Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1861 E. 2022/1938 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1861
KARAR NO : 2022/1938

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2018 (Dava) – 28/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/396 Esas – 2019/1276 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Poliçesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 14/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 14/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2019 tarihli 2018/396 Esas ve 2019/1276 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.08.2017 tarihinde davadışı …’e ait … plakalı aracın, müvekkili …’a ait ve onun sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin önündeki araç kırmızı ışıkta durunca onun arkasında durduğunu, fakat arkadan gelen sigortalı araç sürücüsünün hızını ve takip mesafesini ayarlayamayarak müvekkilinin aracına arkadan çarptığını, karşı aracın servise geç kalmamak için ve müvekkili de Türkiye’deki prosedürü bilmeyip Türkçe diline de hâkim olmadığından taraflar arasında kaza tespit tutanağı düzenlenmediğini, fakat kazaya ilişkin fotoğraflar ile tarafların birbirleriyle ruhsat, ehliyet, poliçe gibi bilgileri paylaşmalarının kazanın meydana geldiğini ispatladığını, sigortalı araç sürücüsünün işbu trafik kazasına asli ve tam kusuruyla sebebiyet verdiğini, zira “arkadan çarpma”nın trafikte yapılabilecek asli kusurlu hareketlerden sayıldığını, davalı … şirketinin 26.06.2017 – 26.06.2018 tarihleri arasında geçerli olan ZMMS poliçesi nedeniyle maddi hasardan sorumlu olduğunu, müvekkiline ait ve Alman trafiğine kayıtlı aracın kaza sonrası tamir masrafının, Almanya’da bulunan … Bilirkişi Bürosu tarafından düzenlenen 29.08.2017 tarihli bilirkişi raporu ile KDV dahil 4.983,36 EUR olarak tespit edildiğini, davalı, zarar görene gerçek zararını ödemek zorunda olduğundan hasar bedeline yansıyacak KDV miktarını da ödemek zorunda olduğunu, nitekim Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, müvekkilinin aracının yabancı plakalı olduğunu, daimi ikametgahı da Almanya olduğundan araçtaki zararın Alman rayiç değerlerine göre belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin zararı gidermek için yabancı para (EUR) üzerinden harcama yapacağının kabulü gerektiğini, 6098 sayılı TBK md.99’a göre yabancı para üzerinden doğan borcun ödeme günündeki rayiç değer üzerinden ülke parasıyla da ödenebileceğini, yapılan başvurunun davalı … tarafından 15 gün içinde cevaplanmadığını, müvekkili adına hasar ihbarının 19.02.2018 tarihinde davalıya yapıldığını, ihbarı izleyen sekizinci iş günü sonu olan 02.03.2018 tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmolunması gerektiğini belirterek, fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, 4.983,36 EUR maddi tazminatın davalı … şirketindan temerrüde düştüğü 02.03.2018 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkili şirket merkezi Ümraniye/İstanbul olduğundan dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesini, müvekkili şirket tarafından … adına kayıtlı … plakalı araç için zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinin tanzim edildiğini, şirkete yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açıldığını, ancak yasal başvuru şartının gerçekleşmediğini, zira davacının usule uygun şekilde başvuruda bulunmadığını, yapılan incelemede, mağdur aracın ekspere ve denetmene gösterilmeksizin yalnızca 1 adet siyah beyaz fotokopi üzerinden avukat aracılığı ile hasar tazminatı talep edildiğinin tespit edildiğini, kaza tespit tutanağı/irade beyanlı tutanak, aracın olay yeri, hasarlı veya onarım kontrol esnasında çekilmiş resimleri ve …’a ait pasaport fotokopisi vs. evrakların başvuru ile birlikte müvekkili sigorta şirketine sunulmadığını, eksik evraklar talep edilmesine rağmen müvekkiline gönderilmediğini, esaslı belgelerle başvurulmamış olması nedeniyle davacıya herhangi bir ödeme yapılamadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; müvekkili şirketin gerçek zarardan sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, başkaca sorumluluğunun da bulunmadığını, kusur dağılımının tespiti için dosyanın alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyete (Adli Tıp, Üniversite, İhtisas Kurulları) tevdii ile bir rapor düzenlenmesini talep ettiklerini, araçtaki hasarın ve değer kaybının bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerektiğini, ancak dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tüm yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; olay tarihinde davacı … kendisine ait … yabancı plakalı aracı ile seyir halinde iken kavşakta trafik ışıklarının kırmızı yanması üzerine durduğu, ancak davacının arkasında aynı yönde seyir halinde olan davalı sigortalısına ait olup, olay tarihinde dava dışı sürücü …’nun sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın duramayarak davacının aracına arkasından çarptığı, meydana gelen olayda davalı sigortalısına ait aracı kullanan dava dışı …’nun %100 oranında asli kusurlu olduğu, davacı sürücünün kusursuz olduğu, davacı yana ait araçta yedek parça, boya ve işçilik olmak üzere 4.983,36 Euro tutarında zarar oluştuğu, kaza tarihi olan 20.08.2017’de Merkez Bankası Efektif Satış Kuruna göre 1 Euro 4.1470 TL olmakla tespit edilen 4.983,36 euro hasar tazminatının TL karşılığının 20.665,99 TL olduğu ve sigorta teminat limiti içinde kaldığı, dava konusu rizikoya ilişkin 16.02.2018 tarihli hasar ihbarının, davalı sigortacıya, 19.