Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1857 E. 2022/2081 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1857
KARAR NO : 2022/2081

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2017 (Dava) – 12/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/608 Esas – 2019/1167 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2019 tarihli 2018/608 Esas ve 2019/1167 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … ile davalı …’in, …. Şti. ortaklarından olduklarını, tarafların diğer ortak …’in katılımı ile 12/06/2016 tarihinde … Mah., … Cad., No:…, … …/İZMİR adresinde toplanarak sermaye taahhüt ödeme sözleşmesi imzaladıklarını, taraflarca imzalanan sözleşmeye göre şirketin 5.000,00 TL olan sermayesinin 1.195.000,00 TL artırılarak 1.120.000,00 TL’ye çıkarılmasına karar verildiğini, davalının sermaye artırımından doğan 239.000,00 TL taahhüt borcunun şirketin ortaklık oranlarının aynen devamını sağlamak amacı ile davacının ödediğini, davalının ayrıca 09/02/2013 tarihinde özel bir ihtiyacından dolayı davacıdan 15.000,00 TL nakdi elden borç olarak aldığını, borçlarını ifa etmeyerek davacıyı zarara uğratan davalı aleyhine İzmir 10. İcra Dairesi’nin 2017/4752 Esas sayılı dosyası ile toplam 134.500,00 TL tutarlı icra takibi yapıldığını, davalının alacağa itiraz ederek icra takibinin durdurulmasına sebebiyet verdiğini, itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı iddialarının yersiz olduğunu, davacının iddia ettiği gibi bir sermaye artırımının fiili olarak hiç yapılmadığını, şirket müdürü ve en büyük ortak olan davacının davalıya ve diğer küçük ortağa sözlü olarak daha büyük işler alabilmek, şirket prestijini artırmak, bankalar nezdinde kredi puanını yükseltmek adına kağıt üstünde bir artış olacağını beyan ettiğini, davalının fiilen katılmadığı ancak şirket mali müşaviri tarafından hazırlanan sermaye artırım evrakları ile birlikte davacı taraf dilekçesinin ekindeki sözleşmenin imzalatıldığını, davalının sözleşmeyi imzalama sebebinin ortak olduğu tarihten bu yana hiç kar payı almayan ve hizmet sözleşmesine bağlı olarak çalışan bir kişi olarak davalı kendisine borç altına sokmak için değil sermaye artırımı sonrasında artırılan sermayeden verilecek bedelsiz hisseyi almak için işlem yapıldığını, dolayısı ile fiili bir sermaye artışı olmadığı gibi artırılan sermayenin her bir ortağa düşen taahhüt payının ortakların şirketten olan alacaklarından karşılanacağının kararlaştırıldığını, davalının davacıya böyle bir borcu olmadığını, davalının şirketin %10 hisse sahibi ve 2006’dan beri iş sözleşmesine bağlı çalışanı olduğunu, ancak davacı tarafın davalının özel ihtiyacı sebebi ile 15.000,00 TL verdiği hususunun doğru olduğunu, şirket kayıtlarında bu durumun belirleneceğini, şirketin zor durumda olduğu beyan edilerek 2014 Eylül-Ekim-Kasım aylarında aylık 5.000,00 TL’den 3 aylık maaşının ödenmediğini, o dönem SGK kayıtlarında primlerin yatırıldığı ancak maaşın bankaya yatmadığının ortaya çıkacağını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “… Şirket ana sözleşmesindeki yeni şekil ve davalının 15.000,00 TL nakit aldığına ilişkin beyan dikkate alınarak davacının davalıdan 15.000,00 TL alacaklı olduğu, bakiye talep yönünden yapılan takibin yerinde olmadığı…” gerekçesiyle “…Davanın kısmen kabulü ile İzmir 10. İcra Dairesinin 2017/4752 esas sayılı dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile 15.000,00 TL üzerinden takibin devamına, fazla talebin reddine, asıl alacak (15.000,00 TL) üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, davacı … ile davalı …, …. Şti’nin ortaklarından olduğunu, taraflar diğer ortak …’in katılımı ile 12.06.2016 tarihinde Kemalpaşa’da toplanarak sermaye taahhüt ödeme sözleşmesini imzaladıklarını, taraflarca