Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1954 E. 2023/808 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1954
KARAR NO : 2023/808

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2013 (Dava) – 25/10/2019 ( Karar )
NUMARASI : 2014/405 Esas – 2019/1169 Karar
DAVA : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2019 tarihli 2014/405 Esas ve 2019/1169 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin 14/05/1996 tarihli yönetim kurulu kararı ile müvekkillerinin davalı kooperatif üyeliğine kabullerine karar verildiğini ve müvekkillerinin ödeme planının belirlendiğini, buna göre müvekkillerinin 60.000,00-DM (Alman Markı) peşinat vereceklerini, 01/06/1996 tarihinden itibaren 22 adet 6.670,00 DM ve 2 adet 6.630,00 DM bedelli senetler ile 01/06/1996 tarihinden itibaren 36 adet 1.000,00 DM (toplam 36.000,00 DM) bedelli senetlerin verileceğini, müvekkilleri ile aynı zamanda aynı yönetim kurulu kararı ile dava dışı … ve … isimli kişilerin de aynı koşullarda ortak olduklarını, davalının, kooperatif arsasının 24 parsel numarasındaki evi 1998 yılı Mayıs ayı içinde her şeyi ile tamamlayıp müvekkillerine teslim borcu altına girdiğini, davalı kooperatifin 10/02/1996 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını ve bu toplantıda “kooperatifin inşaatının yüklenici … veya onun kuracağı ilgili firma tarafından tamamlanmasına ve yüklenicinin kooperatife yeni ortak temin etme organizasyonunda görev almasına” karar verildiğini, aynı toplantıda yeni alınacak üyeler için giriş aidatı alt limitinin 60.000,00 DM olmasının kararlaştırıldığını, bu genel kurula dayalı olarak davalı kooperatifin … isimli yüklenici ve onun şirketi olan … Tic. Ltd. Şti. ile bina pazarlaması ile ilgili satış sözleşmesini imzaladığını, bu sözleşmede işin yapım süresinin 24 ay olduğunun kararlaştırıldığını, her ne kadar sözleşmede bu sözleşmenin 01/01/1997 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girdiği yazsa da yüklenicinin işe çok daha önceden başladığını, müvekkillerinin üyeliğe girişte taahhüt ettikleri ödemelerini tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmelerine rağmen kendilerine 1998 yılı Mayıs ayında teslim edilmesi gereken inşaatın davalı tarafından bitirilemediğini, müvekkilleri ile aynı zamanda üye olan diğer üyeler … ve …’in konutları davalı kooperatifçe belirlenen sürede tamamlanıp teslim edilmesine rağmen müvekkillerine teslimat yapamadığı için davalı kooperatifin Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki eşit işlem borcuna aykırı davrandığını, bu kişilere konutlarının 1999 yılında teslim edildiğini, …’ya teslimin yapıldığı 1999 yılı itibariyle bu kişinin toplam ödemesi 128.200,00-DM iken müvekkilinin yaptığı toplam ödemenin 225.440,00 DM olduğunu, müvekkilinin üye olduğunda … tipi (Tip 6-Parsel 24) konut seçtiğini, daha sonra o tarihteki yönetimin yönlendirmesiyle bu tercihini değiştirerek “tip3 …” seçtiğini, bu iki tip ev arasında 19.629,00 DM değer farkı bulunduğunu, müvekkiline aradaki değer farkının iadesinin gerektiğini, ancak davalının para iadesi yerine sonraki ödemelerde 19.629,00 DM’yi kalan taksitlere bölerek ödemeleri kalan borçtan mahsup ve bu miktar kadar eksik tahsilat yaparak kalan rakamı tahsil ettiğini, buna göre her ay 7.670,00 DM ödeme yapan müvekkilinin bu değer farkının kalan aylardan mahsubu ile 06/11/1997 tarihinden itibaren 4.870,00 DM ödeme yaptığını ve davalı kooperatifin de bu ödemeleri itirazı kayıtsız kabul ettiğini, müvekkilinin buna göre 1999 yılı itibariyle yaptığı ödemenin esasında toplam 245.069,00-DM olduğunu, buna karşılık müvekkili ile aynı durumda olan …’nun aynı tarihte fiili olarak 128.200,00 DM ödeme yaptığını, …’nun davalı kooperatifin yüklenicisi olan …’nun eşi olduğunu, davalının müvekkili ile aynı tarihte üye olan …’in evini de tamamlayarak teslim ettiğini, müvekkillerinin 24/05/2005 tarihli dilekçeleriyle “evin kalan bölümlerini bizzat bitirmek istediklerini” bildirdiklerini, ancak davalının İzmir 20. Noterliği’nin 09/05/2005 tarihli ve 13905 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “24 parseldeki evin Urla Belediyesinde mevcut projesine göre kendileri tarafından tamamlanacağını” bildirdiğini, davalı kooperatifçe hazırlanan ve sitenin özelliklerinin anlatıldığı 10 sayfalık yazı göz önünde tutulduğunda inşaatın taahhüt edildiği şekilde tamamlanmadığının belirleneceğini, davalı kooperatifin Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/20 D.