Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1835 E. 2022/1860 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1835
KARAR NO : 2022/1860

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2017 (Dava) – 10/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/1362 Esas – 2019/1244 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 01/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2019 tarihli 2017/1362 Esas ve 2019/1244 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ve … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile, …’in maliki ve …’ ın sürücüsü olduğu … plakalı araçların 27.07.2017 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştığı, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …’ın asli kusurlu olduğu, davalı … ise kazada kusurlu olan … plakalı aracın poliçe ile KZMM sigortasını tanzim eden şirket olduğu, müvekkiline ait araçta meydana gelen hasardan poliçe limitleriyle sorumlu olduğu, ayrıca kaza sonrası müvekkiline ait araçtaki hasar davalı … şirketine ihbar edildiği ve davalı şirket nezdinde hasar dosyası açıldığı, açılan hasar dosyası gereği davalı şirketçe atanan sigorta eksperi müvekkiline ait araçta KDV hariç ve eşdeğer parça baz alınmak suretiyle 17.476,00 TL tutarında hasar meydana geldiğinin tespit edildiği, ancak müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığı, davalının mağdur araca ait hasar tazmin yükümlülüğünü yerine getirirken orijinal yedek parça bedelleri üzerinden KDV’de eklenmek suretiyle ödemede bulunması gerektiği, esasen gerçek hasar bedelinin KDV ilavesiyle 24.516,00 TL olduğu, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik, müvekkiline ait araçta oluşan bakiye hasar bedeline mahsuben 15.000,00 TL maddi tazminatın 23.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili sunmuş olduğu 25.11.2019 tarihli dilekçe ile; dava konusu araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 24.516,00 TL maddi tazminatı 23.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen… plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğu, poliçeden dolayı maddi araç başına azami sorumluluk limiti kaza tarihinde 33.000,00 TL olduğu, poliçeye istinaden müşterek ve müteselsil sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olduğu, aynı şekilde masraf ve vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olduğu, dava konusu kaza haksız fiilden kaynaklanmış olup, ticari iş olarak nitelendirilmeyeceği, bu nedenle uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğu, davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri, vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Davanın KABULÜNE, 24.516,00 TL hasar tazminatının 03.11.2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ıslaha karşı zamanaşımı itirazlarını içerir 09.12.2019 tarihli dilekçelerinin karar aşamasında göz ardı edilerek hatalı hüküm kurulduğunu, HMK 107. Maddesi uyarınca ;bir davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilebilmesi için belirsiz alacak davası olduğunu açıkça belirtmesi gerektiği, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğuna ilişkin terimlerin kısmi dava olarak nitelendirildiği yönünde olduğunu, uyuşmazlık konusu olayda davacının dava dilekçesi ve özellikle talep sonucu incelendiğinde davasını kısmi alacak olarak açtığının görüldüğünü, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmeyeceğini, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesileceğini, somut olayda kazanın 27.07.2017 tarihinde gerçekleştiğini, davanın ise kısmi alacak şeklinde açıldığını, bu sebeple 2 yıllık zamanaşımı süresinin dava konusu yapılmayan miktar için dolduğunu, yargılama giderleri ve diğer ferilerin de asıl alacağın değişmesi sonucu olarak oransal olarak düzeltilmesi gerektiğini belirterek müvekkili şirket yönünden iş bu karar hukuka aykırı olup söz konusu kararın kaldırılmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini, İİK’nun 36. maddesi uyarınca açılması muhtemel icra takiplerinin icrasının geriye bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta oluştuğu iddia olunan hasar bedelinin ZMMS poliçesi kapsamında tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda; 27/07/2017 tarihinde, davacıya ait … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyri sırasında davalı … tarafından ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalanan …’e ait kaza sırasında sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karışmış olduğu trafik kazası neticesinde davacıya ait araçta hasar meydana geldiği, … plakalı aracın davalı … tarafından 28.07.2016-28.07.2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere araç başına maddi 31.000,00-TL poliçe teminat limitle ZMMS sigorta poliçesiyle sigortalanmış olduğu, kazanın teminat süresi içerisinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 15/11/2019 tarihli raporda özetle; davalı sigortalı araç sürücüsünün kazada asli ve tam kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün ihlal ettiği kural bulunmadığından kusursuz olduğu, kaza sonucunda davacı tarafa ait … plakalı araçta eksper raporunda parça bedeli KDV hariç 14.126,36 TL, işçilik bedeli 6.650,00 TL hesaplandığı, toplam KDV hariç 20.776,36 TL olduğu, KDV dahil edildiğinde ise toplam hasar tutarının 24.516,00 TL olduğu, aracın orijinal parçalarla tamir edilmesi esas olduğundan, ekspertiz raporundaki muadil parça iskontosu ve ödenmesi bir zorunluluk olan KDV’nin tutara dahil edilmemesinin isabetli olmadığı bildirilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. (3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” hükmünü haizdir.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde, esasen gerçek hasar bedelinin KDV ilavesiyle 24.516,00 TL olduğu, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak meydana gelen zararın, şimdilik 15.000 TL’ sinin 23/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini istemiş; dava dilekçesinde gerçek zararın belirtilerek araçtaki hasar bedelinin yargılama sırasında belirlenecek olması nedeniyle, yargılama sonucunda tespit edilecek bu değere hükmedilmesi talep edildiğinden fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zaman aşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda kazanın 27/07/2017 tarihinde gerçekleştiği, davanın ise 29/11/2017 tarihinde belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı anlaşılmıştır. Zararın haksız fiilin gerçekleştiği kaza tarihinde oluştuğu, dava açılmakla zamanaşımı süresinin toplam zarar bakımından kesildiği, 2 yıllık zamanaşımı süresinin kaza ve dava tarihi ile ıslah tarihi itibarıyla dolmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf itirazının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2019 tarihli 2017/1362 Esas ve 2019/1244 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 1.674,68-TL istinaf karar harcından peşin alınan 419,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.255,68-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/12/2022