Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1959 E. 2022/2087 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1959
KARAR NO : 2022/2087

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2018 (Dava) – 31/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/1064 Esas – 2019/1524 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Rücuen Tazminat İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/12/2019 tarihli 2018/1064 Esas ve 2019/1524 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalısı …’ya ait … plakalı aracın, müvekkili sigorta şirketince kasko poliçesi ile teminat altına alındığını, 22/09/2017 günü sigortalısının maliki olduğu aracın trafik kazasına karıştığını ve kaza neticesinde aracın maddi hasara uğradığını, sigortalısına ait … plakalı aracın onarımı yapılmak üzere davalı … Şti.’ne bırakıldığını, burada aracın onarımının tamamlandığı bilgisi verilerek davalı şirket tarafından araç sahibine teslim edildiğini, müvekkili sigorta şirketince davalı tarafın çıkartmış olduğu onarım ve fatura bedeli kadar davalı tarafa ödeme yapıldığını, ancak dava dışı araç malikinin araçta bir takım ciddi sorunlar yaşadığını ve davalı şirketin gerçekleştirdiği hatalı, eksik onarımdan kaynaklı şikayetleri nedeniyle aracını bu defa dava dışı üçüncü kişiye ait yetkili servisine götürdüğünü, aracın yeniden onarıldığını, bu yeni onarım, değişim ve düzeltme işlemleri için 13/03/2018 tarihinde 16.532,72 TL ödeme yapıldığını, davalının hatalı, ayıplı onarımdan kaynaklı kusur ve sorumlulukları bulunduğunu, müvekkili sigorta şirketince fazladan ödenmek durumunda kalan 16.532,72 TL ikinci onarım bedelinin 9.532,00 TL’ si davalı … Şti. tarafından müvekkili sigorta şirketine 20/03/2018 tarihinde geri ödendiğini ancak bakiye 7.000,00 TL nin hala ödenmediğini, bu bakiye onarım bedelinin tazmini amacıyla davalı borçlu şirket aleyhine İzmir 12. İcra Dairesinin 2018/5635 Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini ancak davalı tarafın borca itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek, İzmir 12. İcra Dairesinin 2018/5635 Esas sayılı dosyası itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yetkili servis olup, davacı şirketin ve ilgili eksperin talimat ve onayı ile işlem yapıldığını, bu nedenle müvekkilince yapılan işin eksik ve hatalı olduğundan bahsedilemeyeceğini, sigorta şirketlerinin özel servisleri yetkilendirmesini ve işin anahtar teslim olarak yapılmasının olağan bir uygulama olup, müşterinin poliçesinde yer alan talepler ve klozlar müvekkili şirket açısından bağlayıcı olmadığını, nitekim müvekkilinin doğrudan davacı şirketin talimatı ile iş görmekte olup söylenen tamiratı belirtilen parçalar ile söylendiği şekilde yapmakla mükellef olduğunu, aracın müşteriye teslimi sırasında dava dışı araç sahibi tarafından gerekli kontrollerin yapıldığını, aracın sağlam eksiksiz ve çalışır vaziyette teslim alındığını, bundan sonraki süreçte aracın başka kazaya karışmış olabileceği de ihtimal dahilinde olduğunu, davacı tarafından sunulan fotoğrafların aidiyetinin tartışmalı olup müvekkili tarafından kullanılan parçalar olduğu hususunda da şüphelerin olduğunu, müvekkili şirketin kendisine bildirim yapıldıktan sonra tamamen davacının talimatı ile hareket ettiğini, anahtar teslim anlaşma yapıldığından mümkün olduğu kadarıyla parça değişimi yapılmaksızın tamirat yoluna gidildiğini, değişen parçaların ise bizzat onayları dahilinde gerçekleştiğini, müvekkilinin bilgisi dışında dava dışı bir başka yetkili serviste yapılan işlemleri kabul etmenin söz konusu edilemeyeceğini, müvekkilinin huzurunda ve denetime elverişli bir inceleme yapılmasının bilerek engellendiğini, bir başka yetkili serviste aynı tamiratların yapılmasını ve gereksiz işlemler tesis edilmesi üzerine müvekkiline ödenmek üzere gönderilen faturanın kabul edilmediğini, müvekkili şirket tarafından davacı yanca talep edilen fatura bedeline istinaden kısmi ödeme yapıldığını, müvekkili şirket kendisi tarafından kullanılan parçaların iadesinin yapılması halinde bakiye ödemeyi gerçekleştireceğini defalarca bildirdiğini ancak söz konusu parçaların müvekkiline iade edilmediğini, dava dilekçesinde iadeci firma olarak nitelendirilen dava dışı … isimli şirketin müvekkilince kullanılan parçaları almış olduğunun öğrenildiğini, haricen iletişim kurulmak istenildiğini ayrıca davacı ile dava dışı … Oto ile görüşülmesine araçtan çıkan parçaları müvekkilinin görmek istediğini, bu parçaların araçtan sökülüp sökülmediğinin bilinmediğini, yan sanayi yahut uygunsuz addedilen parçaların