Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1991 E. 2022/2089 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1991
KARAR NO : 2022/2089

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/08/2018 (Dava) – 07/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/954 Esas – 2020/93 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2020 tarihli 2018/954 Esas ve 2020/93 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü … idaresindeki … plakalı araç ile önünde aynı istikamete seyir halinde olan davacıya ait dava dışı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı araca arkadan çarparak maddi hasarlı kazaya neden olduğunu, davalı sürücü …’un trafik kazası tespit tutanağı düzenlenmeden kaza mahallinden ayrıldığını, müvekkilinin Almanya’da ikamet ettiğini ve Almanya da yetkili bir servise aracını tamir ettiğini, 2.427,60 Euro masraf yaptığını, davalı sürücünün kazanın oluşunda tam kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketine hasar ihbarında bulunulduğunu ancak bugüne kadar cevap alınamadığını, açıklanan nedenle eldeki dava konusu maddi hasarlı trafik kazası sonucu müvekkilin aracında meydana gelen toplam 2.427,60 Euro tutarındaki hasarın ödeme günündeki TL karşılığının, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, davalı sigorta şirketi bakımından hasar başvurusunun kendisine ulaştığı tarihe 8 işgünü ilave edilmesiyle ulaşılacak 24/04/2018 tarihinden itibaren, davalı sürücü bakımından ise, kaza tarihi olan 20/08/2017 tarihinden itibaren, 3095 S.K madde 4/a uyarınca işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebi üzerine müvekkili sigota şirketi nezdinde 218 T 31184/1 nolu hasar dosyasının açıldığını, hasar dosyasında kazada meydana gelen değer kaybının tespitinin yapılması için gerekli evrakların müvekkili sigorta şirketine sunulmadığını, değer kaybı tespiti yapılabilmesi için aracın kilometresi, yaşı, hasarlanan parçalar, hasarın boyutu ve niteliği, arcın piyasa değeri, önceki hasar kayıtları, aracın onarımına ilişkin bilgi ve belgelerin temini gerektiğini, bu bilgi ve belgeler sunulmadan müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğundan bahsedilmeyeceğini, uyuşmazlık konusu olayda kazaya ait kaza tespit tutanağı ve polis tutanağı sunulmadığını, bu nedenle hasar dosyasında kazanın oluş biçimi ve kusur durumu değerlendirilmesi yapılamadığını, müvekkili sigorta şirketinin sorumluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazanın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde meydana geldiğini, tamirinin yurtdışında yaptırılarak o ülkenin para birimine göre tazminat talebinde bulunulmasının iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığını, trafik sigorta poliçe bedelinin 33.000TL ile sınırlı olduğunu açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetkiye itiraz ettiklerini, kaza yerinin Gaziantep olduğunu, davalının Gaziantepte ikamet ettiğini, davacının da yurt dışında ikamet ettiğini, sigorta poliçesinin yapıldığı yerin Gaziantep olduğunu, yapılan poliçede yetki sözleşmesi gereği yetkili yerin İstanbul olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Gaziantep Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, davalının savunma hakkının kısıtlandığını, gidiş geliş masrafının oldukça yüksek olduğunu, davacının davayı İzmir’de açmasında hiçbir hukuki menfaati bulunmadığını, tam aksine olası bir keşif kararı durumunda usul ekonomisi ve davanın zaman kaybı açasından Gaziantep’te açılması daha uygun düşeceğini, bu nedenle müvekkil açısından yetksizlik kararı verilmesini gerektiğini, kazadaki kusurlu oldukları iddiasını kabul etmediklerini, müvekkilin olay yerinden kaçmadığını, tanık beyanları ve keşif sonrası bu durumun ortaya çıkacağını, kaza sonrası davacının gittiğini ve kusurlu olduğunu, mahkeme müvekkili kusurlu bulsa dahi, davacının tarafın talep ettiği hasar tazminat miktarının yüksek olduğunu, dosyaya sunulan resimden de görüleceği üzere davacının arabasında hasar bulunmadığını, söz konusu aracın Türkiye’de servisi olduğunu, burada yaptırmasının mümkün olduğunu, kazadan 5 ay sonra alınan teklifin gereçeği yansıtmadığını, davaya konu iddia edilen kazadan sonra başka bir kaza yapılıp yapılmadığı aracın hasar görmediğini bilmediklerini, masraf hesaplamasında römork yenileme masrafı denilmiş ise de dosyaya sunulan araç resmi incelendiğinde arabada römork bağlantısı olmadığının görüleceğini, aracın 2007 model olduğu görüldüğünde aracın değerinin yarısına yakın bir masraf çıktığını, bu bedelin ödenip ödenmediği, tamiratın yapılıp yapılmadığının da belli olmadığını, yine aracın kaskosundan yaptırılmış olması da söz konusu olmadığını, araçta hehangi bir hasarın bulunmadığını, oluşacak hasar ve zararın bilirkişi raporu aldırılması gerektiğini, açılan dava hukuki dayanaktan yoksun olup davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 1.594,60 Euro hasar bedelinden ibaret maddi tazminatın 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru Karşılığı Türk Lirası olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişinin, kök raporda, davacı müvekkilinin aracında oluşan hasar bedeli için takdir edilen ücretlerin yüksek olduğu ve yeniden değerlendirme ihtiyacı olduğu kanaatine varmış olup, anılan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı kanaatinde olduklarını, dava konusu araç Almanya ülkesine kayıtlı olup, davacı müvekkili aracının onarımını Almanya ülkesindeki yetkili bir serviste yaptırdığını, bu durumda, zararın Almanya ülkesindeki giderlere göre göre saptanması gerektiğini ancak, bilirkişinin alacak kalemlerini yeniden