İş sayılı dosyasına bu yazıyı sunduğunu, bu yazının kesin delil niteliğinde olduğunu, mahkemece bu belgenin esas alınması gerektiğini, davalı kooperatifin aynı ölçüde katılım payı yansıtması gerekirken üyeler arasında bu konuda bile eşitsizlik yarattığını, müvekkillerinin konutlarının teslim edilmemesi sebebiyle kira kaybına uğradıklarını, diğer üyelere evlerinin 1999 yılı başında teslim edildiği bilinmekle birlikte net tarih belirleyemediklerini, bu nedenle taahhüt tarihi olan 1999 yılı Mayıs ayından itibaren müvekkillerinin uğradıkları kira geliri kaybının belirlenmesi gerektiğini, kaba inşaat 1998 yılında yapıldığı halde tamamlanmadığı için binada zamana bağlı yıpranmanın da meydana geldiğini, bu yıpranmanın bina değerinde eksilmeye sebebiyet verdiğini, bu nedenle bina ve çevre düzenlemesine ait tüm eksik işlerin de imalat bedelleri, alt yapı bedelleri ödendiği halde yapılmayan alt yapı eksikliklerinin ve müvekkilinin binasına isabet eden alt yapı imalat bedellerinin belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istediklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 75.000,00 TL kira kaybının 01/05/1999 tarihinden itibaren reeskont faiziyle, 5.000,00-TL bina yıpranma bedelinin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte ve 10.000,00-TL bina ve müştemilatındaki tüm eksik işlerin ve bedellerinin, alt yapı eksikliklerinin ve müvekkilinin binasına isabet eden alt yapı imalat bedelinin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili 22/06/2017 tarihli değer artırımı dilekçesi ile; toplam 141.816,00 TL kira tazminatının her ayın kira bedelinin ayrı ayrı hesap edilerek 09/01/2008 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, binanın zamanında teslim edilmemesi nedeniyle yapılan imalatların yıpranmasından dolayı toplam 105.000,00 TL değer kaybının dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, eksik işler için toplam 95.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili 24/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; toplam 341.816,00 TL’nin tahsilini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini; Zira, Urla Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/193 Esas sayılı dosyasında “davacıların müvekkili kooperatife borçlu oldukları” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verildiğini, dava dilekçesinde kesin hüküm oluşturan kararlardan söz edilmeden bazı raporlara dayanıldığını, oysa dava konusu olarak belirtilen tip farkı, eksik imalat bedeli, yıpranmadan kaynaklanan değer kaybı ve geç teslimden kaynaklanan kira alacağı gibi istekler hakkında daha önce verilmiş ve kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunduğunu, gerek Urla Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/193 Esas sayılı kararı gerekse Yargıtay’ın bozma kararından sonra 2007/320 Esas sayılı kararı incelendiğinde davacının müvekkiline 24.430,00 DM borçlu olduğunun görüleceğini, davacı tarafın üyelik sözleşmesine göre edimlerini yerine getirmediğini, 09/05/2005 tarihli ihtardan sonra davacıların kalan borçlarını kararların aleyhlerine sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra 14/09/2010 tarihli protokol ile 15/02/2011 tarihine kadar taksitler halinde ödeyerek evlerini itirazı kayıt öne sürmeden teslim aldıklarını, bu tarihten itibaren evlerin ve müştemilatın davacıların kullanımında olduğunu, istenen kira geliri kaybının davacıların