Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1850 E. 2022/1868 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1850
KARAR NO : 2022/1868

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2016 (Dava) – 24/09/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/46 Esas – 2019/871 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle)
BAM KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 07/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarihli 2016/46 Esas ve 2019/871 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile 11.08.2014 tarihinde kural ihlali yaparak dikkatsizce U dönüş yaptığını ve müvekkilinin kullandığı … plakalı motorsiklete çarptığını, kaza nedeniyle müvekkili ile arkasında yolcu olarak bulunan …’nün yaralandıklarını, kazaya sebep olan aracın ruhsat sahibinin davalı … olduğunu, zorunlu trafik sigortasının davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapıldığını, tutulan tespit tutanağında davalı …’in kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunun yazılı olduğunu, ceza kovuşturmasının İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/370 E.- 2015/675 K. sayılı dosyasıyla sonuçlandığını ve sanık …’in 1 yıl 3 ay hapis ile cezalandırılmasına karar verildiğini, müvekkilinin olay günü ambulansla 9 Eylül Hastanesine sevk edildiğini, davalının ise yaralı müvekkili ile ilgilenmeden olay yerini terk edip gittiğini, olay sonrası polis tahkikatıyla davalıya ulaşıldığını ve ifadesinin alındığını, müvekkilinin kaza nedeniyle sol el parmaklarında kalıcı maluliyet oluştuğunu, görsel ve fiziksel mağduriyeti olduğunu, Torbalı Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen Engelli Sağlık Kurulu raporunda %2 oranında vücut fonksiyon kaybının olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin asıl mesleğinin berber kalfalığı olduğunu, olaydan sonra yaşadığı travma ve stresten ötürü 3,5 aylık iyileşme döneminde hiç çalışamadığını, sonrasında da el ve kol fonksiyonlarını iyi kullanamadığından sadece gündelik işlerle geçimini sağladığını, sabit bir işe girme imkanının olmadığını, kazanın müvekkili üzerinde psikolojik etkilerinin ağır olduğunu, içine kapanık bir hale büründüğünü belirterek, müvekkilinin yoksun kaldığı gelir zararına karşılık 10.000-TL maddi, yaşamış olduğu korku, üzüntü ve acısını bir nebze hafifletmek amacıyla 40.000-TL manevi tazminatın kaza tarihinden (11/08/2014) itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 40.956,19-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili …’e kazada atfedilen kusuru kabul etmediklerini, müvekkilinin davacıya çarpmadığını, müvekkilinin karşı yöne kırmızı ışık yandığını görerek yolun boş olmasından istifade edip “U” dönüşü yapmak istediği sırada, davacının müvekkilinin “U” dönüşü yaptığını görmesine ve kendi istikametine kırmızı ışık yanmasına rağmen, hız limitlerinin üzerinde seyri ile dönüşünü tamamlayıp çift şeritli yolun sağ şeridine geçen müvekkilinin aracına sağ kısmından çarptığını, kusur incelemesinin tanık anlatımları, keşif ile yeniden bilirkişilerce yapılmasını talep ettiklerini, ceza kararının temyiz edildiğini, davacının maluliyeti konusunda, yetkin bir kuruldan rapor alınması gerektiğini, davacının mesleğine dair belge sunulmadığını, talep edilen tazminatların fahiş olduğunu, kaza sonrasında davacının elinin sarıldığını ve önemli bir şey olmadığı için kaza mahallinden ayrıldığını, karakola da gidilmediğini, aracın mecburi mali mesuliyet sigortasını yapan … Sigorta AŞ. davada taraf olarak gösterilmiş olup sigorta şirketince davacı yana 1.600,00-TL haricen ödeme yapıldığını da öğrendiklerini, ödemenin sigorta şirketinden sorulmasını, müvekkilinin işçi olarak çalıştığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ.’nin davaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; maddi tazminat yönünden yapılan inceleme neticesinde, feragatin tek taraflı taraf beyan olduğu, davayı bitiren taraf işlemlerinden olduğu ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu, bu haliyle dava dosyası açısından yapılan feragat beyanı karşısında, feragat nedeniyle maddi tazminata ilişkin davanın reddine karar vermek gerektiği, ayrıca her ne kadar davalılar … ve … vekili tarafından feragat beyanı doğrultusunda yargılama gideri talep edilmiş ise de, davacı asile söz konusu kaza nedeniyle asıl alacak ve fer’ileriyle birlikte toplam 54.304,82 TL’lik bir ödeme yapılmış olduğu, bu ödemeye ilişkin davacı vekili tarafından sunulan 19/06/2019 tarihli dilekçe ile maddi