Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1870 E. 2023/11 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1870
KARAR NO : 2023/11

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2017 (Dava) – 21/01/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/1522 Esas – 2020/51 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BİRLEŞEN 2018/117 ESAS SAYILI DOSYADA:
TARİHİ : 25/01/2018 (Dava) – 21/01/2020 (Karar)
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 11/01/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 11/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/01/2020 tarihli 2017/1522 Esas ve 2020/51 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
ASIL DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait park halindeki … plakalı araç ile … ve … plakalı araçların 13/10/2017 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …’nun uygun olarak park etmiş araçlara çarpma kusurunu ifa sureti ile asli kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın ZMM sigortasını tanzim eden şirket olduğunu ve poliçe limitleri ile sorumlu olduğunu, müvekkiline ait araçtaki hasarın davalı şirkete ihbar edildiğini, atanan sigorta eksperince müvekkiline ait araçta KDV dahil 35.050-TL tutarında hasar tespit edildiğini, yasal sürede ödenmeyen hasar bedeli alacağının tahsili için işbu davanın ikamesinin zorunlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkiline ait araçta oluşan hasar bedeline mahsuben şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, 531-TL eksper ücretinin de yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 22.000-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
ASIL DAVADA CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, talep edilen hasar bedelinin teminat dışı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, davacı tarafça söz konusu kaza nedeniyle aracında meydana gelen hasar bedelinin tazmini için müvekkili şirkete başvurulduğunu, yapılan inceleme sonucunda hasarın tutanakta belirtilen kaza ile uyumsuz olduğunun anlaşıldığını ve teminat dışı olduğundan reddedildiğini, yapılan detaylı teknik çalışma sonrasında; mağdur araç üzerinde bulunan hasarların ve kaza yerindeki durumun, anlaşmalı tutanakta yer alan kazanın oluş şekli ile örtüşmediği, mağdur olduğunu iddia eden araçlara ait yerde parça kırıklarının olmadığı, 3 araç hasar boyutunun da birbirine denk gelmediği, araçların hasarlı olarak buraya sonradan kondurulduğu kanaatine varıldığını, davacı tarafından belirtilen tazminat bedelinin fahiş olduğunu, kabul manasında olmamak üzere öncelikle kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumuna sevk edilmesini, davacının gerçek zararının tespitinin gerektiğini, mevzuat hükümleri ve şirketin tedarik parça uygulamalarına dair başvuru sahibine bilgilendirme yapıldığını, dolayısıyla orjinal parça kullanımından ve yüksek işçilik ücretlerinden kaynaklanan hasar bedelinden sorumluluklarının bulunmadığını, kabul manasında olmamak üzere onarım bedelinin bu hususlar çerçevesinde tespitinin gerektiğini, bilirkişi incelemesinin de yalnızca davacı tarafından sunulan belgelere dayanmaması, ayrıntılı ve denetime elverişli olması gerektiğini, müvekkili şirketin zarardan azami olarak poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, 2017 yılında maddi hasarlar için araç başına teminat limitinin 33.000-TL olduğunu, faizin dava tarihi itibariyle yasal faiz olması gerektiğini, ruhsatta görüleceği üzere aracın hususi araç olduğunu beyanla, davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA :
Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta tarafından zorunlu trafik sigortası yapılmış bulunan ve maliki/sürücüsü … olan … plakalı aracın, seyir halinde iken virajı alamayıp park halindeki müvekkiline ait … plakalı araca çarptığını, kaza sonucu müvekkilinin aracında maddi hasar oluştuğunu, taraflarca tanzim edilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında da meydana gelen kazanın oluş biçiminin ifade edildiğini, hasarın tazmini maksadıyla … Sigorta AŞ’ye başvurulduğunu ve hasar dosyası açıldığını, davalının haksız sebeplerle hasar tazminini gerçekleştirmediğini, Türk Ticaret Kanunu uyarınca rizikonun teminat dışı kaldığına