imza altına alınan sözleşmeye göre şirketin 5.000,00-TL olan sermayesinin 1.195.000,00-TL arttırılarak 1.120.000,00-TL’ye çıkarılmasına karar verildiğini, davalının sermaye artırımından doğan 119.500,00-TL taahhüt borcu şirketin ortaklık oranlarının devamını sağlamak maksadı ile davacı … tarafından karşılandığını, yerel mahkeme ilamında ortaklar kurulunun 12/06/2013 tarihinde borcu sıfırladığından bahisle söz konusu alacak kaleminin reddedildiğini ancak, davacı … davalı …’in şirkete olan sermaye taahhüt borcunu ödemesinden kaynaklı olarak ortaklar kurulu davalının şirkete olan borcunu sıfırladığını, yani davacı …’in, davalının şirkete olan taahhüt borcunu ödemek suretiyle şirketin halefi olarak ödediği rakam olan 119.500,00-TL oranında davalıdan alacaklı konuma geçtiğini, ortaklar kurulunun şirkete yönelik sermaye koyma borcunu sıfırlamasının, davalının davacıya olan borcunun ortadan kalktığı anlamına gelmeyeceğini, yerel mahkeme ilamındaki ilgili tespitin taraflarca imza altına alınan sermaye taahhüt ödeme sözleşmesine aykırı nitelikte olduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tarafların ortak oldukları limited şirkette sermaye arttırımı yapılması sonucu davalıya düşen sermaye borcunun davacı tarafça ödenmesi ve davalıya verilen ödünç paranın iadesi nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Davalı tarafça imzalanan tek taraflı beyana göre, davalının davacıdan 15.000 TL’ yi elden aldığı, davalı tarafça anılan imzalara itiraz edilmediği ve imza inkarında bulunulmadığı, mahkemece anılan bedel yönünden davanın kabulüne karar verildiği ve davalı tarafça kabul edilen miktar yönünden kararın istinaf edilmediği, bu hususun davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu anlaşılmaktadır.
2-Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, davacı, davalı ve dava dışı …’in dava dışı …. Şti’nin ortakları oldukları, sermaye taahhüt ödeme sözleşmesinin taraflar ile dava dışı ortak … tarafından imzalandığı, söz konusu sözleşmede tarafların ortak oldukları … Şti’nin 5000 TL olan sermayesinin 1.195.000 TL daha arttırılarak 1.200,000 TL’ sına çıkarılmasına karar verildiği, şirketin ortaklık oranlarının aynen devam edebilmesi için davacının ortakların sermaye arttırımından kaynaklanan taahhüt borçlarını karşıladığı, taahhüt tutarının dava dışı ortak … için 239.000,00 TL, davalı ortak için 119.500,00 TL olduğu, ihtilaf halinde İzmir Mahkemelerinin yetkili olacağının belirlendiği ve sözleşmenin 12/06/2013 tarihinde imzalandığı, 12/06/2013 tarihli ortaklar kurulu kararının 18/07/2013 tarihli TTSG de yayınlanarak ilan edildiği, anılan kararda arttırılan sermayenin tamamının ortakların şirketten olan alacaklarından karşılanacağının bildirildiği, davacı vekilince bilirkişi raporuna itiraz edilmesine rağmen mahkemece itiraz hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden, 18/07/2013 tarihli TTSG’ de ilan edilen husus ile sermaye taahhüt ödeme sözleşmesi arasındaki çelişki giderilmeden yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Mahkemece, davanın taraflarının dava dışı şirkete hangi tarihten itibaren ortak olduklarının ticaret sicil kayıtları ile tam olarak tespit edilerek, 18/07/2013 tarihli TTCG’ de ilan edilen husus ile sermaye taahhüt ödeme sözleşmesi arasındaki çelişki giderilmek suretiyle davacı vekillinin bilirkişi raporuna ciddi ve somut itirazları konusunda yeni bir rapor alınarak ve davacı vekilinin itirazları karşılanarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2019 tarihli 2018/608 Esas ve 2019/1167 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-6) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince kesin olmak üzere 29.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.