Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1952 E. 2023/72 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1952
KARAR NO : 2023/72

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2018 (Dava) – 05/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/1278 Esas – 2019/1118 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 18/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/01/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2019 tarihli ve 2018/1278 Esas – 2019/1118 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı adına kayıtlı … plakalı, … , … … 2013 model aracı sürücü …kullanmakta iken … adına kayıtlı … plakalı aracın zorunlu mali trafik sigortacısının … olduğunu, … plakalı aracın asli kusuruyla kazaya sebebiyeti sonucu, davalı adına kayıtlı aracı uğrattığı ağır hasar kaza tespit tutanağı ile de sabit olduğunu, kaza neticesinde davacıya ait araçta meydana gelen hasarın tespiti amacıyla İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/159 D.İş sayıl dosyası ile tespit yapıldığını, davacıya ait araçta kaza neticesinde aracın değerinde esaslı bir azalma meydana geldiğini ileri sürerek, maddi hasarlı trafik kazası sonucunda davacının maliki olduğu araçta meydana gelen araçta fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL hasar tazminatının, 100,00 TL değer kaybının kaza tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/159 D. İş sayılı tespit raporunun HMK’nın 282 md gereği takdiri delil olduğunu ve mahiyeti gereği bağlayıcı olmadığını, diğer taraftan 30/07/2018 tarihinde meydana geldiği iddia edilen kazanın zararının varlığı ve miktarı, davacı tarafından denetime elverişli şekilde ispat edilmesini, 11/10/2018 tarihinde başvuranın müracaatı üzerine, 24/10/2018 tarihli cevabi yazıları ile zarar miktarının tespiti ve denetlenmesi bakımından araç üzerinde ekspertiz incelemesine imkan tanınması için aracın bulunduğu adresin bildirilmesi ve aracın bildirildiği adreste hazır edilmesi ihtar edildiğini, ancak yazımıza herhangi bir cevap verilmeyerek huzurda davanın ikame edildiğini savunarak, sigorta şirketine başvuru şartının gerçekleşmediğinden bahisle başvurunun reddini, ihbar yükümlülüğünü kasten yerine getirmeyerek riziko ve hasarın denetimi ortadan kaldıran davacının haksız ve hukuka aykırı talebinin reddini, sorumluluklarının bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilmesi halinde genel şartlara uygun olarak bilirkişi incelemesinin yapılmasını, sorumluluğa esas kusur oranlarının tespit edilebilmesi için konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin başvuran tarafa tahmilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… 30/01/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıya ait araçta hasar ve değer kaybı meydana geldiği iddiası ile karşı taraf araç ZMSS sigorta poliçesini düzenleyen davalı şirket aleyhine tazminat istemi ile iş bu davanın açıldığı, tüm kayıtlar toplandıktan sonra dosyanın teknik bilirkişiye tevdi edildiği, gerek dava dosyasına celb edilen ve dava açılmadan önce davacıya ait araç üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporu içerir tespit dosyası gerek hasar dosyası ve aracın önceki hasar durumunu gösterir kayıtların birlikte incelemesi sonucunda düzenlenen rapora göre davacıya ait araç sürücüsünün %25 oranında tali kusurlu olduğu, davalı … şirketi tarafından sigortalı araç sürcüsünün ise %75 oranında asli kusurlu olduğu, araçta oluşan hasarın 55.224,66 TL’ye tamir edilebileceği, aracın kaza tarihi itibari ile 2. El piyasa raiç değerinin 51.000,00 TL olduğu, hasar bedelinin araç rayicinin yarısını aştığı bu hali ile ağır hasarlı olduğunun kabulü ve pert – total işlemine tabi tutulması gerektiği, buna göre aracın sovtaj değeri olan 22.500,00 TL’nin rayiç bedelden mahsubu ile bakiye 28.500,00 TL hasar bedelinin tespit edildiği, davalı … şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında asli kusurlu olduğu göz önüne alınarak bu kusur oranına isabet eden miktarın 21.375,00 TL olduğu, aracın pert-total işlemine tabi tutulması nedeni ile değer kaybına uğramayacağı, tespit edilen bedelin davalı … şirketinin kaza tarihi itibari ile geçerli poliçede sorumluluk limitinin içinde kaldığı, limiti aşmadığı, TTK, KTK ve Sigorta Genel Koşulları uyarınca davalı … şirketinin bu hasardan sorumlu olduğu…” gerekçesiyle hasar bedeli istemi yönünden davanın KABULÜNE, 21.375,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, değer kaybı istemi yönünden davanın reddine şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin hasar bedeli yönünden kabul kararına bir diyeceklerinin olmadığını, değer kaybı taleplerinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, sigorta şirketi tarafından müvekkiline ait araca