Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1916 E. 2023/103 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1916
KARAR NO : 2023/103

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2019 (Dava) – 06/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/171 Esas – 2020/35 Karar
DAVA : Haksız Rekabetten Kaynaklanan Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2020 tarihli 2019/171 Esas ve 2020/35 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili şirket nezdinde 10/11/1993 tarihinde laboratuvar teknisyeni unvanı ile çalışmaya başladığını, 05/01/2018 tarihinde 10/11/1993 tarihinde akdedilen belirsiz süreli iş sözleşmesini 05/01/2018 tarihli ibranamede gösterilen tutarlar ile akdedilen ve tarafların bedelle sorumlulukları bakımından mutabık kalarak imza ettikleri “rekabet etmeme taahhüdü” ve “gizli taahhütnamesi”nin karşılığı olarak belirlenen ilave menfaatin davalı yana ödenmesi koşuluyla anlaşmaya varmak suretiyle sona erdirildiğini, bu bağlamda davalıya tüm işçilik haklarının yanı sıra 72.836,82 TL tutarında ilave menfaat ödendiğini; ne var ki, davalının iş akdinin sona ermesinden sonra müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip bir şirkette çalışmaya başladığını ve rekabet etmeme taahhüdünü ihlal ettiğini, her iki şirketin petrokimya rafinerisi işinde, aynı ilçede faaliyet gösterdiklerini, iki şirketin aynı müşteri çevresine hitap ettiğini, iki şirketin birbirinin rakibi ve hatta neredeyse tek rakip firma niteliğinde olduğunu; bu nedenle Körfez 1. Noterliğinin 27/09/2018 gün 11391 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıdan 72.836,82 TL ilave menfaatin iadesinin istendiğini, ancak davalının bu parayı iade etmediğini ve cezai şart tutarını da ödemediğini bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla: 72.836,82 TL ilave menfaatin 05.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, 30.429,00 TL cezai şartın 27.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davacı iş yerinde 1993 yılında iş akdinin işveren tarafından ikale sözleşmesi yolu ile feshedildiği 2018 yılına kadar süresiz iş akdi ile 2011 yılına kadar teknik servis ve idari birimde sekreterlik görevini ve sonrasında laboratuvar teknisyeni olarak görev yaptığını; müvekkilinin görevinin atık su ve analitik bölümünde rafineri sisteminde dönen su, bakteri havuzlarının işyeri prosedürüne göre kirlilik oranının testini yapmaktan ibaret olduğunu, davalının çalıştığı süreçte üretim, satış ya da müşteri ilişkileri ağında hiçbir zaman bulunmadığını, üretim kalitesi ya da formulasyonunu bilmediği gibi bilme imkanı da bulunmadığını; üretim kalitesini belirleyen kısım üretim planlama birimi olup, sorumlu kimselerin mühendisler olduğunu, bunun yanında ticari sır ya da müşteri ilişkileri ve politikasını da bilen kısmın satış planlama müdürlüğü olduğunu, müvekkilinin bu bölümlerde hiç çalışmadığını; müvekkilinin halen çalıştığı firmada test ve metotların tamamen farklı olduğunu, bu firmada aynı şekilde müdahale ve bildirim yapmaksızın sadece test yapma görevi yanında davacı işyerinde yapmadığı ağır ürünler olan kok analizi, karbon ve sülfür analizi, asfalt ve ham petrol damıtma testlerini yapma işini yürüttüğünü, davacının yaptığı işlerden olan numunelerinde karbon analizi için iki üç ay önce bizzat iki davacı personelinin dava dışı davalının çalıştığı … gelerek grafikli eğitim dahi verdiğini; davacı işveren tarafından on yılı aşkın süredir şirketin özelleştirilmesi sonucu gönüllü ayrılmayı cazip hale getirmek için 6 aylık ücret tutarında bir ek ödeme uygulamasına gidilerek eski ve yüksek ücretli personellerinin sayısının azaltılmasının amaçlandığını, bu kapsamda da yıllardır Ocak ve Temmuz aylarında özellikle emekliliği gelen işçilerin ek menfaat ödemesi ile iş akitleri ikale sözleşmesi yapılarak feshedildiğini; davacı tarafın dilekçesinde işbu husus gizlenerek aslında davalı ile yapılan ikale sözleşmesinin gereği olarak ödenen ilave menfaat bedeli, rekabet etmeme taahhüdü ve gizlilik taahhütnamesinin imzalanması şartı ile ödenmiş gibi fiili durum hilafına ifade edildiğini, zira tam tersine ikale sözleşmesi yanında rekabet etmeme