarı üzerinden yapılması gerektiğini belirterek kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl Dava; 22/11/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu, davacılardan …’ın eşi, davacılar … ve …’ın babaları; birleşen dava yönünden ise davacının oğlu …’ın yolcusu bulunduğu … plakalı aracın tek taraflı trafik kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle, davacıların uğramış oldukları destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi zararlarının kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın ZMMS sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece asıl davanın reddi, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmakla karar davacılar vekilleri ile davalı vekilince istinaf edilmiştir.
1-Asıl dosyada davacılar vekilinin istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede;
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacılar vekilinin yasal sürede aktüer rapora itiraz etmediği, raporda esas alınan kusur oranının sigorta yönünden kesinleştiği; kaldı ki, kusurun tespitine yönelik alınan adli tıp raporu ile aktüer bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu oldukları anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Birleşen dosyada davacı … vekilinin istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede;
a-Dosya içerisinde, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, müteveffanın gelirine ilişkin olarak dava dilekçesinde beyanda bulunmadığı, yargılama sırasında da müteveffanın gelirini belgeleyen belge de sunulmadığı, ayrıca SED araştırmasında belirtilen tahmini gelir kaydının kesin gelir olarak kabul edilerek tazminat hesaplamasına esas alınamayacağı, aktüer raporda bu hususta yapılan değerlendirme ve hesaplamanın yerinde olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
b-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazına gelince; mahkemece hatır taşıması indirim nedeni kabul edilmiş ise de, hatır taşıması indirimi yapılması için gerekli şartların bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmediği, mahkemece bu konuda araştırma yapılmadığı gibi, kararda hatır taşıması indirimi yapılmasına yönelik kabulün gerekçelendirilmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin itirazın bu yönden kabulü ile kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davalı … Sigorta A.Ş.vekili istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede;
a-Davalı vekili aktüer rapora süresinde yapılan hesaplamada anne için gelirden fazla pay ayrıldığı, pay hesabının yanlış yapıldığı yönünde itiraz ettiği halde, mahkemece davalının itirazları doğrultusunda ek rapor alınmadığı, yerleşik uygulamaya aykırı olarak vefat eden babanın payının anneye kaydırılarak hesaplama yapıldığı, uygulamada kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanması gerektiği anlaşıldığından; davalı tarafından itiraz edilmeyen hususlar ile karara ve rapora karşı itirazda bulunanın davalı taraf olduğu nazara alınarak kazanılmış usuli haklar da gözetilerek ek rapor alınarak sonucuna göre davacı … lehine hükmedilecek tazminatın değerlendirilmesi gerektiğinden, davalının itirazının kabulü ile kararın kaldırılması gerekmiştir.
b-Mahkemece, bilirkişi tarafından hesaplanan zarardan, davalının talep etmiş olması nedeniyle %10 oranında hatır taşıması indirimi yapılmış ise de yerleşik uygulamaya göre bu oranın %20 olması gerektiği gözetilmeden, daha az oranda indirime gidilmesi hatalı olmuştur.
c-Tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. (818 Sayılı BK 43-44 mad) maddelerinde düzenlenmiştir.
TBK 51. maddesine(BK 43. mad.) göre hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak tazminatı belirleyecektir. Hakim tarafların kusur durumunu dikkate alarak tazminatın kapsamını belirledikten sonra Yargıtay kararlarında yerleşmiş olduğu üzere tazminattan hatır taşıması indirimi yapılarak nihai zarar ve ödenmesi gereken tazminat belirlenecek, son olarak da davadan önce yapılan ödemenin güncellenen değeri düşülecektir. İlgili kanun maddeleri incelendiğinde yapılan ödemeler tazminatı belirlemede bir indirim nedeni olarak gösterilmediği gibi, Yargıtay uygulamaları ile artık yerleşik hale geldiği üzere borcu söndüren bir nitelik taşımaktadır.
Hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunda destek tazminatı belirlendikten sonra, davalı tarafından davadan önce yapılan ödeme güncellenerek düşülmüş, mahkemece en son olarak da hatır taşıması indirimi yapılarak tazminata hükmedilmiştir.
Hatır taşıması nedeniyle yapılacak indirimde davacının hesap edilen maddi zararından öncelikle %20 hatır taşıması indirilerek, kalan miktardan da davadan önce yapılan ödemenin güncellenmiş halinin düşülmesi ile ulaşılacak tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hatalı değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamış kararın bu yönden kaldırılması gerekmiştir. (Yargıtay 4. HD 2021/16800- 2022/12960)
d-Mahkemece Re’sen Dikkate Alınması Gereken Müterafik Kusur Durumu Bakımından Yapılan Değerlendirmede; Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi, belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.
Birleşen dosyada davalı sigorta şirketi vekilinin cevap dilekçesinde ve istinaf itirazında da talep ettiği üzere; müteveffanın kazaya karışan araçta yolcu olarak bulunduğu kazaya sırasında emniyet kemeri takmadığının olay sonrasında düzenlenen 22/11/2016 tarihli olay yeri inceleme raporu ile …’ın kaza anında emniyet kemeri takmadığı tespit edilmiştir.
Ayrıca 17/01/2017 tarihli ATK tarafından düzenlenen otopsi tutanağında müteveffanın ölüm nedenin trafik kazası ile oluşması mümkün künt genel beden travması, omurga, büyük beden kırıkları, çoklu kot kırığı sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtilmiş olması nedeniyle yaralanmasının niteliğine göre, zararın artması konusunda müteveffanın müterafik kusuru olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Müteveffanın yaralanmasının niteliğine göre emniyet kemeri takmamış olmasının zararın artmasına sebebiyet verip vermeyeceği hususunun değerlendirilerek, sonucuna göre müterafik kusur indirimi şartlarının oluşup oluşmadığı, hesaplanan tazminat tutarından indirim yapılması gerekip gerekmediğinin kararda tartışılması gerekir. Mahkemece kararda bu hususta bir değerlendirmenin de yapılmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerindedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı … vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine, davacı … vekilinin istinaf itirazının belirtilen yönden kısmen kabulüne, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl dosya davacıları …, …. ve … vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/01/2020 tarihli 2018/269 Esas ve 2020/73 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Birleşen dosya davacısı … vekilinin istinaf itirazının KISMEN KABULÜ; davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/01/2020 tarihli 2018/269 Esas ve 2020/73 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
Birleşen dosya davacısı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Asıl dosya davacıları …, … ve …’ dan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin anılan davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-İstinaf aşamasında asıl dosya davacıları tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf aşamasında davacı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
7-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
8-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
9-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
10-Birleşen dosya davacısı … ve davalı sigorta şirketinin diğer istinaf itirazlarının REDDİNE,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 19/01/2023