Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1923 E. 2022/2040 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1923
KARAR NO : 2022/2040

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2015 (Dava) – 20/12/2016 (Karar)
NUMARASI : 2015/579 Esas – 2016/554 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 28/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 28/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2016 tarihli 2015/579 Esas ve 2016/554 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Menemen/İzmir adresinde 2.el ve spot eşya satışı yaptığı işyerini 18.01.2013 tarihli işyeri paket sigorta poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigorta ettirdiğini, sigorta poliçesi ile teminat altına alınan rizikolar arasında hırsızlık, cam kırılması ve iş durmasının da bulunduğunu, kendisinin Şanlıurfa’da bulunduğu 26.10.2013 tarihinde işyerinde hırsızlık yapıldığını, çalınan eşya ve ürünlerin ikinci el ve spottan temin edilmesi sebebiyle faturalarının bulunmadığını, bu konuda göstereceği tanıkların beyanda bulunacaklarını, çalınan eşya ve malzemelerin toplam değerinin 2.100-TL olduğunu, çalınan malzemeler dışında işyerindeki 2.el berber tezgahının aynasının ve lavabosunun kırıldığını, berber sehpalarının kullanılamaz hale getirildiğini, ayrıca işyerinin vitrin camlarının da kırıldığını, bunların değerinin 1.000,00-TL olduğunu, poliçe ile iş durmasının da teminat altına alındığını, hırsızlık sebebi ile işyerinde 20 gün süre ile işin durduğunu, bu sebeple uğradığı zararın 1.800-TL olduğunu, kalem kalem belirttiği zararların toplam tutarının 4.900-TL olduğunu, davalı sigorta şirketine 08.11.2013 tarihinde başvurulmasına rağmen herhangi bir bedel ödenmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.900-TL alacağın, davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 08.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz (avans faizi) ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 18.03.2013-18.01.2014 tarihli “İşyeri Paket Sigorta Poliçesi”nde verilen teminatların poliçeye ekli klozlar dahilinde geçerli olduğunu, emtia, makine, demirbaş kayıt klozuna göre; poliçe teminatına giren bir hasar gerçekleştiğinde tazminatın ancak sigortalının beyanının, giriş çıkış ve envanter ile diğer bütün kanuni defter ve evrakın incelenmesi ve saptanması sonucunda ödenebileceğini, sigortalının, varlığını belge ile kanıtlayamadığı emtia, makine ve demirbaşlar için herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacağını, kepenk ve demir parmaklık klozuna göre; zemin ve/veya bodrum katlarda hırsızlık teminatının, sigortalı mahalde kilitli kepenk ve/veya demir parmaklık olması şartı ile geçerli olduğunu, muhteviyat hırsızlık teminatına göre; bodrum, zemin veya giriş katları için sigortalının beyanı doğrultusunda riziko adresinde aktif görevli bekçi ve alarm veya kapı, vitrin ve pencerelerde demir parmaklık veya kepenk bulunması ön şartı ile hırsızlık teminatı verilmiş olup, aksi durumda her bir hırsızlık hasarında hasarın %20’sine, minimum ise 5.000-TL’ye muafiyet uygulanacağını, iş durması klozuna göre; teminatın yangın rizikosunun gerçekleşmesi sonucu sigortalı mahalde meydana gelen hasardan dolayı ödenecek tazminatın %10’u ve azami 2.000-TL ile sınırlı olduğunu, 72 saati geçmeyen durumlara sebep olan yangın hasarlarının teminat dışı olduğunu, davacının sigortalatmış olduğu işyerinin, … Spor Kulübü Derneğine ait ve bu işyeri dışındaki diğer işyerlerinin boşaltıldığı, kullanılmayan, tek katlı bir yapı olduğunu, işyerinde güvenliği sağlayıcı kilitli kepenk, demir parmaklık vb. bulunmadığını, güvenlik görevlisi veya alarm da bulunmadığını, poliçeden naklettikleri kepenk ve demir parmaklık klozu gereği meydana gelen hırsızlık hadisesinin teminat dışı olduğunu, davacının başvurusu üzerine verilen ekspertiz raporuna göre; davacının 1.835,00-TL zararı oluştuğunu, muhteviyat hırsızlık teminatı gereği davacının hasarına minimum 5.000-TL muafiyet uygulanacağı için hasarın, bu miktarın altında kaldığını, teminat dışı olduğunu, iş durması klozunun ancak hasarın yangın ile meydana gelmesi halinde geçerli olduğunu, bu talebinin de teminat dışı olduğunu, davacının çalındığını iddia ettiği emtialara ilişkin resmi alım belgeleri ibraz edemediğini, satın aldığı ve sattığı mallara ilişkin giriş, çıkış ve envanter kayıtlarının bulunmadığını, emtia, makine, demirbaş kayıt klozu gereği meydana gelen hırsızlık hadisesinin teminat dışı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…..Hasar