aslında uygunsuz olmadığının ortaya çıkmasını sağlanmaya çalışıldığı halde bu talebi yerine getirilmediğini, bu noktada müvekkilinin davacı yana herhangi bir borcu olmadığını, iadesi gerçekleştirilmeyen parçalara ilişkin ayrıca ayrıntılı beyanda bulunulacak olup müvekkile iadesi yapılmayan parçalara ilişkin borcunun bulunduğundan bahsedilemeyeceğini, müvekkilinin işin yapılmasında herhangi bir ihmali yahut kusuru, kastı olmadığını, eksper raporu davacının insiyatifinde hazırlandığını, kabulünün mümkün olmadığı gibi kullanılmadığını ve yeniden yapıldığı iddia edilen parçaların ortadan kaldırılmış olmasını ve akıbetlerine ulaşılamaması sebebiyle müvekkilinin borçlu olduğundan bahsedilemeyeceğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davanın kısmen kabulü ile; Davalının İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5635 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu 921,46 TL asıl alacak, 13,48 TL’ lik işlemiş faize yönelik itirazının iptali ile, takibin 921,46 TL’ lik asıl alacağa, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak miktarı likit ve hesaplanabilir olmadığından, yargılamayı gerektirdiğinden, davacının %20 icra inkar tazminat talebinin reddine…”şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın, eksik incelemeye, hatalı değerlendirmeye dayalı, mevcut bilirkişi raporları arasında var olan çelişkileri gidermediğini, ilk derece mahkemesince doğrudan sadece teknik yönden aldırılan bilirkişi raporu yeterli görülerek, diğer tüm delil, belge ve raporlar yok sayılarak salt bu rapora göre hüküm tesis edildiğini, davalı şirketten kaynaklı hatalı onarım nedeniyle davacı sigorta şirketinin ayrıca ödemek zorunda kaldığı ekstra onarım maliyetinin ne olduğu ile ilgili raporun varlığının atlanıldığını, …. Sigorta Eksperliği’nden aldırılan 16/11/2017 tarihli ekspertiz raporundan sonra ayrıca ikinci kez aldırılan ve davalı servis tarafından yapılan ayıplı, hatalı ve eksik imalatların neler olduğunun belirlendiğini, müvekkili sigorta şirketince fazla ödeme yapılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını ve yine aldırılan bilirkişi raporunun aksine davacı tarafın davasının, yapmış olduğu ödemenin dayanağını sadece dava dışı … Oto VW tarafından kesilen fatura olmadığını, bu faturanın da somut dayanağını oluşturan işbu ekspertiz raporunu oluşturduğunu, tüm bu delil, belge ve eşdeğer ve tamamiyle objektif, gerekçeli tespitler içeren raporları, aldırılan rapora karşı haklı, somut itirazlarının görmezden gelip, sadece aldırılan tek raporu esas alarak verilen kararın tümüyle hatalı olduğunu, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kasko sigorta poliçesi uyarınca davacı yanca, ayıplı hizmet nedeniyle yetkili servisi olan davalıya yapılan ödemenin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından
istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
4721 sayılı TMK’nun 6. maddesi gereğince kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. HMK’nun 190. maddesi gereğince de ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait bulunmaktadır. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı tarafın, kanuni karinenin aksini ispat edebilme olanağı vardır.
Davacı vekili, yetkili servisin sigortalı aracın onarımını gereği gibi özenle yapmamasından kaynaklı, sigortalı araçta yeniden arıza çıktığını ve dava dışı başka bir servise onarım yaptırıldığını, fazladan bedel ödemek zorunda kaldığını iddia etmiş olması nedeniyle ispat külfeti davacı üzerindedir. Hükme esas alınan 25/11/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, davalının hizmetinin ayıplı olup, davacının davalı servisin ayıplı hizmetten kaynaklı tazminat alacağının yedek parça ve işçilik dahil 8.858,87 TL ve KDV dahil 10.453,46 TL olduğu, bu durumda 10.453,46 TL gerçek zarardan, davalı yanca davadan önce ödenen 9.532,00 TL’ nin mahsubu ile davalı şirket tarafından ödenmesi gereken bakiye zararın 921.46 TL olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporunun denetime elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli bulunduğu, davacı sigorta şirketinin zararının daha fazla olduğu iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı görülmüştür.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmasına göre, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/12/2019 tarihli 2018/1064 Esas ve 2019/1524 Karar sayılı kararının kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 26,30 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 29/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.