taahhüdü ve gizlilik taahhütnamesinin ek olarak müvekkilinin rızası hilafına imzalatıldığını, işbu rekabet etmeme taahhüdü içeriğine de zaten ödenmekle yükümlü olunan ilave menfaat bedelinin dahil edildiğini; ayrıca ihbar tazminatının da ilave menfaat talebinin içerisine giydirildiğini, işçi ve işveren ile akdedilen ikale sözleşmesinin geçerlilik şartları ve unsurlarının iş akdinin feshi yönündeki icabın işçi ya da işverenden gelmesi ile farklılık arz ettiğini, işveren tarafından ikale yolu ile yapılan fesihlerde ilave menfaat ödemesi yapılmasının bir zorunluluk olduğunu; ikale sözleşmesi ile yapılan davalı işçinin iş akdinin feshinde ilave menfaat ödemesi yapılması bir zorunluluk iken bunun rekabet etmeme sözleşmesi ile şarta bağlanmasının hukuka aykırı olduğunu; onlarca işçi ile aynı şekilde ikale sözleşmesi yaparak iş akdini fesheden davacının, bu işçiler ile rekabet etmeme ya da gizlilik taahhüdü imzalamadığını, davacı şirket bünyesinde çalışırken davalı ile aynı görevi yapan ve ikale sözleşmesi ile 2017 yılında işten ayrılan ve halen dava dışı … A.Ş. bünyesinde çalışan …, …, … ile emsal durumda … ve … isimli personellere tüm hakların ilave menfaat bedelleri ile birlikte ödendiğini, ancak rekabet etmeme ya da gizlilik taahhüdü imzalatılmadığını; sonuçta, TBK.’nun 444 vd. maddelerinde öngörülen rekabet yasağı şartlarının oluşmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “..Davacı işverenin tek taraflı olarak iş sözleşmesini feshi halinde davalı işçiye -önceden ödediği işçilik haklarına ilaveten- 43.81,20 TL ihbar tazminatı ve muhtemel 83.448,00 TL işe iade etmeme tazminatını ödeme riski söz konusu iken bu riski azaltmak amacıyla davacı işçi ile ikale sözleşmesi akdederek iş ilişkisi sona erdirilmiştir. Bu durumda, davacı işveren tarafından davalı işçiye ödenen dava konusu 72.836,82 TL ilave menfaat ödemesinin rekabet yasağı sözleşmesi ve gizlilik taahhütnamesinin karşılığı olmayıp, ihbar tazminatı ve muhtemel işe iade etmeme hususundaki tazminatın işçiye ödenmesinden kaçınmaya yönelik olduğu, davacı işverenin bu suretle makul yarar sağladığı, hal böyle olunca rekabet yasağı sözleşmesinden kaynaklı cezai şart alacağı ve ilave menfaat ödemesinin iadesine ilişkin davacı taleplerinin haksız olduğu, davanın reddi gerektiği…” gerekçesiyle “…Davanın reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının müvekkil şirkette çalıştığı sırada edindiği bilgilerin ticari sır niteliğinde olmadığını, davalının davacı şirkette edindiği gizli ve özel, kendine özgü teknik sırları ile teknik bilgilerini yeni çalıştığı firmaya aktardığını ve burada kullandığı hususunun ispatlanamadığını, sözleşme ile öngörülen rekabet yasağının Türkiye geneli için geçerli olduğunu, sözleşmenin TBK.’nun 444/1.maddesinde öngörülen şartları taşımaması nedeniyle sözleşme şartının geçersiz olduğunu, davacı şirket tarafından davalıya ödenen dava konusu 72.836,82 TL ilave menfaat ödemesinin rekabet yasağı sözleşmesi ve gizlilik taahhütnamesinin karşılığı olmayıp, ihbar tazminatı ve muhtemel işe iade etmeme hususundaki tazminatın işçiye ödenmesinden kaçınmaya yönelik olduğunun tespiti olduğunu, her iki tespitte gerek dosya kapsamında mevcut deliller gerek ise bilirkişi raporunda yer alan tespitlerle çeliştiğini, İlk Derece Mahkemesinin bu tespiti davalı tarafından iddia edilen ancak ispatlanamayan soyut beyanlara dayandığını, davalı yan, yazılı belgelerin aksine rekabet etmeme taahhüdü karşılığı değil de ihbar tazminatı ve ikale anlaşması kapsamındaki bir ödeme olduğu iddiasında ise bunu yazılı delil ile kendisinin ispat etmesi gerektiğini, ancak davalı yanın bu yöndeki iddiasını ispat edememiş iken Yerel Mahkemenin bu beyanları esas alarak davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararında, davalıya 72.836,82 TL ek menfaat ödemesi yapıldığının tespit edildiğini, bilirkişi hem davalıya ödenen ek menfaati belirlemiş hem de aynı tarihte bir bütün olarak akdedilen bu belgelerin içerdiği rekabet etmeme taahhüdü karşılığı ödeme yapıldığını göz ardı ettiğini, anlaşma bir bütün olarak değerlendirildiğinde ve tanık beyanları da dikkate alındığında, ek menfaatin rekabet etmeme