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği, 2908 sayılı KTK 99.madde hükmüne göre trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğü süresinin, hasar ihbarından itibaren 8 iş günü olduğu, bu süre geçtikten sonra sigortacının temerrüde düştüğü, davacı tarafından davalı … şirketine gönderilen temerrüt ihtarı 19.02.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olmakla, bu tarihten 8 iş günü sonra yani 02.03.2018’den itibaren temerrüt faizi talep edilebileceği, davacının da bu tarihten itibaren temerrüt faizi talep ettiği anlaşılmakla; DAVACININ DAVASININ KABULÜ İLE, 4.983,36 Euro tazminatın, davalının temerrüde düştüğü 02/03/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre uygulanacak değişken faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….İstinafa kabil karara dayanak gösterilen hesap raporunun ve kusur bilirkişi raporunun eksik incelemeyle, gerçeğe ve hukuka aykırı şekilde tanzim edildiğini, bilirkişi raporunun; yol durumu, kazanın oluş şekli ve kusur oranlarının değerlendirilmesi açısından eksik ve hatalı olarak tanzim edildiğini, bilirkişi teknik açıdan uzman olmadığından bu raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, kaldı ki dosya kapsamında kaza tespit tutanağı da mevcut olmadığından dosyanın alanında uzman kişilerce ve heyet kapsamında daha detaylı ve teknik olarak incelenmesi gerektiğini, bu sebeple en doğru ve geçerli tespitin yapılabilmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti vasıtası ile rapor alınmasının zorunluluk arz ettiğini, bilirkişi raporunda kamera kayıtlarının olmadığının ifade edildiğini, ancak tüm kusurun müvekkili şirket sigortalısı araç sürücüsüne atfedildiğini, hangi gerekçe ile müvekkili şirket sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğinin anlaşılamadığını, raporun gerekçeli ve denetime imkan verecek nitelikte olmadığını, sonuç olarak yapılan kusur dağılımının hatalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne %100 kusur atfedilmesini kabul etmeyip itiraz ettikleri halde itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, davacının aracında oluşan zararın kendi güvenlik önlemlerini alıp almaması sebebiyle mi meydana geldiği, yabancı uyruklu olması sebebiyle Türkiye’de yer alan trafik kurallarını bilmediği için mi olduğu, kurallara aykırı kavşakta aniden durmasından mı olduğu hususlarının, kazanın meydana geliş şekline ilişkin beyanların bilirkişice hiç incelenmediğini, bu nedenle kurulan hükmün de hatalı olduğunu, bilirkişi hesap raporunun hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, fahiş oranlamayla tanzim edilen kusur raporu üzerinden yapılan hesaplamalarla gerçeğe aykırı fahiş rakamlar ortaya konacağının aşikar olduğunu, kaldı ki bilirkişice hiçbir inceleme yapılmadan davacı yanın sunmuş olduğu Almanya’da alınan ekspertiz raporunun kopyala yapıştır yapıldığını, faiz başlangıç tarihinin de hatalı olduğunu, müvekkili şirkete usulüne uygun başvuruda bulunmayan davacı lehine ancak ve ancak dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini, ayrıca, dava konusu trafik kazasına karışan sigortalı … plaka sayılı aracın özel araç niteliği taşıması sebebiyle yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle yabancı plakalı araçta meydana gelen hasarın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı … şirketine ZMM sigortası ile sigortalı bulunan aracın, davacıya ait yabancı plakalı araca arkadan çarparak hasar almasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında keşfen alınan kusur bilirkişi raporunda, davalıya sigortalı aracın kazada %100 kusurlu olduğunun tespit edildiği, her ne kadar taraflar arasında kaza tespit tutanağı düzenlenmemiş ise de kaza anına dair fotoğrafların dosyaya sunulmuş olduğu ve incelenmesinde davacı aracına arkadan çarpma şeklinde kazanın meydana gelmiş olduğunun görüldüğü, nitekim ispat yükü üzerinde bulunan davalı … şirketince bunun aksine dair bir delil de sunulmamış olduğu görülmekle, davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin hasar tutarına yönelik istinaf itirazlarına gelince; davacı aracı Alman plakalı olup davacının da Almanya’da yaşamakta olması nedeniyle Alman piyasa rayicine göre aracını tamir ettirme hakkı bulunmaktadır. Mahkemece bu konuda alınan bilirkişi raporunda, dosya kapsamındaki deliller olan kaza fotoğrafları ve Almanya’da düzenlenmiş bulunan rapor incelenerek, kaza ile rapordaki hasarın uyumlu olduğu, parça ve işçilik fiyatlarının da Alman piyasasına uygun olduğu belirlenmiş, aracın rayiç değerlerine yönelik yapılan piyasa araştırma belgeleri uyarınca da tamirinin ekonomik olduğu belirlenmiş olmakla, gerçek zararın karşılanması ilkesi de dikkate alınarak, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu sonucuna varılmış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının da esastan reddi gerekmiştir. Kaldı ki, davalı vekilinin yargılama aşamasında hasar raporuna yönelik bir itirazda da bulunmadığı görülmüştür.