ilişkin ispat yükünün sigorta şirketine ait olduğunu, zira 1409/2’de; “Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığının ispat yükü sigortacıya aittir.” düzenlemesi olduğunu, kaza tarihi itibariyle maddi kazalarda araç başına teminatın 33.000-TL olduğunu, teminat dışı kalan hallerin 2918 S. Kanun m.92′ de tarif edildiğini ve dava konusu uyuşmazlıkta böyle bir hal olmadığını, sigorta şirketinin oluşan zarar nedeniyle gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, gerçek zararın, zarar gören şeyin eski hale getirilebilmesi için gereken onarım ve işçilik ücretleri olduğunu, müvekkilinin aracında bilirkişi incelemesine göre değer kaybı zararı olduğunun da tespiti halinde davalı sigorta şirketinin bundan ayrıca sorumlu olacağını, hasar bedeli likit alacak olarak kabul edilmediği için davanın HMK m. 107 gereği belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 150-TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile 50-TL değer kaybı istemi baki kalmak üzere maddi hasar talebini 12.000-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP:
Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle, talep edilen hasar bedelinin teminat dışı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, davacı tarafça söz konusu kaza nedeniyle aracında meydana gelen hasar bedelinin tazmini için müvekkili şirkete başvurulduğunu, yapılan inceleme sonucunda hasarın tutanakta belirtilen kaza ile uyumsuz olduğunun anlaşıldığını ve teminat dışı olduğundan reddedildiğini, hasarların ve kaza yerindeki durumun, anlaşmalı tutanakta yer alan kazanın oluş şekli ile örtüşmediğini, 22/11/2017 tarihli saha uzman raporunda; kazanın kurgu hasar olabileceği kanaatinin sunulduğunu, kaza ile ilgili 3 araç hasar boyutunun da birbirine denk gelmediği ve araçların hasarlı olarak buraya sonradan kondurulduğu yönünde değerlendirme yapıldığını, bağımsız bilirkişi marifetiyle alınan ayrıntılı teknik raporda da bu şekilde tespitlerin yapıldığını, 1.ve 2.mağdur araçların kaza öncesi bulundukları yere kendi imkanlarıyla ve doğal haliyle gelip park etmediğinin açıklandığını, kabul manasında olmamak üzere kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumuna sevkinin ve ayrıca davacının gerçek zararının tespitinin gerektiğini, davanın kabulü halinde başvurunun müvekkili şirkete ibraz edildiği tarihten 8 gün sonrasından itibaren faize hükmedilebileceğini beyanla, davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan alınan raporda hasar ve kazanın birbiri ile uyumlu olmadığının, illiyetin tespit edilemediğinin bildirildiği, davacının 29/12/2017 tarihli temlik sözleşmesi ile dava konusu alacağını …’e temlik etmiş olduğu, davayı …’in takip ettiği, emsal İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2144 Esas-2017/1233 Karar sayılı ilamında ‘…maddi hasarlı trafik kazalarında taraflarca doldurulacak kaza tespit tutanaklarına ilişkin genelge gereği maddi hasarlı trafik kazasına karışan taraflar, kazanın oluşumu ile ilgili aralarında anlaşma sağlamaları halinde kaza tespit tutanağının kendileri düzenleyip olay yerinden ayrılabilmekte olup genelgede belirtilen esaslara göre düzenlenen tutanak trafik zabıtasınca düzenlenen kaza tespit tutanağı hükmünde olması sebebi ile aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi belge niteliğindedir. Tutanağın aksi yönündeki ispat külfeti Medeni Kanun 6. ve Türk Ticaret Kanunu 1409/2. maddesi uyarınca davalı sigorta şirketine aittir. Yargıtay emsal içtihatlarında bilirkişilerin araçlardaki hasarın bulunduğu yer itibari ile kazanın belirtilen yer ve şekilde teknik olarak olmasının mümkün olmadığı yönündeki görüşlerinin tutanağa aksini ispatlayacak mahiyette olmadığı, sigortacının rizikonun teminat dışında kaldığı iddiasının somut deliller ile ispat etmesi gerektiği kabul edilmelidir…’ şeklindeki gerekçesine göre ve bu yönde davalı sigortanın sunduğu bir delil dosyada bulunmadığından, bilirkişiden yeniden rapor alınması gerektiği, buna göre; dava dışı … yönetimindeki … plakalı aracın %100 kusurlu olduğu, davacı aracındaki hasarın 12.000,00 TL olup pert-total uygulaması nedeni ile değer kaybı oluşmayacağının 27/02/2019 havale tarihli rapor ile bildirildiği, bu aşamada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/117 