edimlerini yerine getirmemelerinden kaynaklanması sebebiyle kabul edilemeyeceğini, diğer alacak kalemlerini de kabul etmediklerini, davacıların halen kooperatif üyesi olduklarını, davanın zaman aşımına uğradığını belirterek, davanın öncelikle kesin hüküm nedeniyle, bu olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece,”…1-Davacılardan …’ın davalı kooperatifteki dava konusu üyeliğe ilişkin 1/2 hisseyi dava sırasında davacı … mirasçısı olan …’a devretmiş olması sebebiyle davacı sıfatı ortadan kalkmış olduğundan bu davacının davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı muris … tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ ile;
138.240,00 TL kira tazminatının;
09/01/2008-09/01/2009 dönemi içindeki aylık 1.955,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren avans faizi,
09/01/2009-09/01/2010 dönemi içindeki aylık 2.205,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren avans faizi,
09/01/2010-09/01/2011 dönemi içindeki aylık 2.230,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren avans faizi,
09/01/2011-09/01/2012 dönemi içindeki aylık 2.430,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren avans faizi,
09/01/2012-09/01/2013 dönemi içindeki aylık 2.700,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren avans faizi yürütülmek suretiyle davalıdan alınarak, mirasçı davacı …’a verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin diğer tüm isteklerin REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin tüm alınan bilirkişi raporlarınca tespit ve kabul edilen ve en son yerel Mahkeme tarafından da hüküm kurmaya elverişli bulunan Bilirkişi Heyeti 17.11.2015 tarihli kök ve ek raporlarında da tespit ve kabul edildiği ve bu tespite göre dava değerini artırdıkları üzere dava tarihi itibarı ile eksik işler bedeli olarak 95.000,00 TL, değer kaybı olarak 105.000,00 TL olduğunun belirlendiğini ancak Yerel Mahkeme gerekçesinde ” Teslim olmadığı için ise davacı tarafça bina değer (yıpranma) kaybı ve eksik iş bedeli istenemeyeceğinden davacı vekilinin bu alacak kalemlerine ilişkin tüm isteğinin reddine karar verilmiştir.” şeklinde değerlendirme yaparak bu taleplerinin reddedildiğini, peşin ödemeli üye olan müvekkilleriyle aynı şekilde üye olan diğer iki kooperatif ortağına 1999 yılında konutları teslim edilmişken ve davacıların durumun gidişatından konutlarının bir türlü tamamlanıp teslim edilmeyeceğini görüp 25.04.2005 tarihli dilekçeleri ile Kooperatif Yönetimine konutlarının teslim edilerek eksik kısımlarının kendileri tarafından tamamlanmasını talep etmiş olmalarına ve davalı kooperatifinde noter kanalı ile verdiği cevapta bu talebi reddetmiş olmasına ve davanın açıldığı 09.01.2013 tarihinde ve hatta yargılama devam ederken Yerel Mahkemenin 14.04.2017 tarihli ara kararları uyarınca gayrimenkulün fiili olarak hangi tarihte teslim edildiğine dair beyan verilmek üzere taraflara süre vermiş olmasına ve bu ara kararı gereği yapılan yargılama sürecinde de gayrimenkulün fiilen ve resmen teslim edilmediği somut olarak delillerle ortaya konulmuş olmasına ve hatta karar tarihi itibarı ile dahi teslim edilmediği halde ve sırf bu gerekçe ile tazminat taleplerinin reddinin her şeyden önce TMK madde-2 anlamında kabul edilemez olduğunu, Yerel Mahkemenin teslim edilmeme nedeni ile reddi ile ilgili olarak gerekçesinde de bir açıklama bulunmadığını, davalı kooperatifin aynı koşullarla üye aldığı diğer peşin ödemeli iki üyeye 1999 yılında konutlarını teslim etmiş olmasına rağmen dava tarihi itibari ile 14 yıldır teslim etmemiş olması ve karar tarihi itibarı ile 20 yıldır teslim edilmemiş olması karşısında teslim edilmediği gerekçesi ile reddinin doğru olmadığını, davacı müvekkillerinin kooperatife 2005 senesinde evin teslimi için başvurduklarını, davalıdan olumsuz yanıt aldıklarını ve devam eden yıllar içinde sözlü olarak kooperatif tarafından devamlı oyalandıklarını ve konutlarının teslim edilmediğini, davadaki