Davalı vekilinin faiz başlangıcına ve türüne yönelik itirazı bakımından yapılan değerlendirmede; davalı … şirketine yapılan başvuruya istinaden hesaplanan tarih bakımından davalının temerrüde düşmüş olduğu, davalı tarafça eksik belge ile müracaatta bulunulduğu ileri sürülmüş ise de, kaza tespit tutanağının düzenlenmemiş olması ve aracın Almanya’da olması karşısında bu savunmaya itibar edilmediği, yine Euro üzerinden hükmedilen tutar bakımından mahkemece hükmedilen faiz türünde de bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, bu husustaki itirazların da reddine karar verilmiştir.
Ancak davacı dava dilekçesinde, davalının sigorta teminatı dahilinde maddi zarardan sorumlu olduğunu açıkça belirtmesine karşın mahkemece hüküm kurulurken davalının sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlandırılmamış olması talep aşımı içermekte olduğundan HMK 26/2. maddesine aykırı olup hükmün bu sebeple resen bozulması gerekmekte ise de, dosyada toplanması gereken başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususun da mevcut olmadığı anlaşıldığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/396 Esas – 2019/1276 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davacının davasının KABULÜ ile 4.983,36 Euro tazminatın, davalının temerrüde düştüğü 02/03/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre uygulanacak değişken faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine (Davalı … şirketinin sorumluluğu poliçe limitini aşmamak kaydıyla),
b-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 1.680,04-TL nispi harca, peşin alınan 422,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.257,39-TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak hazineye gelir kaydına,
c-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 5,20-TL vekalet suret harcı, 35,90-TL başvuru harcı, 422,65-TL peşin harç, 314,00-TL keşif harcı, 150,00-TL keşif aracı ücreti, 450,00-TL kusur bilirkişi ücreti, 500,00-TL hesap bilirkişi ücreti, 178,50-TL davetiye ve posta gideri olmak üzere toplam 2.056,25-TL yargılama gideri ve başvurma ve peşin harcın davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
d-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 2.951,33-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
e-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalıdan alınan 474,41-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf kanun yolu başvuru harcından oluşan istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi. 14/12/2022
MUHALEFET ŞERHİ
Yerel mahkemece, “….Davacının davasının KABULÜ ile 4.983,36 Euro tazminatın, davalının temerrüde düştüğü 02/03/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre uygulanacak değişken faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiş olup, istinafa davalı … şirketinin geldiği anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesinin kapsamını düzenleyen 6100 S. HMK’nın 355. maddesinde; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davalı vekilinin istinaf itirazları arasında “poliçe limiti ile sorumlu olunduğu” nun kararda belirtilmemesine yönelik bir itiraz bulunmamaktadır. Davalı … tarafından ödenecek meblağ bakımından istinafında ileri sürmediği bir hususun re’sen istinaf incelemesinde gözetilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dava konusu alacağın yabancı para alacağına ilişkin olması da bu durumu değiştirmeyecektir. Kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir sebebin bulunmadığı, dava dilekçesinde açıkça dava değerinin 4.983,36-Euro (karşılığı TL) olarak gösterilip bu miktar üzerinden harçların ikmal edildiği gözetildiğinde, bu hususun talep aşımı şeklinde nitelendirilemeyeceği ve re’sen Dairemizce kararın bu sebepten kaldırılamayacağı kanaatinde olduğumdan, değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.