Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1896
KARAR NO : 2022/1995
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/01/2016 (Dava) – 24/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/3 Esas – 2019/1464 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle)
BAM KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 21/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2019 tarihli 2016/3 Esas ve 2019/1464 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın sevk ve idaresinde olan … plakalı aracı ile 03/04/2015 tarihinde müvekkilinin kullandığı … plakalı motosiklete çarptığını, bu olay nedeniyle müvekkilinin vücudunda parçalı kırık olacak şekilde yaralandığını, İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 09/12/2015 onay tarihli raporuna göre müvekkilinde %1 oranında kalıcı maluliyet meydana geldiğini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/48992 soruşturma numaralı dosyasından soruşturma başlatıldığını, ancak şikayet yokluğu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, tarafların kusur oranının bilirkişi marifetiyle belirlenmesini talep ettiklerini, müvekkilinin meydana gelen maluliyeti sebebiyle yaşam boyu maddi zorluklar içerisinde bulunacağını, okulundan uzak kaldığını ve derslerinin aksadığını, birçok defa hastaneye gitmek zorunda kaldığını, yol masrafı, ilaç ve tedavi giderlerini de zorlukla karşılayabildiğini, ayrıca manevi zararının da meydana geldiğini, okula devam etmek bir yana ciddi bir tedavi süresi geçirdiğini, psikolojisinin bozulduğunu, kendisini aciz hissettiğini belirterek, oluşan maddi zarara ilişkin şimdilik 50,00-TL hastane ve ilaç masrafı, 50,00-TL hastane yol masrafı, 900,00-TL maluliyet olmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi zarara ilişkin olarak da 25.000,00-TL manevi tazminatın araç sürücüsü ve işleteni olan davalıdan (sigorta şirketi hariç olmak üzere) olay tarihinden işleyecek reeskont avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile 1.000-TL üzerinden açtıkları maddi tazminat davalarındaki taleplerini 101.588,06-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açıldığını, aktüer raporu doğrultusunda tespit edilen 1.237,00-TL tazminat bedeli davacı … adına 15.01.2016 tarihinde müvekkili şirket tarafından ödendiğinden müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacı tarafından kayıtsız ve şartsız ibra edilmiş olan müvekkili şirket açısından davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazaya karışan … (…) plaka sayılı aracın, müvekkili şirket nezdinde 24.02.2015- 24.02.2016 başlangıç ve bitiş tarihli karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ve buna bağlı zeyilnameler ile sigortalı olduğunu, kişi başı sakatlık ve ölüm teminatlarının ise kaza tarihi itibariyle 290.000,00-TL olduğunu, manevi tazminat ve tedavi taleplerinin teminat dahilinde olmadığını, motosikletin kullanımı için gerekli olan A2 sınıfı sürücü belgesinin 17 yaşını bitirmiş olan kişilere verildiğini, davacı …’in 1999 doğumlu olduğunu, sürücü belgesine sahip olmayan davacının kusurlu olduğunu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek üzere, davacının sürekli sakatlık durumunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, bilirkişi incelemesi yapılırken 15.01.2016 ödeme tarihindeki verilerin dikkate alınıp güncellenmesini, geçici iş göremezliğe ilişkin taleplerin poliçe kapsamında olmadığını, müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, buna ilişkin talepler bakımından Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğunu, hastane masrafı, ilaç masrafı, yol masrafı gibi dolaylı zararlara ilişkin taleplerin de trafik sigortası poliçesi teminatı dışında kaldığını, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili davaya süresinde cevap vermemiş olmakla birlikte sonradan sunduğu beyan dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın hükümlü olduğunu, bilirkişi raporunun bu aşamada vasisi …’ye tebliğ edildiğini, işbu davadan da bu aşamada haberdar olduklarını, dosyayı incelediklerinde; müvekkiline dava başından itibaren yapılan bütün tebligatların usulsüz yapıldığının anlaşıldığını, müvekkilinin