Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1957 E. 2022/2088 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1957
KARAR NO : 2022/2088

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2018 (Dava) – 11/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2018/160 Esas – 2018/1307 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Rücuen Tazminat İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarihli 2018/160 Esas ve 2018/1307 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigortalı …’ e ait bulunan ve müvekkili şirket tarafından zorunlu trafik poliçesi ile teminat altına alınan … plakalı aracın, dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresinde iken 11/04/2016 tarihinde sebebiyet verdiği trafik kazasında … plakalı araçta maddi hasar meydana geldiğini, müvekkili şirket tarafından … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle 7.000,00 TL ödeme yapıldığını, kaza sonrası yapılan alkol muayenesinde dava dışı sürücünün yasal sınırın üstünde alkollü olduğunun tespit edildiğini, poliçe genel şartları ve Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uyarınca müvekkili şirketin sigortalısı olan davalı …’e rücu hakkının doğduğunu, ödenen tazminatın rücuen tahsil edilmesi amacıyla davalı sigortalı ve dava dışı sürücü … aleyhine İzmir 8. İcra Dairesinin 2016/15662 esas dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından itiraz edilmesi takibin durdurulmasına karar verildiğini bildirerek, İzmir 8. İcra Dairesinin 2016/15662 esas dosyasına itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin likit alacak olmadığını, bu nedenle yargılamayı gerektirdiğinden doğrudan icra takibi yapılamayacağını, kaza tespit tutanağı tutulmadığını, kaza yeri görüntüleri ve evraklarının sunulmadığını, sigorta şirketinin … model … marka araç için hiç itiraz ve inceleme olmaksızın 7.000,00 TL ödeme yaptığını, bu hususun şüphe uyandırdığını, aracın piyasa değerinin 10.000,00 TL olduğunu, bu şişme hesaba binaen ödeme yapıldığını, gerçek hasarın tespitini talep ettiğini, sigorta şirketinin sigortalıya karşı rücu edebileceği nedenlerin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B-4’te sayıldığını, bu şartlardan herhangi birinin olayda oluşmadığı için sigortalıya rücu hakkı doğmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “… davacı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın maliki olan sigortalı davalının aracını rent a car şirketine vererek aracın dava dışı …’a kiralandığı, dava dışı araç sürücüsü …’ın 1.24 promil alkolü vaziyette iken sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken, 1433 kavşağına geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun kenarında park halinde bulunan … plakalı araca çarparak hasarlanmasına neden olduğu, açıklanan şekilde olayda araç sürücüsü …’ın %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, bilirkişi heyet raporunda belirlendiği üzere kazanın salt alkolün etkisi ile meydana geldiği, kazanın oluşumunda başka bir etken bulunmadığı, hasar gören … plakalı araç maliki …’ın davacı sigorta şirketine başvurusu üzerine 20.05.2016 tarihinde 7.000,00 TL hasar bedeli ödemesi yapıldığı, davacının 7.000,00 TL alacak ve 376,56 TL işlemiş faiz için davalı aleyhine 23.11.2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme tarihi itibariyle maddi zararın 6.700,00 TL olarak tespitine ilişkin bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu, davacı sigortanın ödediği miktarın gerçek zarardan daha az olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1-son maddeleri davalı araç malikinin, araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, … plakalı araçta oluşan hasar zararının sigorta teminatı kapsamında olduğu, teminat limitinin aşılmadığı, 1.24 alkollü olan dava dışı sürücü …’ın %100 kusuru ile neden olduğu kazanın salt alkolün etkisiyle meydana geldiği belirlendiğinden davacı sigortanın tazminat ödenmesine neden olan davalıya karşı rücu hakkının bulunduğu, davacı sigortacının akde aykırılık nedeniyle kendi sigortalısı olan davalıya karşı açtığı rücu davasında temerrüt faizinin başlangıç tarihinin sigortacının zaran gören üçüncü kişiye ödeme yaptığı 20.05.2016 olduğu, takip talebinde de bu tarihten itibaren işlemiş avans faizi talep edildiği, sigortalanan araç trafik kaydında kullanım amacı hususi olmakla birlikte kiralık araç olarak kullanılması nedeniyle ticari nitelikte sayılması gerektiğinden ödenen hasar tazminatına avans faizi talep edilebileceği, ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarının 368,13 TL olduğu …” gerekçesiyle”… davacının davasının kısmen kabulüne, 6.700,00 TL asıl alacak ile 368,13 TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 7.068,13 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı borçludan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına, fazlaya dair talebin reddine, alacak yargılamaya muhtaç olup likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava davalının maliki olduğu ve kiraladığı araç sürücüsünün karıştığı kaza sonucu, davalının sigortacısı olan davacı tarafından, kazaya karışan diğer araç malikine yapılan ödemenin davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğunu, dosyadaki bilirkişi raporunda alkolün kazanın gerçekleşmesinde tek sebep olduğunu, dış etkenlerin kazaya etkili olmadığı tespitlerinde bulunulduğunu, bu tespitlerin diğer etkenler değerlendirilmeden yapıldığını ayrıca araç değerinin gerçek değerinin çok üzerinde alındığını, hasar tespitinin fahiş miktarlarda yapıldığını, sigorta şirketinin rücu talebinde bulunabilmesi için sürücünün ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki aldığını veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağının belirtilmesine rağmen alkollü içki almak suretiyle kazanın oluşumuna sebebiyet vermesinin gerektiğini, dava konusu olayda bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda alınan alkol seviyesine bağlı olarak kazanın salt alkol etkisiyle meydana geldiğine ilişkin tespitlerde bulunulduğunu, bu yüzden hasarın teminat dışı kaldığının kabulü için sürücünün salt alkollü olduğunun kabulünün yeterli olmadığını, yerleşik içtihatlar gereğince de sabit olduğu üzere alkol alımı ile olay arasındaki illiyet bağının bu tür maddelerin sinir sistemini etkilemesi nedeniyle nöroloji uzmanı bir hekim ile trafik uzmanının birlikte bulunacağı bilirkişi kurulu aracılığı olayın oluş şekli de değerlendirilerek araştırılmasının gerektiğini, bilirkişice sadece kendi bilgisi dahilinde olduğundan bahisle gün ışığı durumunun nasıl olduğunun belirtilmediğini, kaza tutanağına dayalı olarak; kazanın meydana geldiği yer tarafınca biliniyor olduğundan bahisle kazanın salt alkol etkisinde meydana geldiğine dair beyanlarda bulunulduğunu, zarara uğrayan aracın … model …. marka araç olduğu ve aracın piyasasının maksimum 10.000,00 TL olduğu hususunun gözönünde bulundurulmadığını, işbu hususlara dair inceleme ve gerekli araştırma bilirkişi tarafından yapılmadığı gibi tek fark olarak 300 TL hurda değerlendirme tutarı düşülerek toplam hasarın 6.700,00 TL olduğunun beyan edildiğini, ekspertiz raporunda … marka otomobilin sol yan kısmından çarpılması ve bu kısımda oluşan hasarlarla ilintili olmasına rağmen toplamda 5.000,00 TL araç parça değişimi yapıldığını, dosya içeriğinde de araç onarımına dair faturaların da bulunmadığını, bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda aracın hasarsız temiz halinin fiyatını çok yüksek meblağlar üzerinden hesaplamalar yapıldığını, kaza tarihindeki değerlerin esas alınması gerektiğini, bilirkişinin fahiş fiyatları üzerinden hesaplamalar yaptığını, bir de bu tutara aracın 2 yıl 2 ay önce kazaya uğradığından ve o dönemde daha genç ve daha az yıpranmış olduğunu belirterek dayanaksız bir şekilde 15.500,00 TL’lik tutarı 2. el rayiç değeri olarak benimsediğini, davalı tarafın yeni bir rapor alınması gerektiği itirazlarının dikkate alınmadığını, mahkemece eksik inceleme yapıldığını, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; zorunlu trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminatın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’ nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; davalıya ait … (eski plakası 34 JS 9712) plakalı aracın davacı sigorta şirketi tarafından 18/12/2015 – 18/12/2016 tarihleri arasını kapsar şekilde zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, davaya konu kazanın 11/04/2016 tarihinde meydana geldiği, kazadan sonra yapılan ölçümde sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’ın 1,24 promil alkollü olarak araç kullandığının tespit olunduğu, sigortalı aracın … plaka sayılı araca çarpması sonucu meydana gelen kazada anılan aracın hasarlandığı, davacı sigorta şirketince hasarlanan araç malikine 20/05/2016 tarihinde 7.000,00 TL ödemede bulunulduğu, mahkemece makine mühendisi, nöroloji uzmanı ve trafik bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 25/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda … plakalı sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’ın kazanın oluşumunda %100 oranında kusurlu olduğunun, … plaka sayılı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğunun, … plakalı sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’ın kaza sırasında 1,24 alkollü olup, kazanın münhasından alkolün etkisinde gerçekleştiğinin, davacının takip tarihi itibariyle talep edebileceği miktarın 6.700,00 TL olduğunun bildirildiği, böylelikle davacı sigorta şirketince hasarın ZMMS poliçesi teminatı kapsamı dışında kaldığı hususunun ispatlandığı anlaşıldığından, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunun denetime elverişli ve ayrıntılı bulunmasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2018 tarihli 2018/160 Esas ve 2018/1307 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-a)Alınması gereken 482,82 TL istinaf karar ve ilam harcından, başlangıçta alınan 120,71 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 362,11 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydına,
b)Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının hazineye gelir olarak kaydına,
3-Davalı tarafın istinaf yargılaması sırasında yapmış olduğu giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere 29.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.