tazminat alacaklarının fer’ileri ile birlikte ödendiğinin beyan edilmesi ve maddi tazminat talebinden tüm davalılar yönünden feragat edildiğinin bildirilmesi karşında, bu kalem alacağa yönelik yargılama giderinin davacı asil tarafından tazmin edildiği kanaatine varıldığı, ayrıca dava tarihinden sonra ödeme yapıldığından ve davalılar arasında müteselsillik durumu olduğundan davalılar … ve … lehine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiği kanaatine varılarak, davacı vekilinin sunmuş olduğu 19/06/2019 havale tarihli dilekçesi nedeniyle maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiği, manevi tazminat yönünden ise; gerek ceza mahkemesi dosyasının, gerek tanık beyanlarının gerekse de mevcut dava dosyasına kazandırılan bilgi, belge ve raporların bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde, davalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacının yaralandığı ve geçici-kalıcı maluliyet durumlarının oluştuğu, kazanın meydana gelmesinden sonra davalı …’in kendisinin ve kullandığı aracının kaza mahallinde olmadığı, kazanın meydana gelmesinden sonra adı geçen davalının kusurunu hafifletecek bir eylemde bulunmadığı, olayın adli birimlere intikali neticesi adı geçen davalının tespitinin yapıldığı hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, manevi tazminat talebi yönünden davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü ile manevi tazminatın, zenginleşme aracı olmadığı gibi, manevi tatmin duygusu oluşturacak miktarda olması gerektiği, yine özel durumların da mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği anlaşıldığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geliş şekli, kusur durumu, kaza geçirenin yaşı, kaza tarihi dikkate alınarak hakkaniyete uygun miktarda indirim yapılmak suretiyle TBK 56. madde doğrultusunda 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesi gerektiği, sonuç olarak; DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, maddi tazminat yönünden 19/06/2019 havale tarihli dilekçe gözönünde bulundurularak talebin FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE, manevi tazminat yönünden; TBK 56. madde doğrultusunda takdir edilen 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 11/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte DAVALI … VE …’TEN MÜTESELSİLEN TAHSİLİ İLE DAVACIYA VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalılar … ve … vekili tarafından, “….Davacı …’e kırmızı ışık yanmasına rağmen davacının durmayarak, hız limitlerinin üzerinde seyrettiğini, hakimiyetini kaybettiğini ve müvekkilinin aracına arkadan çarptığını, kaza sonrası davacı motorsiklet sürücüsünün elinin sarıldığını, önemli bir şey olmadığı için tarafların kaza mahallinden ayrıldığını, Torbalı Devlet Hastanesinden düzenlenen engelli sağlık kurulu raporunda %2 oranında vücut fonksiyon kaybı olduğunun bildirildiğini, Ege Üniversitesince verilen maluliyet raporunda oranın %5.6 olup, Adli Tıp Kurulu’nca verilen maluliyet raporunda ise oranın %5.1 olarak belirlendiğini, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verdiğini, reddedilen kısım için hüküm kısmında lehlerine vekalet ücreti takdir edilmediğini, Asgari Ücret Tarifesi 10/4. maddesine göre manevi tazminat açısından vekalet ücretinin ayrı bir kalem olarak hükmedilmesi gerektiğini, maddi tazminata ilişkin de itirazları olduğunu, maluliyet oranına, kusura, aktüerya incelemesine itirazları olduğundan, davacı yanın diğer davalı sigorta şirketi ile sulh olup davadan feragat etmesinin, lehlerine vekalet ücreti takdir edilmemesi sonucunu doğuramayacağını, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesinin; ‘Anlaşmazlık, delillerin toplanmasına ilişkin karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunur.’ hükmüne havi olduğunu, davacının maddi tazminat talebinden feragat etmesi nedeni ile müvekkilleri lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, reddedilen manevi tazminat yönünden de müvekkilleri yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir iken, bu konuda hüküm kurulmamasının hukuka uyarlı olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının eksik incelemeye dayalı verildiğini, savunma haklarının kısıtlandığını, kusur hakkında yeniden rapor alınması taleplerinin reddedildiğini, müvekkiline 8/8 kusur izafe edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişinin davacı yana ne renk ışık yandığının tespit edilemediğini belirttiğini, seçenekli rapor tanzim etmesi gerekir iken, tek seçeneğe göre davacı