dosyasının celp edildiği, sigorta poliçesinin sunulmuş olduğu, taraflar arasında imzalanan iş yeri paket sigorta poliçesinin ‘Emtia, Makine, Demirbaş Kayıt Klozu’ başlığı altında, poliçede verilen teminatların, poliçeye ekli klozlar dahilinde geçerli olduğu, poliçe teminatına giren bir hasar gerçekleştiğinde tazminatın ancak sigortalının beyanının giriş, çıkış ve envanter kayıtları ile diğer tüm yasal defter ve evrakın incelenmesi ve saptanması sonucunda ödenebileceği, varlığı belge ile kanıtlanamayan emtia, makine ve demirbaş için herhangi bir tazminat talebinde bulunulamayacağının kararlaştırılmış olduğu, 29.11.2013 tarihli ekspertiz raporunda; çalındığı ifade edilen mallara ait resmi alım belgelerinin bulunmadığı anlaşıldığından talep dışı değerlendirildiği, talebe rağmen iş yeri vergi kaydının bulunmadığı gerekçesi ile vergi levhasının iletilmediğinin açıklandığı, 04.10.2016 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı iddiası ve davalı savunması doğrultusunda, poliçe koşulları yönünden davacının ticari defter kayıtları üzerinde inceleme kararı oluşturulduğu, bilirkişi ücretinin mahkeme veznesine yatırılması konusunda davacıya 2 hafta kesin süre tanındığı, ancak bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, 20.12.2016 tarihli celsede davacı vekilinin bilirkişi ücretinin yatırılmayacağını ifade ederek, tanık dinlenmesi talebinde bulunduğu, toplanan deliller ve dosya kapsamından; hırsızlık teminatının, sigortalı iş yeri ile emtia, makine, demirbaş klozu yönünden poliçe ile kararlaştırılan koşullara uygunluğu bilirkişi aracılığı ile denetlenemediğinden, davacının kanıtlanamayan DAVASININ REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Taleplerine rağmen tanıkları dinlenmeden dosyanın bilirkişiye gönderilmesi kararı verilmesinin usul ve yasa hükümlerine, Yargıtay uygulamalarına aykırı olduğunu, öncelikle hukuki dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bu konuda Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2014/7700 E.- 2015/17171 K. sayılı kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin Esas No:2014/13653-Karar No:2015/26104 sayılı kararlarında; tarafların tanıklarının dinlenilmesini isteme hakkına sahip olduğu, tanıklarının dinlenilmemesinin Anayasal ve yasal hukuki dinlenilmenin, buna bağlı adil yargılanma hakkının ihlali olduğu, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiği şeklinde kararlar verildiğini, tanıklarının dinlenmemesi ve daha sonra dosyanın bilirkişiye gönderilmemesinin Anayasal ve yasal hukuki dinlenilme, buna bağlı adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu, talepleri doğrultusunda davanın kabulü gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hırsızlık ve mala zarar verme nedeniyle işyerinde uğranılan zararın poliçe kapsamında tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava tarihi itibariyle dava değeri dikkate alındığında her ne kadar davanın tanık dinlenmesi suretiyle ispatı mümkün olmadığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı yerinde değil ise de, dosya kapsamında yer alan poliçe hükümleri ve dava dilekçesi bir arada değerlendirildiğinde, davacının taleplerinin herbiri bakımından poliçe kapsamında yeterli değerlendirme yapılmaksızın mahkemece karar verildiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, bahse konu işyeri sigorta poliçesindeki “emtia, makine demirbaş klozu” uyarınca hasar gerçekleştiğinde tazminatın ödenmesi için envanter ve defter kayıtları ile bunların varlığının ispat edilmesi gerektiği, “kepenk ve demir parmaklık klozu” uyarınca hırsızlık teminatının ödenebilmesi için işyerinin kilitli kepenk ve/veya demir parmaklık ile güvence altına alınmış olması gerektiği, aksi durumda minimum 5.000-TL muafiyet uygulanacağı düzenlenmiş olduğundan, bu hükümler nedeniyle davacının varlığını ispat edemediği çalınan malzemeler yönünden talebinin reddinde bir isabetsizlik olmadığı gibi, yine “iş durması klozu” nun ancak yangın rizikosu durumunda uygulanabileceğine dair açık hüküm karşısında bu yöndeki talebin reddinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ne var ki, davacının talepleri arasında yer alan ayna ve vitrin camları bakımından, eksper raporunda bu yöndeki zararın meydana geldiğinin belirlenmiş olduğu ve poliçedeki “cam kırılması teminatı” nda herhangi bir ayrım yapılmaksızın ve muafiyet getirilmeksizin 3.500-TL’ye kadar teminat verildiği de gözetilerek, davacının cam kırıklarına yönelik 1.000-TL’lik talebi bakımından davanın reddi ise yerinde görülmemiştir.
