Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1903 E. 2022/1985 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1903
KARAR NO : 2022/1985

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2017 (Dava) – 12/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/753 Esas – 2019/1378 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/12/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarihli ve 2017/753 Esas – 2019/1378 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/05/2017 tarihinde sürücüsü …’un sevk ve idaresindeki …plakalı Hususi otosu ile sürücüsü müvekkili … olan … plakalı motorsiklet ile Taytan mahallesinde …plakalı aracın sürücüsünün aniden yola girerek … plakalı motorsiklet sürücüsü …e çarptığını, meydana gelen kazada … plakalı motorsiklet sürücüsü …’in yaralandığını sakat kaldığını, bu kazanın oluşumunda …’un tam ve asli kusurlu olduğunu bu konuda Salihli Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/4073 soruşturma sayılı dosyası ile kovuşturmasının yapıldığını, …un kullanmakta olduğu aracın sigortasının … Sigorta tarafından yapıldığını, kişi başına tedavi gider teminatı 330.000 TL, kişi başına sakatlanma temiatı 330.000 TL olmak üzere toplam 660.000 TL olduğunu, sigorta şirketinin müvekkiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, davalı sigortaya bu konuda başvurulduğunu ancak sigorta şirketinden herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı … için 50,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı ile 25,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 25,00 TL bakıcı ücreti olmak üzere toplam 100,00 TL tazmiatın sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 16/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan …plakalı aracın müvekkili sigorta şirketinde sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin ZMSS gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber masraf vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limiti maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya sebep olan olayda öncelikle kusur durumunun net ve kesin olarak tespitinin gerektiğini, davacının sigortalının araç sürücüsünün kusur ve zararının kanıtlanması gerektiğini, zararın kanıtlanamaması halinde müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacı vekilinin müvekkilinin daimi sakatlığının bulunduğu iddiası ile müvekkili şirketten sakatlık tazminatı talep ettiğini ancak, dava konusu kaza üzerinden henüz 12 ay geçmediğinden davacı vekilinin daimi sakatlık iddialarının reddi gerektiğini, mahkemece bilirkişi incelemesine başvurulması halinde hazırlanacak raporda TRH 2010 yaşam tablosu ve %18 teknik faiz oranının esas alınmasını, meydana gelen kaza nedeniyle davacının talep ettiği geçici iş göremezlik giderinden müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, zira bu hususta sorumluluğun sosyal güvenlik kurumuna ait olduğunu, müvekkili şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü dava tarihinde muaccel hale geldiğinden mahkemece faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu savunarak, aleyhlerine açılan davanın reddine, yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…olay tarihi olan 29.05.2017 tarihinde davalı tarafından ZMMS poliçesi sigortalanan, dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki…plakalı otomobil ile Cami Sokak üzerinden seyirle vatan Caddesi kavşağına gelip Dombaylı istikametine girmek üzere sola dönüş manevrası yaptığı sırada, Vatan Caddesi üzerinde Dombaylı istikametinden gelerek kavşağa giren davacı sürücü yönetimindeki … plakalı motosiklete çarpması neticesinde davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının meydana geldiği, aynı olaya ilişkin olarak Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin aynı davacı ile davalı sürücü hakkında görülmekte olan tazminat davasından ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 19.99.2018 tarihli kusur raporunda belirtilen gerekçelerle kazanın oluşumunda davalı sigortalısına ait araç sürücüsü …’un % 75 oranında asli kusurlu, davacı sürücünün ise %25 oranında tali kusurlu olduğu, davacının söz konusu trafik kazası neticesinde Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu’nun düzenlediği maluliyet raporunda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine göre %8 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayacak ve 6 ay süreyle geçici iş göremezliğe neden olacak şekilde yaralandığı, geçici iş göremezlik süresi içerisinde başka birinin sürekli bakımına ihtiyacı olduğunun tespit edildiği, davacının yaralanması nedeniyle %25 müterafik kusuru oranında indirim yapıldıktan sonra talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 32.903,63-TL, geçici iş göremezlik tazminatının 6.318,27-TL, geçici iş göremezlik süresi boyunca ihtiyaç duyduğu bakıcı giderinin 7.998,75-TL olduğu, davacıya SGK tarafından geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ödenmediği, davalı … şirketinin KTK.nın 85 ve 91. Maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği ve zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, aktüer bilirkişi raporu ile bilirkişi heyeti hesap raporunun 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS poliçesi genel şartları ekinde belirtilen “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülü”, TRH-2010 yaşam tablosu ve 1,8 iskonto faizi esas alınarak hesaplama yapılan bölümünün usulüne uygun ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, davalı … şirketine başvurunun eksik evrakla yapıldığı, bu nedenle sigorta şirketinin dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü…” gerekçesiyle “…Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ ile; 6.318,27 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 32.903,63 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 7.998,75 TL bakıcı ücreti olmak üzere toplam 47.220,65 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 11/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkemece bu yöndeki hiç bir itirazlarının değerlendirilmediğini, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuruda bulunması gerektiğini, bu hususun dava şartı olduğunu, davanın başvuru şartları yerine getirilmeden