taleplerinin 1999 yılı Mayıs ayından dava tarihine kadar olan kira kaybı tazminatı olduğunu, TBK 147/4 hükmünün müvekkilleri açısından uygulama alanı bulamayacağını, müvekkillerinin davalı-borçlu Kooperatiften olan alacağının 5 yıllık zamanaşımı süresi ile sınırlanamayacağını belirterek kararın kaldırılmasına ve ayrıca davalının icra takibi yapması halinde alacaklarının mehil vesikası uyarınca tehiri icra kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamından da görüleceği üzere Urla Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/320 E. Sayılı kararında da görüleceği üzere davacıların kooperatife borçlu oldukları, üyelik sözleşmesindeki edimlerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle aynı yöndeki tüm taleplerinin reddedildiğini ve bu kararın da Yargıtay 11. HD.nin 2008/5954 E. 2009/7084 K. Sayılı kararıyla onanarak kesinleştiğini, dolayısıyla da davanın öncelikle kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, davacı tarafın 09.01.2013 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla dava açılmış olup gerekçeli kararda belirtilenin aksine HMK 107. madde anlamında açılan bir belirsiz alacak davası bulunmadığı gibi 6100 sayılı HMK’ nın “Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi” başlıklı 176. maddesinin 1. Fıkrasında “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir” hükmü, 2. fıkrasında ise aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” amir hükmü karşısında davacı 22.06.2017 tarihli “Kısmi ıslah dilekçemizin sunulmasıdır” konulu dilekçesinin sonuç ve talep kısmında dava değerinin artırılması 6100 sayılı HMK’ nın 176. Maddesinin 2. fıkrasına açıkça aykırı olmakla birlikte bir an için ıslah dilekçesinin usule uygun verildiği kabul edilse dahi ıslah tarihi olan 24.10.2018 tarihi itibariyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03/07/2002 tarih ve 9-564/572 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, zamanaşımı, fazlaya dair hak saklı tutulmuş olsa bile, kısmi davada zamanaşımının sadece dava konusu miktar için kesileceği, saklı tutulan miktar için işlemeye devam edileceği, dava tarihi ve ıslah tarihi gözönünde tutulduğunda geriye dönük olarak 24.10.2013 tarihinden önceki dava dilekçesi ile talep olunan miktar hariç diğer talep olunan tüm alacak miktarının zamanaşımına uğramış olmasına rağmen zamanaşımının dolduğu, yine kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın 24.10.2018 tarihli ıslah dilekçesinde talep ettiği 22.06.2017-01.09.2013 tarihlerine ait olmak üzere toplam 140.000 TL.nin her ayın kira bedeline ayrı ayrı uygulanmak üzere reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep etmişse de dava dilekçesinde bu yönde bir talebi olmadığı gibi HMK’ nın 26. maddesine aykırı davranılarak talebin dışına çıkılarak hüküm kurulmasının da başka bir istinaf sebebi olduğunu, bunun yanında ıslah ile arttırılan alacak için, davalı müvekkilinin ıslah tarihinde temerrüde düşeceği ve faize de ancak ve ancak ıslah tarihi olan 24.10.2018 tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiği dava konusu edilen kira alacağının ticari bir alacak olmamasına rağmen “avans faizine” hükmedilmesi tüm alacak için ait olduğu aya ait olmak üzere avans faizi işletildiğini, o dönemde davacıların kendi adlarına tescilli olmayan bir taşınmazın zaten kiraya verilmesi mümkün olmadığı gibi davacıların davalı müvekkili kooperatife olan borç yükümlülüklerini 14/09/2010 tarihli taraflarca imzalanan protokol çerçevesinde ancak 15/02/2011 tarihinde yerine getirmiş olmalarının göz ardı edilmesi diğer bir ifadeyle kendi yükümlülüklerini yerine getirmeyen, davacılar lehine borçlu olunan dönemde dahi hesaplama yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı kooperatifin üyesi olan davacıların geç teslim nedeniyle uğradıkları maddi zararlarının tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davacılar ve davalı vekilince istinaf edilmiştir.