taahhüdü karşılığı ödendiği ve iş akdinin bu şartla anlaşma yolu ile sona erdirildiği yazılı deliller ile de tevsik edildiğini, davalı yan arkadaşına işlerinde yardım etmek amacıyla işten ayrılma talebini kendisi davacı şirkete ilettiğini ve bu hususta ikale ile iş akdinin sona erdirilmesi talebinde kendisinin bulunduğunu, dosyada mevcut ve davacı yanca hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin imzalanmış olan Ocak 2018 tarihli ücret bordrosunda davacı lehine tahakkuk ettirilmiş olan alacak kalemleri tek tek ve detaylı olarak belirtilmiş olup, davacı lehine ihbar tazminatı hesaplaması yapılmadığının görüldüğünü, yapılan mutabakat doğası gereği iş akdini karşılıklı sona erdiren işlem olup, taraflar açısından herhangi bir ihbar ödeme yükümlülüğünün oluşturmayacağını, davalı yan ile davacı şirket arasındaki iş akdinin karşılıklı anlaşma yolu ile sona ermiş olması sonucu davalının hukuken ihbar tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, iş akdinin tarafların bedel ve sorumlulukları bakımından mutabık kalarak imza ettikleri “ Rekabet Etmeme Taahhüdü” ve “Gizlilik Taahhütnamesi”’ nin karşılığı olarak belirlenen ilave menfaatin davalı yana ödenmesi koşuluyla anlaşmaya varmak suretiyle sona erdirmesi sözleşmesi akdederek taraflar sözleşmeyi sona erdirme iradelerini karşılıklı olarak açık bir şekilde ortaya koymakta olduklarını, işbu sözleşmeyle iş sözleşmesinin sona ermesinin bir fesih sayılmadığını, feshin tek taraflı irade beyanıyla sözleşmeyi sona erdiren tek taraflı bir işlem olduğunu ancak davalı yan ile akdedilen sözleşme tarafların ortak beyanı ile ve karşılıklı edimlerin belirlenmesini ve bunun karşılığında davalıya bir ek menfaatin ödenmesi karşılığında imza edildiğini, bu durumda ortada iş akdinin feshi durumunun olmadığını, fesih işleminin gerçekleşmediği bir halde artık ne tarafların birbirlerine karşı iş kanunu gereği yükümlü olduğu bildirim sürelerinden ne de ihbar tazminatından söz edilemeyeceğini, bilirkişi raporu ile, davalının gelen ham petrolün, ara terminlerin ve satış öncesinde satılacak ürünlerin testini yaptığını, ürünün nasıl çıktığı ve satış öncesi ürünün ne gibi kriterleri gerçekleştirdiği hususunda tüm bilgilere vakıf olduğu, bu konuda tecrübeli personel olduğunun tespit edilmiş iken ilk derece mahkemesince davalının laboratuvar teknisyeni unvanı ile sahip olduğu bilgilerin teknik olarak ticari sır niteliğinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, davacının sektörde neredeyse 50 yıldan fazla süre tekel durumda olan davacı şirketin teknolojik donanımına sahip ünitelerinde üretilen ürünlerin test edilmesinde ve değerlerinin takibinde teknisyen olarak tüm ürünlerin değerlerine vakıf olduğunu, satış öncesi kontrollerini yaptığını ve Türkiye’de akredite edilmiş bir laboratuvarda işlem yapmaktan sorumlu olduğunu ve bu kapsamda davacı şirketin satışa sunulan ürünlerine dair tüm teknik bilgilere vakıf olduğu tanık beyanları ve dosyada mevcut deliller ile ortaya konduğunu, davacı ürünlerin tüm teknik ve ticari niteliğinden sorumlu olduğunu, rekabet etmeme taahhüdü akdedilirken rafinaj pazarı olarak tabir edilen pazar özellikle işaret edilmiş olup, Türkiye genelinde davacı şirket ve davalının çalıştığı şirket dışında bir şirket rafinaj pazarında faaliyet göstermediğini, bu haliyle rekabet etmeme taahhüdünden doğrudan doğruya rakip firmadan kastedilen kurum/kurumların hangisi olduğu anlaşıldığını ve belirlenebildiğini, davacı şirket ile davalının çalışmaya başladığı şirketin rekabet yasağı kapsamında değerlendirilmesinde; her iki şirketin de rafinaj piyasasında faaliyet gösterdiğini, her iki şirket aynı ilçede faaliyet gösterdiğini, her iki şirket aynı müşteri çevresine hitap ettiğini, iki şirket birbirinin rakibi ve hatta neredeyse tek rakip firma niteliğinde olduğu dikkate alındığında, davacı işverene ait Aliağa’da mukim işyerinde 25 yıl süreyle çalışmış olan davalının teknik, ticari ve personele ilişkin iş sırlarına sahip olduğunu ve bu işyerine dair elde ettiği bilgi, ticari sır ve teknik verileri halen çalışmakta olduğu şirkette paylaşmasının veya kullanmasının müvekkil işvereni zarara uğratacağının