pert/total işlemi uygulanmadığını, bu nedenle aracın uğradığı hasar bedelinin ve hasarlı şekilde müvekkilinin mülkiyetinde kalması nedeniyle araçta oluşan hasar bedelinin ve hasarlı şekilde müvekkilinin mülkiyetinde kalması nedeniyle araçta oluşan değer kaybının tazmini için bu davanın açıldığını, bu davadan önce delil tespiti talep edildiğini, tespit dosyasına Makine Mühendisi …. tarafından sunulan 27/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda da aracın pert işlemine tabi tutulmasının uygun olacağının değerlendirildiğini ancak karar ile sigorta şirketine başvurunun sonuçsuz kaldığını ve pert/total işleminin yapılmadığını, aracın pert/total işlemine tabi tutulması gerekeceği ve bu nedenle değer kaybı oluşmayacağı yönünde karar verilmiş ise de, aracın pert/total işlemine tabi tutulmaması sonucunda ise değer kaybının oluşacağını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usule ve kanuna aykırı olduğunu, başvuru şartının gereği gibi yerine getirilmediği hususunun göz önünde bulundurulmadığını, davacının, kanun, genel şart ve poliçe özel şartları düzenlemeleri gereği riziko ve hasarı ihbar edip gerekli bilgi ve belgeleri sigorta şirketine iletmesi ve zorunlu haller dışında, rizikonun gerçekleştiği yer veya şeylerde bir değişiklik yapmaması gerekirken, tam aksi yönde davranmasının yükümlülükleri kasten ihlali anlamına geldiğini, yükümlülükler ihlal edilerek, riziko ve hasarın denetimi ortadan kaldırıldıktan sonra, tazminat talep edilmesinin iyi niyetli bir yaklaşım olmadığını, 11/10/2018 tarihinde başvuranın müracaatı üzerine, 24/10/2018 tarihli cevabi yazıları ile, zarar miktarının tespiti ve denetlenmesi bakımından araç üzerinde ekspertiz incelemesi imkanı tanınması için aracın bulunduğu adresin bildirilmesi ve aracın bildirilen adreste hazır edilmesinin ihtar edildiğini ancak yazıya herhangi bir cevap verilmeyerek dava yoluna gidildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme ile hazırlandığını ve hasarlanmayan parçaların da hesaplamaya katıldığını, raporda 03/10/2018 tarihli hasar ekspertiz raporunun hatalı değerlendirildiğini, hasar ekspertiz raporunda parça bedelleri ve işçili ücretleri dahil olmak üzere toplam araç onarım bedelinin 14.000,00 TL olarak tespit edildiğini, buna karşılık bilirkişi raporunda ekspertiz raporu için 55.524,66 TL hasarın belirlendiğini, bu nedenle araca pert/total uygulanması gerektiği kabulüyle değerlendirme yapıldığını, ancak müvekkili şirket tarafından aracın hasarının onarımı ile giderilebileceği göz önüne alındığında bu hususta yeterli inceleme yapılmaksızın araca pert/total işlemi uygulanması gerektiği yönündeki değerlendirmeyi kabul etmediklerini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda araç sovtaj bedelinin düşük belirlendiğini, dava konusu araca ait bir adet farın yaklaşık 1.500 TL olduğu göz önüne alındığında bu durumun araç sovtajında da artışa sebep olacağını, bu ve aynı durumda olan diğer parçaların sovtajında artış meydana geleceğini, bilirkişi raporuda bu durumun değerlendirilmediğini, müvekkili şirket tarafından gerekli ihtarın çekildiğini, buna rağmen iskontosuz fiyatlar üzeriden hasar değerlendirmesi yapılması hususunu kabul etmediklerini, müvekkili sigorta şirketinin genel şartlara göre belirlenen hasar miktarı üzerinden iskonto uygulayabileceğini, ancak bilirkişi raporunda bu durumun göz önüne alınmaksızın iskontosuz tutarlar üzerinden hasar bedelinin belirlenmesinin kabul edilmeyeceğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesine dayalı olarak araçtaki hasar bedelinin ve değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) 6100 sayılı HMK’nın 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. Mahkeme karar tarihi 27/09/2019 olup, hükmün verildiği 2019 yılı itibariyle yeniden değerleme oranında artırım yapıldığında istinaf sınırı 4.400-TL’dir. Davacının mahkemece reddolunan değer kaybına ilişkin talebinin 100 TL olduğu, reddolunan bu miktara ilişkin karar miktar itibarıyla kesin karar olduğundan talebin kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle davacı vekili istinaf itirazının usulden reddi gerekmiştir.
2-) Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacının davadan önce başvuru şartını yerine getirdiği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1278 Esas – 2019/1118 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacı tarafında yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
b-Davalı istinafı yönünden; alınması gerekli 1.460,12 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 365,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.095,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf eden taraflarca yapılan yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/01/2023