Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1985 E. 2023/297 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1985
KARAR NO : 2023/297

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/01/2017 (Dava) – 17/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/43 Esas – 2019/1414 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 01/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 tarihli ve 2017/43 Esas – 2019/1414 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin merkezinin Güzelbahçe-İzmir’de olduğunu, aidat alacağı para alacağı olup, götürülecek borçlardan olduğundan kooperatif merkezinin bulunduğu yer icra müdürlükleri ile mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olması nedeniyle kendisine aidat borcu tahakkuk ettirildiğini, kooperatifin 30/06/2009 tarihinde yapılan 2008 yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 7. maddesinde genel yönetim giderlerine karşılık aylık 100,00-TL aidat toplanmasının önerildiğini ve oy birliğiyle kabul edildiğini, 19/06/2010 tarihli toplantıda ise gündemin 8. maddesinde “2010 yılında inşaat yapılmamasına, üyelerden yükleniciye 140.000,00-TL’nin üstünde ödeme yapanlar da dahil olmak üzere tüm ortakların aylık 100,00-TL aidat ödemesine” 5 red oyuna karşılık oy çokluğuyla karar verildiğini, toplanan aidatın kooperatifin işleyişine ve amacına ulaşabilmesi için genel yönetim giderlerinde kullanıldığını ve kullanılmakta olduğunu, 16/06/2012 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında gündemin 9. maddesinde “aidat borçlarını gününde ödemeyen üyelerden aylık % 2 gecikme faizi alınması” yönünde oy birliğiyle karar alındığını, takip talebinde işlemiş faiz oranı olarak faiz karar tarihine kadar yasal faizin, genel kurul kararından itibaren yıllık % 18 faiz oranının uygulandığını, takipte ödenmeyen aidatlar için öncelikle yıllık % 9 yasal faizin istendiğini, genel kurulda ödenmeyen aidatlar için aylık % 2 faiz kararı alındıktan sonra ise yıllık % 18 faiz istendiğini, bu hususun yasaya ve mahkeme kararlarına uygun olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin 51.455,01-TL üzerinden devamına, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin inşaat devam ettiği sırada normal aidatların üzerinde ve fazla aidat ödediğini, mahsup isteğini genel kurulda dile getirmesine rağmen bu isteğin dikkate alınmadığını ve takip başlatıldığını, müvekkilinin kooperatif kurulduğunda birden fazla bağımsız bölüm için üye olduğunu ancak sonradan bu bağımsız bölümleri sattığını, daha sonra tapu kayıtlarını ve alıcıların isim ve adreslerini kooperatife bildirdiğini ve aidatların ilgili kişilerden alınmasını isteğini, buna rağmen satmış olduğu evlere ilişkin de aidat hesaplanarak kendisinden istendiğini, satılan … ada, … parsel, No:… D:…, No:… D:…, No:… D:…, No:… D:… ve No:… D:…’e ilişkin aidat isteğinin adil olmadığını, bu taşınmazlardan dolayı müvekkilinin sorumlu olmadığını, müvekkilinin sorumlu olduğu aidat tutarının yanlış hesaplandığını, fazla ödenen aidatın mahsubu gerektiğini, müvekkilinin temerrüte düşmediğini, faiz istenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davacı kooperatifin 30/06/2009 tarihinde yapılan 2008 yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 7. maddesinde 2009 yılı tahmini bütçesi okunmuş, “aylık aidatların Temmuz 2009’dan itibaren ilk yapılacak genel kurula kadar aylık 100,00-TL olarak ödenmesi” oy birliğiyle kabul edilmiştir. 19/06/2010 tarihli olağan genel kurul toplantısında ise gündemin 8. maddesinde “2010 yılında inşaat yapılmamasına, üyelerden yükleniciye 140.000,00-TL’nin üstünde ödeme yapanlar da dahil olmak üzere tüm ortakların aylık 100,00-TL aidat ödemesine” 5 red oyuna karşılık oy çokluğuyla karar verilmiştir. 