ikamet adresine yapılan tebligatların evde olmadığı gerekçesi ile muhtara bırakıldığını ve Tebligat Kanunu 21.maddesine göre tebligatın yapıldığı kabul edilerek yargılama aşamalarına geçildiğini, müvekkilinin evde neden olmadığı, tevziat saatleri dışında gelip gelmeyeceğinin ne isim ne de imza altına alınarak komşulardan ya da çevreden sorulmadan tebligatın muhtara bırakılarak kesinleştirildiğini, bu şekilde usulsüz tebligatlar nedeniyle dilekçeler teatisinde müvekkilinin savunma hakkı kısıtlanarak yokluğunda yargılama yapılarak bu aşamaya gelindiğini, müvekkilinin süresi içinde sunamadığı savunma, iddia ve delillerini sunması için kendilerine yeniden süre verilmesini, tüm bu aşamalardan sonra yeni bir bilirkişi atanmasını talep etme zorunluluğunun doğduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Alınan raporlar uyarınca; davacının meydana gelen trafik kazasında %75 kusurlu olduğu, davalı … şirketine sigortalı olan araç sürücüsü davalının da %25 oranında kusurlu olduğu, alınan Adli Tıp raporuna göre davacının sürekli iş göremezlik oranının %35,2 olarak bulunduğu, tıbbi iyileşme süresinin 18 ay olduğu, aktüer bilirkişinin kaza tarihinde geçerli poliçe tarihini dikkate alarak PMF yaşam tablosuna göre tazminat hesabı yaptığı, kusur indiriminin dikkate alındığı ve davalının yaptığı ödemenin mahsup edildiği, buna göre davacının 101.558,06-TL maddi tazminat alacağı olduğunun belirlendiği, yapılan hesaplamaların mevzuata, içtihatlara ve dosya kapsamına uygun ve denetime açık olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafın haksız eylemi nedeni ile davacıda bedensel zarar meydana geldiği, eylemle zarar arasında illiyet bağı olduğu ve eylemde hukuka uygunluk bulunmadığı anlaşıldığından, davacı yararına bir miktar manevi tazminata hükmetmek gerektiği, davacıda meydana gelen yaralanmanın ağırlığı, yaşı ve tedavi süreci, her iki tarafın da sosyal ve ekonomik durumları ile tarafların kusur oranları ile dikkate alınarak, 7.500,00-TL manevi tazminatın adalete, hak ve nesafete uygun olduğu, bir tarafın zenginleşmesine bir tarafın da fakirleşmesine neden olmayacağı anlaşılmakla, sonuç olarak; MADDİ TAZMİNAT TALEBİ BAKIMINDAN DAVA VE ISLAH DİLEKÇESİNİN KABULÜ İLE, 101.558,06-TL sürekli ve geçici işgöremezlik zararının davalı … AŞ’den dava tarihi olan 05/01/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 03/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 50,00-TL hastane ve ilaç masrafı, 50,00-TL hastane yol masrafı olmak üzere 100,00-TL’nin davalı … AŞ’den dava tarihi olan 05/01/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 03/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN KISMEN KABULÜ İLE, 7.500,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/04/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak, davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Müvekkilinin yaşanan bu kaza neticesinde ciddi bir tedavi süreci geçirdiğini, okula devam edemediğini, elem ve ızdırap çektiğini ve psikolojisinin bozulduğunu, kendisini aciz hissettiğini, maluliyet oranının %35,2 ve tıbbi iyileşme süresinin 18 ay olduğunun tespit edildiğini, 7.500,00-TL manevi tazminatın adalete, hak ve nesafete uygun olmadığını, müvekkilinin yaşı, maluliyet oranı vb. diğer hususlar birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen tutarın oldukça düşük nitelikte olduğunu, işbu sebeplerle manevi tazminat tutarında objektif ölçüler dikkate alınmadan hareket edildiğini, taleplerinin tam kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı … vekili tarafından, “….