Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1950 E. 2023/1 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1950
KARAR NO : 2023/1

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/08/2018 (Dava) – 10/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/969 Esas – 2019/1361 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 11/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/01/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2019 tarih ve 2018/969 Esas – 2019/1361 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; maliki müvekkili … olan … plakalı 2015 model … marka aracın müvekkilinin sevk ve idaresinde iken 16.05.2018 tarihinde İzmir İli Karabağlar ilçesinde …’e ait … plakalı davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 2978529 numaralı poliçe ile trafik sigortalı araçla gerçekleşen kazada hasar görmüş olduğunu, müvekkili aracının zararının tespiti amacıyla İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/89 D. İş. sayılı dosyası ile yaptırılan tespitte araçta toplam KDV dahil 37.185,25 TL hasar ve değer kaybı meydana geldiğinin tespit edildiğini, hasar tazminatına ilişkin olarak … Sigorta A.Ş.’ne başvurulmuş olduğunu, ancak davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, KDV dahil toplam 37.185,25 TL onarım bedeli ile bilirkişi tarafından hesaplanacak değer kaybının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL hasar bedeli 50,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 3.050,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan T.C. Merkez Bankası avans faizi oranına göre temerrüt faizi ile birlikte ödenmesini, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/89 D.İş sayılı dosyası ile harcanan 581,80 TL delil tespit gideri ile 485 TL delil tespiti vekalet ücretinden ibaret toplam 1.066,80 TL delil tespit giderinin temerrüt tarihinden işleyecek avans faiz oranına göre temerrüt faizi ile birlikte ödenmesini yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava değerini 4.116,80 TL olarak göstermiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemekle birlikte başvuru sahibi tarafından dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporunda 37.185,25 TL hasar oluştuğunun tespit edilmiş olduğu alacak miktarının belirlenmiş olmasına rağmen belirsiz alacak davası açmada davacının hukuki yararı bulunmadığını, hasar ve değer talepleri bakımından davacının trafik sigortası genel şartları B.1.1 ile öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğunu, davacının taleplerine dayanak olarak sunulan İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla alınan tespit bilirkişi raporunun tek taraflı olarak alınması ve denetime açık olmaması sebepleriyle hükme esas alınamayacağını, hasar talebi bakımından müvekkili sigorta şirketinin ancak ZMMS Sigortası Genel Şartları B.2 Maddesinde öngörülen şekilde belirlenecek gerçek zarar miktarından sorumlu tutulabileceğini, her halükarda değer kaybının ZMMS Genel şartları A.5.A Maddesi ve ekinde yer alan esaslara göre belirlenmesinin gerekli olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, bu nedenle sorumluluğa esas kusur oranlarının tespit edilebilmesi için konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmasını talep ettiklerini savunarak, belirsiz alacak davası açmada davacının hukuki yararı bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini, müvekkili şirkete karşı sorumlulukları yerine getirilmemiş olduğundan davanın esastan reddini, mahkeme aksi kanaatte ise uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmasını, müvekkili şirketin temerrüde düşmediği dikkate alınarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…16/05/2018 tarihinde davalı sigortalısına ait olup, dava dışı sürücü sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın orta ayırıcı refüj ile bölünmüş üç şeritli İzmir Çevre yolu üzerinden Çeşme istikametine gece far ışığında seyri esnasında Uzundere (Eskizmir) kavşağına geldiği sırada çevre yolundaki yoğun trafik akımını da göz önünde bulundurarak araçlar arası takip mesafesi kuralına uymaması nedeniyle Uzundere Kavşağına yaklaştığında önünde aynı istikamette seyreden dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması bu aracın da davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucunda üç araçlı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, dosya içerisine alınan denetime elverişli bilirkişi heyeti raporunda açıklanan gerekçelerle kazanın oluşumunda davalı sigortalısına ait … plakalı aracın %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kazada diğer araç sürücülerinin kusurları bulunmadığı, kaza nedeniyle davacı aracında yedek parça, işçilik ve KDV dahil 37.185,25 TL’lik hasar meydana geldiği, ancak aracın kaza tarihi itibariyle kazasız serbest piyasa 2. el rayiç emsal bedelinin ortalama 67.000,00 TL olması nedeniyle aracın tamirinin teorik olarak ekonomik olmadığı, aracın pert olduğu, otomobilin hasarlı hali ile pert – total (sovtaj) değerinin 31.250,00 TL olduğu, toplam hasar miktarının 67.000,00-TL-31.250,00-TL=35.7500,00-TL olduğu, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan hasar zararlardan kaza tarihi itibariyle Hazine Müsteşarlığınca yayınlanan teminat bedeli olan 36.000,00 TL dahilinde sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan zararlardan sorumlu olduğu, davacının aracının pert olması nedeniyle değer kaybı oluşmadığı bu nedenle değer kaybı tazminatı talebinin reddi gerektiği, davacının dava tarihinden itibaren avans faiz talep ettiği ancak davalı sigortalısının aracının ticari olarak kullanılmadığı, hususi kullanıma özgülendiği, bu nedenle temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği, KTK m. 99 ve KZMSS B.2 hükümleri gereğince, davalı sigortacının kazaya ilişkin tespit tutanağını ya da bilirkişi raporunu kendisine ulaştığı tarihten itibaren 8 iş günü içinde hak sahiplerine ödemekle yükümlü olduğu, İzmir 3 SHM 201/89 D İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu da davalı sigorta şirketine 07.