16/06/2012 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında da gündemin 9. maddesinde “aidat borçlarını gününde ödemeyen üyelerden aylık % 2 gecikme faizi alınması” yönünde oy birliğiyle karar alınmıştır. Kooperatifler konusunda uzman bilirkişi … 19/10/2018 tarihli raporunda özetle; davacı kooperatif nezdinde davalı adına 5 adet ortaklığın kurulduğunu, her ortaklığa bir adet konutun tahsis edildiği, konut tesliminin gerçekleştirildiğini, konutlardan 4 tanesi satılmış ise de satışla birlikte ortaklıkların da devredildiği hususunun ispat edilemediğini, davalının 5 adet ortaklıkla ilgili sorumluluğunun devam ettiğini, genel kurul kararlarına göre kooperatif ortaklarının 2009 yılına kadar 140.000,00-TL ödeme yapması gerektiğini, yüklenici firmanın ortakları ve yakınları tarafından yapılan fazla ödemelerin muvazaalı olduğu düşünüldüğünden 30/06/2010 ve 25/06/2011 tarihlerinde yapılan genel kurul toplantılarında “140.000,00-TL’nin üzerinde ödeme yapanlar da dahil olmak üzere 100,00-TL aidat ödenmesine” şeklinde kararların alındığını, bu kararlara göre hesaplama yapıldığı takdirde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 30.200,00-TL’si aidat, 14.015,00-TL’si işlemiş faiz ve 238,23-TL’si ihtarname gideri olmak üzere toplam 44.453,23-TL isteyebileceğini, davacı kooperatife ait defter ve kayıtlara göre davalının 31/12/2018 tarihi itibariyle 94.397,03-TL fazla ödemesinin bulunduğunu, bu miktarın bu tarihten sonraki parasal yükümlükleri fazlasıyla karşıladığını, defter ve kayıtlara itibar edildiği takdirde davalıdan 2010 yılı Ocak ayı ile 2015 yılı Aralık aylarını kapsayan takip dönemi herhangi bir istekte bulunulamayacağını bildirmiştir. Bilirkişi itirazlar üzerine düzenlediği 11/07/2019 tarihli ek raporunda; davalının, 5 adet ortaklık sahibi iken bu ortaklıklara tahsis edilen dairelerden 4’ünü sattığını, satın alan kişilerin ortaklığa kabul edilmesini bildirdiğini, bilgi eksikliği olan davacı kooperatifin ilk etapta buna sıcak baktığını ve satın alan kişileri kooperatife ortak olmaları konusunda zorladığını, ancak sonuç alamadığını, davacı defterlerine göre davalı adına 2010 Ocak-2012 Aralık döneminde 5 pay için 100,00 TL’den 36 ay toplam 18.000,00 TL, 2013 Ocak-2014 Haziran döneminde 1 pay için 100,00 TL’den 18 ay toplam 1.800,00 TL, 2014 Temmuz-Aralık döneminde 4 pay için 100,00 TL’den 6 ay toplam 2.400,00 TL, 2015 Ocak-Aralık döneminde 5 pay için 100,00 TL’den 12 ay toplam 6.000,00 TL olmak üzere
toplamda 26.200,00 TL aidat tahakkuk ettirildiğini, satın alanları ortak olarak kaydedemeyeen davacı kooperatifin 10/01/2014 tarihinde davalıyı 10.600,00 TL borçlandırdığını, bunun hatalı olduğunu, şayet davalıyı 2010 yılı Ocak ayındna itibaren borçlandırmış olsaydı bunun karşılığının 36.000,00 TL olacak olduğunu ( 100,00 TL’den 5 pay için 72 ay üzerinden), buna göre eksik tahakkuk ettirilen aidat miktarının 36.000,00 TL-28.200,00 TL=7.800,00 TL olduğunu, davacının itiraz ettiği 2.800,00 TL farkın da buradan kaynaklandığını, kök raporda bir eksiklik ve hata bulunmadığını bildirmiştir. Bilirkişinin kök ve ek raporunda da belirtildiği şekilde davalı, davacı kooperatifteki 5 adet üyeliğinden 4 adetini 4 ayrı tarihte dava dışı kişilere devretmiş ve bu durumu davacı kooperatif yönetim kuruluna dilekçe ile bildirmiştir. Bu bildirim üzerine davacı kooperatif yönetim kurulu 14/03/2012 tarihinde davalının, dilekçesinde bildirdiği “hisse devir tarihleri itibari ile yeni üyelerin hak ve sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için resmi yazı yazılmasına, varsa devirden önce devredenin üyelik borç ve sorumluluğunun da yerine getirilmesine” ilişkin karar almıştır. 