açık olduğunu, 05/01/2018 tarihli rekabet etmeme taahhüdünün imzası ile davalı, işverenin, saklı kalmasında menfaati bulunan üretim işleyişi, teknolojisi ve benzeri konularda mahrem bilgilere sahip olan olduğunu ikrar ettiğini ve rekabet etmeme taahhüdünde yer alan sınırlamalar karşılığında ek menfaati, iş akdinin feshine bağlı ödemelere ilaveten aldığını, bu haliyle yine rekabet etmememe taahhüdünün imzası ile davalının, işbu taahhütnamede yer alan yükümlülüklere aykırı davranması halinde tahsil etmiş olduğu ek menfaati iade edeceğini kabul ve taahhüt ettiği dikkate alındığında, ödenen ek menfaatin iadesinin ve cezai şartın tahsiline yönelik davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, işçinin rekabet yasağına aykırılığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olaya uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesinde; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”, devam eden 445. maddesinde ise; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Anılan düzenlemeler ile işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıdığı hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesi ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceği düzenlenmiş olup, rekabet yasağı kaydının geçerlilik ve sınırlandırılmasına ilişkin koşullar da ayrıca belirtilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davalının, davacı şirkette laboratuvar teknisyeni olarak 10/11/1993-05/01/2018 tarihleri arasında belirsiz süreli hizmet akdiyle çalıştığı, hizmet sözleşmesinin taraflarca 05/01/2018 tarihli sözleşme ile sona erdirildiği, dava dışı … A.Ş de ise 05/01/2018 tarihinde işe başladığı, taraflar arasında 05/01/2018 tarihinde akdedilen rekabet yasağı sözleşmesinde davalı işçinin işten ayrılmasından sonra 2 yıl süre ile Türkiye genelinde yer alan davacı şirketin rakibi olan ve petrol, rafinaj, petrokimya sektörü ve benzeri konularda faaliyet gösteren şirketler ile sınırlı tutulduğu, rekabet yasağına aykırılık halinde davacı şirketin uğradığı veya uğraması muhtemel zararlarını tazmin hakkı saklı kalmak üzere davacı tarafından davalıya ödenen tutarı davacı şirkete ödeneceği hususunun kararlaştırıldığı, yine aynı tarihte gizlilik taahhütnamesi ve ibraname ve feragat başlıklı iki sözleşme daha akdedildiği, davalı işçiye kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve artan kıdeme teşvik tutarı adı altında yapılan ödemeler ile birlikte ilave menfaat tutarı olarak 72.836,82 TL ek ödeme yapıldığı, eldeki davanın ise 22/04/2019 tarihinde, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin bitiminden sonra açıldığı anlaşılmaktadır.

Somut olayda; davalının işyerindeki görevinin laboratuvar teknisyeni olup, davacının müşteri çevresine, üretim sırlarına ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlamadığı, davacının davalı işçinin haksız rekabete konu eylemini ve davacıya zarar verdiği hususunu ispatlayamadığı, kaldı ki rekabet etmeme sözleşmesinin belli bir yer sınırlaması getirmediğinden geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye dayanılarak davacıdan cezai şart ve ek ödeme istenemeyeceği, davacının ek ödemenin rekabet sözleşmesinin ihlali nedeniyle yapıldığı hususunu ispatlayamadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun somut olaya uygun ve denetime elverişli bulunduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamıştır.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2020 tarihli 2019/171 Esas ve 2020/35 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-a) İstinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 179,90 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 144,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b) Davacının yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 98,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
3-İstinaf yoluna başvuran davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiinde HMK’nun 333. Maddesi gereğince resen yatıran tarafa İADESİNE,
6-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’ nın 362/1-a maddesi uyarınca miktarı itibariyle kesin olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.