Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1848 E. 2022/1867 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1848
KARAR NO : 2022/1867

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2018 (Dava) – 17/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/189 Esas – 2019/1162 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 07/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 tarihli 2018/189 Esas ve 2019/1162 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; maliki ve kaza tarihindeki sürücüsü müvekkili olan … plakalı araca seyir halinde iken, davalının zorunlu trafik sigortacısı olduğu … plakalı aracın, takip mesafesini koruyamayarak arka kısımdan çarptığını, çarpmanın etkisiyle müvekkilinin araç kontrolünü kaybettiğini ve dava dışı … plakalı araca çarparak durabildiğini, müvekkilinin maliki olduğu araçta maddi hasar oluştuğunu, resmi trafik kolluk birimlerince tanzim edilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında da belirtildiği gibi müvekkilinin kazada sorumluluğunun bulunmadığını, zararın tazmini için davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, ancak aracın gerçek zararını karşılamayan bir miktar ödeme yapıldığını, hasar zararının çok daha fazla olduğunu, kaldı ki değer kaybı meydana geldiğinin de mutlak olduğunu, rizikonun teminat dışı kaldığını ispat yükünün sigorta şirketine ait olduğunu, kaza tarihi itibariyle maddi kazalarda araç başına teminatın 33.000,00-TL olduğunu, sigorta şirketinin oluşan zarar nedeniyle gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, hasar bedeli likit alacak olarak kabul edilmediği ve yargılamayı gerektirdiği için fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğunu, bu nedenle davadaki taleplerinin HMK m.107 hükmü uyarınca yargılamada belirli hale gelmesi sonrası arttırılacağını belirterek, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla; 250-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, açıklama dilekçesi ile dava dilekçesi başında 150-TL olarak belirttikleri (100-TL değer kaybı, 50-TL hasar) rakamı sehven sonuç kısmında 250-TL olarak yazdıklarını beyan ettiği, sonrasında sunduğu talep arttırım dilekçesi ile de hasar bedeli istemini 12.372-TL’ ye çıkarttığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın, 24.06.2017/2018 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk (trafik) poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafa maddi tazminat talebinin ve dava değerlerinin ne olduğunun açıklattırılması gerektiğini, trafik poliçesi genel şartlarına göre zarar görenin, hasarı ve hasar gören aracı müvekkili şirkete bildirmek zorunda olduğunu,
buna rağmen davacı tarafın hasarı müvekkili şirkete süresinde bildirmediği gibi aracı da görmesine müsaade etmediğini, aynı kazaya ilişkin olarak … plakalı araç sahibi davadışı …’nun önce Sigorta Tahkim Komisyonuna 2017.E.82631 sayılı dosya ile müvekkili şirket aleyhine başvuruda bulunmuş ise de, sonrasında “söz konusu kazanın gerçek olmaması” nedeniyle başvurusundan feragat ettiğini, …’nun söz konusu durumun hiç içine sinmediğini, aslında böyle bir kazanın hiç olmadığını, taraflarca dizayn edildiğini bildirip, ilgili başvurusundan feragat ettiğini, dolayısıyla söz konusu kazanın aslında gerçek olmadığını, bu kapsamda müvekkili şirketin sorumluluğunun da bulunmadığını (tüm şikayet haklarının saklı olduğunu), kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafça talep edilen hasar miktarının fahiş olduğunu, ayrıca davanın sigortalı…’e ihbar edilmesini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…..Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 01/08/2017 tarihinde davalı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, davalı sürücüsü … idaresinde bulunan ve…’e ait … plakalı aracın seyir halinde iken ön tampon kısımlarıyla, önünde aynı istikamette duraklama yapan davacı … idaresindeki … plakalı aracın arka kısımlarına çarptığı ve çarpılmanın etkisiyle … plakalı davacı aracının kavşak içine doğru savrularak ön tampon ve panjur kısımlarıyla, sağ şeridini takiben seyir halinde olan dava dışı sürücü … idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, mahkemece trafik uzmanı ve otomotiv uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan rapora göre; meydana gelen olayda, davalı taraf sürücüsü dava dışı …’in %100 asli tam kusurlu olduğu, davacı sürücüsü … ile … plakalı motosiklet sürücüsü dava dışı …’in kusursuz oldukları, davaya konu davacıya ait … plakalı aracın hasar miktarının 8.834,77 TL yedek parça, 1.650,00 TL işçilik olmak üzere toplam 10.484,77 TL (KDV dahil 12.372,00 TL) olduğu, davalı sigorta şirketinin ibraz ettiği dekonta göre davacı asile 21.09.2017 tarihinde 1.100,00 TL gönderildiği, buna göre davacının 11.272,00 TL hasar bedelini talep edebileceği kanaatine varıldığı, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, davacının 17/10/2017 tarihinde davalı sigorta şirketine başvurduğu, KTK’nun 