04/08/2014 tarihli toplantıda ise; “devir için hiçbir üyenin kooperatife olumlu dönüş yapmadığı, 14/03/2012 tarihinden bu yana devir işlemi gerçekleşmediği için davalının devrettiği 9 numaralı daire ile ilgili üyelik hissessinin davalıya iadesine” şeklinde karar alınmıştır. Davalının iradesinin sadece taşınmaz satışı ile sınırlı olduğu, taşınmaz devri ile kooperatif ortaklığının üyelerine tanıdığı mali hakları da devrettiğinin kabul edilemeyeceği, zira; taşınmaz satışı ile birlikte üyeliğin devrinin de gerektiği, bu konuda da taşınmazı satın alan kişi ile ayrıca bir üyelik devir sözleşmesinin düzenlenmesi gerektiği, taraflar arasında yazılı bir kooperatif ortaklığı devir sözleşmesinin bulunmadığı, bu çerçevede davalının, kendisine ait 4 adet üyeliğin devredildiğinden söz edilemeyeceği, yapı kooperatiflerinin asıl yükümlülüklerinin üyelerine ana sözleşmeye uygun olarak oturmaya ya da kullanmaya elverişli konut ya da iş yeri teslim etmek olduğu, Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi gereğince hak ve yükümlülüklerde eşit olan üyelerin de genel kurulca kararlaştırılan aidat ödemekle yükümlü oldukları, davacı kooperatifin de bir yapı kooperatifi olduğu, takibe ve davaya konu aidatların istenmesine ve alınmasına ilişkin kararların iptali yoluna da gidilmediği, faize ilişkin kararlara karşı da iptal yoluna gidilmediği, davacı kooperatifin üyesi olan davacının da diğer üyeler gibi mali külfetlere katlanmak durumunda olduğu, benimsenen bilirkişi raporuna göre davalının, davacı kooperatife icra takip tarihi itibariyle 30.200,00-TL’si aidat, 14.015,00-TL’si işlemiş faiz ve 238,23-TL’si ihtarname gideri olmak üzere toplam 44.453,23-TL borcunun bulunduğu, bu miktar borca itirazının haksız olduğu, alacağın likit olması nedeniyle tazminat istenebilme koşullarının bulunduğu…” gerekçesiyle davanın KISMEN KABULÜ ile; İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2016/28 sayılı dosyasında davalının 30.200,00 TL’si asıl alacak, 14.015,00 TL’si işlemiş faiz ve 238,23 TL’si ihtarname gideri olmak üzere toplam 44.453,23 TL borca itirazının iptaline, Takibin bu miktar üzerinden devamına, Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine, 44.453,23 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme dosyasında alınan 19/10/2018 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalar dikkate alınarak hüküm kurulduğunu, müvekkili kooperatifin kurulduğunda birden fazla bağımsız bölümlerle hiç bir ilgisi kalmadığını, bağımsız bölümleri sattıktan sonra tapu kayıtlarını ve alacıların isim ve adreslerini kooperatife bildirdiğini ve aidatların ilgili kişilerden alınmasını talep ettiğini, buna rağmen satmış oldukları evlere ilişkin aidatların hesaplanmadığını, müvekkilinin satılan taşınmazlara ilişkin aidat taleplerinin adil olmadığını, müvekkilinin inşaat devam ettiği sırada normal aidatların üzerinde ve kendisi gibi başka üyelerle birlikte fazla aidat ödediğini, müvekkilinin mahsup talebini genel kurulda dile getirmesine rağmen öncelikle fazladan toplanan ve tüm üyelerin ödemediği bu fazla aidatın mahsup edilmesi gerekirken bu taleplerin dikkate alınmayarak icra takibine geçildiğini, bilirkişi raporunun sonuç kısmındaki 3 numaralı görüşünde ” Davacı … Kooperatifine ait defter ve kayıtlara göre davalı …’in, 31/10/2018 tarihi itibariyle 94.397,03 TL fazla ödemesi bulunmaktadır. Fazla ödenen miktar, bu tarihten sonraki parasal yükümlülükleri ( Genel Kurul Kararlarına göre, 30/06/2009 tarihinden itibaren aidat olarak 100,00 TL ödenmesi gerekmektedir) fazlasıyla karşılamaktadır. Defter ve kayıtlara itibar edildiği takdir davalı …’ten, 2010/Ocak-2015/ Aralık aylarını kapsayan takip dönemi herhangi bir talepte bulunamayacaktır.” şeklinde belirtildiğini, böylece öne sürülen itirazlarının baki kalmak suretiyle davacının iddiaları kabul edilse dahi müvekkilinin fazla ödemelerinin davacı tarafın talep ettiği miktarın çok üzerinde olduğunu, bu sebeple davacı tarafın halen daha alacak iddiasında