Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1947 E. 2022/2110 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1947
KARAR NO : 2022/2110

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2018 (Dava) – 09/09/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/525 Esas – 2019/506 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Hasar Bedeli)
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2019 tarihli 2018/525 Esas ve 2019/506 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına aldığı davacıya ait … plakalı aracın 02/12/2018 tarihinde Balçova ilçesi sınırlarında gerçekleşen trafik kazasına karıştığını, kazanın oluşumunda karşı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, davalı şirketin … plakalı aracın ZMMS tanzim etmesi nedeniyle dava konusu araçta meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu, araçtaki hasarın tespiti bakımından İzmir 6. SHM 2018/207 D.İş. dosyası ile yapılan tespit sonucu bilirkişi tarafından araçta 17.073,95 TL parça, 4.050,00 TL işçilik olmak üzere toplam 24.926,26 TL maddi hasar olduğunun tespit edildiğini, zararın tazmini için KTK 97. md gereğince davalılara başvurulmasına rağmen, herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı sigorta şirketinin kaza nedeniyle meydana gelen gerçek zarardan poliçe limiti ile sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle hasar bedelinin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davanın haksız olduğunu, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davalı şirketin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında, poliçe teminatı dahilinde ve poliçe teminat limitiyle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, ancak davacı tarafından usulüne uygun başvuru yapılmadığını, eksik evrakları tamamlayamadığını, tespit dosyasında verilen raporu kabul etmediğini, kusur ve hasar bakımından bilirkişi raporu alınması gerektiğini, araçta meydana gelen hasarın teminat kapsamı dışında olduğunu belirttiği ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “… sürücü … idaresindeki … plakalı aracı ile Karayolları Trafik Kanunu 46.maddesi ve 47.maddesine 56.b aykırı davranışı nedeniyle bu kazanın oluşumunda etken olmuş aynı Kanunun asli Kusurları belirleyen 84–j” “ Kaplamanın dar olduğu yollarda geçiş önceliğine uymama “asli kusurları işlediğinden bu kazanın oluşumunda asli ve tam ( %100 oranında) kusurlu bulunduğu, … plakalı, … marka … tipi, 2011 model otomobil sürücüsü … idaresindeki aracı ile normal seyri sırasında karıştığı bu trafik kazasında kusurlu bulunmadığı, … plakalı, … marka …. tipi, 2011 model otomobil de bu kaza sonucu yedek parça ve işçilik bedeli toplamı olarak (TOPLAM=24.926,26TLlik ) hasar meydana geldiği, Emsal hasarsız aracın piyasa rayiç değerinin 27.000TL olduğu, … plakalı aracın hasarlı hali ile değerinin 12.000 TL olduğu, hasar bedelinin aracın piyasa rayiç değerinin yaklaşık %93 oranında olduğu, Bu durumda aracın tamir edilmeyip hasarlı hali ile değerlendirilmesinin uygun olduğu, Bu durumda zarar ziyan bedelinin; 27.000 TL-12.000 TL=15.000 TL olduğu, Araç hasarlı hali ile değerlendirildiğinden araçta değer kaybı hesaplamasına gerek olmadığı, … Sigorta A.Şnin 11623996 nolu ZMMS poliçesinin …’e ait … plakalı araç için düzenlenmiş olduğu, 15.11.2018-15.11.2019 tarihleri arasında geçerli olduğu araç başına maddi hasar teminatının 36.000 TL olduğu…” gerekçesiyle “…Davacı tarafından açılan tazminat davasının kabulüne, hasar bedeli 15.000 TL nin temerrüt tarihi olan 21/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yargılama aşamasında gerek cevap dilekçesinde gerekse bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki savunmalarının yok sayıldığını, kabul edilmemesine rağmen davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporunda araçta 24.926,26 TL hasar oluştuğunun tespit edildiğini, kabul edilmemesine rağmen alacak miktarının belirlenmiş olmasına rağmen davacı yanın dava dilekçesinden HMK madde 107 doğrultusunda belirsiz alacak davası niteliğinde istemde bulunduğunun anlaşıldığını, başvuru şartı yerine getirilmediğinden davacının taleplerinin esasa girilmeksizin reddinin gerektiğini, başvuru sahibi tarafından hasar davalı sigorta şirketine ihbar edilmeksizin İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/207 D. İş sayılı dosyası ile mahkeme nezdinde atanan bilirkişi ile davalı sigorta şirketine haber verilmeksizin araç üzerinde incelemenin yapıldığını, mahkeme ve başvuran tarafından keşif tarihi ve saatinin bildirilmediğini, ancak sonrasında bilirkişi raporunun davalı tarafa tebliğ edidiğini, raporun tek taraflı olarak davalı tarafın yokluğunda alınmasının, denetime açık olmaması sebepleriyle davalı tarafça rapora karşı itirazda