Öncelikle; müvekkili …’ın hükümlü olduğunu, müvekkilinin vasisi …’ye bilirkişi raporunun tebliğ edilmesi ile dosyadan ve davadan haberdar olduklarını, dosyayı incelediklerinde; müvekkiline dava başından itibaren bütün tebligatların usulsüz yapıldığının anlaşıldığını, müvekkilinin ikamet adresine yapılan tebligatların, evde olmadığı gerekçesi ile muhtara bırakıldığını ve Tebligat Kanunu 21. maddesine göre tebligatın yapıldığı kabul edilerek yargılama aşamalarına geçildiğini, evde neden olmadığı, tevziat saatleri dışında gelip gelmeyeceğinin ne isim ne de imza altına alınarak komşulardan ya da çevreden sorulmadan tebligatın muhtara bırakılarak kesinleştirildiğini, bu şekilde usulsüz tebligatlar nedeniyle dilekçeler teatisinde müvekkilinin savunma hakkı kısıtlanarak yokluğunda yargılama yapıldığını ve hiçbir kusuru yokken %25 kusurlu bulunarak hakkında 7.500-TL manevi tazminat ile 101.558,06-TL maddi tazminata hükmedildiğini, ayrıca müvekkili, 2019 yılından beri hükümlü olarak cezaevinde kaldığından, hiçbir maddi gelir elde edemediğini, herhangi bir malvarlığı geliri de olmadığından işbu dilekçeyi adli yardım talepli vermelerinin zorunlu olduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Davalı … AŞ. vekili tarafından, “….Hükme esas alınan maluliyet raporu ile davacının kendisi tarafından alınan maluliyet raporu arasında fahiş oranda çelişki olduğunu, mahkeme tarafından bu çelişkiler giderilmeksizin hüküm kurulmasının istinaf sebebi olduğunu, 09.12.2015 tarihinde davacının kendisi tarafından alınan maluliyet raporu ile maluliyet oranının %1 olarak belirlendiğini, 03.07.2018 tarihli Ankara Üniversitesi Hastanesinden alınan adli sağlık kurulu raporu ile maluliyet oranının %35,2 olduğunun tespit edildiğini, fahiş oranda çelişki olduğunun izahtan vareste olduğunu, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından rapor alınması gerekir iken, çelişki giderilmeden dosyanın karara bağlanmasının hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 4. ve 17. Hukuk Dairesinin istikrar kazanmış içtihatlarında da bu konuya değinilerek Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu dışında alınan raporlara itibar edilemeyeceğine hükmedildiğini, davacı …’in 1999 doğumlu olduğunu, işbu davaya konu kaza tarihinde 16 yaşında olduğunu, Yargıtay’ın bu konudaki yerleşik içtihatlarına göre çocuklar için geçici iş görmezlik zararı hesabı yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararında hastane ve ilaç masrafı, hastane yol masrafı yönünden mükerrer ödemeye sebep olacak şekilde hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporunda; davacının talep edebileceği toplam tazminat alacağının 101.558,06-TL olduğunun tespit edildiğini, tespit edilen bu tutar içerisine hastane ve ilaç masrafı, hastane yol masrafının da dahil olduğunu, buna rağmen yerel mahkeme kararında mükerrer şekilde ayrıca hastane ve ilaç masrafı, hastane yol masrafı yönünden de hüküm kurulduğunu, ayrıca hüküm kısmı incelendiğinde; müvekkili sigorta şirketinin manevi tazminattan sorumlu tutulmamasına rağmen diğer davalı aleyhine hükmedilen manevi tazminat yönünden harç ve yargılama giderlerinden müvekkilinin de sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca yaptıkları ödemenin de güncellenmeden düşüldüğünü….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili, davalı … AŞ. vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Öncelikle, dava şartı olan taraf ehliyeti ve yetkilendirme bakımından yapılan değerlendirmede; davacı …’in kaza ve dava tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olduğu, bu nedenle velisi olarak anne ve babasının verdiği vekaletnameye istinaden davada vekil aracılığıyla temsil edildiği anlaşılmakta ise de, yargılama sırasında 18 yaşını doldurduğu, buna rağmen davacı adına sunulan istinaf dilekçesinin velayeten anne ve babasının verdiği vekaletnameye istinaden sunulmuş olup, davacı … tarafından bizzat usulünce verilmiş bir vekaletnameye dosya kapsamında rastlanılamadığı anlaşılmakla, aşağıda yer alan sebeplerin yanısıra bu husus re’sen karar kaldırma nedeni olarak görülmüştür.
2-Davalı … vekilinin ödemenin güncellenmediğine dair itirazı yerinde görülmemiştir. Şöyle ki, dava tarihi 05.01.2016 olup, davalı … şirketinin 1.237-TL’lik ödemesinin tarihi ise 15.01.2016, yani dava tarihinden sonraki bir tarihtedir. Yargılama esnasında yapılan ödemeler bakımından güncelleme yapılmadan tazminat tutarından mahsup edilmesi gerekli olduğundan, mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunda bu hususta hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır. (Bu yönde bknz.Yargıtay (kapatılan) 17. HD. 2015/7688 E.- 2018/1594 K., 2013/11966 E.-2014/18407 K, 2016/9182 E.-2019/3567 K, 2016/5123 E.- 2019/2825 K).