değerlendirerek hesaplanmasının doğru olmadığını zira, bilirkişinin yapması gereken inceleme, davacı müvekkilin aracında meydana gelen zarar ile hasarı gidermek ve eski haline getirmek amacıyla yaptırmış olduğu tamire ilişkin masrafların birbiriyle uyumlu olup olmadığını belirlediğini, YHGKnun bu hususta 2014/703 E. 2016/497 K. sayılı ilamında, “Almanya’da ikamet eden ve geçici olarak getirdiği aracı Türkiye’de trafik kazası sonucunda hasara uğrayan davacının, aracının onarımını Türkiye’de yapması konusunda zorlanamayacağının kabulü gerekir. Araç maliki, aracını Türkiye’de veya ikamet ettiği ülkede tamir ettirmek konusunda seçimlik hakka sahiptir. Araç sahibinin bu seçimlik hakkını ikamet ettiği ülkede tamir ettirme yönünde kullanması durumunda, yurt dışı tamirine ilişkin gerçek hasar bedelinin tespit edilerek bu bedelin Türk Lirası karşılığının tazminine karar verilmelidir.” ifadelerine yer verildiğini, dava konusu kaza nedeniyle, davalı sigorta şirketine 2918 sayılı kanun çerçevesinde hasar başvurusu yapılmışsa da herhangi bir cevap alınamadığını, bu nedenle de eldeki davanın açıldığını, hasar başvurusu ile yazının karşı tarafa ulaştığını gösterir bilgisayar çıktısının dava dilekçesi ekiyle birlikte yerel mahkemeye sunulduğunu, dolayısıyla, davalı sigorta şirketi kanunda belirlenen süre içerisinde ödeme yapmadığından temerrüde düşmüş olup, temerrüt tarihinin 24.04.2018 olduğunu ayrıca, davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren faizle sorumlu tutulması gerektiğini belirterek eldeki istinaf başvurusuna konu olan gerekçeli kararın ortadan kaldırılmasına; yeniden yargılama yapılmak yoluyla, davanın kabulüne; avukatlık ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza yerinin Gaziantep olduğunu, davalının Gaziantepte ikamet ettiğini, davacının da yurt dışında ikamet ettiğini, sigorta poliçesinin yapıldığı yerin de Gaziantep olduğunu, yapılan poliçede yetki sözleşmesi gereği yetkili yerin İstanbul olduğunu, HMK 6 Genel yetkili mahkeme davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri olup kanun maddelerinden anlaşılacağı üzere yetkili mahkemenin Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Gaziantep Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmeisni talep ettiklerini, kazanın 20.08.2017 tarihinde gerçekleştiğini bunun üzerine söz konusu kazaya karışan davacının aracı, davacı tarafından 25.01.2018 tarihinde Almanya’da tanıdığı otomobil tamircisi olan “…” oluşan hasarla ilgili faturalandırma yaptığını ancak faturalandırma tarihinde parçaların tamir edildiği(parçaların önceki ve sonraki halleri), parça değişimi ve aracın yapıldığı konusunda herhangi bir resim ve belgelendirme yapılmadığını, dava konusu olan kazada davacının aracı fazla hasar almadığından sadece arka tamponda birkaç çizik ve küçük darbeler mevcut olduğunu, davacının talep ettiği hasar tazminat miktarının çok yüksek olduğunu, dosyaya sunulan resimden de görüleceği üzere davacının arabasında hasar bulunmadığını, diğer bir hususun ise davaya konu aracın tamir edilip edilmediği konusundaki ihtilaf olduğunu, davacının ileri sunmuş olduğu belgede ve düzenlenen bilirkişi raporlarında sadece kazaya karışan araç ile ilgili faturalandırmaların mevcut olduğunu, söz konusu aracın tamir edilip edilmediği, ilk ve son halini gösterir resim gibi belgelerin mevcut olmadığını, aracın akıbeti hakkında herhangi bir bilgi, belge ve delil bulunmadığını, … tarafından tutulan faturalandırmalarda ve dava sürecinde düzenlenen bilirkişi raporlarında hukuka ve hakkaniyete aykırı eksik değerlendirmelerin mevcut olduğunu, iş bu dosyada eksik ve hatalı bilgilerle değerlendirmeler yapılmış olmasının davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesine sebep olacağını, adaletin tecellisinin gecikmesine sebep olmakla birlikte verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırılıklar teşkil edeceğini, istinafa konu olan işbu davada verilen kararın da bu yönüyle hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.02.2020 tarihli ve 2018/954 E- 2020/93 K sayılı kararının kararın kaldırılarak esas hakkında yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından dolayı davacının aracında oluşan hasar bedeline ilişkin tazminat davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekili ve davalı … vekilince istinaf edilmiştir.
Davacı ve davalı … vekilinin yasal süresi içinde kök ve ek rapora ilişkin somut itirazlarda bulunduğu, ancak mahkemece itiraz edilen hususlarda itirazı karşılar şekilde bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, alınan bilirkişi raporları ile istinafa gelen tarafların itirazlarının karşılanmadığı, alınan raporların yargı ve taraf denetimine elverişli olmadığı, soyut değerlendirmeler içerdiği ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Davacı ile davalının rapora itiraz nedenleri ve dosya kapsamına göre değerlendirmenin yapıldığı, uyuşmazlık konusunda uzman bilirkişiden denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli başka bir bilirkişiden yeni bir rapor alınarak sonucuna göre hüküm verilmesi gerektiği halde, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmiş olması isabetli bulunmadığından, davacı ve davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2020 tarihli 2018/954 Esas ve 2020/93 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kaldırılma şekline ve sebeplerine göre, davacı ve davalı vekilinin sair itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı ve davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-İstinaf aşamasında davacı ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 29/12/2022