Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1932 E. 2022/2033 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1932
KARAR NO : 2022/2033

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2017(Dava) – 12/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/283 Esas – 2019/1273 Karar
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
BAM KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2019 tarihli 2017/283 Esas ve 2019/1273 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25.08.2016 tarihinde müvekkili sigorta şirketine 17.11.2015 ve 17.11.2016 tarihleri arasında 109412299 nolu İşyerim Paket Poliçesi ile sigortalı …’a ait “…” adı altında faaliyet gösteren iş yerinde yangın çıktığını,yangın sonucu sigortalı iş yerinde hasar meydana geldiğini, yangın raporunda yangının çıkış nedeninin marketin ön giriş kısmında bulunan klimanın kısa devre yapması sonucu klimanın ve prize giden kabloların yanarak market ürünlerine sirayet etmesi ile yangının meydana geldiğinin bildirildiğini, yangına sebebiyet veren klimanın …-… marka …-… Model 8917710200 seri nolu klima olduğu, toplam hasar tutarının ekspertiz raporuna göre 10.094,87 TL olduğu ve sigortalıya ödeme yapıldığı, ödeme yapılmış olmakla sigortalıya zarar verenler aleyhine dava açma haklarının bulunduğu,bu nedenlerle 10.094,00 TL tazminatın ödeme günü olan 21.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak olayda yangının kaynağı olarak iddia edilen cihazın müvekkili … A. Ş.’nin Türkiye ithalatı olmayıp, söz konusu cihazın garanti belgesinden anlaşılacağı üzere dava konusu cihaz başka bir firma tarafından Türkiye’ye ithal edildiğini, söz konusu ürünün, spot ,diğer bir deyişle başkaca kimseler tarafından işlem görmüş, tamir edilerek yeniden satışa uygun hale getirilmiş bir ürün olduğunu, bu sebeplerden dolayı ortaya çıkan zarardan müvekkili firmanın sorumluluğuna gidilmesi ve tüketici sigortalıya ödenen tazminat bedelinin müvekkil firmaya rücu edilmesinin mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”… yangının dava konusu klimadan kaynaklandığı, sigortalıya davacı tarafça 10.094,87 TL ödeme yapıldığı, olayın meydana gelmesinde dava dışı sigortalının %10 oranında kusurlu olduğu, davalının %40 kusur sorumluluğunun bulunduğu, servis hizmeti yürüten şirketin %40 sorumluluğunun bulunduğu, mülk sahibinin ise %10 oranında kusur sorumluluğunun bulunduğu.davalının %40 sorumluluğuna göre davacının davalıdan 4.037,60 TL rücu edebileceği tespit edilmiş olmakla…” gerekçesiyle; ”…Davanın KISMEN KABULÜ ile, 4.037,60-TL tutarında alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararında kusur oranlarının dayanağının mahkemece aldırılan 29.08.2018 tarihli bilirkişi heyet raporu olduğunu, işbu rapordaki kusur oranlarına ilişkin tespitlerin taraflarınca kabulü mümkün olmadığından daha önce itirazlarını sunduklarını, işbu rapor doğrultusunda tespit edilen kusur oranları ile belirlenen tazminat miktarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu yangından sonra düzenlenmiş olan Yangın Raporunda yangının çıkış nedeninin açıkça “yangın yerinde yapılan tetkikte yangın başlangıcının marketin ön giriş kısmında bulunan klimada başlamış olduğu görülmüş olup yapılan araştırma ve soruşturmada, klimanın kısa devre yapması sonucu klimanın ve prize giden kablolarının yanarak market ürünlerine sirayet etmesi sonucu yangın çıktığı kanaatine varıldığı” şeklinde belirtildiğini, 25.08.2016 tarihinde Elektrik Teknisyeni … tarafından düzenlenen raporda “… klima iç ünitesinin tamamen yanık olduğu kısmen erimiş tavan aydınlatmasının kesilip alındığı ve kablolarının incelendiği yanık olmadığı görüldüğü, iş yerine ana şartelden elektrik verildiğinde tüm cihazlar elektrik hattı ve cihazların çalıştığı, tesisatta bir sorun olmadığı görüldü, klimaya giden 3×2,5luk TTR kablonun ısındığı görüldü, klimanın enerji kablosundan dolayı sigortanın attığının anlaşılması sonrasında kabloların birbirinden ayrılarak arızanın giderildiği yangının klimadan çıktığının anlaşıldığı” şeklinde bir tespitte bulunulduğunu, 06.10.2016 tarihinde müvekkili şirket taraşından aldırılan Hasar Ekspertiz Raporuna göre “Gerek işyerinde elektrikçi teknik raporunda gerek itfaiye yangın raporunda belirtildiği üzere dava konusu yangın hasarının …-… klimanın kısa devre yapması sonucu klimanın ve prize giden kablolarının