98/1. maddesine göre sigortacının 8 iş günü içinde poliçe limitleri ile sorumlu olarak zararı gidermek zorunda olduğu, davalının 27/10/2017 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşıldığından, 11.272,00-TL bakiye hasar bedelinin 27/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesi gerektiği, her ne kadar davalı vekili söz konusu kazanın gerçek olmadığını iddia etmiş ise de davalı vekilinin söz konusu kazanın teminat dışında kaldığını ispat edememesi karşısında bu savunmasının yerinde görülmediği, davacı vekilinin değer kaybı tazminat bedeli talebi bakımından ise; davacı aracının 01.08.2017 tarihli kaza sonrasında aracın parçalarında onarım ve değişim bulunmadığı, eksper listesi ve fatura listesinde tespit edilen, ön tampon ve ekleri, far, panjur davlumbaz gibi parçaların değiştirilmesinin değer kaybına sebep olmayacağından davaya konu araçta değer kaybı olmayacağı kanaatine varılarak 100,00-TL değer kaybı yönünden istemin reddine karar verilmekle, sonuç olarak; DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 11.272,00-TL bakiye hasar bedelinin 27/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,100,00-TL değer kaybı ile 1.100,00-TL hasar bedeline ilişkin istemin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….Mahkeme kararının yeterince gerekçelendirilmediğini, mahkemeye işbu kazanın gerçek olmadığınına yönelik kazaya karışan diğer araç sürücüsünün resmi makamlara ikrar etmiş olduğu beyanlarının varlığı bildirilip sigorta tahkim komisyonu dosyasının celbinin talep edildiğini ve bu hususta özenli araştırma yapılmasının talep edildiğini, her ne kadar sigorta tahkim komisyonu kararı dosya içerisine alınmışsa da, mahkemece değerlendirme yapılmadığını, oysa ki dava dışı diğer sürücü …’nun Sigorta Tahkim Komisyonunun 2017.E.82631 sayılı dosyasında; söz konusu durumun hiç içine sinmediğini, aslında böyle bir kazanın hiç olmadığını, taraflarca dizayn edildiğini bildirip feragat etmiş olduğunu, buna rağmen söz konusu kazanın neden kurgusal bir kaza olduğunun kabul edilmediğinin gerekçelendirilmediğini, ayrıca dava değeri davacı tarafça kesin şekilde biliniyor olmakla belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, gerek davacının aracına ilişkin faturanın varlığından gerekse de eksper raporundan miktarın ortada olduğunu, yine, trafik poliçesi genel şartlarına göre zarar görenin, hasarı ve hasar gören aracı müvekkili şirkete bildirmek zorunda olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin araç üzerinde hasar miktarını belirleyebilmesi için eksper raporu aldırması gerektiğini, ancak davacının aracını atanan eksperlere göstermekten sakındığını, mahkemenin 02.04.2019 tarihli 3. duruşmasında davacı vekilinin bu konuda; müvekkilinin zarar gören 3. kişi olduğunu, akdedilen bir poliçenin mevcut olmadığını, bir yükümlülüklerinin olmadığını beyanla yetindiğini, oysa ki gerek TTK gerekse de trafik poliçesi genel şartları gereği müvekkilinin davacıya bahse konu hasarın bedelini ödeyebilmesi için eksper raporu aldırması gerektiğini, aksi halde neye göre ödemeye yapacağını, her ne kadar eksper raporu hazırlatılsa da sunulan belgeler üzerinden hazırlanan 19.09.2017 tarihli rapor uyarınca araçta 1.100,00-TL hasar çıktığını, bu hasar bedelinin de 21.09.2017 tarihinde davacıya ödendiğini, ancak davacının bakiye alacağı olduğunu iddia ettiğini, fazlaya ilişkin talepler için araç üzerinde inceleme yapılması gerektiği davacıya bildirilmişse de izin verilmediğini, müvekkili işbu davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden başvuru tarihinden itibaren faiz, yargılama gideri ile vekalet ücretinin müvekkiline yükletilmemesini talep ettiklerini, hasarın kaza ile uyumlu olup olmadığı hususunun tespit edilmediğini, bilirkişinin hiçbir şekilde araştırma yapmadığını, oysa bu eksikliğin mahkeme kanalı ile giderilmesi gerektiğini, şüpheye mahal vermeyecek şekilde kusur ve hasar tespiti yapılması gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, söz konusu kaza aslında gerçek olmadığından müvekkili şirketin sorumluluğunun da bulunmadığını, sigorta alanında en çok suistimalin araç sigortalarında gerçekleştiğini, işbu kazanın gece saat 01.00 sıralarında, yani kurgusal bir kaza için gayet trafiğin olmadığı bir saatte yapıldığı ve diğer açıklanan hususlar gözetildiğinde kazanın gerçek bir kaza olmama ihtimalinin çok yüksek olduğunu, sadece kaza tutanağı ile yetinilerek müvekkili nezdinde sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu bulunduğunu, bu hususta Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınması talep edilmişse de kabul edilmediğini, hasar bedelinin tespitinde ayrıca bir araştırma yapılmaksızın sadece …’a ait eksper raporunun baz alınıp gerekçelendirilmediğini, bilirkişi, karayolları trafik sigortası genel şartlarında belirtilen kriterleri dikkate almadan tespitte bulunduğundan, parça ve işçilik bedelleri fahiş olduğundan yapılan tespite itiraz