Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1880 E. 2022/1941 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1880
KARAR NO : 2022/1941

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2019 (Dava) – 09/01/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/36 Esas – 2020/17 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 14/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 14/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/01/2020 tarihli 2019/36 Esas ve 2020/17 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; maliki müvekkili olan … plakalı binek otomobilin müvekkilinin sevk ve idaresinde iken 28.01.2019 tarihinde gerçekleşen kaza neticesinde hasar gördüğünü, kaza üzerine aracın zararını tespit amacıyla İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/21 D. İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını ve araçta 62.463.84-TL KDV dahil zarar meydana geldiğinin tespit edildiğini, hasarın meydana gelmesine neden olan davadışı …’e ait … plakalı aracın … Sigorta A.Ş. tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, bu nedenle davalı olarak zararın tamamından … Sigorta AŞ’ nin sorumlu olduğunu, davalıya 07/02/2019 tarihli dilekçe ile müracaat edildiğini, başvuru davalı sigorta şirketince 13/02/2019 günü tebellüğ edilmiş ise de halen ödeme yapılmadığını, dava şartı olması nedeniyle arabuluculuk bürosuna başvurulduğunu, ancak davalı şirketle anlaşma sağlanamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve açılan dava belirsiz alacak davası olduğundan ileride arttırılmak üzere, şimdilik onarım bedelinin 2.000,00-TL’sinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle müvekkiline ödenmesine, 2019/21 D.İş sayılı dosyası ile harcanan toplam 1.391,50-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan avans faiziyle yargılama gideri olarak kabul edilip müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile tazminat talebini 18.000,00-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…..Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 28/01/2019 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı tarafından sigortalı … plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, mahkemece otomotiv uzmanı ve trafik uzmanı bilirkişilerden alınan rapora göre; davalı tarafın sigortalısı …’ın kazada %100 kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nin kusurunun olmadığı, dava konusu … plaka sayılı araçta gerçek hasarın 18.000,00-TL olduğu, davacının sigortaya 19/02/2019 tarihinde başvurduğu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesine göre 02/03/2019 tarihinde temerrüde düştüğü, sigortalı aracın ticari araç olmadığı anlaşılmakla; DAVANIN KABULÜ İLE, 18.000,00 TL hasar bedelinin 02/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, avans faizine ilişkin talebin reddine, delil tespitine ilişkin giderin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….Davacı, dava değerini bildiğinden belirsiz alacak davası açamayacağını, hukuki yarar yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiğini (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2015/22-1052 K. 2015/1612), hatalı/eksik bilirkişi raporuna dayanarak hüküm tesis edildiğini, bilirkişi raporunda hasar bedelinin tespitinde ayrıca bir araştırma yapılmaksızın İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/21 D.İş dosyasınca yapılan değerlendirmenin baz alınıp değerlendirmelerin de gerekçelendirilmediğini, alınan bilirkişi raporunda; ‘..dosya kapsamında; bahse konu aracın tamiri ile ilgili yedek parça faturası, işçilik faturası veya tamir aşamasında çekilmiş fotoğraf, servis kaydı vs. bulunmadığı görülmüştür’ denildiğini, tüm bunlara rağmen neye göre 62.463,84-TL gibi fahiş bir ücret takdir edildiğinin anlaşılamadığını, diğer yandan, aracın hasarına yönelik dava açılmadan önce tespit edilen bedel kabul edilecek ise, o halde davacının belirsiz alacak davası açmasındaki hukuki yararının ne olduğunun anlaşılamadığını, ne değişik iş dosyasında tespit yapılırken ne de yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda itirazlarının değerlendirilmediğini, hesaplanan hasar miktarının fahiş olduğunu, bilirkişi karayolları trafik sigortası genel şartlarında belirtilen kriterleri dikkate almadan tespitte bulunduğundan, parça ve işçilik bedellerinin fahiş olduğunu, taleplerine rağmen araç üzerinde keşif yapılmaksızın hüküm tesis edildiğini, aracın piyasa rayiç değerinin yüksek hesaplandığını, aracın fazlaca hasar kaydının mevcut olduğunu, yaşı ve özelliklerine de bakıldığında 35.000,00-TL piyasa rayiç değerinin olamayacağını, sovtaj değerinin ise rayiç değerinin aksine çok düşük hesaplandığını, davacı tarafın bilgi verme ve araştırmaya izin verme yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkilinin araç üzerinde inceleme yapmasına müsaade etmediğini, zira işbu sebeple arabuluculuk görüşmesinin olumsuz sonuçlandığını, bu kaza hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğunu, 2019/59317 hazırlık numarası ile soruşturmasının devam ettiğini, kasti kazaya ilişkin yerel mahkemeden de araştırma yapılması talep edilmişse de, değerlendirmeye alınmaksızın hüküm tesis edildiğini, ortada hayatın olağan akışına aykırı bir trafik kazası olduğunu, trafik kazasının kasıtlı yapılıp sigorta şirketinden haksız kazanç elde etme maksadı olduğunu, yapılan araştırmalara göre İzmir’de son zamanlarda sigorta şirketleri aleyhine kasti kaza yapıldığının da görüldüğünü, tramer