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, temerrüt tarihinin 07.06.2018 tarihine 8 iş günü eklenmekle 21.06.2018 tarihi olduğu davacının bu tarihten itibaren yasal faiz talep edebileceği, her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde dava delil tespit dosyasında yapılan yargılama masraflarını dava değeri içerisinde göstererek davalıdan bu miktarın tahsilini istemiş ise de; bu hususu 15.10.2019 tarihli maddi hata ve talep artırım dilekçesinde düzelttiği…” gerekçesiyle davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİYLE, 35.750,00-TL hasar ilişkin maddi tazminatın 21.06.2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine, değer kaybı tazminatına ilişkin talebin reddine, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/89 D.İş sayılı dosyasında yapılan giderlerin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen hükmün kanuna ve usule aykırı olduğunu, davacıya çekilen ihtarnameye rağmen davacının, ekspertiz incelemesi yapılması için aracı hazır etmediğini ve aracın bulunduğu adresi bildirmeyerek bu davayı açtığını, hasar ve değer talepleri bakımından davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, alacak miktarının belirlenmiş olmasına rağmen başvuru sahibinin dava dilekçesinde HMK madde 107 doğrultusunda belirsiz alacak davası niteliğinde istemde bulunduğunu, davacının zarar kalemini İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/89 Değişik İş sayılı dosyasında yaptırdığı tespit ile belirttiğini, söz konusu zarar kaleminin belirlenebilir bir alacak olmasına rağmen belirsiz alacak davası niteliğinde açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile sigortalı araç sürücüsü kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu bulunduğunu, söz konusu rapora karşı itirazlarını dosyaya sunmalarına rağmen itirazlarının dikkate alınmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, hükme esas alınan kararda 35.750,00 TL hasar bedeline başvuran tarafından alınan bilirkişi raporunun 07/06/2018 tebliğ tarihinden itibaren faiz işletildiğini, başvuran vekilinin söz konusu başvuruyu 4.116,80 TL üzerinden açtığını, dolayısıyla arta kalan ıslah edilen tutara yalnızca ıslah tarihinden itibaren faiz işletilebilecekken hatalı bir şekilde 07/06/2018 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesine dayalı olarak araçtaki hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) 6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde” (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar davacı dava öncesinde tespit talep ederek bir bilirkişi incelemesi yaptırmış ve söz konusu bilirkişi raporu ile davalıya başvurarak zararının tazminini talep etmiş ise de, davalının delil tespiti dosyasında alınan tespit bilirkişi raporuna itiraz ettiği ve zararı karşılamadığı anlaşılmıştır. Davacının aracındaki gerçek zarar miktarı, aracın onarımının olanaklı olup olmadığı taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli değildir. Esasen araçta kaza sonucu oluşan hasar tutarının tespiti, yapılacak yargılama sırasında bilirkişi incelemesi sonunda belli olacaktır. Bilirkişi trafik kazasına karışan davacının sürücülüğünü yaptığı aracı onarımının mı yoksa pertinin mi olanaklı olup olmadığını belirleyip, yapacağı değerlendirme üzerine davalıdan talep edilebilecek alacak miktarını saptayacaktır. Bu durumda araç hasarına ilişkin dava konusu talep miktarının taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli olmadığının anlaşılması karşısında eldeki dava belirsiz alacak davası kabul edilmelidir. Bu sebeple davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir (Bu yönde bknz. Yargıtay 17. HD 2016/16457 E.-2017/11000 K., 2015/17305 E.-2015/14311 K.).
2-) Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davalının rapora itirazın açıkça hasara ya da kusura itiraz etmediği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99/1.maddesinde “sigortacının, kendisine tazminat ödenmesi için gerekli ihbar yapılıp belgenin ibrazından itibaren 8 iş günü içinde ödeme yapacağı” hükme bağlandığı, davalı sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü ancak bu tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğduğu, bu maddede düzenlenen ihbarın zarar miktarı olarak değil, kazanın ihbarı olarak düzenlenmiş bulunmasına göre, kazadan haberdar olan sigorta şirketinin temerrüdü, ıslah edilen miktar için dahi, yani zarar miktarının tamamı için aynı tarihte başlayacağı, geç ihbar sebebiyle davalının ödeme yükümlülüğünden kurtulamayacağı, ancak geç ihbar uyarınca zarar miktarının artması halinde artan kısımdan yükümlü olmayacağı, artan miktarın bulunup bulunmadığının da davalı tarafından ispat edilemediği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/969 Esas – 2019/1361 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 2.442,08 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 556,12 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 1.885,96 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/01/2023