bulunulmuş olduğundan iş bu tespit raporunun, bağlayıcılığının bulunmadığını, bilirkişi raporunda, davacı tarafından sunulan delil tespit raporu aynen tekrar edilerek dava konusu araçta meydana gelen hasar tutarının 24.926,15 TL olduğu belirtilmiş ise de, hesaplanan tazminat miktarı poliçe genel ve özel şartlarına ve piyasa rayiçlerine uygun olmadığı gibi davacı tarafından sunulan tespit bilirkişi raporu aynen tekrar edilmek suretiyle hazırlandığını, parça fiyatları belirlenirken hangi somut verilere göre belirlendiği belli olmamakla birlikte gerçek zararın araştırılması ilkesi gereği bilirkişi raporunda her parça için piyasa rayicini araştırması gerektiğini ve denetime elverişli bir şekilde ortaya konulduğunu, söz konusu raporda yapılan tespitler denetime elverişli olmamakla birlikte işçilik ücretleri de piyasa realitesini yansıtmadığını, raporda hangi parçaların nasıl hasarlandığını, hasar boyutunun büyüklüğünden hiç bahsedilmediği gibi, yalnızca bir tablo yöntemi ile davacının beyanları ve mütalaa raporu doğrultusunda değişen ve onarım gören parçaların sıralandığını, denetime elverişli olmayan piyasa rayiçlerinin listelendiğini, ancak tüm bu hesaplamaların denetime elverişsiz ve gerçek zararın tespitinde faydasız hesaplamalar olduğunu, teknik bir konu olması ve bizzat inceleme gerektirdiğinden fotoğraf üzerinden hasar tespiti yapılamayacağını, dolayısıyla gerçek zararın tespit edilmesi bakımından başvuruya konu aracın diagnoz testi yapılarak ve başvurana ait aracın fiziken görülmesini, araçta değişen parçaların tespiti ve eşdeğer parça olup olmadıklarının kontrol edilmek suretiyle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca bilirkişi marifetiyle hesaplama yapılmasının gerektiğini, kararın bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini, Mahkeme bilirkişi marifetiyle usulsüz yapılan tespit raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, davacı tarafından sigorta şirketine başvurulmaksızın İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/207 D. İş sayılı dosyası kapsamında araç üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmak suretiyle hazırlanan rapora istinaden talepte bulunulduğunu, ancak raporun tek taraflı olarak davalı tarafın yokluğunda alınmasının, denetime açık olmamasını ve davalı tarafça rapora süresinde itiraz edilmesi nedenleriyle, iş bu tespit raporunun, bağlayıcılığının bulunmadığından kabul edilebilmesinin söz konusu olmadığını, başvurunun esasına girilmesi ve bilirkişi incelemesine karar verilmesi halinde; her halükarda genel şartların esas alınmasını ve hesaplanan tazminattan ıskonto uygulanmasını, davalı sigorta şirketinin KDV’den sorumluluğunun bulunmadığını, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından ödenen delil tespit giderlerinin makul giderler arasında yer alabilmesi için eksper veyahut bilirkişi atamasına ilişkin bilgilerin atama yapılmadan önce sigorta kuruluşu ile paylaşılmasının gerektiğini, dolayısıyla henüz alacak muaccel olmadan yapılan delil tespit giderlerine ilişkin taleplerin kabul edilememesini, somut olayda ıslah edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğinin açık olduğunu, aksi şekilde kararın usul ve yasaya aykırılık oluşturduğunu, kararın bu yönüyle kaldırılmasını, davacı tarafından hasarın varlığı somut delillerle dahi ispat edilemediği bir durumda talebe göre ödeme yapılmasının beklenemeyeceğini beyanla, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; zorunlu trafik poliçesinden kaynaklanan maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmasına, davaya konu alacağın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında davacının hukuki yararının bulunmasına, hasarın poliçe teminat kapsamı dışında kaldığı hususunu davalı tarafça ispat edilememesine, delil tespitinin karşı tarafında yokluğunda yapılmasının mümkün bulunmasına, aracın rayiç değerinin piyasa şartlarına belirlenmesine, delil tespiti dosyasında alınan rapor ile iş bu dosyada alınan bilirkişi raporlarının çelişkili olmamasına, delil tespiti giderlerinin yargılama giderlerinden sayılmasına ve davada haksız çıkan taraftan alınmasına, davalının KDV den sorumlu tutulmasına, belirsiz alacak davasında temerrüt tarihinden itibaren alacağa faiz istenmesinin mümkün bulunmasına, dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvuru yapılmasına göre, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2019 tarihli 2018/525 Esas ve 2019/506 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalıdan alınması gereken 1.024,65 TL istinaf karar harcından peşin alınan 202,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 822,65 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 29.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.