Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1887 E. 2022/2056 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1887
KARAR NO : 2022/2056

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2015 (Dava) – 25/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2015/539 Esas – 2019/834 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 28/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/12/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarihli ve 2015/539 Esas – 2019/834 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.03.2015 tarihinde Menemen Koyundere mevkinde, davalı …’ın maliki olduğu, sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracı ile, müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı sollaması esnasında sağ yandan çarptığını, müvekkilinin aracının yoldan çıkararak bariyerlere çarptığını, trafik polisleri tarafından düzenlenen tutanakta davalının kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kazada yaralanan müvekkilinde parçalı kemik kırıkları meydana geldiğini, 13 gün yoğun bakımda kaldığını, yürümekte zorluk çektiğini, hastanede kaldığı zaman zarfında davalı araç sürücüsünün müvekkili ile ilgilenmediğini, aramadığını, müvekkilinin bunalıma girdiğini, çok acı çektiğini, tek başına oturup kalkamadığını, sürekli yardıma ihtiyaç duyduğunu, eski sağlığına kavuşamama tereddüdü yaşadığını, diş teknisyeni olarak çalışırken kaza neticesinde çalışmadığını ileri sürerek, iş göremezlik durum ve süresinin belirlenmesine, fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi, 25.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 35.00,00-TL tazminatın sigorta şirketi yönünden manevi tazminat dışlanarak, davalılardan müştereken ve müteselsilen, davalı sigorta şirketi yönünden 07.05.2015 tarihinden, diğer davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 18.03.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; 10.000,00-TL maddi tazminat talebini 299.328,00-TL artırmış, toplam 309.328,00-TL tazminatın, davalı …’dan 22.03.2015 kaza tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketinin teminat kapsamında olan 290.000,00-TL ile sınırlı olmak kaydı ile, 07.05.2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın zararını ve müvekkili tarafından sigortalanan aracın kusurunu ispat etmesi gerektiğini, davacının maddi tazminat talebine konu kalemlerin net olmadığını, tedavi ve iş göremezlik taleplerinin 6111 s. Yasa uyarınca reddinin, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davacının maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak raporla ispatlanması, aktüerya hesaplaması yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinin davalı …’a 07.10.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafından cevap dilekçesi ve kanıt listesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davacının maddi tazminat davasının KABULÜNE, toplam 309.328,00 TL iş göremezlik tazminatının, davalı sigorta şirketi 290.000,00 TL teminat limiti ile sorumlu olmak üzere, davalı …’dan 22/03/2015 kaza tarihinden, davalı sigorta şirketinden 07/05/2015 temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda yürütülecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ ile, 25.000,00 TL manevi tazminatın 22/03/2015 kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava tarafça sunulan ıslah dilekçesi kapsamında yerel mahkemece hatalı karar verildiğini, dava konusu kazanın meydana gelişinde müvekkili sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu hususunu kabul etmediklerini, kazadan sonra tutulan kaza tespit tutanağında davacıya 52/1B maddesine göre kusur verildiğini, davacının, aracının hızını trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığını ve yavaşlatmadığını, dolayısıyla kazanın oluşunda muhakkak kusurunun bulunduğunu, sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kusur oranına ilişkin olarak tanzim edilen bilirkişi raporunda, sürücü …’ın seyri sırasında önceki araç ile arasında güvenli seyir mesafesi bırakmadığından ve şerit değiştirirken arkadaşı trafiği kontrol etmediğinden diğer şeridi ihlal etmesini ile %75 oranında asli kusurlu olduğu, davacının seyir esnasında aracının hızını trafik ve yol durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması nedeniyle %25 oranında tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, trafik tespit tutanağı ile mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı tarafa da kusur atfedildiğini, İstanbul Adli Tıp Kurumundan alınan raporda bütün kusurun sigortalı araç sürücüsüne verildiğini, yerel mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden ve Karayolları Fen Heyeti’nden rapor alındığını ve çelişki ve nedenler