yana yeşil yanması durumuna göre rapor tanzim ettiğini, bu hali ile raporun objektiflikten uzaklaştığını, ceza davasının da kesinleşmediğini, maluliyet tespitine ilişkin raporlara bu yönde yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini, Adli Tıp Genel Kurulundan yeniden rapor alınması taleplerinin kabul edilmediğini, davacının berber olduğuna ilişkin dosyada delil olmamasına karşın berber olduğu nazara alınarak hesaplama yapıldığını, davacının önerilen tedaviyi olmamasının maluliyeti arttırıcı etkisi olup olmadığının irdelenmediğini, hakimin, dürüstlük kuralına aykırı olan, hakkın kötüye kullanılmasını teşkil eden bir davranışı tespit ettiği takdirde bunu kendiliğinden dikkate alması gerektiğini, külfetin ihlâlinin, tazminatın belirlenmesi aşamasında tazminattan indirim sebebi olarak dikkate alınacağını, davacının zararının ağırlaştırmasındaki etkisi kadar manevi tazminatın tenkis edilmesi gerektiğini, ancak karar gerekçesinde manevi tazminatın takdirinde, davacının zararı ağırlaştırmasının etkisinden bahsedilmediğini, bilirkişinin hesaplamaları ile sigorta aktüerya uzmanının raporu arasındaki farka ilişkin gerekçesinin kabul edilebilir olmadığını, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle geçici/sürekli işgöremezliğe dayalı maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; kusur bakımından, mahkemece keşfen yapılan rapor sonucunda da, ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda da davacının kusursuz, davalı sürücünün ise %100 kusurlu bulunduğu görülmüş olup, kaza tespit tutanağının da aynı yönde olmasına göre, bu konuda dosyada herhangi bir çelişki olmadığı anlaşıldığından, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının esastan reddi gerekmiştir.
2-Maluliyet bakımından yapılan değerlendirmede; Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp ABD’ndan alınan raporda da, ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan alınan raporda da davacının kalıcı maluliyetinin %5,1, tıbbi şifa süresinin ise 4 ay olduğu belirtilmiş olup, bu hususta bir çelişki bulunmadığı görülmüştür. Davacı tarafça dosyaya sunulmuş olan (ve sigorta şirketine ilk başvuruda da sunulmuş olan) Torbalı Devlet Hastanesi Engelli Sağlık Kurulu raporunda oran %2 olarak belirtilmiş ise de, bu raporun maluliyet oranını usule uygun şekilde belirleyen bir rapor niteliğinde bulunmadığı, Ege Üniversite Hastanesi Adli Tıp ABD’ndan alınan ve kaza tarihi itibariyle yürürlükteki yönetmelik olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun şekilde düzenlenmiş bulunan maluliyet raporu ile aynı oranda maluliyet belirleyen ATK raporunun uyumlu olduğu anlaşıldığından, bu husustaki itirazın da reddi gerekmiştir.
3-Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2. maddesi gereğince; kural olarak yargılama giderleri, davadaki haklılık oranına göre haksız çıkan tarafa yüklenir. Ancak Kanunun 331/1. maddesinde, “…Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder…” denilmiş, yine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesi uyarınca; “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davalılar vekili, maddi tazminat bakımından davacının feragati nedeniyle davanın reddine karar verildiği ve kendilerince vekalet ücretinden feragat de edilmediği halde hükümde sanki feragat etmişler gibi davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden de kararın kaldırılması itirazında bulunmuş olup, esasen, yargılama sırasında davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme nedeniyle tarafların anlaşması nedeniyle dava konusuz kalmış ve bu husus müteselsil sorumluluğu bulunan diğer davalılar yararına onlara da tesir etmiş olup, her ne kadar mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine dair hüküm fıkrası kurulmuşsa da, davanın esasen davadan sonra yapılan ödeme ile “konusuz kaldığı” ve konusuz kalan dava bakımından, dosyadaki kusur, maluliyet ve aktüer raporlarına göre davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre davacı aleyhine yargılama giderlerine (ve vekalet ücretine) hükmedilemeyeceği, bu konuda yalnızca davalılar istinafa geldiğinden aleyhe bozma yasağı da gözetilerek, hükmün bu haliyle bırakılması gerekmekle, davalılar vekilinin bu itirazının da reddine karar verilmiştir. Bununla birlikte, yukarıda açıklanan nedenlerle, hüküm fıkrasındaki “davanın feragat nedeniyle reddi” ne dair kurulan hükmün, Dairemizce HMK 353/1-b-2.madde uyarınca “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde düzeltilmesi gerekmiştir.