hasar kaydına göre olaya konu kaza öncesinde aracın 5 adet kazasının daha olduğunun belirlendiğini, şöyle ki; 06/12/2018 tarihinde, 06/03/2013 tarihinde, 02/10/2010 tarihinde, 28/01/2011 tarihinde, 07/10/2010 tarihinde hasar meydana gelmiş olduğunu, kazanın oluşumu da göz önüne alınınca hileli davranışlarla oluşup oluşmadığının ayrıca irdelenmesi gerektiğini, İzmir CBS 2019/59317 hazırlık nolu soruşturma dosyası da dikkate alınarak işbu davanın istinafen incelenerek reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın araç onarımına ilişkin fatura sunmadığını, fiili ve gerçek hasar tutarının tespit edilmesi için aracın onarımının yapıldığı firmadan alınmış, orjinal parça kodları ve adetleri ile birlikte değiştirilen parçaları ve uygulanan onarım işçiliklerini ayrıntılı gösterir kaşeli, imzalı onarım faturası sunulması gerekirken, bilirkişi raporunda da değinildiği üzere sunulmadığını, ıslah ile arttırılan taleplere ilişkin faizlerin ancak ıslah tarihinden itibaren işleyeceğini, davacı tarafından yatırılan harcın tamamlama harcı olmadığını, ıslah harcı olduğunu, buradan da açıkça dilekçesinin bir değer artırım dilekçesi olmayıp ıslah dilekçesi olduğunun görüldüğünü, 2019/21 D.İş dosyasının yargılama giderlerinin müvekkili aleyhine hükmedilemeyeceğini, işbu davanın açılmasına sebebiyet vermediği gibi bu hususta üstelik yokluğunda yapılan tespitin giderlerinin müvekkili aleyhine hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, arabuluculuk ücretinin de müvekkili aleyhine hükmedilemeyeceğini, davacı aracı göstermeye yanaşmadığından müvekkilinin tazminat hesaplaması yapamadığını, bu nedenle de arabuluculuğun olumsuz sonuçlandığını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı yan trafik sigortacısından maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı tarafça kazanın gerçek olmadığı ve bu konuda savcılık soruşturması yürütüldüğü ileri sürülmüş, buna dair savcılık dosya numarası da açıkça belirtilmekle birlikte mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davalı vekilinin bu yöndeki iddiaları da dikkate alınarak, birden fazla sigorta şirketi tarafından yapılan (sahtecilik-dolandırıcılık- tehdit-örgüt suçları) şikayetlere ilişkin olduğu anlaşılan sözkonusu soruşturmanın eldeki dava ile bağlantısı da incelenerek, dava konusu kazanın sahte/kurgu olup olmadığı, haksız menfaat temini amacının bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına ve faiz bakımından da ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülebileceğine dair itirazları ise yerinde görülmemiştir. Dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafça öncesinde tespit yaptırılmış ise de, davalı gerçek zararı ödeyeceğinden, bu husus da mahkemece yapılan yargılama sonucunda belirlenecek olduğundan, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmış olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, talep artırımı ile istenen toplam tazminat tutarına davalı sigorta şirketinin temerrüdü tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde de bir isabetsizlik bulunmamakta olup, bu nedenlerle davalı vekilinin sözkonusu itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davalı vekili tarafından, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporuna yönelik olarak da itiraz edildiği görülmekle; sözkonusu bilirkişi raporunda piyasa araştırması da yapılmak suretiyle aracın rayiç fiyatı ve sovtaj bedelinin belirlendiği, tamir masrafının ekonomik olmaması nedeniyle pert sayılması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş olduğu, tespit raporunda da aynı yönde görüş bildirilmiş olmasının bahse konu bilirkişi raporunda inceleme ve değerlendirme yapılmadığı anlamını taşımadığı, davalı sigorta şirketi tarafından alınmış bulunan eksper raporunda dahi iskontolu olduğu halde aracın tamirinin 44.165,30-TL olarak hesaplanmış olduğu, dosyadaki tüm bilgi ve belgelere göre aracın pert sayılması gerektiğine dair kabulün yerinde olduğu ve bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla, bu itirazların da reddi gerekmiştir. Aynı doğrultuda, bahse konu miktardan davalının sorumlu tutulması için davacı tarafça onarım faturası sunulması gerekmemekte olup, davalı sigorta şirketi oluşan gerçek zarardan sorumlu olduğundan, buna dair itirazlar da yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça davadan önce tespit yaptırılarak tespit raporu alınmış olduğu, buna dair giderlerin de kazanın meydana gelmesinden dolayı davacının katlanmak zorunda kaldığı giderlerden olup yargılama giderleri olarak kabulü gerektiği açık olmakla, bu hususa dair itirazların da reddi gerekmiştir.
Arabuluculuk ücretine dair yapılan değerlendirmede; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi, 7036 sayılı Kanun’un 3.madde 14-16. fıkralarda; tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarının Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği, Adalet Bakanlığı Bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayılacağı, yine bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderlerin anlaşmaya varılamaması halinde ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacağı düzenlenmiş olup, mahkemece de davanın tam kabulüne karar verildiği dikkate alınarak, bahse konu ücretin yargılama gideri olarak davalıya yüklenmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/36 Esas – 2020/17 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 307,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022