Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1914 E. 2022/2031 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1914
KARAR NO : 2022/2031

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2018 (Dava) – 07/11/2019 Karar
NUMARASI : 2018/1250 Esas – 2019/1137 Karar
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
BAM KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/11/2019 tarihli 2018/1250 Esas ve 2019/1137 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/11/2013 tarihinde sürücü …sevk ve idaresindeki … plakalı traktör ile … … ilçesi … Köyü … Mevkii’nde satın almış olduğu gübreleri evine götürmek için yola çıkmış, gübreleri yüklediği yerden yaklaşık 30 metre ilerde yolun dar ve sağa doğru keskim viraj olması nedeniyle dönüş yapamayarak direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesin yolun sağında bulunan şarampole yuvarlanması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, kazada müvekkilin desteği …’in hayatını kaybettiğini, zararın tazmini yönünden davalı … Sigorta A.Ş.’ne 02/10/2018 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğunu, fakat sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıya başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak olan yasal faizi ile dava masrafları ve vekalet ücretlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
Davacının 01/07/2019 tarihinde davasını ıslah ederek; 197.407,80 TL destekten yoksun kalma tazminatının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sürücünün alkollü veya ehliyetsiz olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müteveffa sürücü/işletenin mirasçılarına rücu hakkı olduğundan alacaklı ve borçluluk sıfatlarının birleşmesi nedeni ile zararın teminat dışı olduğunu davanın reddi gerektiğini, müvekkil şirkete gerekli evrakların tümü ile başvuru yapılmamış olduğundan davacının usule uygun olarak başvuru yapmadığı kabul edilerek temerrüt tarihi dava tarihi olarak alınması gerektiğini, aleyhe tazminata hükmedilmesi halinde, ıslah edilmemiş tutar için tazminat faiz sorumluluğu dava tarihinden itibaren, ıslah edilmiş tutara ilişkin tazminat ve faiz sorumluluğu ise ıslah tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini belirterek, davanın esastan ve usulden reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Davanın kabulü ile, 197.507,80 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteveffanın dava konusu sigortalı aracın sürücüsü olmakla, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun aşağıdaki içtihadı ile değiştirmiş olduğu görüşü doğrultusunda kendi kusuru ile vefat eden sürücünün zararından işletenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkili sigorta şirketi konu poliçe ile işletenin sorumluluğunu teminat altına almış olduğundan işletenin sorumlu olmadığı bir hususta sorumlu tutulamayacağı gözetilerek işbu davanın tümden reddi gerekirken, kabulünün hatalı olduğunu, 01.11.2017 tarihli Hukuk Genel Kurulu içtihadı ile sürücünün kusurlu olması halinde yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı talepleri bakımından işleten ve sigortalının sorumlu olduğu yönünde verilen içtihatlardan dönülerek; bu hususta “kimsenin kendi kusurundan yararlanmayacağı ilkesi” doğrultusunda dürüstlük ve iyiniyet kuralları gözetilerek kendi kusuruyla ölümüne sebebiyet veren sürücünün yakınlarının işletenden tazminat talebinde bulunamayacaklarının kabul edildiğini, sigortalının sorumluluğunu teminat altına alan ve sorumluluğu sigortalının sorumluluğu ile sınırlı olan müvekkili sigorta şirketinin de davacıların tazminat taleplerinden sorumlu tutulamayacağını, işbu davanın tümden reddi gerektiğini, kural olarak trafik sigortası üçüncü kişilerin ölümü ya da sakatlığı halinde ortaya çıkan bedensel zararlara ilişkin olarak sigortalı işletenin sorumluluğunu teminat altına aldığını, konu olayda vefat eden kişi aynı zamanda sigortalının kendisi olmakla, sigortalı poliçe bakımından üçüncü kişi sayılamayacağından trafik sigortası teminatı kapsamında olmayan işbu zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini belirterek; kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklı, müteveffa işletenin tek taraflı yapmış olduğu kaza neticesinde vefatı ile, davacı eşinin müteveffanın ZMMS sigortacısından poliçe kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda, 05.11.2013 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS kapsamında sigortalanmış … plakalı traktörü kullanan davacının eşi …’in direksiyon hakimiyetini kaybederek şarampole yuvarlanması biçiminde gerçekleşen tek taraflı trafik kazasında sigortalı araç işleteninin vefat ettiği; kazanın meydana gelmesinde desteğin %100 kusurlu olduğu, kazaya karışan … plakalı araç için müteveffa işleten adına davalı tarafından düzenlenen, kaza tarihini de kapsar şekilde 28.01.2013-28.01.2014 başlangıç ve bitiş tarihli ZMMS poliçesinde yazılı olan ölüm/sakatlık teminat limiti kişi başına 250.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
İşletenin hukuki sorumluluğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde,“Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar,… ” şeklinde düzenlenmiştir.