1-Somut olayda; hükme esas alınan 14/09/2018 tarihli raporun, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, Urla Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2007/320 E. Sayılı dosyasında dava konusu eldeki dava konusundan farklı olup, fazla alınan aidatın iadesi davası olduğu, bu nedenle taraflar açısından kesin hüküm bulunmadığı; davacı taraf dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla dava açılmış olup, dosya kapsamına ve dava dilekçesi içeriğine göre davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açtığının anlaşıldığı, HMK 107. Maddesi uyarınca davacının talebinin yerinde olup olmadığı, talep edilebileceği tutarın ancak yargılama sonucu belirgin hale gelecek olmasına göre, belirsiz alacak davası olarak açılması ve bilirkişi raporları ile yapılan tespite göre ıslah dilekçesi ile talebin arttırılabileceği, 176. maddesine göre aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir ise de, davacılar vekili 22/06/2017 tarihli ve 24/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi vermiş olmasının mahkemeyi bağlamayacağı, kaldı ki, mahkemece ikinci dilekçedeki talebe göre davanın kabul edildiği yönünde bir gerekçesinin de bulunmadığı, aksine talebin kısmen kabulüne karar verilerek, davacının 22/06/2017 tarihli birinci ıslah dilekçesine konu talebinin de altına bir tutara hükmettiği, ayrıca davacının dava dilekçesinde talep ettiği faiz başlangıç tarihine göre HMK 26. maddeyi ihlal edici nitelikte bir kabulünün de bulunmadığı, mahkemece hükmedilen tutarın da zamanaşımına uğramamış olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarının da kabulü mümkün görülmemiştir. Belirtilen nedenlerle, mahkemenin kararında davacılar yönünden usul ve yasaya aykırılık bulunmamakla, davacılar vekilinin tüm itirazlarının; davalı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosya kapsamına göre, dava konusu edilen kira alacağının ticari bir alacak olmadığı, dava konusu taşınmazın konut niteliğinde olduğu, ticari olarak kullanılan işyeri niteliğinin bulunmadığı dolayısı ile, hesaplanan tazminat tutarına avans faizi işletilemeyeceği nazara alındığında, mahkemece hesaplanan tazminat tutarına “avans faizi” işletilmesine hükmedilmiş olması hatalı olmuş, HMK 353/1-b-2 uyarınca Dairemizce kararın bu yönden kaldırılarak hesaplanan tazminata ” yasal faiz işletilmesine” karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/10/2019 tarihli 2014/405 Esas ve 2019/1169 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2019 tarihli 2014/405 Esas ve 2019/1169 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacılardan …’ın davalı kooperatifteki dava konusu üyeliğe ilişkin 1/2 hisseyi dava sırasında davacı … mirasçısı olan …’a devretmiş olması sebebiyle davacı sıfatı ortadan kalkmış olduğundan bu davacının davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
b-Davacı muris … tarafından açlıan davanın KISMEN KABULÜ ile;
138.240,00 TL kira tazminatının;
09/01/2008-09/01/2009 dönemi içindeki aylık 1.955,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren yasal faizi,
09/01/2009-09/01/2010 dönemi içindeki aylık 2.205,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren yasal faizi,
09/01/2010-09/01/2011 dönemi içindeki aylık 2.230,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren yasal faizi,
09/01/2011-09/01/2012 dönemi içindeki aylık 2.430,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren yasal faizi,
09/01/2012-09/01/2013 dönemi içindeki aylık 2.700,00 TL kira tazminatına muaccel olduğu her ayın son gününden itibaren yasal faizi yürütülmek suretiyle davalıdan alınarak, mirasçı davacı …’a verilmesine,
c-Fazlaya ilişkin diğer tüm isteklerin REDDİNE,
ç-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 9.443,17 TL harcın peşin olarak alınan ve ıslahla tamamlanan 8.217,85 TL harçtan düşülmesi ile kalan 1.225,32 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
d-Davacının yatırmış olduğu 24,30 TL’si başvurma harcı, 8.217,85 TL’si TL’si peşin harç ve ıslah harcı olmak üzere toplam 8.242,15 TL’nin davalıdan alınarak, mirasçı davacı …’a verilmesine,
e-Davacının yapmış olduğu 328,85 TL’si posta-tebligat gideri ve 3.350,00 TL’si bilirkişi ücreti, 250,00 TL’si keşif araç ücreti, 170,80 TL keşif harcı olmak üzere toplam 4.099,65 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 1.176,25 TL’sinin davalıdan alınarak mirasçı davacı …’a verilmesine, kalan kısmının davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
f-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 13.809,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, mirasçı davacı …’a verilmesine,
g-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 26.564,56 TL vekalet ücretinin mirasçı davacı …’dan alınarak, davalıya verilmesine,
h-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 148,60-TL kanun yoluna başvurma harcından ibaret yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/05/2023