bulunmasının yerinde olmadığını, İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptali davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için itirazında haksız ve alacağın likit olması zorunluluğu bulunduğunu, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin öngörülebilir olması gerektiğini, borçlunun ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerektiğini, bu koşulların sağlanamaması halinde, likit bir alacaktan söz edilemeyeceğini, dava konusu alacağın varlığı ve miktarının yargılama sonucu toplanan deliller ve bilirkişi raporu alınarak yapılan hesaplamalar sonucu saptanmış olduğundan dava konusu alacağın likit olmadığını, dolayısıyla itirazın iptali halinde alacaklının icra inkar tazminatı isteyebilmesi için gerek uygulamada, gerekse öğretide öngörülen alacaktaki “likit” yani muayyenlik ve belirlenebilirlik koşulunun gerçekleşmediğini, ayrıca benzer aidat borcu için davacı … Koop. tarafından …’in eşi … için de icra takibi başlatıldığını, … aleyhine, davacı … Koop. tarafından takibe itiraz edildiğinden bahisle itirazın iptali davası açıldığını, İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/43 E. 2019/785 K. Sayılı dosyasında … için açılan davanın karara çıktığını, mahkemece davanın reddine karar verildiğini, işbu kararın bu davaya emsal teşkil etmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, aidat alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, mahkemenin de tespit ettiği üzere davacı kooperatifin, üyesi olan davalıdan istediği aidat miktarının yanlış hesaplanıp hesaplanmadığı, davalıdan satış yolu ile üyeliği sona eren taşınmazlar ile ilgili olarak aidat isteyip isteyemeyeceği, davalı tarafından davacı kooperatife fazla ödenen aidatın olup olmadığı, varsa miktarının ne olduğu, buna göre davalının takas mahsuba konu olabilecek fazla ödemesinin bulunup bulunmadığı, işlemiş faiz istenip istenemeyeceği, eldeki itirazın iptali davasında icra takip tarihi itibariyle işlemiş faiz ile asıl alacak borcunun ne miktar olduğu hususundadır.
Dosyanın yapılan incelemesinde, davalının iradesinin sadece taşınmaz satışı ile sınırlı olduğu, taşınmaz devri ile kooperatif ortaklığının üyelerine tanıdığı mali hakları da devrettiğinin kabul edilemeyeceği, zira; taşınmaz satışı ile birlikte üyeliğin devrinin de gerektiği, bu konuda da taşınmazı satın alan kişi ile ayrıca bir üyelik devir sözleşmesinin düzenlenmesi gerektiği, taraflar arasında yazılı bir kooperatif ortaklığı devir sözleşmesinin bulunmadığı, bu çerçevede davalının, kendisine ait 4 adet üyeliğin devredildiğinden söz edilemeyeceği, bu üyelikleri dolayısıyla da aidat ödemekle yükümlü olduğu, bunun yanı sıra davalı, davacının iddiaları kabul edilse dahi benimsenen bilirkişi raporuna göre fazla ödeme yaptıklarının defter ve kayıtlarla sabit olduğunu, bu sebeple dahi davacının alacak iddiasının yersiz olduğunu belirtmiş ise de, yapılan fazla ödemelerin iki taraf arasında çekişmeli olduğu, her ne kadar yapıldığı iddia edilen fazla ödemeler kayıt ve defterlerde yer alsa dahi Genel Kurullarda bu hususların tartışma konusu yapıldığı ve müteahhite (yüklenici firma) 140.000,00 TL üzerinde ödeme yapan ortaklar da dahil olmak üzere tüm ortakların aidattan sorumlu olduğunun kabul edildiği ve bu kararların da iptali yoluna gidilmediği anlaşıldığından taraflar arasında çekişmeli olan fazla ödemenin bu davaya etkisinin olamayacağı, fazla ödeme konusunda davalının dava hakkının saklı olduğu da nazara alınarak mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/43 Esas – 2019/1414 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 3.036,60 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 759,15 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 2.277,45 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/03/2023