açıldığını, davacı vekili tarafından iki kez ıslah dilekçesi verildiğini, bu durumu kabul etmediklerini, mahkemece, gerekçeli kararda, ilk dilekçesinin bedel arttırımı ikinci dilekçenin ise ıslah olduğunun belirtiliğini, ancak dava dilekçesinde davacının bakıcı gideri talebinin bulunmadığını, dava konusu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının yeterli inceleme yapılmadan %75 kusurlu kabul edilerek hesaplama yapıldığını, hazırlanan rapor doğrultusunda eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, mahkemece alınan raporda, davacının özür oranının %8 olduğunu, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde olacağının belirtildiğini, ancak raporun usulsüz olduğunu, öncelikle kaza tarihinin üzerinden bir yıl geçmeden rapor alındığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, raporun düzenlendiği hastanenin özürlü sağlık kurulu rapora düzenlemeye yetkili olmadığını, hesap bilirkişisinin hazırladığı raporu kabul etmediklerini, usule ve yasaya uygun olmayan yönetmelik esas alınarak belirlenen maluliyet oranı üzerinden ve kusur tespiti yapılmadan tazminat hesaplanmasının usule aykırı olduğunu, müvekkili şirkete yüklenen sürekli iş göremezlik tazminatının afaki olduğunu, müvekkili şirketin bakıcı tazminatı yönünden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, dosya kapsamında alınan maluliyet raporunun usule uygun olmaması nedeniyle bakıcı tazminatının hesaplanmasını da kabul etmediklerini, müvekkili şirket aleyhine hükmedilen geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderinin sosyal güvenlik kurumu sorumluluğunda olduğundan verilen kararın haksız olduğunu, bu tür taleplerin SGK tarafından karşılandığını, dava konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığını, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle uğranılan sürekli ve geçici iş göremezlik zararı ile bakıcı ücretinin karşı araç trafik sigortacısından tahsiline ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) 6100 Sayılı HMK döneminde açılmış olan davaya ilişkin dava dilekçesinde, davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmekle davanın niteliğine ve dava dilekçesi içeriğine göre davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacının talep arttırım dilekçesi ile taleplerini tam olarak belirleyebileceği, bu sebeple davacı tarafça daha sonra verilen ıslah dilekçesinin 2. ıslah olarak değerlendirilemeyeceği, eldeki davada bir defa ıslah yapılabileceği nazara alınarak davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-) Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatların Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
25/02/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de ” Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca, geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı talepleri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 4. HD. 2021/8260 E. – 2022/5379 K. Sayılı ilamı )
3-) Son olarak ise, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının davadan önce davalıya başvuru şartının yerine getirdiğinin anlaşıldığı, hükme esas alınan bilirkişi aktüer raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, aynı kaza ile ilgili olarak Salihli 3. ASHM’nin 2017/184 esas nolu dosyasında alınan trafik bilirkişi raporu ile yine aynı dosyada alınan ATK kusur raporunun birbiri ile uyumlu olduğu ve aynı kazadaki taraf sürücülerine ( davalı sigortacının sigortalısı) ait kusuru tespit ettiğinden bu raporun hükme esas alınmasının yerinde olduğu, yine hükme esas alınan maluliyet raporunun da doğru yönetmelik esas alınarak ve Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden alınmış olduğu anlaşıldığından davalının bu yöndeki tüm istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
4-) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur, 6098 sayılı TBK 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Davacının söz konusu kazadaki yaralanmasının niteliğine göre maluliyetin oluşmasında koruyucu tertibat (dizlik vs.) kullanmamasının da etken olduğu, bu durumda hesaplanan tazminattan % 20 oranında müterafik kusur indirimi de yapılması gerekirken mahkemece davacının kazaya etken %25 oranındaki kusurunun yanılgılı değerlendirme ile müterafik kusur olarak kabulü şeklindeki hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle; yerel mahkeme kararının davalı lehine kaldırılmasına, hakimin takdir hakkını kullanarak yapmış olduğu indirim nedeniyle mahkemece davacının istediği miktardan daha az bir miktara hükmedilmesi halinde davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilemeyeğinin ve istinaf edenlerin sıfatına göre vekalet ücretinin aleyhe arttırılamayacağının hükümde gözetilmesine, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarihli ve 2017/753 Esas – 2019/1378 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
a-Davacının maddi tazminat davasının kısmen KABULÜ ile;
5.054,62 TL geçici iş göremezlik tazminatı,
26.322,91 TL sürekli iş göremezlik tazminatı,
6.399,00 TL bakıcı ücreti olmak üzere toplam 37.776,53 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 11/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 2.580,51 TL nispi harçtan, peşin alınan, bedel artırımı ve ıslahla tamamlanan 193,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.387,11 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA.
c-Davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 4,60 TL vekalet suret harcı, 31,40 TL başvuru harcı, 193,40 TL peşin alınan, bedel artırımı ve ıslahla tamamlanan harç, 264,63 TL davetiye ve posta gideri, 446,77 TL maluliyet rapor ücreti, 1.400,00 TL bilirkişiler hesap raporları ücreti, toplam 2.340,80 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
d-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.544,27 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
e-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili davalıya iadesine,
b-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL ile tebligat gideri 100,00 TL olmak üzere toplam 248,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının mahkemesince istinaf eden davalı … şirketine iadesine,
e-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/12/2022