ettiklerini, araç üzerinde keşif yapılmaksızın hüküm tesis edildiğini, ayrıca müvekkili aleyhine 3.400-TL vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, davanın açılmasına müvekkili sebebiyet vermediğinden müvekkili aleyhine hiçbir yargılama giderine hükmedilemeyeceğini, kaldı ki karar tarihinin 2019 olup, 2019 yılında yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre maktu vekalet ücretinin 2.725,00-TL olduğunu, 2020 yılında yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre maktu vekalet ücretinin Asliye Mahkemeleri için 3.400-TL olup bu yönden de hatalı hükmün kaldırılması gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı yan trafik sigortacısından araçtaki bakiye hasar bedeli ve değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava dilekçesinin incelenmesinde açıkça HMK 107.madde uyarınca belirsiz alacak davası şeklinde davanın açılmış olduğu, araçtaki hasar bedeli ve değer kaybının yargılama sırasında belirlenmesi nedeniyle davanın bu şekilde açılmış olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, bu yöndeki itirazın reddi gerekmiştir.
Yine, mahkeme kararının ayrıntılı ve açıklayıcı olduğu, taraflarca istenen delillerin toplanıp dosya içerisine alınmış olduğu görülmekle, davalı vekilinin bu hususa dair itirazları da yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin kusur ve hasar yönünden bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğu itirazları bakımından yapılan değerlendirmede; davalı vekili, her ne kadar kazanın kurgu olduğunu, gerçekte böyle bir kaza olmadığını, kazaya karışan 3.araç sahibinin Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunu “içine sinmediği ve kazanın gerçek olmadığı” gerekçesiyle geri çekerek feragat etmiş olduğunu beyan etmişse de, dosya içerisindeki sigorta tahkim komisyonu evraklarında bahse konu feragat dilekçesinde bu şekilde bir açıklama ya da beyan yer almadığı, davalı tarafça da bu yönde sahtecilik/dolandırıcılık iddiası bakımından savcılık suç duyurusu ya da soruşturma dosya numarası bildirilmiş olmadığı, beyanların soyut iddiadan ibaret kalmış olduğu, ayrıca davalı sigorta şirketi tarafından davadan önce kısmi ödeme de yapılmış olduğu anlaşılmakla, bu husustaki itirazın da reddi gerekmiş, bilirkişi raporundaki gerekçe ve incelemelere, dosyadaki eksper raporu ve resmi birimlerce düzenlenmiş kaza tespit tutanağında davalı sigortalı aracın arkadan çarpmak suretiyle %100 kusurlu bulunmasına ve hesaplanan hasar tutarında usule ve yasaya aykırı bir yön görülmemesine göre, rapora yönelik diğer itirazların da esastan reddi gerekmiştir.
Bununla birlikte, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazı ise yerinde görülmüştür. Zira, karar tarihi 17.12.2019 olup, 2020 AAÜT yürürlük tarihi 02.01.2020 olduğundan, mahkemece 2019 yılı maktu vekalet ücreti olan 2.725-TL’ye hükmedilmesi gerekirken 2020 yılı maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Dairemizce HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kararın kaldırılıp düzeltilerek yeniden hüküm tesis edilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/189 Esas – 2019/1162 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davanın KISMEN KABULÜ ile 11.272,00-TL bakiye hasar bedelinin 27/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b-100,00-TL değer kaybına ilişkin istemin reddine,
c-Harçlar Yasası gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 769,99-TL nispi ilam harcından, başlangıçta alınan 35,90-TL peşin harç ve 210,45-TL ıslah harcı indirildikten sonra kalan 523,64-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydına,
ç-Davacı tarafından işbu davada sarf edilen 35,90-TL başvurma harcı, 35,90-TL peşin harç ile 210,45-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 282,25-TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı tarafından işbu davada sarf edilen toplam 997,80-TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına göre 901,71-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
e-Davalı tarafından işbu davada sarf edilen toplam 32,00-TL yargılama giderinin davanın reddedilen kısmına göre 3,08-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
f-Davacının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye ve davanın kabul oranına göre takdir ve tayin edilen 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine.
g-Davalının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye ve davanın red oranına göre göre takdir ve tayin edilen 1.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
ğ-Taraflarca yatırılan ancak sarf edilmeyen gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili olduğu tarafa iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalıdan alınan 192,50-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf kanun yolu başvuru harcı, 30,00-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 178,60-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07/12/2022