yanarak market ürünlerine sirayet etmesi sonucu çıktığı”nın anlaşıldığını, belirtmiş oldukalrı raporlarda açıkça dava konusu yangının …-… klimanın kısa devre yapması sonucu klimanın ve prize giden kabloların yanarak market ürünlerine sirayet etmesi sonucu çıktığı anlaşıldığından, davalının dava konusu yangının çıkmasında %40 sorumlu bulunması ve buna tekabül eden 4.037,60-TL rücu edilebileceğine ilişkin karar hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkili şirketçe ödenen 10.094,87-TL hasar tazminatının tamamının davalıdan tahsili gerektiğini; Kaldı ki, taraflarınca Yerel Mahkeme kararının dayanağı olan 29.08.2018 tarihli Bilirkişi Heyet Raporu’na itiraz dilekçesi sunulduğunu, kusur oranlarında fahiş bir çelişkinin olmasına ve bu sebeple yeniden rapor alınmasına ilişkin itirazları değerlendirilmeksizin hüküm kurulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, işbu bilirkişi heyet raporu ile taraflarınca dosyaya sunulan ekspertiz ve yangın raporlarındaki kusur oranları arasındaki çelişki giderilmemiş olup salt bu sebebin dahi Yerel Mahkeme’nin eksik incelemeye dayanan haksız ve hukuka aykırı kararının kaldırılması sebebi olduğunu, mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olup işbu kararın da kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu hasar nedeniyle tahsili gereken alacaklarının ödeme tarihi itibariyle muaccel olduğunu, bu sebeplerle, alacaklarının ödeme günü olan 21.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak, söz konusu yangına ve hasara yapımcı firma olan davalının neden olduğundan, oluşan zarara ilişkin müvekkili şirket tarafından 21.11.2016 tarihinde ödenen 10.094,00-TL ödemenin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılmasına, Müvekkili Şirket aleyhine başlatılan icra takibinin durdurulması için TEHİR-İ İCRA kararı verilmesine, müvekkili aleyhine verilen harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti masrafların kaldırılmasına, aksine yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketinin 25.08.2016 tarihinde 109412299 işyerim paket poliçesi ile sigortalısı olan …’ın iş yerinde çıkan yangın sebebiyle meydana gelen 10.094,87TL zararı ödemek zorunda kaldığını, yangının marketin ön giriş kısmında bulunan … … … Model 9817710200 seri numaralı klima kaynaklı çıkması sebebiyle de zarara sebebiyet verenlerin sorumlu tutulması amacıyla işbu davayı ikame ettiğini, bu doğrultuda Yerel Mahkemenin dosyayı bilirkişi heyetine gönderdiğini, bilirkişi heyetinin ise 29.08.2018 tarihli raporunda klimanın kim tarafından üretildiği, veya alınan firma veya ne şekilde alındığının fatura ilişkisi ile tespit edilmesi ve buna göre sorumluluk yükletilmesi gerektiğinin belirtildiğini, Dava dilekçesinde ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ise müvekkili şirketin yangına sebebiyet veren klimanın üreticisi, ithalatçısı ve satıcısı olmadığı veya satış sonrası destek sunulmasıyla ile hizmet vermediği belirtilmişse de Yerel Mahkemenin itirazlarını dikkate almaksızın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/1216 Esas ve 2016/1817 Karar sayılı kararı da göz önünde tutularak, müvekkili şirketin yangına neden olduğu iddia olunan klimanın dünya genelindeki üreticisi ve Türkiye’deki temsilcisi olduğunu belirterek ve sigortalının bu garantiye güvenerek alım yaptığı gözetilerek müvekkili şirketin husumet ehliyetinin bulunduğuna kanaat getirildiğini ve bilirkişi raporu esas alınarak müvekkili şirketin %40 oranında sorumlu olduğu yönünde karar verildiğini, ancak Yerel Mahkemenin kararlı hatalı ve hukuka aykırı olup davanın müvekkili şirket yönünden husumet yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin yangına sebebiyet veren klimanın üreticisi, ithalatçısı veya satıcısı olmadığını, her şeyden önce müvekkili şirkete sorumluluk ve husumet yükletilebilmesi için yangına sebebiyet veren klimanın müvekkili şirket tarafından üretilmesi, ithal edilmesi, satışının yapılması veyahut da satış sonrası bakım hizmetlerinin yapılması gerektiğini ancak dava dilekçesinde ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçemizde de belirtildiği üzere müvekkili şirketin uyuşmazlık konusu cihazla hiçbir bağlantısı bulunmadığını, müvekkili şirketin … A.