Esas sayılı dosyasının, işbu dosya ile birleştirildiği, birleşen davada davacı vekilinin başta 150-TL olarak belirttiği talebini 05/03/2019 tarihli değer artırım dilekçesi ile 12.000,00 TL hasar, 50,00 TL değer kaybı olarak arttırdığı, birleşen dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda; kazanın oluşumunda dava dışı … yönetimindeki … plakalı aracın %100 asli ve tam kusurlu olduğu, birleşen dava davacısının aracının 24.000,00 TL değerinde olup sovtaj değeri olan 12.000,00 TL düşüldüğünde gerçek hasarın 12.000,00 TL olduğu ve değer kaybı oluşmayacağının bildirildiği, aynı savunmaların birleşen dosya içerisinde de bulunduğu ve emsal içtihatlara göre değerlendirme yapılacağı göz önünde tutularak alınan raporlar çerçevesinde sunulan değer artırım dilekçelerine de itibarla, sonuç olarak; ASIL DAVA YÖNÜNDEN DAVANIN KABULÜNE, 22.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ayrıca 531,00 TL eksper ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan alınıp davacıya verilmesine, BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 12.000,00 TL hasar bedelinin 28/11/2017 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 50,00 TL değer kaybı yönünden talebin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Asıl ve birleşen dosyalar davalısı vekili tarafından, “….Hasar ile kazanın uyumsuz olduğunu, bu hususun dava sırasında alınan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen rapor ile de açıkça ortaya konulduğunu, mahkemece itirazları gözetilmeksizin yalnızca kaza tespit tutanağına itibar edilerek davanın kabulünün yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu, ihbar üzerine hasar dosyalarının açıldığını, müvekkili şirketçe yaptırılan incelemeler ve detaylı teknik çalışma sonrasında araçlar üzerinde bulunan hasarların ve kaza yerindeki durumun, taraflarca tutulan anlaşmalı tutanakta yer alan kazanın oluş şekli ile örtüşmediğinin tespit edildiğini, yapılan ilk incelemeler üzerine düzenlenen uzman raporunda; mağdur olduğunu iddia eden araçlara ait yerde parça kırıklarının olmadığı ve bu şekilde bir kaza olmuş olsa sigortalı aracın ilk vurmuş olduğu birinci mağdur olan aracın bulunduğu yerde ve önündeki arka kısmını direğe temas ettiren ikinci mağdur aracın olduğu yerde vurmadan dolayı bir sürtünme ve yerde araç kayma izi olması gerekirken olmadığı, kaza ile ilgili 3 araç hasar boyutunun da birbirine denk gelmediği, araçların hasarlı olarak buraya sonradan kondurulduğu kanaatinin sunulduğunu, söz konusu tespitlere istinaden ayrıntılı değerlendirme yapılması için bu defa teknik bilirkişi marifetiyle alınan ayrıntılı teknik raporda da; 1. ve 2. mağdur araçların kaza öncesi bulundukları yere kendi imkanıyla ve doğal haliyle gelip park etmediğinin açıklandığını, kazaya karışan her üç aracın da hasar dereceleri incelendiğinde, birbirini sürükleyerek 2.mağdur aracın elektrik direğine çarpması ve ciddi biçimde hasarlanmasına neden olunan bir kazada, her iki mağdur aracın sahip oldukları kütleler de göz önüne alındığında araçların birbirlerine temas eden kısımlarındaki hasarların daha fazla olması gerektiğinin ortada olduğunu, anlaşmalı tutanaktan ve olay yerinde çekilen fotoğraflardan anlaşılanın; 2.mağdur aracın şiddetle 1.mağdur araç tarafından ittirilmiş olduğu, ama 1.mağdur aracın 2.mağdur araç tarafından ve ön kısımlarından ittirilmediğinin görüldüğünü, 2.mağdur aracın bagaj kapağında görülen hasar izinin sadece çökme hasarı şeklinde değil katlanma şeklinde olduğunun, bagaj kapağı sacındaki katlanmadan anlaşıldığını, böyle bir hasarın ancak aracın arka sağından gelen silindirik sert bir kütlenin çarpmasıyla oluştuğunun anlaşıldığını, ancak beyan edilen kazanın böyle olmadığını, 2.mağdur aracın arka kısmından elektrik direğine çarpmasıyla sonuçlanan bir kaza beyan edildiğinden, 2.mağdur aracın arka kısmı incelendiğinde; her ne kadar görülen hasarın silindirik bir kütleye çarpmasıyla oluştuğu anlaşılsa da bu hasarın beyan edilen kazada meydana gelmediğinin, hasar izinin incelenmesinden anlaşıldığını, sonuçta; araçların kaza sonrası doğal halde bulunmadığının ve buraya sonradan kondurulduğunun her üç aracın hasarının incelenmesiyle anlaşıldığını, yine dosya kapsamında