3-Her ne kadar aktüer bilirkişi tarafından, Yargıtay içtihatlarıyla uygulanması esas alınan TRH 2010 tablosuna göre değil de, PMF 1931 tablosuna göre hesap yapılmış ise de, davacı tarafın bu yönden istinafa gelmediği, PMF 1931 yaşam tablosunun hak sahipleri yönünden daha kısa yaşam süreleri belirlemesi nedeniyle davalı taraf yararına usuli müktesep hak oluştuğu, istinafa davacı tarafça sadece manevi tazminat yönünden gelinmesinden ve davalı tarafça aktüer raporuna yönelik sair sebeplerle istinafa gelindiğinden dolayı, aleyhe bozma yasağı da gözetilerek bu husus davalı aleyhine bir kaldırma nedeni yapılmamıştır (Aynı yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2486 E.- 2021/3312 K).
4-Geçici işgöremezlik tazminatından dolayı sigorta şirketlerinin sorumluluğunun kalktığına dair itiraz yerinde değil ise de, davalı … şirketi vekilinin davacı küçüğün kaza tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle geçici işgöremezlik tazminatı hesaplanamayacağına dair itirazı, davacı …’ın kaza tarihinde çalıştığına dair dosyaya belge de sunulmamış olması karşısında yerinde görülmüş olup, davacının maluliyete dayalı tazminatı hesaplanırken bu hususun da aktüer tarafından gözetilmesi gerekmektedir.
5-Kaza sırasında davacı …’ın motosiklet kullanmakta olduğu ve dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelere göre, sağ bacak kırığı şeklinde de yaralanmış olup yaralanmasının niteliğine göre kaza anında koruyucu ekipman kullanmadan motosikleti sürmekte olduğu anlaşılmakta olup, zararın artmasına etken nitelikte müterafik kusuru bulunmasına rağmen mahkemece re’sen gözetilmesi gereken bu durumun dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
6-Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta kaza tarihi 03.04.2015 olup, mahkemece hükme esas alınan Ege Üniversite Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp ABD heyet raporunda da yerinde bir şekilde “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri esas alınarak maluliyet ve iyileşme sürelerinin hesaplandığı anlaşılmaktadır.
7-Aktüer raporu uyarınca davacı tarafça talep edilebilecek maddi tazminat tutarının 101.588,06-TL olarak hesaplanmasından sonra, davacı vekilinin talep arttırım dilekçesi sunarak talebini 101.588,06-TL’ye çıkardığı anlaşılmakta iken, mahkemece kurulan hükümde “Maddi tazminat talebi bakımından dava ve ıslah dilekçesinin kabulü ile, 101.558,06-TL sürekli ve geçici işgöremezlik zararının davalı … AŞ’den dava tarihi olan 05/01/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 03/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” dair hüküm kurulduktan sonra, devamında talebi aşar şekilde “50,00-TL hastane ve ilaç masrafı, 50,00-TL hastane yol masrafı olmak üzere 100,00-TL’nin” de davalılardan tahsili yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu hususta davalı … vekilinin itirazı haklı görülmüştür.
8-Kabule göre de, davalı … şirketi manevi tazminattan sorumlu olmadığı halde aleyhine harç ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
9-Davalı …’nın savunma hakkının kısıtlandığına dair itirazlar bakımından yapılan değerlendirmede; her ne kadar anılan davalının mernis adresine tebligatlar çıkarıldığı görülmekte ise de, davalının 2019 yılından beri cezaevinde olduğu, 18.04.2019 tarihinde vasi atandığı görülmektedir. Anılan davalı hakkında sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı dahi düzenlenmediği görülmektedir. Dosya kapsamına göre, bahse konu davalı tarafa alınan tüm raporların usulünce tebliği ile savunma hakkı verilmesi, sosyal ve ekonomik durumu da araştırılarak manevi tazminata esas olmak üzere dosya içerisine alınması gerekmekle, davalı … vekilinin istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir.
10-Davacının manevi tazminata dair istinaf itirazları bakımından yapılan değerlendirmede ise; dosya kapsamına ve karar kaldırma nedenine göre bu itirazın şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … AŞ. vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine, davacı vekilinin istinaf itirazlarının ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … AŞ. vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ, davalı … vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/3 Esas – 2019/1464 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının ŞİMDİLİK İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Davalı … AŞ. vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
5-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
b-Davalı …. tarafından yatırılan 1.736,07-TL istinaf karar harcının istek halinde bu davalıya iadesine,
c-Davalı … vasisinin adli yardım talebi olduğundan, adli yardım talebi kabul edilmiş olmakla ve istinaf talebi kabul edildiğinden harç alınmasına yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında davacı ve davalı … AŞ. tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 21/12/2022