Bu noktada şu hususun da belirtilmesi gerekir ki, mahkemece her ne kadar davacıya kesin süre verildiği, süresinde avans yatırmadığı ve bu nedenle bilirkişi incelemesi yapılamadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği belirtilmişse de, 04.10.2016 tarihli ön inceleme duruşmasında mahkemece davacı tarafa “ek gider avansı” yatırması için süre verilmiş olduğu, devamında ise -“delil avansı” yatırması istenmiş gibi- yatırmadığı takdirde mevcut delil durumuna göre karar verileceği ihtarında bulunulduğu, yatırılmaması üzerine de bu husus gerekçe yapılarak ispat edilemediğinden davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür. Oysa ki, 6100 sayılı HMK’nda gider avansı ve delil avansı ayrı ayrı düzenlenmiştir. Kanun’un 120. maddesi, “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığı’nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir” hükmünü içermektedir. Bu maddede öngörülen gider avansı, HMK’nun 114. maddesi uyarınca dava şartları arasında yer almaktadır. Dava şartlarının eksik olması ve tamamlanmaması durumunda ise aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca usulden red kararı verilmesi öngörülmüştür. Aynı Kanun’un 324. maddesinin başlığı ise “Delil İkamesi İçin Avans” olup, “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler” hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemeleri (ve diğer tarafın da yatrımaması) halinde talep ettikleri delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür. Görüldüğü üzere HMK’nun 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK’nun 114. maddesinin 1. fıkrasının “g” bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir. Buna göre tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı yoktur. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacıdan yatırılması istenilen bilirkişi ücreti de, gider avansı ile ilgili olmayıp, delil ikamesi avansı niteliğinde olduğu ve yatırılmamasının hukuki sonucu, gider avansından farklı olarak, delile dayanan tarafın o delilden vazgeçmiş sayılması olduğu halde, hatalı ihtarat ile davacıya verilen kesin süre sonucunda yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir (Bu hususlarda bknz. Yargıtay 4. HD 2020/1561 E.-2021/160 K, Yargıtay 11. HD 2018/4693 E.-2019/6372 K).
Bununla birlikte bahse konu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Dairemizce poliçe kapsamında kalan ve kırılan ayna ve vitrin camları bakımından 1.000-TL maddi tazminatın ödenmesine dair istem yerinde görülerek, HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kararın kaldırılarak, 1.000-TL’nin davalı sigortanın red cevap tarihi olan 03.01.2014’den itibaren avans faizi ile tahsiline dair yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/579 Esas – 2016/554 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davanın KISMEN KABULÜ ile 1.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 03/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin REDDİNE,
b-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 53,00-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
c-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan 111,38-TL dava açılış harçları, 90,00-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 201,38-TL’nin kabul-red oranına göre 50,35-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g-Kullanılmayan gider avansının talep halinde ait olduğu tarafa iadesine
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan alınan 54,40-TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf kanun yolu başvuru harcı, 17,25-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 165,85-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28/12/2022