Kanun koyucu, 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle işletenin aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir. İşletenin sorumluluğu hukuki nitelik olarak tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla birlikte, araç sürücüsünün sorumluluğu kusur sorumluluğuna, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğunun ise, sözleşmeye dayalı bir sorumluluk olduğu tartışmasızdır.
Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10 maddesi ile 12/08/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Oysa ki murisin hayatını kaybettiği 05.11.2013 tarihinde tarihli kazaya karışan … plakalı aracın sigorta poliçesinin başlangıç ve bitiş tarihleri 28.01.2013-28.01.2014 tarihleri olup, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde mülga olan (12.08.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan) eski Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. Maddesi hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmış; 2918 sayılı KTK’nun 92/b maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür. Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise, sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir. Durum bu olunca, gerek işletenin gerekse eylemlerinden sorumlu olduğu araç sürücüsünün; eşinin, usul ve füruğunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölüm veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun emsal ilamlarda açıklandığı üzere, Türk Borçlar Kanununun 53/3. (BK m45/III) maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Ölenin desteğinden mahrum kaldığı iddiası ile tazminat talep eden davacı, davalı sigorta şirketine karşı zarar gören üçüncü kişi durumundadır. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; işletenin ve sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte işleten ve sürücü üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın işletenin ve dolayısıyla sürücünün kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan işletenin ve sürücünün zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. İşletenin ve sürücünün ölümü, zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir.
Hal böyle olunca; aracı kullanan şoförün tam kusuruyla meydana gelen kazada, aynı zamanda onun eyleminden sorumluluğu nedeniyle kendisi de tam kusurlu kabul edilen işletenin ölümü nedeniyle talep edilen destek zararının, ölenin değil, üçüncü kişi durumundaki destek tazminatı isteklilerinin zararı olduğu kabul edilmelidir. Destekten yoksun kalma tazminatına konu davacının zararı, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya oluşan, asli ve bağımsız bir haktır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Bu durumda, destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Yargıtayın, sürücü ve işletenin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalanlar tarafından açılan davalarda verilen kararların temyiz incelemeleri sonunda kaza tarihine ve poliçe tanzim tarihi esas alınarak istikrar kazanan uygulamasına göre, davacı yanın, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına dair Hukuk Genel Kurulu’nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E, 2011/411 K sayılı ilamı ile 22.02.2011 Tarih,2011/17-787 Esas,2012/92 Karar sayılı, HGK’nin 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 Esas-2013/74 Karar sayılı ilamlarında; mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün ve işletenin mirasçılarının açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasında da, kasa ve poliçe tanzim tarihine göre, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, Kanunun kapsam dışılığı düzenleyen 92. maddesinde, işletenin ve araç şoförünün desteğinden yoksun kalanların isteyebileceği tazminatların kapsam dışı olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmediği ve sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi olduğu kabul edilerek zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tazminat talep edebilecekleri benimsenmiştir.
Bu açıklamalara göre; kazanın tek taraflı kaza olduğu ve davacının murisinin kazanın meydana gelmesinde % 100 kusurlu olduğu, kaza tarihinin 05.11.2013 tarihi olup, yeni genel şartların yürürlük tarihinden önce olduğu, dolayısıyla murisin kusurunun üçüncü kişi sıfatıyla dava açan davacıya yansıtılamayacağı, davalı tarafın sadece zararın teminat kapsamı dışında kaldığı yönünden karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmakla, belirlenen zarar kaza tarihi itibarı ile teminat kapsamında olup, davalının destekten yoksun kalma tazminatına yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/11/2019 tarihli 2018/1250 Esas ve 2019/1137 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 13.491,75-TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam 3.372,95-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 10.118,80-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi olması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/12/2022