4-Davalılar vekilinin aktüer raporuna yönelik itiraz sebepleri de yerinde görülmediği gibi, maddi tazminata dair hesaplama yapılan aktüer raporunun eldeki davada davalılar aleyhine kurulan hükmün yalnızca manevi tazminata ilişkin olması ve maddi tazminat bakımından, tutarın yargılama aşamasında sigorta şirketi tarafından ödenmiş olup buna dair davanın konusuz kaldığının anlaşılmasına göre de, esastan reddi gerekmiştir.
5-Tüm dosya kapsamına, olayın oluş biçimine, kazadan sonraki durum ile ilgili düzenlenen kaza tespit tutanağı içeriğine (davalı aracın plakasının belirlenemeyip yapılan tahkikat sonucu davalıya ulaşılmış olmasına), tüm kusurun davalı sürücüde bulunduğunun belirlenmiş olmasına, davacının parmağının kopup dikilmesine ilişkin maluliyet durumuna, maluliyetinin oranına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, talep edilen manevi tazminat tutarına ve mahkemece hükmedilen tutara göre, manevi tazminat miktarı bakımından usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
6-Bununla birlikte, reddedilen manevi tazminat bakımından davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte olup, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Ancak, bu eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Dairemizce HMK 353/1-b-2.madde uyarınca yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalılar … ve … vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar … ve … vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/46 Esas-2019/871 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, MADDİ tazminat yönünden konusuz kalan dava bakımından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
b-MANEVİ tazminat yönünden; TBK 56. madde doğrultusunda takdir edilen 10.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 11/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’ten müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
c-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 683,10-TL karar ve ilam harcından evvelce alınan 170,78-TL peşin harcın mahsubu ile, bakiye 512,32-TL harcın davalı … ve …’ten müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, söz konusu tutar ile ilgili 492 sayılı Harçlar Kanunu 28. madde uyarınca kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
ç-Davacı tarafça yatırılan 406,28-TL harç (170,78-TL peşin harç, 29,20-TL başvuru harcı ve 206,30-TL keşif harcı) ile manevi tazminat konusunda gider avansından kullanılan 780,10-TL (posta masrafı, müzekkere masrafı ve kusur bilirkişi ücreti) yargılama giderinden oluşan toplam 1.186,18-TL’nin … ve …’ten müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, maddi tazminat talebine ilişkin gider avansından kullanılan 1.378,70 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Kullanılmayan 36,20-TL gider avansının 6100 sayılı HMK’nın Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi gereğince davacıya iadesine,
e-Davalı … ve … tarafından yatırılan gider avansından manevi tazminat gideri olarak kullanılan 100,00-TL’nin adı geçen davalılar üzerinde bırakılmasına, arta kalan avans olmadığından iadesine yer olmadığına,
f-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümleri gereğince kabul tutarı üzerinden hesap edilen 2.725,00-TL’nin … ve …’ten müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
g-Reddedilen manevi tazminat yönünden; davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümleri gözetilerek hesap edilen 2.725,00-TL’nin davacıdan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine,
ğ-Davalı … Sigorta Anonim Şirketi taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise de sunulan 02/05/2019 tarihli dilekçe göz önünde bulundurularak lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalılar … ve … vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalılar … ve …’ten alınan 741,40-TL istinaf karar harcının talep halinde bu davalılara iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalılar … ve … tarafından yapılan 121,30-TL istinaf kanun yolu başvuru harcından oluşan istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07/12/2022