irdelenmeden sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğuna kanaat getirildiğini, çelişkiler giderilmeden alınan kusur raporu doğrultusunda hüküm kurulduğunu, İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurul’nun 06/06/2018 tarihli raporunda, davacının meslekte kazanma gücünden %50 oranında kaybetmiş sayılacağı, kaza sonrası hasar nedeniyle iyileşme-iş göremezlik süresinin kaza tarihinden itibaren 38 ay olarak kabul gördüğünü, cerrahi tedavi ile düzeltilebilen bir komplikasyon olduğundan düzeltilmesi durumunda maluliyetinin yeniden değerlendirileceğinin bildirildiğini, bu nedenle gerek tedavilerin tamamlanması gerekse yeni muayenelerin tamamlanarak yeniden rapor tanzim edilmesi gerekirken önceki rapor doğrultusunda hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, kabul anlamına gelmemekle her durumda, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede belirtilen limit ile sınırlı olduğunu, maluliyet zararının aktüerya bilim dalı ile uğraşan aktüerler tarafından yapılması gerektiğini, ayrıca geçici iş göremezlik tazminatı miktarında müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, her ne kadar yerel mahkeme tarafından geçici iş göremezlik zararı giderlerinin müvekkili sigorta şirketinin sorumlu olduğuna hükmolunduğunu, ancak geçici iş göremezlik taleplerinden müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmadığını, iş göremezlik tazminatına ilişkin taleplerin trafik sigortası genel şartları gereğince teminat dışı kaldığını, tedavi giderleri nedeniyle tüm sorumluluğun SGK’da olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, genel şartlar hükümlerine göre hazırlanmayan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle işgöremezlik ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) 22.03.2015 tarihinde saat 15:45 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile D550-09 kod numaralı karayolunu takiben Menemen yönünden İzmir istikametine sol şerit üzerinde seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde sol şeriften sağ şeride geçmek için sağa manevra yaptığı esnada otomobilinin sağ arka kısımları ile kendisi ile aynı istikamette sağ şerit üzerinde seyir halinde olan davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sol ön yan kısımlarının çarpışması sonucu, davacı sürücünün yaralanması ile sonuçlanan dava konusu trafik kazasının meydana geldiği somut olayda; davalı sürücü, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobille sol şerit üzerinde seyir halinde iken sağ şeride geçmeden evvel gerisinde gelen araçların hız ve yakınlık durumunu kontrol etmesi, uygunluk durumuna göre kontrollü olarak sağ şeride geçmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kontrolsüz ve tedbirsizce sağ şeride geçmek için yaptığı manevra sonrası kendisi ile aynı istikamette sağ şerit üzerinde seyir halinde olan davacı sürücü idaresindeki aracın sol ön kısmıma kendi aracının sağ arka çamurluk kısmıyla çarpması ve … plakalı otomobilin önünü kısa mesafede kapatarak seyir dengesini bozması ile sebebiyet vermiş olduğu kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğu, davacının ise kusursuz olduğu, dosyada alınan 09.01.2019 tarihli bilirkişi kusur raporu ile Adli Tıp Kurumu’ndan alınan kusur raporlarının çelişmesi üzerine Karayolları Fen Heyeti’nden çelişkiyi giderecek şekilde alınan kati raporun denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşıldığından davalının bu konudaki istinaf itirazları haklı görülmemiştir.
2-) Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alındığında TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının sigorta şirketi aleyhine de hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2511 E.- 2021/2452 K).

3-) Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, 22/03/2015 kaza tarihi itibari ile Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlükte olmasına karşın davacının maluliyet oranının belirlenmesi açısından düzenlenen ve mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 06.06.2018 tarihli raporu, maluliyet oranını Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlemiştir. Davalı bu rapora yargılama sırasında süresi içerisinden itiraz etmiştir.
Bu durumda, mahkemece, istinaf edenin sıfatına göre, usuli kazanılmış haklar gözetilerek, davacının maluliyet oranının 22/03/2015 kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik hükümlerine uygun tespit edildiği yeni bir rapor alınıp aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiş, davalı istinaf itirazları bu yönüyle haklı görülmüştür.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/539 Esas – 2019/834 Karar kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/12/2022