alınan 25.01.2019 tarihli Adli Tıp Ankara Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen rapor ile de beyan edilen hasarların kazadan kaynaklanmadığının ve kaza ile hasarların uyumsuz olduğunun ortaya konulduğunu, mahkemece söz konusu raporun adeta görmezden gelindiğini, davalı yan olarak hasar uyumsuzluğunu kanıtlayamadıkları iddiası ile kazaya karıştığını iddia eden tarafların kendi aralarında düzenlediği anlaşmalı kaza tutanağına itibar edilerek hüküm kurulduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini, bilirkişi raporunun aksine karar verilmesi halinde bunun gerekçelendirilmesi gerektiğini, raporun teknik anlamda yasa ve usule uygun bir bilirkişi raporu niteliğinde olduğunu, her zaman aksi ispat edilebilir bir belge olan ve taraflarca düzenlendiğinden objektif bir delil olarak sayılamayacak anlaşmalı kaza tutanağının aksini ispat için yeterli olduğunu, kabul manasında olmamak üzere karara esas alınan bilirkişi raporlarının tamamıyla davacıların iddia ve talepleri üzerinden düzenlenmiş olduğunu, açıklanan sebeple eksik inceleme içeren raporlara dayanılarak verilen kararın yasa ve usule aykırı olduğunu, davacının gerçek zararının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, yalnızca fatura ve makbuzlar üzerinden yapılan tespitin kabul edilemeyeceğini, üstelik bilirkişi incelemesinin de yalnızca davacı tarafından sunulan belgelere dayanmaması, ayrıntılı ve denetime elverişli olması gerektiğinin yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile kabul edildiğini, yeterli ve denetime elverişli olmayan raporlara dayanılarak kabul edilen hasar onarım bedelinin fahiş olduğunu….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, üç araçlı maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı asıl/birleşen dava davalısı sigorta vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinafa konu mahkeme kararının öncelikle gerekçe-hüküm çelişkisi nedeniyle re’sen kaldırılması gerekmiştir. Şöyle ki, asıl dava bakımından gerekçe kısmında bilirkişi raporu sonucunda 12.000-TL maddi tazminat belirlendiği yazıldığı, hüküm kısmında ise 22.000-TL’ye hükmedilmiş olduğu görülmekte olup, bu şekilde çelişki yaratılması doğru olmadığı gibi, ayrıca mahkeme kararının yeterli gerekçe dayalı olmaması da karar kaldırma nedeni olarak görülmüştür.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; hasar miktarı tespitine dair alınan raporda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmayıp bu husustaki istinaf itirazlarının kabulü mümkün görülmemişse de, kaza-hasar uyumsuzluğuna yönelik istinaf itirazları yerinde görülmüştür. Mahkemece Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda hasar ile kazanın uyumlu olmadığı ve illiyet bağı da olmadığı belirtilmiş, mahkemece itiraz üzerine bu defa trafik ve otomotiv bilirkişiden oluşan iki kişilik bilirkişi heyet raporuna göre belirlenen kusur ve hasar durumuna dayanılarak karar verildiği anlaşılmakta ise de, hükme esas alınan bu raporun denetime ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Kaza-hasar uyumsuzluğu ve hasarın teminat dışı olduğunun davalı sigorta şirketi tarafından somut delillerle ispatlanması gerekmekle birlikte, dosyadaki ATK raporu ve davalı tarafın ayrıntılı ve gerekçeli itirazları gözetilerek, mahkemece İTÜ Karayolları Kürsüsünden seçilecek konusunda uzman bilirkişi kurulundan meydana gelen kaza ve hasarın uyumlu olup olmadığı hususunda ve diğer hususlarda ayrıntılı rapor alınarak, dosya kapsamında oluşan çelişki giderilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, mahkeme kararının belirtilen sebeplerle eksik incelemeden dolayı kaldırılmasına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; asıl ve birleşen dosya davalısı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl/birleşen dosya davalısı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1522 Esas – 2020/51 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Asıl ve birleşen dosya davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; asıl ve birleşen dosya davalısı tarafından yatırılan 580,63-TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında asıl ve birleşen dosya davalısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 11/01/2023