Ş. … Mersis numarası ile …. Müdürlüğünün … sicil numarası ile kayıtlı elektronik ithalatı sektöründe faaliyet gösteren bir firma olduğunu, müvekkili şirketin temel faaliyet alanının yurt dışından ithal ettiği elektronik cihazların Türkiye’de zincir mağazalara satışını gerçekleştirmek olduğunu, Davanın ilk aşamasından itibaren ise yangına sebebiyet veren cihazın müvekkili şirket tarafından üretilmediğinin defaatle ileri sürüldüğünü nitekim yangına sebebiyet veren klimanın … … marka … … Model 8917710200 seri numaralı bir cihaz olduğunu, bu model ve seri numaralı cihazın, … Mersis numaralı Kocaeli Gebze ilçesinde faaliyet gösteren, …. Müdürlüğüne … sicil numarası ile kayıtlı … – … A.Ş. tarafından üretildiği ve piyasaya sürüldüğünün yapılacak basit bir araştırma sonucunda anlaşıldığını, cihazın kim tarafından kime satıldığına ilişkin fatura ilişkisini tespit etmeksizin hukuka aykırı bir şekilde müvekkili şirketin sorumlu olduğuna kanaat getirdiğini, Yerel Mahkemenin dayanak gösterdiği Yargıtay kararının da somut uyuşmazlıkta uygulanabilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek; kararın kaldırılmasını ve davanın müvekkili şirket yönünden reddedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İşyerim Paket Poliçesi ile sigortalı …’a ait “…” adı altında faaliyet gösteren iş yerinde çıkan yangın sonucu oluşan hasar bedelinin sigortalısına ödenmiş olması nedeniyle, ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili ve davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda; … 109412299 poliçe nosu ile … Mahallesi … Cad. NO:… …/… adresindeki sigortalı iş yerinin kiracısı olduğu ve kira kontratının 01.07.2011 tarihinde başladığı; … ünvanı ile faaliyet gösterdiği marketin dışında yer alan klimadan 25.08.2016 tarihinde yangın çıktığı, işyerinin sigortalı adına davalı … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenen poliçe ile 17.11.2015-.2016 tarihleri arasında teminat kapsamına alındığı, yangının poliçe teminat süresi içerisinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
1-) Davalı vekilinin istinaf itirazlarının yapılan incelemesinde;
6100 sayılı HMK.’nun 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK.’nun Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK.’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK.’nun “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2019 yılı için HMK.’nun 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 4.400,00 TL olmuştur.
Mahkemece kabul edilen ve istinaf incelemesine konu edilen 4.037,60.-TL karar tarihi itibarı ile HMK.’nun 341-(2) maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altında olup, ilk derece mahkemesince verilen karar kesin niteliktedir.
Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir.
Buna göre; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Somut olayda; Mahkemece davalı aleyhine verilen hüküm incelendiğinde; karar tarihinin 12/11/2019 olduğu; davacı lehine “Davanın KISMEN KABULÜ ile, 4.037,60.-TL tutarında alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, hükmedilen maddi tazminat tutarının 4.037,60.-TL tutarında olduğu, karar tarihi olan 2019 yılı itibariyle istinaf kesinlik sınırının 4.400,00-TL olduğu anlaşılmakla, açıklanan nedenlerle; karar tarihi itibariyle miktar olarak kesin olan mahkeme kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Davacının istinaf itirazlarının yapılan incelemesinde; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, itfaiye dairesi başkanlığı’nın 25.08.2016 tarihli yangın raporu, yangından sonra elektrik teknisyeni …’in 25.08.2016 tarihli inceleme raporunun incelenmesinden; diğer taraftan dosya kapsamında alınan makine mühendisi, iktisatçı-ekonomist ve elektrik mühendisi bilirkişilerinden oluşan heyetin düzenlediği 29.08.2018 tarihli raporunun açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, raporunda tespit edilen hususların yeterli araştırmayı içerdiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2019 tarihli 2017/283 Esas ve 2019/1273 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2019 tarihli 2017/283 Esas ve 2019/1273 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurularının HMK’nın 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
3–İSTİNAF AŞAMASINDA;
Davacı taraftan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcı ile istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine,
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/12/2022